"Gerçekten" haber verir 23 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

BİTKİLERE İLHAMI VEREN KİM?

AmerİkaLI araştırmacılar, bir bitkinin yaprağı hastalığa yol açan bir patojen mikroorganizmanın saldırısına uğradığında, bitkinin köklerinin yararlı bakteriler içeren bir asit salgılamaya başladığını belirlediler.

Bitkilere bu ilhamı kim veriyor?

ABD’nin Delaware Üniversitesi’nden bilim adamları, araştırmalarında, bitkilerin sanıldığı gibi tehlikelere karşı savunmasız ve zararlı mikroorganizmaların insafına kalmış olmadıklarını görürlerken, ayrıca bitkilerin içinde, insan ve hayvanların sinir sistemiyle rekabet edebilecek düzeyde gelişmiş bir sinyal sistemi bulunduğunu ortaya çıkardılar. Araştırmanın başında yer alan Doç. Dr. Harsh Bais, bitkilerin düşünülenden çok daha akıllı olduklarını belirterek, ‘’İnsanlar, bitkilerin kökleri yerde, zararlı mantar veya bakterilerin saldırılarına açık olduklarını düşünürler ama biz, bitkilerin dış yardım arama yoluna sahip olduklarını bulduk’’ dedi. Amerikalı bilim adamları, araştırmalarını Plant Physiology adlı derginin kasım ayı sayısında yayınladılar. Bilim adamı Bais bitkilerin akıllı olduklarından dem vururken, düşünen akıllara ise “Bitkilere bu ilhamı onları yaratandan başka kim verebilir?” sorusu geliyor.

23.10.2008


 

Hindistan uzayda

HİNDİSTAN’IN Ay’a gidecek ilk uzay aracı başarıyla fırlatıldı.

Satiş Dhavan Uzay Üssü’nden yapılan açıklamada, Sanskrit dilinde “Ay Gemisi” anlamına gelen Çandrayaan-1 uzay aracının, planlandığı gibi TSİ 03.52’de Bengal Körfezi’nin kuzeyindeki Andra-Pradeş eyaletinde, Çennay’a 90 kilometre uzaklıkta Sriharikota’da kurulu üsten fırlatıldığı belirtildi. Çandrayaan, toplam 320 ton ağırlığında “Kutup Uydu Kalkış Aygıtı” (PSLV-C11) roketinin 12’şer tonluk 6 dilimli yan destek roketleriyle Ay’a doğru yola çıktı. Çandrayaan-1 roketi, ay modülünde, ABD ile Bulgaristan’ın da üye olduğu Avrupa Uzay Kurumunun geliştirdiği aygıtları ve Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesinin (NASA) 2 harita aygıtını taşıyor. Aracın, Ay’a çok yakınlaşması, 100 km irtifada yörüngeye girmesi planlandı. Hindistan’ın ilk Ay aracının fırlatıldığı üs Satiş Dhavan, adını, büyük Hintli fizikçi olan, akışkanlar ve yer katmanları uzmanından alıyor. Satiş Dhavan, 2002’de 82 yaşında öldü. Asya’da Japonya ve Çin’le yarışan Hindistan, bu roketle bugüne dek değişik ülkelerden 29 uyduyu yörüngeye gönderdi. İsrail’in uydusunu yollaması, İSran’ın protestosuna sebep olmuştu.

23.10.2008


 

Kendi mutfağımıza dönelim

Amerİkan Kalp Birliği’nin dergisi Circulation’da yayımlanan araştırma, kızartılmış ve tuzlu besinler yerine sağlıklı besinler yemenin, dünyada kalp krizi vakalarını üçte bir oranında azaltacağını ortaya koydu.

Ontario’daki Nüfus Sağlığı Araştırma Kurumu Başkanı profesör Selim Yusuf’un liderliğindeki araştırma ekibi, 52 ülkede 16 bin kişiyi inceledi ve dünya üzerinde 3 beslenme tarzı tanımladı. Bunlar arasında yağ, tuz ve etin ağırlıklı olduğu Batı tarzı beslenme, kalp krizi riskinin yaklaşık yüzde 30’unun nedenini oluşturuyor. Daha çok Afrika’da rastlanan meyve ve sebze ağırlıklı beslenme tarzı ise bu riski üçte bir oranında azaltıyor. Tofu, soya ve diğer soslar bakımından zengin Doğu tarzı ise kalp krizi riski için bir fark oluşturmuyor.

Öte yandan Japon araştırmacılar, yemeğini hızlı yiyenlerin şişmanlama ihtimallerinin diğerlerine nazaran 3 kat fazla olduğunu ortaya koydu. Günümüzde “fast food” gibi beslenme tarzlarının artması ve geleneksel yemek alışkanlıklarının azalmasıyla bir sorun hâlini alan şişmanlığa, hızlı yemek yeme alışkanlığının katkıda bulunduğuna ilişkin araştırma kapsamında 30 ile 69 yaşları arasındaki 3 binden fazla Japona nasıl yemek yedikleri soruldu.

Sonuçları İngiliz Tıp Dergisi’nde yayımlanan araştırma, ne kadar ya da ne yendiğinin değil yeme tarzlarının obeziteye nasıl yol açtığına ışık tutuyor. Araştırmayı yapan Osaka Üniversitesi’nden Hiroyasu ve meslektaşları, soru sorulan 3 bin kişinin yarısından fazlasının hızlı yemek yeme alışkanlığı olduğunu saptadı. Hızlı yemeyenlerle karşılaştırıldığını hızlı yemek yiyen erkeklerin şişmanlama ihtimalleri yüzde 84 çıkarken, kadınlarda bu oran iki katını bulabiliyor. Yemeklerini bir çırpıda yemelerinin yanı sıra tıka basa doyana kadar yemeğe meyilli kişilerin şişmanlama ihtimalleri ise 3 katı fazla oluyor. Uzmanlar, “hızlı yenince mideden tokluk sinyali beyne gidene kadar mide çoktan tıka basa doluyor, bu yüzden de hızlı yemek şişmanlatıyor” diyor. Uzmanlar bu sebeple eskilerin “her lokmanın 40 kez çiğnenmesi gerektiği” sözünü hatırlatıyor.

23.10.2008


 

Kuş gribi tehdidi sürüyor

BİRLEŞMİŞ Milletler (BM) ve Dünya Bankası tarafından yayınlanan bir rapora göre, dünyada kuş gribi salgını tehdidi hâlâ sürüyor.

BM Kuş Gribiyle Mücadele Koordinatörü Dr. David Nabarro tarafından açıklanan raporda, dünyada bugün pek çok ülkenin kuş gribi salgınıyla mücadele plan ve programları bulunduğu, ancak bu plan ve programlar test edilmediği için yeni bir kuş gribi salgınında gerçekten ne denli etkili olacağının bilinmediği ifade edildi. Raporda, yeni bir ciddî salgının dünya ekonomisine 3 trilyon dolarlık zarar verebileceği, ancak eskiye göre pek çok ülkenin daha bilinçli olduğu kaydedildi.

23.10.2008


 

Nasa’dan ödüllü yarışma

Amerİkan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) 2 milyon dolar ödüllü ay aracı yarışması bu hafta yapılacak.

NASA’dan yapılan açıklamada, New Mexico eyaletindeki Las Cruces Uluslararası Havaalanı’nda cuma ve cumartesi yapılacak 2008 Northrop Grumman Ay Aracı Yarışmasına 9 ekibin katılacağı ve roket hareketli araçlarını uçuracakları belirtildi.

23.10.2008


 

Güneş enerjisinde devrim

AmerİkaLI bilim adamları, güneş enerjisi elde etmede büyük bir engeli aşan bir materyal keşfettiklerini belirterek, bu melez materyalin güneş ışığındaki tüm enerjiyi soğurduğunu açıkladılar.

Ohio Üniversitesi’nden araştırmacılar, yakalanmalarını daha kolaylaştıracak biçimde elektronlar da üreten bu yeni malzemenin, elektrik ileten plastiği, molibdenum ve titanyum gibi metallerle biraraya getirdiğini söylediler. Ohio Üniversitesi Kimya Bölümü Başkanı Prof. Malcolm Chisholm, ‘’Böyle başka melez materyaller de var ama bizimkinin avantajı, güneş spektrumunun tamamını elde edebilmemizi sağlaması’’ dedi. Güneş ışığının, çıplak gözle görülebilecek tüm renk spektrumlarını içerdiğini belirten araştırmacılar, gözün renk olarak yorumladığının, ışığın değişik enerji düzeyi veya frekansı olduğuna işaret ediyorlar. Bugünkü güneş hücreleri yalnızca ışık frekansının küçük bir bölümünü yakalayabiliyor ve güneş ışığının içerdiği enerjinin küçük bir bölümünü elde edebiliyorlar. Araştırmalarını Proceedings of the National Academy of Sciences adlı dergide yayımlayan bilim adamları, yeni materyalin, ışıktaki enerjiyi bir seferde tamamıyla soğurabilen ilk malzeme olduğuna dikkati çekiyorlar.

23.10.2008


 

Ölüm bile ayıramadı

Mersİn’İn Tarsus ilçesinin Taşkuyu köyünde, 52 yıllık çift 10 dakika arayla can verdi. Taşkuyu köyünde yaşayan Şevket Oğuz (72), köy kahvehanesinde otururken birden fenalaştı.

Kalp krizi geçiren yaşlı adam öldü. Yakınlarının durumu bildirdiği Fatma Oğuz (71) da kalp krizi geçirdi. Fatma Oğuz, hastaneye götürülmek üzere konulduğu araçta, eşinin ölümünden yaklaşık 10 dakika sonra hayatını kaybetti. Çiftin 7 çocuğu bulunduğu, cenazelerinin kılınan namazın ardından Taşkuyu köy mezarlığında toprağa verildiği bildirildi.

23.10.2008


 

NİYET OKUMA, ÇÖZÜMSÜZLÜK GETİRİYOR

AYM'nin kararına muhalif kalan üye Sacit Adalı, karşıoy yazısında “Bir türlü gelmeyen, ne zaman geleceği belli de olmayan, ama devamlı tekrarlayarak, üsteleyerek, taze tutularak hemen geleceği vehmedilen (varsayılan) mücerret (soyut) ve mevhum (hayalî, belirsiz) bir tehlike uğruna müşahhas (somut) bir eğitim hakkının gasbına göz yumulmaktadır. Devamlı şekilde niyetleri sezmeye çalışmak, varsayımları ve olasılıkları bahane etmek problemi çözümsüzleştirmektedir” dedi.

BİRİLERİ İTİLİP KAKILIYORSA HUKUK YOKTUR

Sacit Adalı şu görüşleri dile getirdi: “Birilerinin itilip kakıldığı ve ikinci sınıf sayıldığı (veya böyle hissedildiği), buna karşılık ayrıcalıkların ve keyfîliğin arttığı (veya öyle zannedildiği) bir zeminde hukuk güvenliğinden, eşitlikten, var olmaktan bahsedilmesi hayli zordur. Hukuk devletinde işlemler, vehimler, tahminler veya kehanetler üzerine değil, anayasa ve yasalara uygun somut gerçeklikler üzerine bina edilir.”

ANAYASA Mahkemesinin, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini iptal kararına katılmayan Anayasa Mahkemesi Üyesi Sacit Adalı karşı oy gerekçesinde, ‘’Bundan sonra her türlü gerekçenin gayet rahatlıkla içine girebileceği derecede geniş anlamları olan demokrasi, laiklik, sosyallik kavramları uyarınca ve bunlarda Anayasa Mahkemesi’nce her zaman farklı yorumlamaya gidilebileceği ihtimaliyle artık hiçbir Anayasa değişikliği yapılamayacak, teklif edilemeyecek, akla dahi getirilmeyecektir’’ görüşünü belirtti.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Üye Sacit Adalı karşı oy gerekçesinde, Anayasa Mahkemesi heyetinin çoğunluğunun, şekil yönünden değil esasa girerek karar verdiğini, bunun da yetkisi dışında olduğunu kaydetti.

‘’Mevcut ve açık tehlike’’ ilkesi gereği, kişinin yaptığı hareketin kanunda suç teşkil etmesi karşısında ancak mahkeme kararıyla suçlu sayılacağını ifade eden Adalı, şunları kaydetti: ‘’Bir türlü gelmeyen, ne zaman geleceği belli de olmayan ama devamlı tekrarlayarak, üsteleyerek, taze tutularak hemen geleceği vehmedilen (varsayılan) mücerret (soyut) ve mevhum (hayali, belirsiz) bir tehlike uğruna müşahhas (somut) bir eğitim hakkının gasbına göz yumulmaktadır. Birilerinin itilip kakıldığı ve ikinci sınıf sayıldığı (veya böyle hissedildiği), buna karşılık ayrıcalıkların ve keyfiliğin arttığı (veya öyle zannedildiği) bir zeminde ‘hukuk güvenliğinden’, ‘eşitlikten’, ‘var olmaktan’ bahsedilmesi hayli zordur. Devamlı şekilde niyetleri sezmeye çalışmak, varsayımları ve olasılıkları bahane etmek problemi çözümsüzleştirmektedir. Hukuk devletinde işlemler, vehimler, tahminler veya kehanetler üzerine değil Anayasa ve yasalara uygun somut gerçeklikler üzerine bina edilir. Anayasa’nın kendini temel ilke değişikliklerine karşı korurken bunlar dışındaki tüm maddelerde değişime izin vererek hem ilkeleri hem de bir bütün olarak kendini zamanın şartlarına uyarlayabilme yeteneğine sahip olabilmesidir. Demokratik, laik ve sosyal bir Anayasa her şeyden önce bu dönüşümü zorunlu kıldığından, engelleme çabası anlamına gelen çoğunluk görüşünün Anayasa’nın temel ilkeleriyle bağdaşması mümkün görülmemektedir.”

23.10.2008


 

Üniversiteler kışla değildir

Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç, “toplumsal yaşamda geçerli olmayan kılık kıyafet düzenleme gerekliliğini üniversitelere dayatma"nın akademik, bilimsel, düşünsel, kolektif ve diğer entelektüel özgürlükler manzumesine ters düştüğünü belirterek, "Üniversiteler kışla değildir” dedi.

ANAYASA değişikliğini iptal kararına katılmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç,ise karşı oy gerekçesinde, çoğunluk görüşünün, ‘’hiçbir çağdaş ülkede bulunmayan üniversitelerde dinsel simgeleri düzenleme zorunluluğunu dayattığını’’ dile getirerek, ‘’Aynı propaganda etkisine sahip siyasal simgelere ilişkin herhangi bir sınırlandırma ihtiyacı ise duyulmamaktadır’’ eleştirisinde bulundu.

Çoğunluk görüşünün laiklik tanımına da yer veren Kılıç, şunları kaydetti: ‘’Çoğunluk görüşü; laikliği, eleştirel akla dayalı bir süreç olan aydınlanmanın bir ürünü olarak tanımlamış, bu ilkenin bilim ve sanatı esas alan Rönesans ve dinsel çoğulculuğu esas alan Reformasyon ile ilişkisini isabetle vurgulayarak, çağdaş dünyaya egemen olan temel parametreleri benimsemiştir. Ancak esasta ulaştığı sonuçlar çağdaş dünyadaki sonuçlarla temelde çatışmaktadır. Hiçbir çağdaş ülkede bulunmayan üniversitelerde dinsel simgeleri düzenleme zorunluluğunu dayatmaktadır. Aynı propaganda etkisine sahip siyasal simgelere ilişkin herhangi bir sınırlandırma ihtiyacı ise duyulmamaktadır. Üniversiteler propagandanın, farklı görüşlerin, yoğun siyasal, sosyal ve bilimsel tartışmaların egemen olduğu, olması gerektiği ayrıcalıklı mekanlardır. Toplumsal yaşamda çoğu zaman bulunamayacak aydınlanma, sorgulama, karşılaştırma, kabul ya da ret olanaklarını üniversiteler sunabilmektedir. Toplumsal yaşamda geçerli olmayan kılık kıyafet düzenleme gerekliliğini üniversitelere dayatmak, hem üniversitelerin bu olağan işlevine, hem de Anayasa’da öngörülen akademik, bilimsel, düşüncel, kolektif ve diğer entelektüel özgürlükler manzumesine ters düşmektedir. Üniversiteler kışla değildir. Ders disiplini, reşit öğrencilerin uniform bir davranış, düşünüş ve inanç modeline sokulmasının gerekçesi olamaz. Üniversitelerde düzenleme yetkisinin tek meşru gerekçesi, eğitimin üniversiter gereklere uygun olarak yürütülmesi olmalıdır.’’

23.10.2008


 

Öğrenci affı genişletilmeli

Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, üniversite öğrencilerine yönelik af düzenlemesinin süre ve kapsam açısından daha geniş tutulması gerektiğini belirtti.

Yasağa gerekçeleri inandırıcılıktan uzak

BAŞÖRTÜSÜNÜN üniversitelerde serbest bırakılmasına imkan tanıyacak olan Anayasa değişiğikliğini iptal eden Anayasa Mahkemesi’nin açıkladığı gerekçeli kararı değerlendiren Bem_Bir_Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, yasağa gerekçe gösterilen nedenlerin inandırıcılıktan uzak ve bugüne kadar yasağın sürmesi için ortaya sürülen gerekçelerin tamamından oluşan “toplama_çer/çöp” ifadeler olduğunu söyledi. Mahkeme’nin anayasa değişikliklerini esas yönünden incelemesinin Anayasa ihlali olduğunu hatırlatan ve gerekçeli karardan da açıkça anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi’nin kendisini “kurucu meclis” yerine koyduğunu belirten Turbay, “Anayasa Mahkemesi kurucu Meclis değil, sadece bir denetim organıdır. Mahkeme yeni yetkiler türeterek başörtülü öğrencilerin geleceği hakkında toplumu ve beklentileri hiçe sayan bir karara imza atmıştır. Gerekçede yer alan başörtülü öğrencilerin başı açık öğrencileri rahatsız edeceği yönündeki ifade son derece gerçekten uzaktır” dedi. Turbay, üniversitelerimizde başı açık ve başı örtülü öğrenciler birarada eğitim gördüğünü, aynı kampüste, aynı ortak alanları paylaştıklarına, bugüne kadar da başörtülü ya da başı açık öğrencilerin birbirlerinden rahatsızlık duymalarından kaynaklı herhangi bir hadise yaşanmadığına dikkat çekti.

23.10.2008


 

Anayasa değiştirilemezse demokrasiyi tıkar

İptal gerekçesinin “değiştirilemez maddeler”e bağlamasını eleştiren Kılıç, “Değiştirilemez kurallar dinamik bir dönüşüme tâbi tutulmadığı takdirde tıkanan hukuksal yollar nedeniyle demokrasi dışı girişimlerin gündeme gelmesi kaçınılmazdır" dedi.

Değiştirilemez kurallar demokrasiyi tıkıyor

ÜNİVERSİTELERİN propagandanın, farklı görüşlerin, yoğun siyasal, sosyal ve bilimsel tartışmaların egemen olduğu, olması gerektiği ayrıcalıklı mekanlar olduğuna işaret eden Haşim Kılıç, karşı oy gerekçesinde şu görüşleri dile getirdi:”Anayasa’nın 2. maddesindeki soyut niteliklerin somutlaştırılması diğer maddelerdeki düzenlemelerle mümkündür. İlkelere, bu somut düzenlemelerle anlam kazandırılarak bütünlük sağlanır. Başka bir anlatımla ilk üç maddenin dışındaki maddelerle değiştirilemez hükümlere dinamik bir yapı kazandırılarak siyasal yapının temel tercihlerinin meşruiyet temelleri güncelleştirilmiş olur. Değiştirilemez kurallar dinamik bir dönüşüme tabi tutulmadığı takdirde tıkanan hukuksal yollar nedeniyle demokrasi dışı girişimlerin gündeme gelmesi kaçınılmazdır. Çoğunluk görüşü, Anayasa’nın gelecek kuşakların sorunlarına cevap verme olanağını ortadan kaldırmakla, esasen kendisi değiştirilemez hükümleri işlevsiz hale getirmiştir.’’ Haşim Kılıç, ‘’Kurucu iktidar yetkisini daraltacak olan, ancak ve ancak yine bir kurucu iktidar olabilir. Anayasa Mahkemesinin ise kurucu iktidarın çizdiği hukuksal sınırlar dışına çıkması durumunda kurucu iktidar yerine geçeceği kaçınılmazdır’’ dedi. Kılıç, Anayasa’nın 148. maddesinin, Anayasa değişikliklerinin denetlenmesine ilişkin tek Anayasa kuralı olduğunu belirttiği gerekçesinde, Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerine ilişkin başka hiçbir maddede buna ilişkin bir ifadeye yer verilmediğini vurguladı

23.10.2008


 

"Mahkememizle polemik içine girmek istemem"

ADALET Bakanı Mehmet Ali Şahin, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararını değerlendirirken, ‘’Anayasa Mahkemesinin daha önce YÖK kanununda yapılan değişiklik, bazı siyasi partilerle ilgili açılmış olan davalarla ilgili verdiği kararlarda, zaten üniversitelerde kılık kıyafetle ilgili oluşmuş bir görüşü ve yaklaşımı vardı.

Sanıyorum, bu konuda da bu görüş paralelinde bir karar verdi’’ dedi.

Şahin, TBMM’de gazetecilerin, Anayasa Mahkemesinin, üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasını düzenleyen Anayasa değişikliğini iptal gerekçesiyle ilgili sorularını şöyle cevapladı:’’Anayasa Mahkemesinin daha önce YÖK Kanununda yapılan değişiklik, bazı siyasi partilerle ilgili açılmış olan davalarla ilgili verdiği kararlarda zaten üniversitelerde kılık kıyafetle ilgili oluşmuş bir görüşü ve yaklaşımı vardı. Sanıyorum, bu konuda da bu görüş paralelinde bir karar verdi. Ama işin asıl diğer yönü, ‘acaba Anayasa koyucu, yani TBMM, bundan sonra Anayasada veya yasalarda herhangi bir değişiklik yaparken, daha çok Anayasada değişiklik yaparken, yetki ve görevleriyle ilgili artık bir sınırlamaya mı tabidir? Yani artık yasama organı, hür ve bağımsız iradesiyle Anayasa değişikliği yapamaz mı?’ konusu Türkiye’nin gündemine geldi. Bu, Anayasa hukukçuları ve tabii ki genelde hukukçular tarafından çokça tartışılacak bir konudur. Bunun Türkiye’de yeni bir nokta olduğu kanaatindeyim. Yani TBMM, Anayasa koyucu gerekli çoğunluğa da sahip olsa, Anayasanın herhangi bir maddesini değiştirdiğinde, Anayasa Mahkemesi, bu Anayasa değişikliğini, Anayasanın başka maddelerine aykırı bularak iptal edebilir veya yürütmenin durdurulması kararı verebilir konusu, Türkiye’de yeni bir konudur. Bir sorun mudur? Bir takım hukukçular, bunun bir sorun olacağını değerlendiriyorlar. Ben Adalet Bakanı olarak, Yüksek Mahkememizle bir polemik içine girmek istemem. Kararı okuduktan sonra bir hukukçu olarak, bir vatandaş olarak değerlendirmemi kuşkusuz ki yaparım. Ama bu karar, Türk siyasetinin gündemine, Türk Anayasa hukukunun önüne yeni bir konuyu getirmiştir. Belki yeni bir sorunu getirmiştir. Bu, bundan sonra çokça tartışılacak bir konudur.’’

23.10.2008


 

Erdoğan: Üyeliğimiz AB’ye güç katar

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan,’’Halkı Müslüman bir ülkenin AB’ye tam üye olması, bölgesel ve küresel barışa eşsiz katkılar sağlayacak doğu ile batının birbirini daha iyi anlamasını ve tanımasını da beraberinde getirecek” dedi.

MÜSİAD tarafından düzenlenen ‘’12. Uluslararası İş Forumu Kongresi’’nin açılışında konuşan Erdoğan, fuar ve kongreye 60 civarında ülkenin katılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erdoğan, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini aynı kararlıkla devam ettiğini, AB içindeki bazı ülkelerin engelleyici ve süreci yavaşlatıcı tutumlarına rağmen içeride reformları kararlılıkla sürdürdüklerini dile getirerek, şunları söyledi: ‘’Halkı Müslüman bir ülkenin AB’ye tam üye olması, bölgesel ve küresel barışa eşsiz katkılar sağlayacak doğu ile batının birbirini daha iyi anlamasını ve tanımasını da beraberinde getirecek. Türkiye tüm bu adımları atarken bir hassasiyeti gözden kaçırmıyor. O da şu, dünyada biz medeniyetler çatışmasını istemiyoruz. Ve bir şeyi ispat eden bir ülkeyiz. Nedir o? Bu ülkede farklı inanç grupları bir arada yaşayabiliyor, farklı dinler bir arada yaşayabiliyor. Bu ülkede farklı mezhepler bir arada yaşayabiliyor ve ülkemizde ki bu yaşam sürecinde, demokratik olarak vatandaşlarımızın haklarını en rahat bir şekilde kullanabilmesi ispat edilmiştir. Ve bunu ispat eden bir Türkiye var.’’

23.10.2008


 

AKP dışarıda kazanıyor, içerde kaybediyor

ÜNLÜ Ortadoğu uzmanı İran asıllı gazeteci-yazar Emir Tahiri, “diplomatik ilişkilerde Türkiye’yi başarıyla idare eden AKP’nin son dönemde maruz kaldığı yolsuzluk dosyalarından dolayı zor günler geçirdiğini” söyledi.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayınlanan Gulf News gazetesindeki makalesinde Tahiri, yolsuzlukların parti için ‘Aşil’in Topuğu’ haline geldiğini vurguluyor. Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın bazı yakınlarıyla parti ve hükümet içindeki bazı yetkililerin son günlerde yolsuzluk iddiaların odağında yer aldığını belirten Tahiri, bunun da partinin oy oranında hızlı bir düşüşe sebep olduğunu öne sürdü. Tahiri’ye göre AKP’nin şu anki oy oranı yüzde 41 düzeyinde seyrediyor. AKP’nin içerde kan kaybederken, dışarıda yapıcı bir politika izlediğini vurgulayan Tahiri şunları söyledi: “Türkiye şu anda mümkün olduğunca tüm ülkelerle yakın dostça ilişkiler kurmaya çalışıyor. Bir yandan ABD’nin İslam dünyasındaki en yakın müttefiki olmayı başarırken, diğer yanwdan da İran İslam cumhuriyeti’nin bir numaralı ticari ortağı olabiliyor”

23.10.2008


 

Kepenk indirmediler

Van’da iki gün önce çıkan olaylarda, esnafa kepenk kapatmaları yönünde çağrıda bulunan bazı küçük gruplar, istedikleri katılımı göremeyince çağrıya uymayan bazı işyerlerinin camını kırıp, ev ve araçlara zarar verdi.

AĞRI'DA DA KEPENKLER AÇIKTI

Ağrı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Nazif Acarbay ise bazı grupların çağrıda bulunmasına rağmen kent merkezindeki esnafın kepenk kapatmadığını, kentte sağduyunun hakim olduğunu ve herhangi bir taşkınlık yaşanmadığını söyledi.

Ağrı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Nazif Acarbay ise bazı grupların çağrıda bulunmasına rağmen şehir merkezindeki esnafın kepenk kapatmadığını ve şehirde sağduyunun hakim olduğuna işaret ederek, Ağrı’da herhangi bir taşkınlık çıkmamasının sevindirici olduğunu kaydetti.

Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası (HTSO) Başkanı Ahmet Şen de Hakkarili esnafın kendi iradesiyle değil, tehditle kepenk kapattığını bildirerek, bu durumun şehir ekonomisine büyük zarar verdiğini söyledi. Şen, tasvip etmedikleri olayların bir daha yaşanmamasını arzu ettiklerini dile getirdi. Doğubayazıt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ali Efe de esnafa ve ülke ekonomisine büyük zarar veren olaylara birilerinin ‘’dur’’ demesi gerektiğini dile getirerek, olaylarda en büyük zararı esnaf ve vatandaşların gördüğünü vurguladı.

KÜÇÜK GRUPLARIN EYLEMİ ŞEHRE MAL

EDİLMEMELİ

Van Ticaret ve Sanayi Odası (VATSO) Başkanı Zahir Kandaşoğlu, küçük gruplar tarafından çıkarılan olayların bir şehre mal edilmemesi gerektiğini söyledi.

Van, Hakkari ve Ağrı’da son günlerde bazı marjinal gruplar tarafından çıkartılan olaylara, başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere esnaf ve vatandaşlar büyük tepki gösterdi. Van’da iki gün önce çıkan olaylarda, esnafa kepenk kapatmaları yönünde çağrıda bulanan bazı küçük gruplar, istedikleri katılımı göremeyince çağrıya uymayan bazı iş yerlerinin camını kırıp, ev ve araçlara zarar verdi. Gösterilerde iş yerleri zarar gören esnaf, olayların sona ermesiyle işlerinin başına döndü.

Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kandaşoğlu, şehirde yaşanan olaylarla ilgili yaptığı açıklamada, esnafı hedef alarak demokratik hak adı altında olay çıkartan grupların, bu tür davranışlarıyla hem şehre hem de partilerine zarar verdiğini ifade etti. Doğu Anadolu Bölgesi’nin turizm merkezi konumundaki bir kentin, bu tür olaylarla anılmasının büyük bir kayıp olduğunu vurgulayan Kandaşoğlu, ‘’Küçük gruplar tarafından çıkartılan olaylar, bir şehre mal edilmemelidir’’ dedi.

Kandaşoğlu, ticaretin hiçbir şeyle karıştırılmaması gerektiğine de değinerek, şöyle konuştu: ‘’Çünkü ticaretin dini, dili ve siyaseti olmaz. Tüccarlar çeşitli siyasi görüşlere sahip olabilir, ama bunun ticarete karıştırılmaması gerekir. Siyasetle ticaret birbirine karışırsa hem tüccara hem de ülkeye zarar verir. Biz VATSO olarak ilin gelişimi, tüccarların kalkınması için mücadele ederken, bu tür olaylar büyük bir maddî kayba ve bölgenin geleceğine zarar veriyor. Bunların bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.’’ Bu arada Batman’da, esnafı kepenk kapatmaya zorlayan 3 kişi tutuklandı.

Edinilen bilgiye göre, esnafı tehdit ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan N.A., M.T.Ö. ve F.K., yapılan sorgulamanın ardından sevk edildikleri adlî mercilerce tutuklanarak Batman M Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.

23.10.2008


 

Devletin bulunduğu yerde terör barınamaz

MUŞ Valisi Erdoğan Bektaş, ‘’devletin gittiği hiçbir yerde terör barınmamıştır, barınamamıştır’’ dedi.

Bektaş, yaptığı açıklamada, son dönemlerde yaşanan terör olaylarına değinerek, geçmişte olduğu gibi bugün de bazı kışkırtmaların olabileceğini ve bu kışkırtmalara karşı duyarlı olunması gerektiğini söyledi. Bölgede az sayıda da olsa terör örgütüne destek veren vatandaşların olduğunu bildiklerini ifade eden Vali Bektaş, şunları kaydetti:’’Bu tür şeyler bilinmedik veya beklenmedik şeyler değil, ama şunu söylemek isterim ki, devletin gittiği hiçbir yerde terör barınmamıştır, barınamayacaktır. Bir köy veya belde teröre daha yakın dendiğinde o bölgeye daha çok gidiyorum. Ve gittiğimizde görüyorum ki olay değişiyor. Burada teröristlere sıcak yer yok. Gitmediğimiz, gidemediğimiz yer olmayacak. Devletin, yani bizim gitmediğimiz bölgeler var. Biz bu bölgelere gidersek, buralarda teröre karşı olan sıcaklık ortadan kalkmış olacaktır.’’ Bektaş, geçten hafta Varto ilçesi ile ve Bulanık ilçesine bağlı Sarıpınar beldesinde yaşanan olayları fazla önemsemeye gerek olmadığını belirterek, şöyle devam etti: ‘’Bazı yerlerde provokasyonlar olacak ama biz o yerlere gideceğiz, onlar kaçmak zorunda kalacak."

23.10.2008


 

Gözaltına alınan bazı göstericiler tutuklandı

İZİNSİZ gösterilere katıldığı gerekçesiyle gözaltına alınan Şırnak’ta 129 kişiden 4’ü, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde de 10 kişiden 5’i tutuklandı.

Alınan bilgiye göre, Şırnak ve ilçelerinde izinsiz gösterilere katıldıkları belirlenen 129 kişi polis ekiplerince gözaltına alındı. Zanlılardan 5’i polisteki sorgularının ardından mahkemeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan 4 zanlı tutuklanırken, 1’i serbest bırakıldı. Gözaltındaki 124 kişinin sorgusunun sürdürüldüğü bildirildi. Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde de önceki gün kent merkezinde izinsiz gösterilere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 10 kişi, Emniyet Müdürlüğü’ndeki ifadelerinin ardından Adliye’ye sevk edildi. Zanlılardan 5’i Cumhuriyet Savcılığı’nca serbest bırakıldı. Diğer zanlılar M.A, İ.K, E.İ, M.D. ve M.T, sevk edildikleri Yüksekova Sulh Ceza Mahkemesi’nce terör örgütü propagandası yapmak ve güvenlik güçlerine mukavemette bulunmaktan tutuklandı.

23.10.2008


 

Jandarmadan Ankara'da ''zümrüt'' operasyonu

JANDARMA ekiplerinin Ankara genelinde insan tacirlerine yönelik operasyonunda, aralarında 2 polisin de bulunduğu 16 zanlı gözaltına alındı, 26 yabancı uyruklu mağdur kurtarıldı.

Alınan bilgiye göre, düğün ve parti organizasyonu adı altında kurulan bazı şirketlerin, yurt dışından getirdikleri kadın ve erkeklerin pasaportlarına el koymak suretiyle yasa dışı çalıştırdıklarını tespit eden Ankara İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, söz konusu şebekeye yönelik operasyon düzenledi. Jandarma ekiplerinin 7 ay süren soruşturması sonunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı doğrultusunda ‘’Zümrüt’’ adı verilen operasyon gerçekleştirildi. Ekiplerin 18 Ekim Cumartesi günü önceden belirledikleri 24 ayrı adrese düzenledikleri baskınlarda, şebeke lideri oldukları tespit edilen Dina D. ve Zumrudhank O. ile birlikte 2 polisin de aralarında bulunduğu toplam 16 zanlı gözaltına alındı. Operasyonda, örgüt liderleri ve üyelerince pasaportlarına el konularak ev ve iş yerlerinde tutulan 12 Türkmenistan, 10 Gürcistan, 2 Kırgızistan, 1 Kazakistan ve 1 Özbekistan uyruklu 15’i kadın toplam 26 insan ticareti mağduru kurtarıldı. Mağdurlardan vize sürelerinin dolduğu tespit edilen 15 kişi sınır dışı edildi. Ankara İl Jandarma Komutanlığındaki işlemlerinin ardından Adli Tıp Kurumunda sağlık kontrolünden geçirilen 16 zanlı, adliyeye sevk edildi.

23.10.2008


 

Diyarbakır’da 6 kişi tutuklandı

DİYARBAKIR'DA DTP’nin düzenlediği yürüyüşte polise taş ve molotofkokteyli attıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 6 kişi tutuklandı.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, 5 gün önce Demokratik Toplum Partisi (DTP) Diyarbakır İl Başkanlığınca düzenlenen yürüşün ardından çıkan olaylarda, polise taş ve molotofkokteyli attıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 6 kişi, savcılığa çıkarıldı. Savcılıktaki ifadelerinin ardından sonra tutuklama talebiyle Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilen 5 kişi, ‘’Terör örgütü adına suç işlemek’’ten tutuklandı.

23.10.2008


 

Ergenekon'u sadece ajanslar takip edecek

ERGENEKON Davası’nın bugün görülecek ikinci duruşmasını takip etmek için sadece haber ajanslarının muhabirlerine izin verilecek.

Duruşmanın görüldüğü salonunun yetersizliği üzerine 13.Ağır Ceza Mahkemesi bazı tedbirler aldı. Duruşmayı daha önce 30 basın mensubunun izlemesine izin verilirken yarın yapılacak duruşmaya ise sadece haber ajanslarının muhabirlerinin girmesine izin verilecek. Yarınki duruşmayı Cihan Haber Ajansı, Anadolu Ajansı, İhlas Haber Ajansı, Doğan Haber Ajansı, Dicle Haber Ajansı, Anka’nın muhabirleri takip edecek. Diğer basın ve medya kuruluşlarının temsilcileri ise salon dışında oluşturulan ekranlardan duruşmayı izleyebilecek.

23.10.2008


 

Basın özgürlüğünde 103. sıradayız

MERKEZİ Paris’te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün (STG) yayımladığı yıllık raporda, basın özgürlüğü açısından Eritre yine en son sırada yer alırken, bu ülkeyi Kuzey Kore ve Türkmenistan izledi.

STG’nin basın özgürlüğü karnesine göre, Eritre 173’üncü, Kuzey Kore 172’nci, Türkmenistan ise 171’inci sırayı aldı. Yıllık rapora göre 170’inci sırada Burma, 169’uncu sırada Çin, 168’inci sırada Vietnam ve 167’nci sırada Küba bulunuyor. Basın özgürlüğü sıralamasında İzlanda ilk sırada yer alırken, bu ülkeyi Lüksemburg ve Norveç izliyor. Sıralamada Türkiye, Ermenistan’ın ardından 103’üncü sırada yer alıyor.

23.10.2008


 

Türk ve Ayna hakkında inceleme

DİYARBAKIR Cumhuriyet Başsavcılığı, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk hakkında dünkü açıklamaları ile ilgili inceleme başlattı.

Alınan bilgiye göre, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, önceki Büyükşehir Belediyesi Konukevi önünde bir grup DTP’li milletvekili ve belediye başkanıyla yaptığı basın açıklamasındaki sözleri ile ilgili DTP Genel Başkanı Ahmet Türk hakkında inceleme başlatılmasını kararlaştırdı. Başsavcılık ayrıca önceki gün Batman DTP İl Başkanlığının açılışı töreninde yaptığı konuşma nedeniyle de DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna hakkında da inceleme başlattı. Başsavcılık, emniyet müdürlüklerinden, Türk ve Ayna’nın konuşmalarının yer aldığı görüntü çözümlerini istedi.

23.10.2008


 

Üniversiteler kurultayda buluşacak

Türk Eğitim-Sen, üniversitelerin, üniversite çalışanlarının sorunlarını tespit etmek ve çözüm önerileri üretmek amacıyla 24-26 Ekim 2008 tarihleri arasında Ankara’da ‘’Üniversite Kurultayı’’ toplayacak.

Koncuk, yaptığı yazılı açıklamada, üniversiteler ile ilgili ilk geniş katılımlı istişare toplantısını 14-15 Ekim 2004 tarihinde 51 üniversiteden temsilci ile gerçekleştirdiklerini, hazırladıkları ‘’YÖK Yeniden Yapılandırma Raporu’’nu YÖK’e ve Milli Eğitim Bakanlığına sunduklarını hatırlattı.

Bu yıl ‘’Üniversite Kurultayı’’ adıyla 24-26 Ekim 2008 tarihleri arasında Ankara’da ikinci bir toplantı gerçekleştireceklerini bildiren Koncuk, toplantıya 55 ilden 67 üniversitenin 132 temsilcisinin katılacağını kaydetti. Koncuk, kurultayın üniversitelerin, üniversite çalışanlarının sorunlarını tespit etmek ve çözüm önerileri üretmek amacıyla düzenleneceğini belirtti.

Yükseköğretimin, Türkiye’nin geleceği, çağdaş ve bilimsel eğitimin olmazsa olmazı olduğunu ifade eden Koncuk, ‘’Ülkemizde kaliteli bir yükseköğretimi sağlamak için toplumun bütün dinamikleri ortak hareket etmeli ve üniversitelerimiz bilgi teknolojileri ile donatılmış, bilimselliğin ön planda tutulduğu, nitelikli eğitimin verildiği kurumlar haline getirilmelidir’’ dedi.

Üniversitelerin bazı sıkıntıları olduğunu, bunların en başında da üniversitelere ayrılan ödeneğin yetersizliğinin geldiğini savunan Koncuk, dünyada emsalleriyle yarışabilecek bir üniversite eğitimi için, üniversitelere ayrılan bütçenin artırılması gerektiğini ifade etti.

23.10.2008


 

YÖK, YENİ REKTÖRLERİ “BİLGİLENDİRECEK’’

Yükseköğretİm Kurulu (YÖK), üniversitelere yeni atanan rektörleri, çeşitli konularda ‘’bilgilendirmek’’ amacıyla seminer düzenleyecek.

Yeni kurulan üniversitelere atananlar başta olmak üzere rektörlüğe yeni seçilenler, Antalya Side’de Ankara Üniversitesinin sosyal tesislerinde biraraya gelecek. Rektörler, 24-26 Ekim arasında hem tanışacak hem de bundan sonra ilişki kuracakları kamu kurum ve kuruluşları hakkında bilgilendirilecek. Seminere YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ile YÖK Yürütme Kurulu üyeleri de katılacak. Özcan, seminerin açılışında bir konuşma yapacak. Seminerde bazı eski rektörler deneyimlerini aktaracak. Maliye ve Milli Eğitim bakanlıkları ile Devlet Planlama Teşkilatı, TÜBİTAK ve YÖK uzmanları ilgili kurumlarla ilişkilerinde rektörlere bilgi sunacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 9 Eylül 2008’de yeni kurulan 23 üniversiteye, 5 Ağustos 2008’de ise eski bazı üniversitelere rektör atamıştı.

23.10.2008


 

Bölümlü, Of’un “küçük İstanbul”u

Trabzon’un Of İlçesine bağlı Bölümlü beldesi, mahallelerinin adlarıyla İstanbul’u andırıyor.

Ahşap evleri ve doğal güzelliğiyle tanınan Bölümlü beldesi, Of ilçesine bağlı bir köy iken 1969 yılında belde oldu. Son sayıma göre nüfusu 3 bin 218 olan, ancak çoğunluğu İstanbul’da yaşadığı için nüfusu yaz aylarında 15 bine yaklaşan Bölümlü’de vatandaşlar, mahallelere, İstanbul’daki semtlerin adlarının verilmesini istedi. Bunun üzerine belediyenin aldığı kararla, Bölümlü beldesinde 8 mahalleye, Aksaray, Beylerbeyi, Emirgan, Fatih, Kartal, Mithatpaşa, Taksim ve Yıldız adı verildi. Sadece bir mahallenin adı Büyük Cami olarak kaldı. Bölümlü Belediye Başkanı Faruk Öztürk, yaptığı açıklamada, mahalle adlarının tamamen halkın isteği doğrultusunda konulduğunu belirterek, ‘’Belde halkımızın yarıdan fazlası İstanbul’da çalışıyor. Ekmeklerini kazandıkları semtlerin isimlerini beldelerinde istemişler. Bu nedenle belediye meclisinin aldığı kararla bazı yerlere İstanbul’un semtlerinin adı verilmiş’’ diye konuştu. Öztürk, beldenin ilçe olması için çalışmalar yürüttüklerini belirterek, ‘’Bölümlü artık Trabzon’un İstanbul’u olarak anılacak. Beldemizdeki mahallelere İstanbul’un ünlü semt ve ilçelerinin adlarını verdik. Bundan sonraki mahallemize Eminönü ya da Sarıyer adını vereceğiz’’ dedi.

23.10.2008


 

Sözleşmeli öğretmen başvuruları başladı

MİLLÎ Eğitim Bakanlığının 13 bin sözleşmeli öğretmen ataması için başvurular bugün başladı.

Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla 52 alandan toplam 13 bin kontenjana, ilk defa görevlendirme biçimiyle KPSS 10 puan üstünlüğü esasına göre sözleşmeli öğretmen görevlendirecek. Sözleşmeli öğretmenlik için adaylar 22-31 Ekim arasında bakanlığın ‘’http://personel.meb. gov.tr’’ veya ‘’http://ilsis.meb.gov.tr’’ internet adreslerinden başvurabilecek.

Başvurular il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerinde oluşturulan başvuru bürolarından herhangi birinde onaylatıldıktan sonra resmi hale gelecek.

Başvurularda hiçbir gerekçeyle ücret alınmayacak. Atamalar 5 Kasım Çarşamba günü bilgisayar ortamında gerçekleştirilecek ve aynı gün bakanlığın ‘’http://personel.meb. gov.tr’’ adresinden duyurulacak. Görevlendirilenlerin 14 Kasımdan itibaren görevlendirildikleri il milli eğitim müdürlüklerine ‘’2008-2 Öğretmenlik İçin Başvuru ve Atama Kılavuzu’’nda istenilen belgelerle bizzat başvurmaları gerekiyor. Bakanlık, en çok sınıf öğretmenliği branşından öğretmen alacak.

23.10.2008


 

Kara yollarında ‘traktör’ uyarısı

Pancar hasadının ve tarlalarda ekimin yapıldığı İç Anadolu’da, kara yollarında çok sayıda traktörün trafiğe çıktığı bu nedenle sürücülerin dikkatli olmaları gerektiği bildirildi.

Alınan bilgiye göre, İç Anadolu için hasat ve ekim dönemi olan ekim ayında çiftçiler yoğun şekilde çalışıyor. Bazı çiftçiler pancar hasadı için, bazıları da yapacağı hububat üretimi için tarlasını ekmek amacıyla traktörleriyle, ‘’patpat’’ denilen pancar motorlu taşıtları ve at arabalarıyla kara yollarına çıkıyor. Konya’yı Ankara’ya bağlayan kara yollarında genellikle traktör, İstanbul’a bağlayan yolda ise traktör ve patpat yoğunlukla görülüyor. Özellikle 2 milyon 600 bin hektar alanda tarımın yapıldığı Konya’da kent merkezi ve kırsalında bu yoğunluk kara yollarındaki trafik güvenliğini tehlikeye düşürebiliyor. Öyle ki traktör arkasına pancar yüklü 2 römork bağlayarak ya da işçileri taşıdığı tek römorkla şehirler arası kara yolunda trafiğe katılıyor.

23.10.2008


 

Tüp patlamasında faciadan dönüldü

Mardİn’İn Nusaybin ilçesinde tüp patlaması sonucu aynı aileden 8 kişi yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Dicle Mahallesindeki Şerif Kaya’ya ait bir evde meydana gelen tüp patlamasında evin bir bölümü çöktü. Olayda, Şerif Kaya (33) ve eşi Lamia Kaya (32) ile çocukları Nupelda (11), Serhat (9), Diyar (7), Nurşin (5), Pelşin (4) ve Gülşin Kaya (2) yaralandı. Nusaybin Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılar, yapılan ilk müdahalenin ardından Mardin Devlet Hastanesine sevk edildi. Nusaybin Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, ilk bulgulara göre patlamanın tüpten sızan gaz nedeniyle meydana geldiğini söyledi.

23.10.2008


 

Bingöl’de 2 terörist ölü ele geçirildi

Bİngöl’de 2 terörist silahlarıyla birlikte ölü ele geçirildi.

Bingöl Valisi İrfan Balkanlıoğlu’ndan alınan bilgiye göre, Bingöl’ün Dallıtepe köyü kırsalında sürdürülen operasyonda, Karacehennem mevkisinde 2 teröristle sıcak temas sağlandı.Teröristler etkisiz hale getirilirken, Vali Balkanlıoğlu, ölü ele geçirilen bu teröristlerden birinin, daha önce öldürülen terör örgütü PKK’nın sözde Bingöl sorumlusu olduğu öne sürülen ‘’kahraman’’ kod adlı teröristin yerine getirilmiş olabileceğinin tahmin edildiğini, kimlik belirleme çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

23.10.2008


 

TŞOF’dan yeni Trafik Kanun Tasarına itiraz var

Türkİye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Başkanı Fevzi Apaydın, Karayolları Trafik Kanun Tasarı Taslağındaki bazı maddelerin değiştirilmesini yada iptal edilmesini istedi.

Apaydın, sivil toplum örgütlerine de gönderilen, Karayolları Trafik Kanun Tasarı Taslağı ile ilgili Federasyonun görüşlerini yazılı olarak Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderdi. Taslağın tanımlar başlıklı 3. maddesinde yer alan, ‘’Taksi’’ tanımının mevcut kanuna göre, değiştirildiğini belirten Apaydın, mevcut uygulamada taksinin çalışma bölgesi ile ilgili bir sınırlama bulunmadığını, taslakta ise hem sınırlama getirildiğini hem de öngörülen uygulamanın Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’na aykırı olduğunu savundu. TŞOF Başkanı Apaydın, tescil plakalarının basılması ve kullanıma sunulmasını düzenleyen taslağın 29. maddesi hakkında da olumsuz görüş belirtti ve yeniden düzenlenmesini istedi.

23.10.2008


 

İstanbul’da molotoflu gece

İstanbul’da molotofkokteyli atılan midibüs ile 2 markette hasar oluştu.

Ümraniye Ihlamurkuyu Mahallesi Atatürk Caddesi’ndeki 34 ED 4177 plakalı midibüse, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce molotofkokteyli atıldı. Midibüste çıkan yangın, Ümraniye itfaiye ekiplerince söndürüldü. İç kısmı yanan midibüste hasar meydana geldi. Gaziosmanpaşa Yunus Emre Mahallesi İsmetpaşa Caddesi ile Küçükçekmeçe İnönü Mahallesi Demirkapı Caddesi Yurtkur Sokak’taki 2 ayrı markete de kimliği belirsiz kişilerce molotofkokteyli atıldı. Camları kırılan her iki markette de küçük çaplı hasar oluştu.

23.10.2008


 

Şüpheli paketten ekmek çıktı

ŞanlIurfa’da fünyeyle patlatılan şüpheli paketten ekmek parçaları çıktı.

Atatürk Bulvarı’ndaki özel bir banka şubesinin ATM cihazının üstünde şüpheli bir poşet bulunduğunu gören vatandaşlar durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen bomba imha uzmanlarının fünyeyle patlattığı poşetten ekmek parçaları çıkarken ATM makinesi zarar gördü.

23.10.2008


 

‘SGK’ya alışamadık

KAYSERİ 12. Bölge Eczacılar Odası Başkanı Bülent Ünsal, ‘’eczanelerin camlarına ‘SGK’ yazdık, müşteri sayımız azaldı, arkadaşlar SGK yerine yeniden ‘SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı Reçeteleri Yapılır’ yazısı yazdırıyorlar’’ dedi.

Yeni Sosyal Güvenlik Yasası’nın, 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve yeşil kartlılar, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) adı altına tek çatı altında birleşti. Ancak birçok eczanenin camında, SGK yerine hâlâ, ‘’SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı mensupları ile yeşil kartlıların ilaçları verilir’’ yazıları yer alıyor.

