"Gerçekten" haber verir 25 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

SU SAVAŞLARI KAPIDA

Dünyadaki su kaynaklarının yüzde 97’si tuzlu ve insanların kullanabildiği yüzde 3’lük dilim de hızlı nüfus artışı ve endüstrileşme ile birlikte hızla tükeniyor.

Dünya su savaşlarına hazırlanıyor

Yİrmİ birinci yüzyılın petrol yerine su savaşlarına sahne olacağı yönündeki öngörülerden hareket eden pek çok ülke on milyarlarca dolar harcayarak su arıtma tesisleri kuruyor. Bu ülkelerin başında da Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere zengin Körfez ülkeleri geliyor.

Uluslararası Su Arıtma Ajansı(IDA)’nın son raporlarına göre dünyada arıtılan su miktarı geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre yüzde 43 artarak günlük 6,8 milyon metreküpe ulaştı. Bu da yaklaşık 50 milyon kişinin daha günlük su ihtiyacının giderilmesi anlamına geliyor.

Rapora göre 2008 yılında da su arıtmadaki patlama devam etti ve ilk altı ayda geçen yıla göre yüzde 39’luk bir artış sağlandı. Yine rapora göre halihazırda dünya genelinde su arıtma teknolojileri ile elde edilen su miktarı haziran 2008 sonu itibariyle günlük 62,8 milyon metreküp civarında bulunuyor. Bu suların yüzde 60’tan fazlası denizlerden, yüzde 12’si acı sulardan ve yaklaşık yüzde 5’i de yeniden arıtmadan elde ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü(WHO)’ne göre de dünya nüfusunun yaklaşık beşte biri ya çok yetersiz su alıyor ya da aldıkları su temiz değil.

Şu anda dünyanın en büyük su arıtma ünitesi Birleşik Arap Emirlikleri’nin Fuceyra Emirliği’nde bulunuyor. Buradan elde edilen günlük su miktarı 456 bin metreküp. Fakat halen Körfez ülkelerinde günlük 500 bin metreküpten daha fazla su arıtacak 5 ünite yapım aşamasında bulunuyor. Yapımlarının bitmesi durumunda Suudi Arabistan’daki Şuayba-3 günlük 880 bin metreküplük kapasitesiyle dünyanın en büyük ünitesi haline gelecek. Suudi Arabistan halen günlük içme suyu ihtiyacının yarısını arıtma suyundan karşılıyor. Suudi Arabistan önümüzdeki 15 yıl boyunca su arıtma tesisleri, enerji ve doğal gaz santralleri için 318 milyar dolarlık harcama yapmayı planlıyor.

Kuraklıktan etkilenen ülkelerin başında Arap ülkeleri gelirken ABD, Avustralya, İspanya, Çin gibi ülkelerin de muhtemel kuraklık risklerine karşı denizden su arıtma ünitelerini hızla kurmaya başladıkları belirtiliyor.

Dünyadaki su kaynaklarının yüzde 97’si tuzlu ve insanların kullanabildiği yüzde 3’lük dilim de hızlı nüfus artışı ve endüstrileşme ile birlikte hızla tükeniyor. Dünyanın kuzey kutbuna yakın bölgeleri su kaynakları açısından en zengin yerler olarak bilinirken, Ekvator’a doğru yaklaşırken, su kıtlığının yaşandığı veya yaşanmasına aday ülkeler sıralanıyor. Fas’tan Pakistan’a bütün Ortadoğu ülkeleri su kıtlığının pençesinde kıvranırken, Büyük Sahra Çölü’nde yer alan ülkeler, Hindistan, bazı Güney Amerika ülkeleri ve Çin de su kıtlığının fazlasıyla hissedildiği ülkeler arasında yer alıyor.

NERELERDE SU SAVAŞI YAŞANABİLİR?

Uzmanlara göre su savaşı riski taşıyan bölgelerin başında Afrika geliyor. Nil Nehri bu yönüyle ilk sırada zikrediliyor. Aynı şekilde Pakistan ve Hindistan arasındaki İndus, Güney Amerika’daki Amazon, Güney Doğu Asya’daki Mekong ve Türkiye’den çıkan Fırat ve Dicle nehirleri diğer riskli nehirler olarak adlandırılıyor.

25.10.2008


 

Yeni hız hedefi: 1600 km/s

Karada hız rekorunu 1997’den beri elinde bulunduran İngiliz ekibi, sembolik saatte 1000 mil (1609 km) barajını aşmayı hedeflediğini açıkladı.

İsmini 1950’lerin İngiliz füzesinden alan Bloodhund projesinin başındaki eski pilot ve 1983’te saatte 1019 km hız rekorunu kıran Richard Noble, Londra’da düzenlediği basın toplantısında, amaçlarının sadece hızlı gitmek olmadığını belirterek, inanılmaz bir mühendislik macerasına atıldıklarını, gelecek kuşaklara, bilim, mühendislik ve teknoloji alanlarında esin kaynağı olmak istediklerini söyledi.

300’den fazla şirket ve üniversitenin katılacağı ve merkezi İngiltere’nin Bristol şehri olacak projede, rekor denemesini yapacak aracın inşasına gelecek yılın sonlarında başlanacak. Hız rekorunun 2011 yılına kadar kırılması umuluyor. Bloodhund SSC adı verilecek aracı, 1997’de saatte 1228 km ile karada ses duvarını aşarak hız rekorunu kıran 35 yaşındaki İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri pilotu Andy Green kullanacak.

4 büyük otomobil ağırlığında, ancak 1200 kez daha güçlü olacak Bloodhund SSC’nin 450 metreyi bir saniyede katetmesi amaçlanıyor.

25.10.2008


 

İlk kuasarda devâsâ patlama

AmerİkalI astronomlar, galaksinin (gökada) doğumu sırasında meydana gelen, kuasardan devasa gaz fışkırmasını ilk kez gözlemledi.

Florida Üniversitesinden gökbilimciler, Santa Cruz Üniversitesinden bir öğrencinin keşfettiği bu olayın 10 milyar yıl önce meydana geldiğini kaydetti. Kuasarları, “devasa kütleli” kara delikler içerdiği düşünülen çok uzaklardaki galaksilerin parlak nüvesi olarak tanımlayan bilim adamları, kara deliklerin görünmez olduğunu, ancak bu kara deliklere doğru art arda duran kozmik materyalin, kuasarların yoğun ışığının kaynağı olan, sıcak “akresyon” diskleri oluşturduğunu belirtiyor.

25.10.2008


 

Sanal hayatı gerçekle karıştırdılar

Japonya’da bir kadın, rağbet gören “Marple Story” adlı sanal oyundaki hırsı yüzünden tutuklandı.

Polisin verdiği bilgiye göre, kimliği açıklanmayan kadın, oyundaki sanal kocasının kendisini haber vermeden boşamasına çok sinirlendi. Kadın, 43 yaşındaki sanal piyano öğretmeni olan sanal kocasının gerçek hayattaki kimliğini öğrenip, şifresini kırdı ve sanal ortamda kocasını öldürdü. Gerçek hayatta 33 yaşında bir ofis memuru olan sanal koca, mutlu bir şekilde evlendiği sanal karısının oyundaki kişiliğini öldürdüğünü fark edince şikâyette bulundu. Polis, olayın ortaya çıkmasından sonra kadını “başkasının bilgisayarına izinsiz girmek ve elektronik bilgilerle oynamak suçundan” tutukladı. Kadının, suçlu bulunması halinde 5 yıl hapis ya da 5 bin dolar para cezasıyla karşı karşıya bulunduğu bildirildi. Kadının polise verdiği ifadesinde, “Tek kelime etmeden beni boşadı. Bu beni çok sinirlendirdi” dediği kaydedildi.

25.10.2008


 

Siber suçların adresi internet kafe

Mİcrosoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cemal Akyel, Türkiye’deki siber suçların genellikle internet kafelerden çıktığını gözlemlediklerini söyledi.

Adalet Bakanlığı, Türkiye Bilişim Derneği, Yeditepe Üniversitesi iş birliği ve Microsoft ve Kredi Kayıt Bürosu AŞ’nin katkılarıyla düzenlenen ‘’Siber Suçlar Sözleşmesi Semineri’’ Bolu Abant’ta yapıldı. Akyel, seminerin açılışında yaptığı konuşmada, teknolojinin etkin olarak kullanılması için farkındalığın tam mânâsıyla ve derinlemesine oluşması gerektiğini ifade etti. Türkiye’deki siber suçların genellikle internet kafelerden çıktığını gözlemlediklerini kaydeden Akyel, ‘’Bize gelen taleplerde orada bir artış olduğunu gözlemliyoruz. İnternet kafeler ve bunu kullananların bir sosyal yapı oluşturduğunu düşünecek olursak, internet kafelerin rehabilite edilmesine yönelik ek görevler düşüyor’’ dedi. Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yener Ünver de siber suçların yönetmeliklerle değil, kanunlarla düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Ünver, ‘’Yönetmelik olmasın demiyoruz. Ancak yalnızca yönetmeliklerle götürmemek gerekiyor’’ dedi.

25.10.2008


 

Maddenin yeni hâli keşfedildi

KanadalI bilim adamları, elektronik cihaz üretiminde önemli etkisi olabileceği belirtilen maddenin yeni bir halini keşfetti.

McGill Üniversitesinden araştırmacılar, maddenin yeni hâlinin, modern transistörlerin üretiminde kullanılanlara çok benzeyen bir materyal olan yarı üç boyutlu bir elektron kristali olduğunu belirtti. Şimdiye dek yapılan en saf yarı iletken üzerinde çalışırken bu buluşu yapan bilim adamları, kristali, uzay ortamından 100 kez daha soğuk ultra düşük sıcaklıkta soğutulan bir cihazın içinde keşfetti. Materyal daha sonra dünyada şimdiye dek oluşturulan en güçlü devamlı manyetik alana konuldu. Kanadalı fizikçiler, şaşırtıcı gelişmenin, yarı iletken materyalin içindeki iki boyutlu elektron sisteminin, önceden tahmin edilmeyen bir şekilde yarı üç boyutlu sisteme dönüşmesi olduğuna işaret etti. McGill Üniversitesi’nden Guillaume Gervais, buluşla ilgili olarak, “Aslında tam 3 boyutlu olmadı, arasında bir durum oluştu ki bu da tamamen yeni fenomen. Bu teorisyenlerin sevdiği bir durum. Şimdi kafalarını kaşıyor ve modellerine ince ayar yapmaya çalışıyorlar” diye konuştu. Araştırmacılar, bulgularını Nature Physics dergisinde yayımladı. Amerikalı bilim adamları da, 2004’te maddenin şimdiye dek bilinmeyen yeni bir halini oluşturarak, özellikle süper iletkenler alanında büyük bir gelişmenin yolunu açmıştı.

25.10.2008


 

Bakan Şahin: Ders çıkaracağız

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararıyla ilgili olarak, “Yüksek Mahkemenin bu kararından herkes sonuçlar, hattâ dersler çıkaracaktır” dedi.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, “Türk İcra Hukukunda İlamsız İcranın Değerlendirilmesi” konulu toplantıya katılmak için geldiği İzmir’in Çeşme ilçesinde, Anayasa Mahkemesi’nin AKP’ye açılan kapatma davasındaki gerekçeli kararını değerlendirdi. Resmî Gazete’de yayımlanan gerekçeli kararı henüz okuma fırsatı olmadığını ifade eden Bakan Şahin, “Basın yayın organlarına haber konusu olduğunu biliyorum, ama onları da inceleme imkanı bulamadım. Okuduktan sonra değerlendirme yaparım. Bu dava elbette bitmiştir. Türkiye, yoluna devam etmektedir. Söyleyeceğim budur ama Yüksek Mahkeme’nin bu kararından herkes sonuçlar, hattâ dersler çıkaracaktır” dedi. AKP’nin yetkili organları olarak da kararı değerlendireceklerini ifade eden Bakan Şahin, “Hem kurumsal hem de bireysel olarak değerlendireceğiz. Türkiye her bakımdan ileriye gitmeli. Çağdaş hukuk anlayışını yerleştirmeli, demokrasi standartlarımızı yükseltmeliyiz. Ben bu gözle incelerim gerekçeli kararı. Yani şu anda bunun üzerinde durmaya gerek yok. Türkiye hizmet bekliyor, halkımız problemlerinin çözümü için gayret bekliyor. Biz daha çok buraya yoğunlaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.

25.10.2008


 

Daha önce neredeydiniz?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İslâm ülkelerindeki hükümet ve işadamlarına yönelik ‘Türkiye’yi neden güvenli liman görmedikleri’ yönündeki sitemine Arap İşadamları Federasyonu Başkanı Hamdi Tabba’a cevap verdi: “Eskiden bu kadar açık değildi Türkiye. Ama son yıllarda benimsediği komşu ülkeler stratejisi, İslâm dünyası ile entegrasyonu güçlendirecektir.”

İslâm Dünyası: Bizi görmezlikten geldiniz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İslâm ülkelerindeki hükümet ve işadamlarına yönelik “Türkiye’yi neden güvenli liman görmedikleri” yönündeki sitemi toplantıya katılanlar arasında büyük yankı uyandırdı. Bu durumda kendileri kadar Türkiye’nin tutumunun da etkili olduğunu belirten Arap İşadamları Federasyonu Başkanı Hamdi Tabba’a, “Eskiden bu kadar açık değildi Türkiye. Ama son yıllarda benimsediği komşu ülkeler stratejisi, İslâm dünyası ile entegrasyonu güçlendirecektir.” dedi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen Uluslararası İş Forumu’nda, 62 ülkeden gelen Müslüman devlet ve işadamlarına hitap eden Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin bu anlamda yatırımcılara büyük fırsatlar sunduğuna vurgu yapmıştı. Ardından da şu sitemde bulunmuştu: “Ne zaman Türkiye’yi yatırımlarınız için güvenli liman olarak göreceksiniz. Bu, beni ciğerime kadar rahatsız eden bir konu.” Forumda, Başbakan Erdoğan’ın işbirliği mesajlarıyla dolu konuşmasını büyük bir dikkatle dinleyen katılımcılar, Erdoğan’ın; İslâm ülkeleri arasındaki ticaret hacminin istenilen düzeye gelemeyişine, var olan potansiyelin değerlendirilmediğine yönelik sözlerine alkışlarıyla destek vermişti. Toplantının ardından, Erdoğan’ın sitemiyle ilgili görüşlerini aldığımız konuk devlet ve işadamları, bu konuda her iki tarafın da atması gereken adımlar olduna işaret etti. Cezayir Devlet Bakanı Abujerrah Sultani Türkiye’nin 10 yıl öncesine kadar Arap Dünyası’ndan uzak durduğuna işaret ederek “Bu nedenle Araplar Türkiye’yi tam keşfetmiş değil” değerlendirmesinde bulundu.

Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelerek Foruma katılan Arap İşadamları Federasyonu Başkanı Hamdi Tabba’a da, Başbakan Erdoğan’a bu konuya değindiği için teşekkür etti. Hamdi Tabba’a, “Biz de Türkiye ile çalışmak istiyoruz. Çalışmamak için herhangi bir engel yok. Eskiden bu kadar açık değildi Türkiye. Şimdi çok iyi. Biz bunun gelişmesi için elimizden geleni yapacağız.” dedi. 15 Kasım’da, Mısır’da yine İslâm ülkeleri arasındaki finansal istikrarın tartışılacağı bir toplantı düzenleneceğini belirten konuk bakan, konuşmacı olarak katılacağı bu toplantıda konuyu gündeme getireceğini aktardı. Türkiye’nin son yıllarda benimsediği komşu ülkeler stratejisinin, İslâm dünyası ile entegrasyonu güçlendireceğine inandıklarını vurgularken, Türkiye’nin öncülük yapmasıyla Müslüman işadamlarının Avrupalıların önüne geçeceğine inandıklarını da kaydetti.

25.10.2008


 

Başörtüsü kapatma sebebi

AKP’nin kapatılması yönünde oy kullanan 6 üyenin karşı oy gerekçesinde, “Türbanın yükseköğretimde serbestçe takılmasına olanak sağlamak amacıyla anayasada yapılan değişiklikte, belirleyici olması dâvâlı partinin, laiklik karşıtı düşüncelerini yaşama geçirme konusunda bir örnektir” denildi.

‘Kapatılsın’ diyenlerin gerekçesi başörtüsü

Anayasa Mahkemesi’nin, AKP’nin kapatılması talebiyle açılan davaya ilişkin gerekçeli kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AKP’nin ‘’laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiğinin tespitiyle eylemlerinin ağırlığı da gözetilerek Anayasa’nın 69. maddesinin 6. fıkrası ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 1/b maddesi gereğince temelli kapatılmasına karar verilmesi’’ talebiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açmıştı. Davayı 30 Temmuz 2008 tarihinde karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, Anayasa’da kapatma için aranan nitelikli çoğunluk olan 7 üyenin oyuna ulaşamamıştı. Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinden 10’u, AKP’nin ‘’laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiğine’’ işaret etmiş, bu üyelerden 6’sı AKP’nin söz konusu eylemleri sebebiyel ‘’temelli kapatılması’’ yönünde görüş belirtmişti. Mahkemenin 4 üyesi ise AKP’nin eylemlerini, temelli kapatmayı gerektirecek nitelikte bulmamış, partinin Hazine yardımından yoksun bırakılması yönünde oy kullanmışlardı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ise davanın reddi yönünde oy kullanmıştı. Yüksek Mahkeme, AKP’nin 2008’de aldığı Hazine yardımından 1/2 oranında yoksun bırakılmasına karar vermişti. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararında şöyle denildi: ‘’Dinin ve dinsel duyguların istismarı nedeniyle laikliğe aykırı görülen davalı parti eylemlerinin toplumu devlete ve siyasete yabancılaştırması yoluyla demokratik işleyişi engelleyebileceği ve anayasal düzenin meşruiyetinin sorgulanmasına yol açabileceği inkâr edilemez. Davalı partinin demokrasiyi ve laik devlet düzenini ortadan kaldırma veya anayasal düzenin temel esaslarını şiddet kullanarak ve hoşgörüsüzlükle tahrip etme amacı, bu amacı somutlaştıran eylemleri ve elindeki iktidar olanaklarını şiddet doğrultusunda kullandığına ilişkin veriler saptanamamış, bu eylemler kapatmayı gerektirecek ağırlıkta görülmemiştir. Türbanın yükseköğretimde serbestçe takılmasına olanak sağlamak amacıyla anayasa’da yapılan değişiklikte, belirleyici olması ve buna ilişkin yasanın iptal edilmesi davalı parti’nin, laiklik karşıtı düşüncelerini yaşama geçirme konusundaki kararlılığını, Cumhuriyet’in temel niteliklerini tehdit noktasına kadar vardırabileceğini gösteren somut bir örnektir.’’ FARKLI DÜŞÜNCELER TEMSİL EDİLMELİ GEREKÇEDE, siyasî partilerin demokrasideki yeri de irdelendi. “Siyasî partiler olmaksızın, toplumsal talep ve beklentilerin siyasal direktifler biçiminde somutlaşması, ulusal iradenin oluşması, toplumsal barışın sağlanması ve devlet yönetiminin halka dayanması mümkün değildir” denilen gerekçeli kararda, şu değerlendirmelere yer verildi: ‘’Toplumlar çok farklı düşünce ve tercihlerin hüküm sürdüğü, demokrasinin işleyişinde çatışabilir fikirlerin akışının sağlandığı yapılardır. Siyasal düzen ve bunun temel normları, hukuksal kurallar, toplumdaki çatışma ve farklılıkların barışçı yolda düzenlenmesine olanak verdiği sürece meşruiyetini korurlar. Bu meşrulaştırma işlevi toplumsal farklılıkların özgürce yaşanması, talep sahiplerinin özgürce örgütlenerek siyasal iktidara yönelmesi ve iktidar kullanımına katılmasıyla yerine getirilmiş olur. Esasen demokrasi toplumsal barışın ve özgürlüğün güvencesidir. Anayasa ise siyasal düzenin barışçı toplumsal taleplere açılmasını ve zaman içinde doğacak zorunlulukları karşılayacak yöntemleri barındıran temel kurallar bütünüdür. Kimi gerekçelerle farklı düşüncelerin siyasal yaşama yansıtılmasının engellenmesi demokrasiyle ve temsilde adalet ilkesiyle bağdaşmaz, çatışan fikirlerin ürünü siyasi partilerin bu fikirleri tartışmaya açmaktan yoksun bırakılması ve başka yollarla tehlike savma refleksi demokratik siyasetle çelişki oluşturur.” KILIÇ: SUÇLAMA AĞIR AKP’nİn ‘’demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği’’ görüşüne katılmayarak davanın reddi yönünde oy kullanan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, karşı oy gerekçesinde, ‘’AK Parti’nin kapatılması için ileri sürülen eylemlerin laikliği ortadan kaldırmak suretiyle şeriat düzenini getirme amacı ile nitelendirilmesinin ağır, ölçüsüz ve demokratik sabırla çelişin bir yaklaşım olduğunu’’ ifade etti.

25.10.2008


 

‘Millet nazarında mahkeme sınıfta kaldı’

Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya, ‘’Millet nazarında Anayasa Mahkemesi sınıfta kaldı’’ dedi.

Kılıçkaya, Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsü ile AKP’nin kapatılması talebiyle açılan davaya ilişkin gerekçeli kararlarıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. ‘’Milletin büyük çoğunluğunun Yüksek Mahkeme’nin verdiği kararları onaylamadığı gibi kararın gerekçesinden de tatmin olmadığını’’ belirten Kılıçkaya, ‘’Millet nazarında Anayasa Mahkemesi’nin sınıfta kaldığını’’ kaydetti. Anayasa Mahkemesi’nin ‘’sorunları çözen değil sorun çıkaran, sistemi tıkayan bir kurum olarak göründüğünü’’ ifade eden Kılıçkaya, şunları kaydetti: ‘’Her iki karar ve gerekçe ile mahkeme yetkisini açıkça aşmış ve siyasi manüplasyonlara sebep olmuştur. Türkiye’de siyasetin sadece siyaset argümanları üzerinden yapılmayarak bu tür kurumlar üzerinden de hesaplaşma yapılması ve mahkemenin de buna sebebiyet vermesi meşruluğunu tartışılır hale getirmiştir. Asıl yapılanın millet iradesinin en saf temsil yeri olan Meclisin tahakküm altına alınmasına yönelik olduğu görülmüştür. Mahkemenin, kaldırılmak dahil yeniden yapılandırılması seçeneklerinde tüm siyasi partiler sivil toplum kuruluşları hep birlikte hareket etmelidir. Gelinen noktada hem yeni Anayasa ve hem de yeni Anayasa Mahkemesi çalışmaları hızla tamamlanmalıdır.’’

25.10.2008


 

BBP: TBMM hiçe sayıldı

BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu, Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsüne ilişkin gerekçeli kararı ile ‘’TBMM’nin yasa koyma yetkisinin hiçe sayıldığını’’ belirtti.

Topçu, yaptığı yazılı açıklamada, ‘’Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararını, kurumlar ve yetkiler arası derin çatışmanın en açık örneği olarak gördüklerini’’ ifade etti. ‘’Gerekçeli kararın, kamuoyunu tatmin ettiğini kimsenin söyleyemeyeceğini’’ kaydeden Topçu, ‘’faraziyeler ve vehimler üzerine kurulmuş gerekçe ile insan haklarına aykırı bir karar alındığını’’ belirtti. Gerekçeli kararla, ‘’yasama organı TBMM’nin yasa koyma yetkisinin hiçe sayıldığını’’ kaydeden Topçu, açıklamasında ‘’Demek ki bu ülkede demokrasi, Anayasayı değiştirecek çoğunlukla iktidara gelen hükümetlere, dış müdahalelere açık düzenin tali problemlerini çözüp, IMF programlarını yürütme yetkisi veriyor ancak. İktidar partisi de ülkeyi yönettiğini zannediyor’’ görüşüne yer verdi. Topçu, ‘’yeni ve sivil bir anayasa değişikliğinin şart olduğunu’’ da ifade etti.

25.10.2008


 

Yazıcı: AYM’nin yetkileri kısıtlanmayacak

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerinin kısıtlanmasının söz konusu olmadığını ancak Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetki alanına çekilmesini sağlamanın amaçlandığını bildirdi.

Yazıcı, Antalya’da düzenlenen, ‘’İpek Yolu Gümrük İdareleri Forumu’’nun açılış oturumunun ardından bir gazetecinin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin kısıtlanması konusundaki çağrısına ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine, MHP Lideri Bahçeli’nin değerlendirmesine karşılık Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir açıklamasının bulunduğunu hatırlattı. Hayati Yazıcı, şunları söyledi: ‘’Burada ifade edilmesi gereken husus bence şu: Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerinin kısıtlanması kesinlikle söz konusu değil. Anayasa Mahkemesi, Resmi Gazete’de yayımlanan kararının irdelenmesinden de anlaşılan o ki, görev ve yetkilerini aşarak bu kararı vermiştir. Görev ve yetkilerini aşarak karar vermiş olması dolayısıyla çok önemli bir kurum olan parlamenter demokrasilerde Anayasa Mahkemesi’nin görev alanına çekilmesini sağlayacak düzenlemelerin yapılması amaçlanıyor.’’

25.10.2008


 

Gündoğdu: Meclis iradesi yok sayıldı

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Anayasa Mahkemesinin başörtüsüyle ilgili kararı konusunda, ‘’Anayasa Mahkemesi, gerekçede yer verdiği değerlendirmelerle Anayasa’yı da yargılama yetkisine sahip olduğu iddiasındadır.

Bu iddia, millet iradesinin somutlaştırıldığı TBMM’nin varlığını ve iradesini yok saymakla eş anlamlıdır’’ dedi. Gündoğdu, yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesinin, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğini iptal kararının gerekçesinin, ‘’gerek çağın insan hakları ilkeleri ve uygulamalarını gerekse özgürlükler konusundaki açılım beklentilerini yok sayar nitelikte olduğunu’’ dile getirerek, ‘’iptal kararıyla hakların genişletilmesi beklentilerine vurulan darbenin, gerekçeyle yıkıma dönüştüğünü’’ ifade etti. Gündoğdu, ‘’Anayasa Mahkemesi, gerekçede yer verdiği değerlendirmelerle Anayasa’yı da yargılama yetkisine sahip olduğu iddiasındadır. Bu iddia, millet iradesinin somutlaştırıldığı TBMM’nin varlığını ve iradesini yok saymakla eş anlamlıdır’’ görüşünü bildirdi. Gündoğdu, Anayasa Mahkemesinin, ‘’Anayasa değişikliği metnine yönelik yargılama yapmak yerine TBMM üyelerine ve siyaset kurumu aktörlerine yönelik toplum mühendisliği yapmayı yeğlediğini’’ belirtti.

25.10.2008


 

Bu kaza RTÜK’e ders olsun

Batman’da izlediği bir televizyon programından etkilenerek bacağına döktüğü kolonyayı kibritle ateşleyen İbrahim Kaçmaz’a deri nakli yapıldı.

Ailesinin evde bulunmadığı bir sırada bir televizyon programından etkilenerek üzerine kolonya döken ve ardından kibritle ateşleyen 10 yaşındaki İbrahim Kaçmaz’ın bacağında yüzde 10 oranında yanık meydana geldi. Ailesi tarafından Batman Devlet Hastanesine kaldırılan ilköğretim öğrencisi Kaçmaz, Dicle Üniversitesi (D.Ü) Tıp Fakültesi Yanık Merkezi’ne sevk edildi. Yanık Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Bozkurt yaptığı açıklamada, İbrahim Kaçmaz’ın alev yanığı sebebiyle üniversite hastanesine sevk edildiğini belirterek, sağ bacağında yüzde 10 oranında derin bir yanık meydana geldiğini bildirdi. ‘’Telâfisi mümkün olmayan daha büyük kazaların önüne geçilmesi adına bu tür programların yayından kaldırılması için RTÜK’e başvuruda bulunacağız’’ diyen Bozkurt, televizyonda yayınlanan bu tür programların çocuklara seyrettirilmemesi gerektiğine dikkati çekti. Bu tür programların RTÜK tarafından mümkün olduğunca engellenmesi gerektiğini ifade eden Bozkurt, ailelerin çocuklarını takip etmelerini ve çocuklarını bekleyen bu tür tehlikelere karşı dikkatli olmaları gerektiğini söyledi

“BENİM GİBİ DENEMESİNLER”

İzlediği televizyon programında çivilerin üzerine yatan ve boğazına kılıç sokan kişileri gördüğünü anlatan İbrahim Kaçmaz, ‘’Bu görüntüleri izlerken çok şaşırdım. Sonra ben de aynı şeyleri yapmak istedim. Üzerime kolonya döktüm. Sonra kibriti yaktım. Bir anda bacağım yanmaya başladı. Çok korktum. Çocuklar programlarda gördüğü her şeyi benim gibi denemesinler. Bir daha böyle programlar izlemeyeceğim’’ dedi. Anne Melek Kaçmaz da oğlu İbrahim’in kendisinin evde olmadığı bir saatte televizyonda gördüklerinden etkilenerek kendisini yaktığını belirtti.

25.10.2008


 

AİLELERE VE RTÜK’E GÖREVLER DÜŞÜYOR

Rektör Yardımcısı ve Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aytekin Sır da AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukların televizyonda gördüğü herhangi bir olayı gerçek gibi algıladıklarını söyledi.

Ailelerin çocuklarının izleyeceği televizyon programlarını dikkatli seçmeleri gerektiğini anlatan Sır, ‘’Çocuklar soyut ve somutu birbirinden ayırt edemedikleri için televizyonda gördüğü her şeyi gerçek zannedebiliyor. Çocuklar sihir ve büyü ile ilişkili programlardan etkileniyor. Televizyonda uçan birisini gördüklerinde o kişinin gerçekten uçtuğunu düşünüyor ve uçmaya çalışıyorlar. Bir çok anne ‘benim çocuğum uçmaya çalışıyor’ diyerek bize getiriyor. Burada anne babalara, devlete ve medyaya büyük görev düşüyor’’ dedi. Prof. Dr. Aytekin Sır, televizyonlarda yayınlanan ve RTÜK’ün denetiminden geçen bir çok programın çocukları olumsuz yönde etkilediğini belirterek, çocukların gördükleri ilginç olayları kendilerinde uygulamaya çalıştığını belirtti. Sır şöyle konuştu: ’’Televizyonda ameliyat yapıldığını gören bir çocuk kendisinin de ameliyat yapacağını düşünebilir ve kardeşinin karnını keserek ameliyat yapmaya çalışabilir. Bu tehlikeli durumların meydana gelmesini önlemek için öncelikle anne ve babalara büyük görev düşüyor. Anne ve babaların çocuklarına mutlaka programlı bir şekilde televizyon seyrettirmeleri gerekiyor. Yani kumanda çocuğun elinde olmayacak ve çocuk istediği kanalı istediği saatte izleyemeyecek. Çocuğun izleyeceği programlar anne ve baba tarafından önceden tesbit edilecek. ‘Şu gün, şu saatler arasında yayınlanan programı izleyebilirsin’ şeklinde. Diğer taraftan anne ve baba tarafından çocuklara seyretmemesi gereken programlarla ilgili de kesin yasaklar koymalı, buna uymadığı takdirde gerekirse o kanal tümü ile iptal edilmelidir. Devlete düşen görev özellikle çocukların televizyonu en yoğun seyrettiği sabahın erken saatlerinden akşam saat 8’e kadar olan zaman diliminde zararlı olabilecek programları yayından kaldırmak. Medyaya düşen görev de şiddet içeren görüntüleri yayınlamamak ve çocukların olumsuz etkileneceği görüntüleri çok titiz bir şekilde seçerek yayına vermektir.’’

25.10.2008


 

LPG tankerinde kaçak sigara ele geçirildi

Adana’da, LPG tankerinin içine yerleştirilerek yurt dışından Türkiye’ye getirilen 5 bin karton kaçak sigara ele geçirildi.

Alınan bilgiye göre, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı Malî Suçlar Büro Amirliği ekipleri, istihbarat çalışması sonucu tankerle yurda kaçak sigara getirileceğini belirledi. Araştırmalar sonucu, sigaraların 27 RY 798 dorse ve 31 RU 486 çekici plakalı LPG tankeriyle Hatay’dan Adana’ya getirildiği tesbit edildi. Teknik takibin ardından ekipler, tankeri Adana-Mersin kara yolu yakınındaki sanayi bölgesinde, boş bir arazide boşaltılmak istenirken buldu. Düzenlenen operasyonda, tanker, sürücüsü ve yardımcısı yakalandı. Kısa süren kovalamaca sonucu yakalanan 5 zanlı, sorgulanmak üzere Emniyet'e götürüldü.

25.10.2008


 

Polis, öğrenciler için SMS ile eşya topladı

Erzİncan Üniversitesine kayıt yaptıran ve barınmak için ev tutan iki öğrencinin eşya ihtiyaçları polisler tarafından karşılandı.

Erzincan Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Turizm ve Otelcilik Bölümüne kayıt yaptıran Kamer Kardelen ve Selim Çiçek, barınmak için okullarına yakın Atatürk Mahallesi’nde ev tuttu. ‘’Aile polisliği uygulaması’’ sebebiyle Atatürk Mahallesi Nerim Tombul Caddesi’nden sorumlu olan polis memuru ise öğrencilerle tanıştı. Ev eşyasına ihtiyaçları olduğunu söyleyen öğrencilere polis, SMS ile ev eşyası topladı.

25.10.2008


 

Kayseri’de, MOBESE dönemi başlıyor

Kayserİ’de suç ve suçluyla mücadelede büyük katkı sağlaması beklenen Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE) sistemi için çalışmalara başlandı.

İl Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, yaptığı açıklamada, halk arasında daha çok MOBESE olarak bilinen Kent Güvenliği Yönetim Sistemi’nin (KGYS) hayata geçirilmesi için çalışmalara başlandığını belirtti. Proje kapsamında kamera yerleştirilecek bölgelere fiber optik kablolar döşenmeye başlandı. Yıl sonuna kadar devreye girecek sistemde 140 noktaya 600 kamera yerleştirilecek.

25.10.2008


 

Meteorolojiye soru yağmuru

Teknolojİk gelişmelerin yardımıyla hava tahminlerinde önemli aşama kaydeden Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, değişik kesimlerden insanlara da işleriyle ilgili konularda yardımcı oluyor.

Eskişehir Meteoroloji Bölge Müdürü Ali Aslan, kurum olarak ilginç sorulara muhatap olduklarını belirterek, "Dışarıya 'çamaşır astım, yağmur yağacak mı’ diye soran kadınlar bile var. Bu gibi soruların hepsini cevaplıyoruz’’ dedi. Aslan, adlî mercilerden, sigorta şirketlerinden ve halktan gelen meteorolojik bigili taleplerine cevap verdiklerini belirterek, mevsimlere göre vatandaşların sorularının farklılaştığını kaydetti.

25.10.2008


 

Sağlık Bakanlığı’ndaki hizmetliye kadro talebi

Kamu-Sen’e bağlı Türk Sağlık-Sen, şube başkanları ve yönetim kurulları istişare toplantısının sonuç bildirgesinde Sağlık Bakanlığı’nda görevli bütün hizmetli kadrosundaki personelin bir hizmet içi eğitime tutularak memur kadrosuna geçirilmesini istedi.

Türk Sağlık-Sen’in Antalya’da düzenlenen şube başkanları ve yönetim kurulları istişare toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirge ile hastanelerde şiddetin önlenmesi, döner sermaye ödemelerinde yaşanan adaletsizliklerin giderilmesi ile hastanelerin fizikî ve tıbbî donanımlarının arttırılması da talep edildi. Sonuç bildirgesinde Sağlık Bakanlığı kurum ve kuruluşlarında, hizmetli kadrosunda bulunan personelin büyük çoğunluğunun memurların yapması gerekli işlerde görevlendirildiğine dikkat çekilerek bütün çalışanların aynı malî ve sosyal hakka sahip olduğu kadrolu istihdam modelinin benimsenmesi gerektiği belirtildi.

25.10.2008


 

Yarın trafiğe çıkmayın

İSTANBUL'DA düzenlenecek “30. Kıtalar Arası Avrasya Maratonu” sebebiyle yarın günü Boğaziçi Köprüsü ile bazı yollar trafiğe kapatılacak.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Anadolu Yakası’nda Boğaziçi Köprüsü gişelerinin 300 metre gerisinden başlayarak Sultanahmet Meydanı’nda sona erecek maraton dolayısıyla yarın saat 07.00’den yarış bitimine kadar bazı yollar kademeli olarak trafiğe kapalı tutulacak. Buna göre, maratonun başlangıç noktası olan Anadolu Yakası’nda, Kısıklı Caddesinden gelip D-100 kuzey ve güney katılım, Kuşbakışı Caddesi Petrol-İş önü D-100 Karayolu güney katılım, Mahiriz Caddesi D-100 güney katılım, Altunizade Köprü üzeri D-100 güney-kuzey katılım, Tophanelioğlu Caddesi Gold Bilgisayar önü D-100 güney-kuzey katılım, Beylerbeyi katılım trafiğe kapalı olacak.

Avrupa Yakası’nda da Sahil Kennedy Caddesi Ataköy 1. Kısım ayrımından (Marina tabelasından) Sirkeci ışıklara kadar kuzey ve güney istikameti, Ragıp Gümüşpala Caddesi, Reşadiye Caddesi, Balat Yolu, Atatürk Bulvarı, Mustafa Kemal Paşa Bulvarı, Sultanahmet At Meydanı, Yerebatan Caddesi, Klodfarer Caddesi, Nuruosmaniye Caddesi, Ayasofya Meydanı ile Galata ve Unkapanı köprüleri trafiğe kapalı tutulacak.

Beşiktaş, Beyoğlu, Şişli’de ise kapanacak yollar şöyle: Merkez Komutanlığı Işıklar, Opel Gerçek önü, Sait Çiftçi köprü katılımı (E-5 Karayolu güney katılım), Sabancı Lisesi önü, Yıldız Işıklar, Akdoğan Sokak girişi, Ressam Hamdi Bey, Bostancı Veli, Abbasağa, Hasfırın, Serence Bey sokaklar, Ortaköy dönüşleri, Beşiktaş Meydan, Vestel Işıklar, Palangalar Işıklar, Ortaköy Meydanı, Muhakkik Sokak girişi, Akaretler ışıklar, VİP Otel önü, Bayıldım Alt Baş, Süzer Plaza önü, Kadırgalar Caddesi Toprak Yol dönüşleri, Mete Kavşağı, Gümüş Caddesi başı, Gümüşsuyu’ndan Toprak Yol’a iniş, Dolmabahçe ışıklar, Kahve Dünyası önü, Akyol Caddesi başı, Meclis-i Mebusan Yokuşu başı, Aydilimi Pastanesi yanı, Kabataş Işıklar, Fındıklı Işıklar, Deniz Limanı çıkışı, Salı Pazarı ışıklar, Boğazkesen Caddesi gelişi, Boğazkesen ışıklar, Tophane ışıklar, Revani Sokak gelişi, Kemeraltı ışıklar, Karaköy Meydanı, Perşembe Pazarı ışıklar, Azapkapı’dan Tarlabaşı’na mecburi istikamet, Şişhane Meydanı’dan Bankalar Caddesi girişi, Tarlabaşı’ndan Perşembe Pazarı’na giriş, Şişhane ışıklardan Kasımpaşa’ya mecburi yön.

25.10.2008


 

İstanbul’da 8 araç kundaklandı

İSTANBUL'UN 3 ayrı ilçesinde 8 araç, molotofkokteyli atılarak kundaklandı.

Küçükçekmece Sefaköy Söğütlüçeşme Mahallesi Atatürk Caddesi’ne park edilen 34 AR 3420 plakalı otomobil ile yaklaşık 20 metre yakınındaki 34 AY 1121 plakalı otomobile, gece saatlerinde, henüz kimliği bilinmeyen kişi ya da kişilerce molotofkokteyli atıldı. Araçlarda çıkan yangın, itfaiye ekiplerince söndürüldü. Olayda, her iki araç kullanılamaz hale geldi. Gaziosmanpaşa ve Tuzla’da da farklı sokaklarda park halindeki 6 araçta, molotofkokteyli atılması nedeniyle yangın çıktı. İtfaiye ekiplerince söndürülen yangında araçlar zarar gördü. Polis, şüphelileri yakalamak için başlattığı çalışmaları sürdürüyor.

25.10.2008


 

57 gösterici adliyede

DİYARBAKIR'DAKİ izinsiz gösteriler sırasında çıkan olaylarda gözaltına alınan 57 kişi adliyeye sevk edildi.

Diyarbakır’da 21 Ekimde çıkan olaylarla ilgili olarak gözaltına alınan yaşları 15 ile 18 arasında değişen 23’ü çocuk 1’i kadın toplam 57 kişinin emniyet müdürlüğündeki sorgulamaları tamamlandı. Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilen 57 kişinin ifadelerinin alınmasına başlandı. Diyarbakır’da 20 Ekimdeki izinsiz gösterilerde, çoğunluğunu çocukların oluşturduğu gruplar, çeşitli semtlerin ara sokaklarında yolları trafiğe kapatıp terör örgütü elebaşı lehine slogan atmıştı. Polisi de taşlayan göstericilere boyalı su ve biber gazıyla müdahalede bulunulmuştu.

25.10.2008


 

2014 hedefinden vazgeçilmemeli

İKTİSADÎ Kalkınma Vakfı (İKV) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin uzatılmaması gerektiğini belirterek, ‘’Öngörülen 2014 hedefinden vazgeçilmemeli’’ dedi.

Kabaalioğlu, ‘’Avrupa Birliği ile Katılım Müzakereleri Süreci’’ konulu seminere katılmak üzere geldiği Adana’da, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Avrupa ilişkilerinin 2005 yılında başlayan katılma müzakereleriyle yeni bir aşamaya girdiğini, ancak, sürecin arzu edilen hızda ilerlemediğini söyledi. Haluk Kabaalioğlu, zor bir hedef olan AB üyeliği yolunda başarı kazanmanın en önemli şartlarını kararlılık ve istikrarın oluşturduğunu vurgulayarak, sürecin güncel gelişmeler ve Avrupa’da liderlerin değişmesine bağlı olarak askıya alınmasının veya canlandırılmasının söz konusu olamayacağını ifade etti. AB üyeliğinin Türkiye için önemine dikkati çeken Kabaalioğlu, gelişmelerin duyarlı ve son derece hassas bir şekilde takip edilmesi gerektiğini kaydetti. Kabaalioğlu, bu süreçle ilgili gelişmelerde ‘’zararı yok’’, ‘’fazla acelemiz yok’’ şeklindeki değerlendirmelerde bulunmanın, yetkililerce bu yönde demeçlerin verilmesinin sakıncalar doğuracağına vurgu yaparak, şöyle devam etti: ‘’Avrupa Birliği sürecini Türkiye’nin bu şekilde uzatmaması gerekiyor. Daha önce öngörülen 2014 hedefinden vazgeçilmemeli. Bazı kişilerin üyeliğin 2023 Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıl dönümüne rastlasın şeklinde görüşleri var. Bu 2023 söylemi, AB hedefimizi çok uzaklaştırır ve AB müzakerelerinin bu kadar uzun sürmesi de yapılacak müzakereleri anlamsız hale getirir. Çünkü müzakerelerde geçici kapatılan ve halledildi düşüncesinde olunan bazı fasılaları, 5-10 yıl geçtikten sonra Avrupa Birliği o düzeyde kalmadığı için yeniden açmak gerekiyor. Onun için bunun sonu yoktur. AB parlamentosu yetkilileri ‘müzakereleri uzatmanın gereği yok. Bu Edinburgh köprüsünü boyamaya benzer’ diyor. Çünkü, Edinburgh köprüsü, boyandıktan 3 yıl sonra korozyon nedeniyle yeniden boyanması gerekiyor. Bu müzakerelerin 4 veya 5 yıl içinde tamamlanması gerekiyor.’’ Türkiye’nin AB kurallarını uygulaması için kendi programını hazırlayıp harekete geçmesi gerektiğini anlatan Kabaalioğlu, şöyle devam etti: ‘’Örneğin çevre kurallarına uyabilmesi için bazı hesaplara göre 60 milyar avro gerektiriyor. Bu, tam üye olduğumuz gün hepsi aynı günde yürürlüğe girecek değil. İyi etki analizleri yapıp, hesabımızı, kitabımızı iyi bir şekilde ortaya koymalıyız. Çevre konusunda Türkiye’nin kendi başına bu kadar büyük yatırım yapma imkanı yok. Diğer devletlere sağlanan mali destekler bize maalesef sağlanmıyor. Sağlananlar sembolik rakamlar. Bu duruma Avrupa’daki siyasî ortam gerekçe gösteriliyor. Ama bizim de devlet yetkilerinin ‘biz malî destek olmasa da yaparız’ demeçlerinin olumsuz etkileri oluyor. ‘Acelemiz yok’ denmesinin olumsuz etkileri oluyor. O bakımdan temennimiz bu müzakerelerin daha ciddi, daha sür'atle bitirilmesini sağlayacak tedbirlerin alınmasıdır.’’

Kabaalioğlu, kriz dolayısıyla AB üyesi ülkelerde tüketicilerin alım kapasiteleri veya beklentilerinde düşüşün söz konusu olduğunu belirterek, bunun taleplere de aynı şekilde yansıyacağını söyledi.

25.10.2008


 

Genelkurmay, Bakanlar Kurulu’na brifing verecek

GENELKURMAY Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, Genelkurmay Başkanlığı tarafından 27 Ekim Pazartesi günü yapılacak Bakanlar Kurulu toplantısında, yürütülen iç güvenlik harekâtına ilişkin brifing verileceğini bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında konuşan Tuğgeneral Gürak, son bir hafta içinde, iç güvenilik operasyonlarında 17 teröristin etkisiz hale getirildiğini, 17 Ekim 2008 tarihinde Irak’ın kuzeyinde Kandil bölgesine yapılan hava harekâtı sonucunda 25 teröristin etkisiz hale getirildiğinin istihbarat kaynaklarından alınan bilgilerden teyit edildiğini bildirdi. Soruları da cevaplayan Tuğgeneral Gürak, terörle mücadeledeki yeni yapılanma konusundaki sorular üzerine, bu konuyla ilgili çalışmaların devam ettiğini söyledi. Genelkurmay Başkanlığı tarafından Bakanlar Kuruluna iç güvenlik brifingi verilip verilmeyeceği sorusu üzerine de Tuğgeneral Gürak, ‘’Türk Silahlı Kuvvetlerinin yürütmekte olduğu iç güvenlik harekâtına ilişkin Bakanlar Kurulunda brifing verilmesi Sayın Genelkurmay Başkanımız tarafından teklif edilmiş ve Sayın Başbakan tarafından kabul edilmiştir. Brifing, tarafımızdan, Genelkurmay Başkanlığınca verilecek. Brifing, 27 Ekim Pazartesi günü Bakanlar Kurulu üyelerine verilecektir. Brifingde Genelkurmay Başkanımız da bulunacaktır’’ dedi.

25.10.2008


 

Ceber’in ölümüne ilişkin 90 polise yüzleştirme

METRİS Cezaevi’nde, ‘’işkence ve kötü muamele’’ sonucu öldüğü iddia edilen Engin Ceber’in ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında, 90 polis Bakırköy Cumhuriyet Savcılığında yüzleştirildi.

Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı, bir süre önce, dergi satışı yaparken gelen bir ihbar üzerine gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü Metris Cezaevi’nden kaldırıldığı hastanede ölen Engin Ceber’in ölümüne ilişkin soruşturmayı sürdürüyor. Bu kapsamda, Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli yaklaşık 90 polis, Ceber’le birlikte gözaltına alınan Özgür Karakaya, Cihan Gün ve Aysu Bakkal ile yüzleştirilmek üzere Bakırköy Adliyesi’ne getirildi. Sarıyer Belediyesine ait bir midibüs ve 4 polis minibüsü ile adliyeye getirilen polisler, soruşturmayı yürüten savcılıkta gruplar halinde, Karakaya, Gün ve Bakkal ile yüzleştirildi.

25.10.2008


 

Mahkeme Başkanı tutuklandı

İZMİR'DE tefecilik suçundan cezaevinde bulunan bir tutuklunun tahliyesi için rüşvet istediği gerekçesiyle gözaltına alınan mahkeme başkanı tutuklandı.

İzmir’de suç örgütü kurarak haksız kazanç elde ettiği iddiasıyla yaklaşık 1,5 yıl önce düzenlenen operasyonda gözaltına alınarak tutuklanan V. O. Ç.’yi, serbest bırakma karşılığı 350 YTL para istediği iddia edilen hakim A. K., emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından ifade vermek için savcılığa sevk edildi. Mahkemeye çıkartılan İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı A. K, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, konuylu ilgili bir soru üzerine ‘’Adalet Bakanı olarak, bir yargı mensubunun böylesine bir rüşvet olayına adının karışması ve tutuklanmış olması beni üzmüştür’’ değerlendirmesinde bulundu.

25.10.2008


 

Tutuksuz sanıklar Pazartesi mahkemede

‘’ERGENEKON’’ dâvâsının 27 Ekim Pazartesi yapılacak olan duruşmasında, tutuklu ve tutuksuz sanıkların bir arada yargılanacak olmaları dolayısıyla yoğunluk yaşanabileceği için 6 haber ajansı muhabirinin, duruşmayı daha önceden izledikleri iç salona alınmayabileceği belirtildi.

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasının ardından haklarında dâvâ açılan 46’sı tutuklu 86 sanığın yargılanmasına 27 Ekim Pazartesi günü saat 10.00’dan itibaren devam edilecek. Önceki günkü oturumda, tutuklu ve tutuksuz sanıkların yeniden bir arada yargılanmasına karar veren mahkeme heyeti, dâvânın 40 tutuksuz sanığını da duruşmaya çağırdı. Tutuklu ve tutuksuz sanıkların gelmesi sebebiyle, duruşmanın görüldüğü iç salonda, mahkeme heyeti, savcılar, sanıklar, avukatlar, izleyiciler ve 6 haber ajansından birer muhabirin yer alması sonucu yoğunluk oluşabileceği belirtildi. Mahkeme heyetinin, bu sebeple daha önceden duruşmayı bu salondan takip etmelerine izin verilen haber ajansı muhabirlerini de bu bölüme almayabileceği kaydedildi. İç salona girip giremeyeceklerine duruşma günü salonda yaşanacak durumun ardından karar verilecek olan 6 haber ajansının muhabiri, söz konusu salona alınmamaları halinde, duruşmayı bu salonun bitişiğinde yer alan ve duruşma salonundan sayılan dış salondan takip edebilecek. Önceden olduğu gibi diğer gazetecilerin de bulunacağı bu salonda, görüntü ve ses özelliği bulunan LCD ekran ile kurulan ses düzeni sayesinde, duruşma canlı olarak izlenebiliyor. Dâvânın bundan sonraki oturumlarının da her gün yapılması bekleniyor.

25.10.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır