Dünya

KRİZDEN DERS ÇIKARTILACAK

G-20 zirvesinin sonuç bildirgesinde, finansal sektör, finansal düzenleme ve bunları denetleyen sistemde ciddî yetersizliklerin, mevcut krizin sebebi olduğunun altı çizildi. Liderler, birlikte hareket ederek gelecek krizlerin önlenebileceğini de bildirgede kaydettiler. Vergi kaçakçılığıyla mücadele de sonuç bildirgesinde önem verilen konulardan biri oldu ve bildirgede banka hesaplarının gizli tutulması döneminin bittiği yönünde bir ifade kullanıldı.

KAYNAKLAR ADİL BÖLÜŞÜLECEK

Zenginliklerin herkes için olduğu belirtilen sonuç bildirgesinde, kalkınmanın dünyada adil bir şekilde dağılımı bakımından, Dünya Bankası kanalıyla, açlık, yoksulluk sınırındaki ülkelerde insanî krizin çıkmasının önüne geçilecek. Bildirgede, IMF altın rezervlerinin satışıyla ek kaynak elde edilmesi konusunda da anlaşıldı. Sağlanacak 6 milyar dolar ek kaynak ile çok fakir ülkelere, gelecek 2-3 yıl içinde yardımda bulunulacak.

G-20’ler krize 1 trilyon ayırdı

Küresel Küresel finansal krizle mücadele ve gelecek krizlerin engellenmesi için Londra’da toplanan G-20 zirvesinin sonuç bildirgesinde, ‘’krizle mücadele için küresel çözüm gerektiği’’ vurgulandı. Sonuç bildirgesinde, ‘’modern zamanlarda ekonomik olarak dünyadaki en büyük krizle karşı karşıyayız. Öyle bir kriz ki, son buluşmamızdan bu yana daha da derinleşti ve her ülkedeki kadın, erkek ve çocuğu etkiliyor. Bütün ülkeler çözüm için bir araya gelmeli. Küresel kriz, küresel çözüm gerektiriyor’’ ifadesine yer verildi. Zenginliklerin herkes için olduğu belirtilen bildirgede, serbest piyasa ilkelerine dayalı, etkili düzenlemelere sahip ve kuvvetli küresel kurumları bulunan açık dünya ekonomisinin, herkesin refahını artırma ve küreselleşmenin sürdürülebilmesinin temeli olduğu vurgulandı.

Bu çerçevede, G-20’ye katılan ülkelerin şu sözleri verdiği belirtildi:

l Güven, büyüme ve istihdamı yeniden inşa etmek.

l Borçlanmayı düzenleyecek şekilde finansal sistemi onarmak.

l Güveni inşa etmek için finansal düzenlemeleri güçlendirmek.

l Uluslararası finansal kurumları reforme edip fon sağlayarak, bu ve gelecek krizleri önlemek

l Küresel ticareti ve yatırımları teşvik etmek ve korumacılığı reddetmek.

l Herkesi içine alan, çevre dostu ve sürdürülebilir bir iyileşme sağlamak.

Liderler, birlikte hareket ederek bu sözleri yerine getirip dünya ekonomisinin durgunluktan çıkarılabileceği ve gelecek krizlerin önlenebileceğini de bildirgede kaydetti.

1 TRİLYONLUK KAYNAK

VarIlan anlaşmalar çerçevesinde dünya liderleri, Uluslararası Para Fonu IMF ve Dünya Bankası’na ek 1 trilyon dolar kaynak sağlamaya söz verdi. IMF’ye bu çerçevede 500 milyar dolar kaynak sağlanacak. Bu para, kredi durumunun yeniden düzeltilmesi, dünya ekonomisinde büyüme ve istihdamın yeniden sağlanmasında kullanılacak. Karar, G-20 toplantılarından beklenenin çok ötesinde oldu. IMF ve Dünya Bankası’na sağlanan parayla, krizden en çok etkilenen ülkelere yardım söz konusu olacak.

GELİRİN ADİL DAĞILIMI

Öte yandan, kalkınmanın dünyada adil bir şekilde dağılımı bakımından, Dünya Bankası çerçevesinde, açlık, yoksulluk sınırındaki ülkelerde insani krizin çıkmasının önüne geçilecek. G-20 sonuç bildirgesinde, IMF altın rezervlerinin satışıyla ek kaynak elde edilmesi konusunda da anlaşıldı. Zirveden, Aralık 2009 tarihinde gerçekleştirilecek BM İklim Değişimi konferansında, iklim değişikliği konusunda sorumluluk alınması konusunda da ortak anlayış çıktı. G-20’nin bu sonbaharda yeniden toplanacağı da belirtildi.

04.04.2009

Gazze’yi Yahudi gözlemci soruşturacak

Gazze’de İsrail güçleri tarafından yapılan insan hakları ihlâllerini soruşturacak BM misyonunun başına Richard Goldstone getirildi.

Yahudi kökenli olan Güney Afrikalı yargıç Goldstone, daha önce Yugoslavya ve Ruanda’da işlenen savaş suçlarını yargılamak amacıyla oluşturulan uluslar arası mahkemede başsavcı olarak görev yapmıştı.

04.04.2009

İsrail’de kadın bakan tepkisi

İSraİl’de bazı gazeteler, yeni hükümetin toplu fotoğrafında yer alan iki kadın bakanın resimlerini sildi.

Yated Neeman gazetesi Limor Livnat ve Sofa Landver’in fotoğraflarını fotoşopla silerek, yerlerine iki erkek bakanın fotoğrafını koydu. Haftalık Şaa Tova da, daha basit bir yöntem kullanarak kadın bakanların resimlerini kara kalemle karaladı. Bu gazeteler, kadın tasvirleri yayımlanmasını hayasızlık olarak değerlendiriyor. Seçim kampanyası sırasında da, eski Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin muhafazakar mahallelerdeki posterleri tahrif edilmişti.

04.04.2009

‘Arafat zehirlendi mi?’ toplantısı ertelendi

Fİlİstİn lideri Yaser Arafat’ın ölümünden yaklaşık 5 yıl sonra Arap doktorların Arafat’ın zehirlendiği iddiasını araştıracağı toplantı ertelendi.

Ürdünlü kalp cerrahı Abdullah El Beşir, duyurusu kısa süre önce yapıldığı için doktorların çoğunun, Ürdün’ün başşehri Amman’da yapılması planlanan toplantıya katılamayacağını belirtti. Yaser Arafat Vakfı tarafından geçen hafta kurulan komitenin başkanı olan El Beşir, toplantı için yeni bir tarih kararlaştırılacağını söyledi. El Beşir, doktorların çoğunun hastalığı sırasında Arafat’ın yanında olan hekimler olduğunu kaydetmişti. Fransız doktorlar 11 Kasım 2004’te ölen Arafat’ın ölüm sebebini beyin kanaması olarak rapor etmişlerdi, ancak Filistin liderini İsrail’in zehirlediği yönündeki spekülasyonlar ortaya atılmıştı.

04.04.2009

İtalya’da inanılmaz ayrımcılık

İtalya’nIn Foggia şehrindeki yerel yönetim, göçmenlere ayrı otobüs tahsis etme kararıyla ülkede bir ilke imza attı.

Halkın göçmenlerden şikayeti üzerine alınan karar, ulaşımın göçmenler ile halk arasında temas olmaksızın sağlanmasını amaçlıyor. 50’li yıllarda Güney Afrika’daki ırk ayrımcılığını çağrıştıran bu karara, daha şimdiden tepki yağmaya başladı. Foggia yakınlarındaki Mezzanone beldesinde Siyasi Sığınmacıları Ağırlama Merkezinde (SSAM) barınan göçmenlere ilişkin yöre halkından gelen şikayetler, yerel yönetimin ulaşımın ayrı otobüslerle sağlanmasını kararlaştırmasıyla sonuçlandı. Pazartesi gününden itibaren geçerli olacak uygulama, Foggia-Mezzanone arasındaki 24 numaralı hatla sağlanan kitle ulaşımında halk ve göçmenlerin ayrı otobüslerle seyahat etmelerini öngörüyor.

04.04.2009

NATO vizyon belirleyecek

NATO üyesi 28 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getiren Strasbourg-Kehl zirvesi, ittifakın 60. kuruluş yıl dönümü çerçevesinde, “kapalı bir aile toplantısı” havasında başladı.

Zirvede Türkiye, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığındaki, Dışişleri Bakanı Ali Babacan ve Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün de yer aldığı heyetle temsil ediliyor. Katılımcı devlet ve hükümet başkanları ile bakanlar, Almanya ve Fransa’ya geldiler. Cumhurbaşkanı Gül ve eşi, dün akşam üzeri Almanya’ya vardı. “Tarihi nitelikli” olduğu ve “törensel önem taşıdığı” belirtilen zirvede, ittifakın 21. yüzyıla ilişkin vizyonunu ortaya koyan ittifak güvenliği deklarasyonunun kamuoyuna açıklanması bekleniyor. İttifakın gelecek 10 yıllarda yeni güvenlik unsur ve tehditlerini nasıl göğüsleyeceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunacak olan NATO Konseyi’nde devlet ve hükümet başkanları, “Atlantik İttifakı Deklarasyonu” belgesi yanı sıra bir ortak bildiri ve bir “Afganistan Deklarasyonu” yayımlayacak.

ABD Başkanı Barack Obama’nın ilk defa katılacağı zirve sırasında Afganistan dosyası, Fransa’nın askerî kanada dönüşü, yeni NATO Genel Sekreterinin belirlenmesine ilişkin temaslar, terörizmle mücadele, Rusya ile ilişkiler, NATO-AB ilişkileri gibi konular, resmî veya gayrıresmî gündemde yer bulacak. Fransa’nın Strasbourg, Almanya’nın Kehl ve Baden-Baden şehirlerinde yapılacak NATO zirvesi sırasında karşı gösteriler ve protesto hareketleri sebebiyle Fransa ve Almanya’da 15’er bin polis ve güvenlik uzmanı görevlendirildi, olağanüstü tedbirler alındı. Fransa, zirve dolayısıyla daha önce Schengen Anlaşması gereği Almanya sınırında kaldırdığı vize denetimlerini 20 Mart ile 5 Nisan arasında yeniden yürürlüğe koymuştu. İttifaka yeni üye olan Arnavutluk ve Hırvatistan’ın ilk defa katıldıkları NATO zirvesi, dün akşam törenler ve yemekli çalışma toplantılarıyla başlarken ve bugün akşam da son bulacak.

DANİMARKA’NIN

GÖZÜ TÜRKİYE’DE

NATO’nun yeni genel sekreter arayışlarına ilişkin yorum ve spekülasyonlar devam ederken, Danimarkalı gazetecilerin NATO zirvesinde en öncelikli ilgi alanının Başbakan Anders Fogh Rasmussen’in adaylığı ve Türk heyetinin bu konudaki tavrı olduğu gözlemleniyor. Genel sekreterliğe 2004 yılının Ocak ayında atanan Hollanda’nın eski dışişleri bakanı Jaap de Hoop Scheffer, 31 Temmuz 2009’da koltuğunu devrederek Brüksel’den ayrılacak. NATO genel sekreterliğine aday olarak ismi geçenler arasında Danimarka Başbakanı Rasmussen de bulunuyor. Başta ABD olmak üzere, “Türkiye hariç” ittifak üyesi bütün ülkelerin Rasmussen adı üzerinde uzlaştıklarını, Türkiye’nin ise Roj TV’nin Danimarka merkezli yayın yapması ve “karikatür krizi” gibi meseleler sebebiyle Rasmussen’in başkanlığına karşı olduğu biliniyor.

04.04.2009

FRANSA İTTİFAKA DÖNECEK Mİ?

Bu arada NATO üyesi 28 müttefikin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getiren zirvede, Fransa’nın İttifak’a dönüş iradesinin ‘’memnuniyetle karşılandığı’’ not edilirken, söz konusu ‘’geri dönüş ve irade’’, basında, diplomatik çevrelerde ve kulislerde ilginç yorum ve tartışmalara sebep oluyor.

Sarkozy’nin son açıklamasına göre, Fransızlar NPG dışında kalarak ‘’nükleer bağımsızlıklarını koruyacaklar’’. Diplomatlar ve uzmanlar, bu durumda, Fransa’nın askerî kanada tam dönüşünün de söz konusu olmadığını ifade ediyorlar. Askerî yapısında 13 bin kişilik kadrosunu yeniden düzenlemekte olan NATO’nun, bu çalışmalar kapsamına Fransa’yı da dahil ettiği belirtiliyor. Arnavutluk ve Hırvatistan’ın da katılımı ile, 28 müttefik tarafından askeri kadroların paylaşılması bu yıl sonunda tamamlanacak.

04.04.2009

300 KİŞİ GÖZALTINDA

Öte yandan Strasbourg şehrinde NATO karşıtlarının düzenlediği gösterilerde yaklaşık 300 kişi gözaltına alındı.

Polis, protestocu grup içinde taşkınlık yapanları kontrol edebilmek için göz yaşartıcı gaz kullandı. NATO karşıtlarının düzenleyecekleri gösterilere karşı, Fransız güvenlik güçleri alarma geçirildi. Zirve boyunca, Strasbourg’da 9 bin polis ve jandarma görev yapacak. Almanya tarafında ise 15 bin polis ve jandarma seferber olacak.

04.04.2009