Kayseri 12. Bölge Eczacılar Odası Başkanı Bülent Ünsal, yasanın değişmesine ve sosyal güvenlik kuruluşlarının tek çatı altında toplanmasına rağmen, vatandaşların bu değişikliği henüz ‘’algılayamadığını’’ ve kendisinin bağlı olduğu kurumun ismini görmediği eczaneye gitmediğini bildirdi.

Vatandaşların SGK kısaltmasının anlamını bilmediğini ileri süren Ünsal, şunları söyledi:

‘’Vatandaş, SGK’nın daha ne olduğunu bilmiyor. Hâlâ ‘Ben BAĞ-KUR’luyum’ ‘SSK’lıyım’ diye geliyor. Eczanelerin camlarına ‘SGK’ yazdık, müşteri sayımız azaldı, arkadaşlar SGK yerine yeniden ‘SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı Reçeteleri Yapılır’ yazısı yazdırıyorlar. Cama bakan hastanın eczaneye yönelişi etkileniyor. Sadece Kayseri’de değil, bütün Türkiye’de bu böyle. Örneğin, SSK’lı bir vatandaş, camında ‘SSK’ yazan eczaneye gidiyor, ‘SGK’ yazan eczaneye gitmiyor. Halbuki, SGK yazan eczane, SSK’lının da, BAĞ-KUR’lunun da, Emekli Sandığı mensubunun da reçetesindeki ilaçları veriyor.’’

SGK AMBLEMİNE TELİF ÜCRETİ

SGK yazısını ve logosunu kullanmada da bir takım sıkıntılar yaşandığını ifade eden Ünsal, şunları kaydetti: ‘’SGK Kayseri İl Müdürlüğünden bir yazı geldi ve eczane camlarındaki bütün yazıların silinerek, sadece SGK yazılması istendi. Biz bunu üyelerimize duyurduk. Bir ay sonra bir yazı daha geldi. Bu amblem ve logo, bir firmaya yaptırılmış. Logoyu ve amblemi orijinal haliyle kullanırsak, telif ücreti ödemek durumunda kalırmışız. SGK amblemini ve logosunu kullanamıyoruz. SGK’nın orijinal logosunu kullandığımızda, telif ücreti ödemek zorunda kalıyoruz. Biz de düz yazı ile SGK yazdırıyoruz.’’ Bütün bu mevzuat değişikliklerine ayak uyduramadıklarını belirten Ünsal, ‘’bu kadar değişime biz nasıl ayak uyduramıyorsak, halk da uyduramıyor. Sık değişen yönetmelikler, kafa karışıklığına neden oluyor’’ diye konuştu.

23.10.2008


 

Profesyonel anlayışla çalışıyoruz

İHLAS Eğitim Kurumları “2008-2009 Eğitim-Öğretim Yılı Değerlendirme Toplantısı” İhlas Koleji Marmara Evleri ve Bahçelievler Kampusü’nde yapıldı.

Velilerin yoğun ilgi gösterdikleri değerlendirme toplantısında konuşan İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü Hami Koç, eğitim öğretim faaliyetlerini profesyonel bir anlayış ve amatör bir ruhla yürüttüklerini kaydetti. Koç, “Güvenli Eğitim-Güvenli Gelecek sloganımızın gereğini yerine getirmek için seçkin öğretmen kadromuzla geceli gündüzlü bir çalışma içerisindeyiz. Öğrencilerimizin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak yetişmiş kadro ve fiziki imkanlara sahibiz. Bırakınız ortaöğretim kurumlarını pek çok üniversiteyi imrendirecek kampuslara sahibiz” dedi.

23.10.2008


 

Sürücü kursları kaldırılmayacak

sürücü Kursları Federasyonu Genel Başkanı Musa Ayan, sürücü kurslarının kaldırılmasının söz konusu olmadığını söyledi.

Ayan, federasyon genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, ‘’sürücü kurslarının kaldırılacağı’’ yönündeki haberleri hatırlattı. Sürücü kurslarına ilişkin düzenlemelerin Karayolları Trafik Kanununun 41. maddesinde yer aldığını ifade eden Ayan, Karayolları Trafik Kanunu Tasarı Taslağında ise bu düzenlemelerin 50, 51 ve 52. maddelerde bulunmasının yanlış anlaşılmaya yol açtığını dile getirdi. Ayan, ‘’Yeni kanun tasarısı taslağında sürücü kurslarının fonksiyonları ve devam edeceği açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle sürücü kurslarının kaldırılması söz konusu değildir’’ diye konuştu. Karayolları Trafik Kanunu Tasarı Taslağına ilişkin sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınacağını belirten Ayan, sürücü eğitimlerinin daha ciddî yapılabilmesi için sürücü kurslarının nüfusa orantılı açılmasını önereceklerini kaydetti. Sürücü Kursları Birliği Derneği Başkanı Lokman Yıldırım ise sürücü kurslarının kapanmasının söz konusu olmadığını kaydetti. Yıldırım, ‘’Taslağın özünde, dolaylı yönden sürücü kurslarının kapatılmasının önü açılmaya çalışılmaktadır. Sürücü kursları mecburi halden isteğe bağlı hale çevrilmeye çalışılıyor’’ dedi.

23.10.2008


 

Çocuklar haklarını arıyor

TÜRKİYE genelinde illerde oluşturulan çocuk hakları komitelerinde görev alan çocuklar, yaptıkları çeşitli çalışmalarla yaşıtlarının haklarını arayarak, bu konuda toplumu bilinçlendiriyor.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürlüğünce UNICEF’in teknik desteğiyle yürütülen proje kapsamında 81 ilde oluşturulan çocuk hakları komitelerinde görevli çocuklar, yetişkin temsilcilerinin rehberliğinde çocuk haklarının korunmasına yönelik çalışmalar yapıyor. Doküman ve toplantılar aracılığıyla toplumu çocuk hakları konusunda bilinçlendiren çocuklar, bu konudaki sorunlara da çözüm yolları üretiyor. Sivas’ta, 16 kentin çocuk hakları komitesinde görevli yetişkin ve çocuk temsilcilerin katılımıyla dün başlayan ve bugün sona erecek ‘’Çocuk Hakları İl Komiteleri 2008 Yılı Sivas Bölge Toplantıları’’nda bir araya gelen çocuklar da bu konuda yaptıkları çeşitli çalışmaları ele alıyor. SHÇEK Çocuk Hizmetleri Daire Başkanı Osman Bilgin, kurumlarının özellikle son yıllarda korunmaya, yardıma, bakıma muhtaç olan çocuk, genç, yaşlı kişi ve aileler için çok önemli hizmetler ürettiğini söyledi. Kurum olarak UNICEF’in de teknik desteğiyle illerde, her kesimin temsil ettiği çocuklardan oluşan il çocuk komiteleri oluşturduklarını ifade eden Bilgin, şöyle konuştu: ‘’81 ilde çocuk hakları komitelerimiz var. Biz de bu çocuklarımıza rehberlik ve danışmanlık yapıyoruz veya destek olmaya çalışıyoruz. Ama esasen bu, çocukların kendi içlerinde örgütlendikleri, kendi aralarında toplanarak çeşitli yerel düzeyde sorunlara parmak bastıkları bir çalışma.’’ Sivas’ta, bu yıl 5 ayrı bölgede yapmayı planladıkları bölge toplantılarının dördüncüsünü düzenlediklerini anlatan Bilgin, toplantıya 16 ilden çocuk hakları temsilcilerinin ve onlara refakat eden yetişkin temsilcilerin katıldığını bildirdi.

23.10.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır