15 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Görüş

İki yıla bedel, iki günlük Barla ve Isparta yolculuğu

Mübarek ayların ilki olan, Rabbimizin “Benim ayımdır” diye tesmiye ettiği Receb-i Şerif’in ilk günlerine müsadif ve yaz aylarının ilki sayılan Haziran’ın güzel bir gününde, gayretli kardeşlerimiz Osman Körükçü ve yolculuk boyunca anlattığı birbirinden güzel fıkralarla yolcuları neşelendiren Emin Oran kardeşlerimizin gayet güzel, hem ruhları, hem de nefisleri unutmadan hazırlamış oldukları program, kafilemizin mânevî mihmandarı, muhterem Harun Keleş Hocamızın riyasetinde Üsküdar’daki hizmet merkezimizden başladı.

Gecenin ilerlemiş saati olduğundan arabaya binenlerin âlem-i nevme intikali pek uzun sürmedi.

Tecrübeli kaptanımızın başa baş sürüşüyle sabah namazını Bursa İnegöl’de, yapısı yeni mimariye göre yapılmış Çarşı Camii’nde edâ edip yola devamla, Oran ve Körükçü kardeşlerin önceden programladıkları, çoğumuz için gidilmesi, görülmesi belki mümkün olmayan, arazinin hâkim bir tepesine inşâ edilmiş ve Afyon ilimizin cihet-i erbaasını seyretmenin mümkün olduğu fevkalâde dizaynı ile, içine girenleri içindeki mefruşat ve donanımıyla dışarıyı seyretmelerine imkân bırakmayan, Afyon yöresinin her türlü meşhur nesnelerini ve tanıtıcı unsurlarını ihtivâ eden objelerle, her girdiğimiz bölümde o beldedeki yasayış biçimini, giyim-kuşam biçimini yansıtan sergi ve dokümanların örf ve töreleri yansıtan mankenler ve maketler eşliğinde nazarlara sunulduğu Afyon Konuk Evi’nin önünde arabamız mola verdi. Gecenin yorgunluğunu üzerimizden attıktan sonra etrafı ancak görebildik.

Etrafı yemyeşil ve renk renk çiçeklerle bezeli, çam ve meyve ağaçlarıyla çevrili, ahşaptan mamul fevkalâde bir bina saçaklarında serçeler, bahçesinde diğer kuşlar ötüşüyor. Ancak tablolarda görünen bir manzara nazara çarpıyordu. İçini gezip içindeki güzelliklerin de dışıyla yarışacak nefasette olduğunu seyredince, yolculuğun verdiği yorgunluk ve neredeyse 14-15 saatten beri bir şey yememenin verdiği bitkinlik ve açlık hissi "Ben buradayım" diye feryadı basacaktı ki, hane sahiplerinin "Buyrun beyler, açık büfe kahvaltı sofranız sizleri bekliyor" dâveti vuku buldu. Harika manzaralı terasta kahvaltı yaptıktan sonra kafilemiz, ikinci merhale olan Barla’ya intikal etmek üzere Konuk Evi’nde bizi ağırlayan kardeşlerden birinin refakatinde Afyon ilimizin merkezine doğru hareket etti.

Yol boyunca refakatçi kardeşimiz, bizleri, Afyon’un görülmeye değer menzillerinden geçirerek tek bir kayadan olan bir tepe üzerine kurulmuş meşhur Afyon Kalesini, Cennetmekân Üstadımız Bediüzzaman’ın talebeleriyle tutuklu bulunduğu Afyon Cezaevi’ni, yine Üstadın bazen sabah namazlarında görülmüş olduğu camiyi ve gayretli Afyonlu kardeşlerin inşâ ettikleri külliyeyi gösterip izahatlar vererek, Afyon’dan çıkış menziline kadar getirip bizden ayrılmışlardı. Bizler de buradan kendisine ve ağırlanmamızda emeği geçenlere en kalbî teşekkürlerimizi yolluyor, “Allah razı olsun” diyoruz.

Buradan itibaren başlayan yolculuğumuzun ikinci durağının Barla olacağını anons eden Osman Körükçü kardeşimizin dediği gibi öğle namazına doğru Allah’ın lütfu ile Barla’ya eriştik. Yeni Asya Tesislerine yakın bir camide abdestlerimizi alıp Cennetmekân Üstadımızı 8 sene bağrında misafir etmiş ulu çınarın gölgesindeki ruhlara inşirah veren ve girenleri havasını teneffüs ettiği anda huzura kavuşturan evini ziyaret edip, liyakatimden değil belki ikram-ı İlâhî olarak, zahiri sebep ise—işitmememden dolayı— “Başkaları okusa ben duyamam” düşüncesi ile âlicenap kardeşlerim orada bir ders okumamı münasip gördüler. İşte rahmeti sonsuz olan yüce Rabbim bizi de böyle sevindirdi. Müceddid-i Ekber’in evinde onu ihsan etti. Haza min fadli Rabbî...

Dersi müteâkip ezan-ı Muhammedî okununca Üstadın evine bitişik sayılacak, Üstadın yıllarca imamlık yaptığı camide öğlen namazını edâ ettik. Rabbim kabul buyursun inşaallah, Üstadın orada imam olarak bulunduğu zamanlarda onun arkasında cemaat olarak namaz kılanların aldıkları feyzi ve sevabı düşünerek bizleri de o sevaplardan hissedar eylemesini Allah’tan dileyerek ayrıldık.

Bu arada zaman zaman sağ tarafımda vuku bulan ve bir ay önce geçirmiş olduğum ani işitme kaybının ilâçlarından ileri geldiğini tahmin ettiğim böbrek sancım, muttali olan kafile arkadaşlarımızın gösterdikleri yakın ilgi ve alâkaya lâyık olmadığım için beni çok mütehassis ediyordu. Bilhassa Rasim Demir kardeşimin adeta koruyucu bir melek gibi mola yerinde ayran yaptırıp içine limon sıkarak ağrının muvakkat bir zaman dinmesine, daha sonra da dağ kekiği alıp ağrı oldukça kaynatıp bana içirerek ıztırabımı gidermeye çalışarak, kardeşin kardeşte fani olmasının güzel bir örneğini teşkil eden fiilî bir davranış göstermesi her türlü takdirin fevkindedir. Allah hepsinden razı olsun ve onlara böyle acılar çektirmesin inşaallah...

Namazı müteâkip tekrar Üstadın evine gelip ulu çınarın gölgesinde bir nebze soluklanıp o ulu ağacın dalları arasında Üstadın yaptığı hazin duâları, o harika manzaraların manevi atmosferi içinde düşünüp tefekkür etmeye çalıştık. Yüce Mevlam o feyizli tefekkür ve münâcâtından bizleri de hissedâr eylesin, âmin.

—Devamı yarın—

MEVLÜT POLAT

15.07.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.