"Gerçekten" haber verir 14 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Görüş

Aşk dediğin

Aşk; adı, sanı, buhranı, acısı, sevinci. Daha ne denir aşka? Bütün harfler ona doğru koşarsa bütün imlâlar ona boğun eğerse…

Aşk adına sıralanacak nesir susuz kalır. Doyurmaz devrik cümleleriyle. Hep eksik kalır bir yanı. Bir yanı da nerde tamamlayacak nokta der.

Meçhul nasıl anlatır? Görünmeyen ufuk nasıl bilinir?

Aşk dediğim gülen oynayan bir çocuk değil. Pençesi patilerinden çıkan bir aslan değil. Konu komşu duymasın diye fısıltılar halinde konuşmak değil.

Aşk dediğim yabancı. Aşk dediğim bilinmeyen. Meçhulün en işlek caddesi. Çok yürüyen var o caddede. Aşkı yaşadığını vehmeden çok.

Yetmiyor çokluk. Kesret tanımıyor özü. Kesret yanıyor.

Dünya yanıyor; itfaiyeler çıktı sokaklara. Kaldırım köşelerindeki dilencilere sordu yangını. Ağacın meyvesine. Genç kızın gözlerine. Delikanlının alaylı gülüşüne. Yaşlının ağarmış saçlarına. Sordu yangın nerde? Cevap yok.

Aşk dediğim görünmeyen yangın. Söndürecek gözyaşı yok. Aşkın adı var her dilde gezen. Sanı var dünya âlem duyan. Buhranı, acısı yerlere atılan mendilde gizli. Sevinci az da olsa arşa yükselen. Ama kendisi bir var bir yok.

Aşk dediğim olgunlaşmayan meyve. Ham tadında bir acı. Görünmeyen bir gölgenin hizasında gidiyor. Devam ediyor belli belirsiz bu güzergâhta. Sonunda kuruldu bahçemize. Çiçekleri kopardı. Dalından değil kökünden.

Kökünden koparılan aşk gelip duruyor dünyanın heveslerine. Geliyor hep yangınına. Geliyor kül olacağını bile bile. Yine de sen misin aşk demek geliyor. Kaşın gözün aynı. Yüzünün rengi değişmemiş. Bütün belirtiler sen olduğunu gösterse de sahiden sen misin aşk? Nazlı edanı yakalayamadım. Masum bakışlarını göremedim. Gerçekten sensen gözyaşına saldığın vuslatın nerede? Her şeyi göze alacak cesaretin nerede?

Kesif toprağın üzerinde gezen aşk çok uzaklarda, çok yüksekte. Bir kuş bakışıdır gökyüzünden. O kadar ki aşkın dünü bugünü yarını bir kefeye konulmuş orada tartılıyor bilinmeyen bir mizanda. Sağında ne var solunda ne var önemli olmuyor çoğu zaman. Aşk varsa yeter. Ama yetmeyen belki de onun gerçekten ne olduğu. Bir kefesine muhabbet, sevgi diğer kefesine de fedakârlık konulursa tamamlanmış olur. Bir bütün haline gelir. Uzak bakışlar yakınlaşır.

Eksik yanları kuru bir gürültünün sinir buhranıdır. Kısırsız verimsiz toprağı işlettirmektir. Boşuna bir çapadır. Tohumu kabul etmeyen toprağa gömmeye çalışmak.

O tohum ki bir aşkı tamamlayacak çok şeye gebe. Fidan olmaya istidatlı. Meyve vermeye kabiliyetli. Ama istek nerede? Tereddüt uğultuları kesilsin artık. Aşkı yarım ve eksik gören anlayış bitsin. Geliyorsa yangına, geliyorsa kül olmaya her şeyiyle yangın olsun. Heveslerin uğrak durağında kül olmak için naralar atmasın. Aşkın mahşerinde terler döksün ki naraların hevesi kesilsin.

Aşk dediğim kundaktaki bebeğin geleceğinde gizli. Meleklere gülerken dudakların söylenmeye hazır hale getirilen kelimelerdir aşk. Susuz kalmayan, eksiklik hissedilmeyen, kesretin bağrında birdir aşk.

FADİME KAYA

14.02.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır