24 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

15-20 bin atamayla açık kapanmaz

Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Millî Eğitim Bakanlığının bu yılki öğretmen alımında geçmiş yılların gerisinde kaldığını belirterek, ‘’Bakanlığın 15-20 bin öğretmen atayarak 100 bini bulan öğretmen açığını kapatması mümkün değildir’’ dedi.

Gündoğdu, Etap Altınel Otel’de düzenlediği basın toplantısında, eğitim alanında yaşanan sorunları ve çözüm tekliflerini açıkladı. Eğitimde fırsat eşitliği için yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu ifade eden Gündoğdu, ayrıca anayasa düzenlemesiyle kamu çalışanlarının grevli, toplu sözleşmeli sendika ve siyaset hakkı taleplerinin önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. Gündoğdu, dört kişilik bir eğitim çalışanı ailesinin normal standartlarda yaşam sürdürebilmesi için 2 bin 101 ila 2 bin 593 lira arasında gelire sahip olması gerektiğine dikkati çekti. Öğretmen ihtiyacının da bir an önce karşılanmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Gündoğdu, açıklamasında şunları kaydetti: ’’Bu yıl KPSS’ye giren öğretmen adayı sayısı 250 bine ulaştı. Sınava giren öğretmen adaylarının o yıl içerisinde yüzde 15-20’si öğretmen olarak atanmaktayken yüzde 75-80’i ya yeniden KPSS’ye hazırlanmakta ya dershanelerde düşük ücret karşılığında mesleğini icra etmekte ya da mesleği dışındaki işlerde çalışmakta. Bakanlık bu yılki öğretmen alımında geçmiş yılların gerisinde kalmış bulunmaktadır.”

24.09.2009


 

BU KARARLAR ÇOK TARTIŞILIR

Siirt'te taş atan kalabalığa ateş açarak bir kişiyi öldüren uzman çavuşu suçsuz bulan Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulundan sonra, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de, bir öğretim üyesi hakkındaki iftiraları yayınlayan gazeteye yerel mahkemece hükmedilen tazminatı tuhaf gerekçelerle bozdu.

GEREKÇE: GÖRÜNÜRDEKİ GERÇEKLİK

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim üyesi Yücel İslâm hakkında, asılsızlığı idarî ve adlî soruşturma ile ortaya çıkan iddiaları neşreden gazeteye hükmedilen tazminat, “İddiaların doğru çıkmaması, görünürdeki gerçekliği ortadan kaldırmaz ve gazeteyi sorumlu kılmaz” gerekçesiyle bozuldu.

Yargıtay’dan tuhaf kararlar

YargItay 4. Hukuk Dairesi, bir gazetenin iftiralarına hedef olan Yüzüncü Yıl öğretim görevlisi Yücel İslam’a tazminat ödemesine hükmeden yerel mahkeme kararını bozdu. Karar hukuk çevrelerinde tuhaf karşılanırken, Yargıtay’ın bu kararı ilk değil. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Siirt’te taş atan kalabalığa ateş ederek bir kişinin ölümüne sebep olan uzman çavuşu suçsuz olduğuna hükmetmesi tartışmalara sebep olmuştu.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Ahlat Meslek Yüksekokulu öğretim görevlisi Yücel İslam hakkında soruşturma açılmasına sebep olan iddiaları haber yapan gazetenin, tazminat ödemesine hükmeden yerel mahkeme kararını bozdu. Yücel İslam, hakkında ‘’derse girmeyen başörtülü öğrencileri sınava girmeden geçirdiği’’ yönündeki iddiaları haber yapan gazete aleyhinde manevi tazminat dâvâsı açtı. Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesi de ‘’İslam hakkındaki iddiaların soruşturma konusu edildiği ve bu yönden görünür gerçekliğin bulunduğu ancak haberin ayrıntılarının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu’’ gerekçesiyle manevî tazminat isteminin bir kısmını kabul etti.

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararını bozdu. Dairenin kararında, haberde, ‘’Türbanlı öğrencilere irticacı hoca torpili’’, ‘’Öğrencilerine türban takmaları için baskı yaptığı iddia edildi.

Okula bile gelmeyen türbanlı öğrencileri geçirmiş’’ başlıkları altında, İslam hakkında, Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve savcılıklara gönderilen ihbar mektuplarına yer verildiği belirtildi. Kararda, haberde, ‘’ihbar mektuplarına göre, ‘İslam’ın öğrencilere türban takmaları konusunda baskı yaptığı, ‘türbanınızı çıkarmayın, Allah’ın emri konusunda kula itaat olmaz’ dediği, ‘’Ahlat’ın fethedildiğini ve sıranın Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ne geldiğini, rektörün (Yücel Aşkın) üniversiteyi fuhuşçuların ve içkicilerin yuvası haline getirdiğini’’ iddia ettiği ve bu nedenlerle hakkında soruşturma açıldığı...’’ biçimindeki sözlerin yer aldığı kaydedildi.

Aysel Ç. tarafından 12 Eylül 2009’da gönderilen ihbar mektubu üzerine, adlî ve idarî soruşturma başlatıldığı belirtilen kararda, iddiaların kanıtlanmaması nedeniyle takipsizlik kararı verildiği ve İslam hakkında soruşturma izni verilmesine yer olmadığına hükmedildiği hatıratıldı. Haberin, dâvâcı hakkındaki soruşturmalar üzerine yapıldığı vurgulanan kararda, haberde değinilen olguların da soruşturmanın konusunu oluşturduğuna işaret edildi. Dairenin kararında, şöyle denildi: ‘’Şu durumda, yayının tümü görünür gerçeğe uygun bulunmaktadır. Soruşturmalar sonucunda, dâvâcı hakkındaki iddiaların doğru çıkmaması, görünürdeki gerçekliği ortadan kaldırmaz ve gazetenin de haber nedeniyle sorumlu tutulmasını gerektirmez. Diğer yandan, konunun önem ve değeri göz önünde tutulduğunda düşünsel bağlılığın korunduğu da kabul edilmelidir. Çatışan yararlar dengesinin dâvâcı aleyhine bozulmadığı ve dâvâlı yönünden de hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği benimsenmelidir.’’

Güvenlik güçleri sınırı aşacak mı?

YargItay’In taş atan kalabalığa ateş açıp bir kişiyi öldüren uzman çavuşu suçsuz bulması tepkilere sebep olmuştu. Hukukçular, “Bundan sonra güvenlik güçleri meşrû müdafaa sınırını aşacak” görüşünü dile getirmişti.

Yeni Şafak’ın haberine göre Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Siirt’te taş atan kalabalığa ateş ederek bir kişinin ölümüne sebep olan uzman çavuşu suçsuz olduğuna hükmetmesi tartışmalara sebep oldu. Siirt Barosu Başkanı Mehmet Ali Özel, “Karar hukukî değil; son derece yanlı. Bu içtihadın uygulanabileceğini sanmıyorum” dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar ise kararın keyfi olduğunu savundu.

Siirt’te 2005’te yaşanan ve Abdullah Aydan’ın öldüğü olayda, Uzman Çavuş G. Y, iki askerin bulunduğu aracıyla 200 kişilik taş atan gösterici grup ile polis arasında kaldı. Bir grup gösterici, G. Y.’nin bulunduğu araca taş attı. Olayda araçtaki iki askerin yaralanması üzerine G. Y. seri konuma aldığı MP5 tipi otomatik silâhıyla bir anda 7 el ateş açtı. Abdullah Aydan öldü. Siirt Ağır Ceza Mahkemesi, açılan dâvâda G. Y’nin beraatine hükmetti. Dâvânın temyizine bakan Yargıtay ise kararı onadı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da yerel mahkemenin kararını onayladı. Kurul, gösteride terör örgütü lehine atılan sloganlar ve bölgenin özel durumunu kararına dayanak gösterdi. Kararda “Mazur görülebilecek bir korku ve telâşla sınır aşıldığı” için G. Y’ye ceza verilmemesinin doğru olduğu belirtildi.

YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı adına tebliğname hazırlayarak G. Y’nin beraat kararının bozulması için Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na başvurdu. Eminağaoğlu, başvurusunda Aydan’ın durduğu yerin yakınında bulunan arabadaki 3 kurşun izinin, G. Y’nin uyarı amacıyla ateş etmediğini gösterdiğini belirtti.

KARAR BENZER DÂVÂLARDA İÇTİHAD OLACAK

Hukukçular benzer olaylarla ilgili açılacak davalar için içtihat olacak karara tepki gösterdi. Siirt Barosu Başkanı Mehmet Ali Öz, “Karar hukuki değil, son derece yanlı. Meşru müdafada, saldırıyı defetmek için eş düzey bir savunma yapılması gerekiyor” dedi. Yargıtay’ın devleti koruma refleksi ile karar aldığını belirten Öz, “Karşı taraftaki bir Kürt ise bu yönden cezayı hak eder gibi bir yaklaşım var. Ancak bu karar insanların hukuka olan inancı zayıflatacak nitelikte. Zaten bu bölgede insanlar hukuka olan inancını çoktan yitirdi. Yargıtay’ın kararı bu düşünceye biraz daha katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu. Diyarbakır Barosu Başkanı Emin Aktar: “Güvenlik güçlerinin kendisine taş ile saldıranlara, tazyikli su ya da cop ile dağıtma imkânı varken silâh kullanılması hukuka aykırı. Yargıtay, Uğur Kaymaz olayında olduğu gibi burada da güvenlik güçlerinin moralinin bozulabileceği gerekçesiyle, korunma kalkanı oluşturacak şekilde karar aldı. Oysa demokratik hukuk devletinde güvenlik güçleri, idari görev ve yetkilerini kullanırken kendilerini hukuka bağlı hissetmeli. Bu son içtihat, görevlilerin, görev ve yetkililerini kullanırken hukuka bağlılık hissetmemelerine neden olacak. Bu keyfiliği getirecektir. Hukuk devletinde keyfiyete gerek. Bu içtihat bu anlamda hukuk sınırlarını da kaldırıyor. Karar aynı zamanda bazı olaylara da zemin hazırlar.”

24.09.2009


 

AB: Kıbrıs’ı BM çözsün

AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürü Michael Leigh, Kıbrıs sorununun AB değil, BM himayesi altında çözüm bulması gerektiğini, muhtemel bir çözümün tüm bölgede ‘’muazzam bir fark’’ meydana getireceğini söyledi.

TÜRKİYE ÖNEMLİ ROL OYNUYOR

Leigh, Türkiye’nin AB sürecinin her iki tarafın da çıkarına olduğunu, yayınladıkları raporlarda bu çıkarlardan bahsettiklerini belirterek, Türkiye’nin bölgesinde çok önemli rol oynadığı da kaydetti.

AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürü Michael Leigh, Kıbrıs sorununun AB değil, BM himayesi altında çözüm bulması gerektiğini, muhtemel bir çözümün bütün bölgede ‘’muazzam bir fark’’ meydana getireceğini söyledi.

Washington’daki Woodrow Wilson Merkezinde konferans veren Leigh, Türkiye’nin AB süreci ve Kıbrıs sorununa ilişkin bir soruyu cevapladı. Türkiye’nin AB sürecinin her iki tarafın da çıkarına olduğunu, yayınladıkları raporlarda da bu çıkarlardan bahsettiklerini vurgulayan Leigh, Türkiye’nin bugün hem bölgesinde hem bölgesel çatışmaların üstesinden gelmede hem de enerji alanında çok önemli rol oynadığını ifade etti. Enerji ve bilhassa enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi konularının AB’nin gündeminin en üst sıralarında yer aldığına dikkati çeken Leigh, Nabucco projesine ilişkin Ankara’da imzalanan hükümetler arası anlaşmaya olan desteklerini dile getirdi. Türkiye’nin medeniyetler arası diyalog sağlanması ve kutuplaşmaların önlenmesine oynadığı rolün de çok önemli olduğunu kaydeden Leigh, ‘’Dolayısıyla Türkiye ile AB arasındaki ilişkiyle bağlantılı olan herkese, geniş jeopolitik çıkarların önemini hatırlatmanın zamanı’’ dedi.

Kıbrıs meselesinin çözümünün ise AB değil, BM himayesi altında olması gerektiğini belirten Leigh, adada yeni bir müzakere sürecinin devam ettiğine dikkati çekti.

Adadaki iki toplum liderinin de bu süreçte ciddi olduklarının görüldüğünü söyleyen Leigh, Türkiye ve Yunanistan’ın desteğiyle iki tarafın bir anlaşmaya varmasını umduklarını kaydederek, ‘’Çözümün, hem bölgenin geneli, hem Avrupa, hem Türkiye, hem de bu meseleyle bağlantılı herkeste muazzam bir fark meydane getireceğini’’ söyledi.

“FARKLI FİKİRLER NORMAL KARŞILANMALI’’

Leigh, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda gerek AB üyesi ülkelerde, gerekse Türkiye’de birbirine zıt fikirlerin ortaya atıldığına, bazı Avrupalı siyasi liderlerin açıklamalarının Türkiye’de hayal kırıklığı meydana getirdiğine işaret etti. Demokratik toplumlarda bu tür farklılıkların normal karşılanması gerektiğini söyleyen Leigh, önemli olanın tarafların birbirlerine karşı davranışları olduğunu belirtti. Leigh, katılım müzakerelerinde iki tarafta da rastlanan bütün tereddütlere rağmen, sürece sıkı sıkıya bağlı kaldıklarını ve yol aldıklarını vurguladı.

Şu ana kadar 35 müzakere başlığından 11’ini açtıklarını ve her dönem başkanlığında yeni başlıkların açılması için çaba gösterdiklerini kaydeden Leigh, İsveç dönem başkanlığında da yeni başlıklar açmayı umduklarını, ancak bunun için gerekli kriterlerin yerine getirilmesi gerektiğini belirtti. Leigh, Türk hükümetinin bu konuda sıkı bir çalışma yürüttüğünü bildiğini, AB Genel Sekreterliği’nin güçlendirildiğini, bu süreçte daha da ilerleme sağlamayı umduklarını söyledi. Leigh sonuç olarak, Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili farklı görüşlerin olduğunu yineleyerek, her iki tarafın kamu oylarındaki bazı tereddütler yerine, Türkiye ve AB’nin iki ortak olarak neleri başarabilecekleri üzerinde odaklanması gerektiğini sözlerine ekledi.

24.09.2009


 

Takvimsiz süreç sonuç vermez

KKTC Cumhurbaşkanı Talat, “Zaman takvimini, hakemliği, uluslararası toplumun katılımını kabul etmeyeceğiz” diyen Kıbrıs Rum yönetimi lideri Hristofyas’a “‘Kıbrıs sorununun çözümünü de kabul etmeyeceğiz’ desin, olsun bitsin” diyerek tepki gösterdi ve takvim olmayan bir sürecin sonuç vermeyeceğini kaydetti.

Takvimi olmayan süreç sonuç vermez

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, ABD’nin Kıbrıs sorununun çözümüne olumlu katkı yapması için, Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonların kaldırılmasını ve özel temsilci atamasını istediklerini açıkladı. ABD’de bulunan KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın, “hakemlik ve takvimleri kabul etmiyoruz” açıklamasına, “(Zaman takvimini, hakemliği, uluslar arası toplumun katılımını kabul etmeyeceğiz) diyen Hristofyas sonunu da getirsin, ‘Kıbrıs sorununun çözümünü de kabul etmeyeceğiz’ desin, olsun bitsin” diyerek tepki gösterdi. Talat, takvim olmayan bir sürecin sonuç vermeyeceğini, Hristofyas’ın bu açıklamasının da negatif ve isteksizlik göstergesi olduğunu vurguladı.

TAK’ın haberine göre, Cumhurbaşkanı Talat, Washington’da etkili bir düşünce kuruluşu olan Dış İlişkiler Konseyi’nde Kıbrıs sorunuyla ilgili brifing verdi. Talat, toplantının ardından yaptığı açıklamada, Kıbrıs Türk tarafının görüşlerini aktardığını söyledi. Müzakerelerin hızlandırılması yönünde aldıkları kararı aktardığını ve Kıbrıs Türk tarafının BM parametreleri çerçevesinde teklifler yaptığını kaydeden Talat, özellikle Rum tarafının BM parametreleri dışına çıktığı noktalarda anlaşmazlıkların da ortaya çıktığını ve bunun mutlaka önlenmesi gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Talat, ABD’nin Kıbrıs’ta çözüm sürecine olumlu katkıda bulunması için, Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonların kaldırılması ve özel temsilci atamasını istediklerini belirterek, özel temsilcinin gerek dışişleri gerekse başkanlık nezdinde atanabileceğini kaydetti.

24.09.2009


 

Yunanistanlı liderler Türkiye’yi tartıştı

Yunanİstan Başbakanı Kostas Karamanlis, ‘’Yunanistan’ın, Türkiye’nin bütün yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda AB’ye tam üyeliğini desteklediğini’’ söyledi.

Yunanistan’da 4 Ekimde yapılacak genel seçimlere iktidar adayı olarak giden Yeni Demokrasi Partisi (YDP) ile PASOK’un liderleri Karamanlis ile Yorgo Papandreu, önceki gece bütün televizyon kanallarından canlı yayınlanan açık oturumda, iç ve dış konulara ilişkin sorularını cevapladı.Yaklaşık 2 saat süren açık oturumun büyük bölümününe ekonomi alanındaki tartışma hakim olurken, dış politika konusunda Türkiye-Yunanistan ve Türkiye-AB ilişkileri de gündeme geldi. Karamanlis, Yunanistan’ın tezlerini uluslar arası hukuk temelinde sürekli şekilde desteklediğini, bunda da başarılı olunduğunu belirtti.‘’Türkiye’nin tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda AB’ye tam üyeliğini destekliyoruz’’ diye konuşan Karamanlis, hükümetin, AB’nin Türkiye’nin yerine getirmesini istediği şart ve ön şartların güçlendirilmesini desteklediğini belirtti. Yorgo Papandreu ise hükümeti yanlış bir dış politika izlemekle ve bu alanda fırsatlar kaçırmakla suçladı. PASOK iktidarken Rum Kesimi'nin AB üyesi olduğuna dikkati çeken Papandreu,’’PASOK Helsinki’de çözümden bağımsız olarak Kıbrıs’a AB üyeliği güvencesi verdi’’ dedi.

24.09.2009


 

Babacan: IMF ile anlaşırsak yeni bir program hazırlarız

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, IMF ile görüşmelerin devam ettiğini belirterek ‘’Eğer anlaşabilirsek, eğer detaylarda mutabık kalabilirsek yeni bir program düzenlemesi olabilir’’ dedi.

Bakan Babacan, 64. Dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantıları ve G20 zirvesi dolayısıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile geldiği ABD’de ‘’Uluslararası Ekonomik İttifak Küresel Yatırım Sempozyumunda’’ Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri anlatan bir konuşma yaptı. Babacan, konuşmasının sonunda, Türk gazetecilerin IMF ile yapılan görüşmelerle ilgili sorusu üzerine, Türkiye’nin IMF ile görüşmelerinin devam ettiğine dikkati çekerek, ‘’Bizim ortaya koymuş olduğumuz Orta Vadeli Program temelinde bundan sonraki müzakerelerimiz devam edecek’’ diye konuştu. Türkiye ve IMF’nin konuya bakış açısının ve görüşlerinin 3-4 ay öncesine göre biraz daha birbirine yaklaştığının görüldüğünü vurgulayan Babacan, ‘’Eğer anlaşabilirsek, eğer detaylarda mutabık kalabilirsek, yeni bir program düzenlemesi olabilir. Ama eğer detaylarda anlaşamazsak, program düzenlemesi de olmaz. Artık hep beraber sizler sonucu beklersiniz, sabırla bekleyin’’ dedi. Babacan, sempozyumda yaptığı konuşmada ise Türkiye ekonomisinde toparlanma işaretleri olduğunu belirtti. Türkiye’nin, 2002-2007 yılları arasında ekonomik alanda pek çok yapısal reform yaptığını ve bunun olumlu sonuçlarını aldığını anlatan Babacan, ancak küresel ekonomik krizin etkisiyle 2008 yılının sonunda ekonomik büyümenin azaldığını, bu durumun bu yıl da devam ettiğini, ancak 2010 yılının ilk çeyreğinde yeniden artı büyümeye geçilmesinin beklendiğini söyledi. Babacan’ın, Erdoğan ile 24-25 Eylül tarihlerinde düzenlenecek G20 zirvesine katılması, ardından yeniden New York’a dönmesi bekleniyor.

24.09.2009


 

Çalışma izni talebi 1 ayda sonuçlanacak

ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yabancıların çalışma izniyle ilgili 7-8 ayda sonuçlanan başvuruları 1 ayda cevaplanacak.

Alınan bilgiye göre, Başbakanlık Müsteşarlığı döneminden bu yana vatandaş odaklı yönetime önem vererek bürokratik işlemleri en aza indirmek için çalışma yapan Ömer Dinçer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduktan sonra bu konuda kendi bakanlığında bir model oluşturmaya başladı. Dinçer, bürokratik işlemlerin azaltılmasıyla ilgili Bakanlığındaki ilk çalışmayı da yabancıların çalışma izinleri konusunda başlattı. Yabancıların çalışma izniyle ilgili işlemler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının en çok eleştirilen uygulamaları arasında yer alıyordu. Pek çok yabancı yatırımcı, Türkiye’de yapılması planlanan yatırımların önündeki en büyük engel olarak buradaki bürokratik işlemlerde görüyor ve bazı durumlarda yatırım yapmaktan vazgeçiyordu.

24.09.2009


 

10. Ulaştırma Şûrâsı, İstanbul’da yapılacak

TÜRKİYE'NİN 2023 yılı ulaştırma politikalarının belirleneceği 10. Ulaştırma Şurası, 27 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak.

Alınan bilgiye göre, Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek ve uluslar arası nitelikte olacak 10. Ulaştırma Şûrâsı’na, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da katılması bekleniyor. Şuraya, aralarında Almanya, Belçika, Fransa ve İngiltere’nin de bulunduğu 24 ülkeden 108’i yabancı olmak üzere 350 konuşmacı katılacak. Şuraya, 21 ülkenin ulaştırma bakanının katılması bekleniyor. Ulaştırma Bakanlığı, Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’e kadar 12 otoyol projesini tamamlamayı hedefliyor. Edinilen bilgiye göre, Ulaştırma Bakanlığı, Avrupa’yı Kafkaslara, Orta Doğu’ya ve Orta Asya’ya bağlayan bir köprü konumunda olan Türkiye’de batıdan doğuya kesintisiz bir otoyol ağını hedefliyor.

24.09.2009


 

İTÜ’nün uydusu uzayda

İSTANBUL Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uzay Mühendisliği Bölümü tarafından Türkiye’de üretilen ilk uydu olan ‘’İTÜpSAT1’’, Hindistan’dan uzaya fırlatıldı.

Alınan bilgiye göre, Türkiye saatiyle 09.19’da Hindistan Uzay Araştırmaları Kurumu (ISRO) tarafından PSLV C-14 roketi ile yerden 720 kilometre yüksekteki yörüngesine fırlatılan küp şeklindeki uydu, İTÜ tarafından Türkiye’de üretilen ilk uydu. Uydu Türkiye saati ile dün 09.41’de yörüngesine ulaştı. Küp şeklindeki uydu, yörüngesinde saniyede yaklaşık 7,5 kilometre yol alarak dünyayı yaklaşık 90 dakikada bir dönecek ve dünyanın kıtasal ölçüde fotoğraflarını çekecek. Türkiye uydusuna ek olarak Hindistan tarafından üretilen Oceansat-2 uydusu yanında 4 Alman ve 1 İsviçre uydusunu da yörüngeye götüren PSLV C-14 roketinin fırlatılışı, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi laboratuvarından da canlı olarak izlendi.

24.09.2009


 

Karadenizli balıkçılar umudunu hamsiye bağladı

GİRESUN Balıkçılar Kooperatifi Başkanı Yılmaz Necipoğlu, Karadeniz’de balık avı sezonunun ilk üç haftasında teknelerin kıyıya boş döndüğünü ifade ederek, balıkçıların gözünün ‘’hamsi’’ avında olduğunu söyledi.

Necipoğlu, yaptığı açıklamada, 1 Eylül’de başlayan yeni av sezonunda bekledikleri verimi alamadıklarını belirterek, av sezonunun ilk günlerinde başlayan palamut ve istavrit avında, teknelerin yakıt parasını dahi karşılayamadıklarını ifade etti. Balık avının az olması yüzünden işçi ücretlerini bile ödeyemediklerinden yakınan Necipoğlu, son yıllarda Karadeniz’de balıkçıların her sezona sıkıntılı başladığına dikkati çekti. Necipoğlu, Karadeniz’de balıkçıların gözünün, ekim ayının ilk haftasında başlayacak olan hamsi avında olduğunu ifade etti.

24.09.2009


 

Trafikte bayram bilânçosu

Yurt genelinde, arefe günü ve bayram boyunca meydana gelen trafik kazalarında 99 kişi öldü, 441 kişi yaralandı. Bayram öncesi yetkililerin yaptığı tüm uyarılara ve aldığı tedbirlere rağmen, Ramazan Bayramı’nın trafik kazası bilançosu ağır oldu.

Trafikte bayram bilânçosu ağır

YURT genelinde, Arefe Günü ve bayram boyunca meydana gelen trafik kazalarında 99 kişi öldü, 441 kişi yaralandı. Bayram öncesi yetkililerin yaptığı bütün uyarılara ve aldığı tedbirlere rağmen, Ramazan Bayramı’nın trafik kazası bilânçosu ağır oldu. Bayram süresi boyunca en çok ölümlü trafik kazası 42 kişiyle bayramın son günü meydana geldi. Söz konusu sürede en çok yaralanmada yine 184 kişiyle aynı gün oldu. Bayramda meydana gelen trafik kazalarının tarihi, ölü ve yaralı sayısı şöyle:

TARİH ÖLÜ YARALI

19 EYLÜL 24 78

20 EYLÜL 20 78

21 EYLÜL 12 102

22 EYLÜL 42 184

TOPLAM 99 441

24.09.2009


 

Ders zili çalıyor

2009-2010 eğitim öğretim yılı bugün başlıyor. Yaklaşık 15 milyon öğrenci ile 600 bin öğretmen ders başı yapacak.

Öğrenciler üç ay süren yaz tatilinin ardından bugün, 18 Haziran 2010’a kadar sürecek yeni eğitim öğretim yılı maratonuna başlıyor. Okul öncesinde bu yıl 32 ilde zorunlu eğitime geçiliyor. Amasya, Trabzon, Burdur, Rize, Nevşehir, Yalova, Kırklareli, Isparta, Çanakkale, Muğla, Karaman, Kırşehir, Bilecik, Tunceli, Düzce, Giresun, Edirne, Kilis, Bartın, Uşak, Karabük, Bolu, Artvin, Eskişehir, Ardahan, Kırıkkale, Çankırı, Sinop, Gümüşhane, Bayburt, Kütahya ve Samsun’da 5 yaş grubundaki bütün çocuklar ‘’okullu’’ olacak. Türkiye genelinde 1204 anaokulu, ilköğretim okullarında 40 bine yakın ana sınıfı bulunuyor. Okul öncesi eğitimden 800 bin civarında çocuk yararlanıyor.

İlköğretime bu yıl 1 milyon 307 bin çocuk kaydoldu. Okula yeni başlayan çocuklar geçen hafta okula alışabilmeleri amacıyla ‘’uyum programı’’na alındı. Türkiye’de 32 bin 662 ilköğretim okulunda 10 milyon 428 bin çocuk okuyor. Bu okullarda 428 bin öğretmen görev yapıyor. Genel ortaöğretimde 4 bin 53 genel lisede 2 milyon 272 bin öğrenci öğrenim görüyor. Meslekî ve teknik ortaöğretimde de 4 bin 622 lisede 1 milyon 565 bin öğrenci okuyor.

Bu eğitim öğretim yılının sonlarına doğru üniversiteye girişte getirilen yeni sistem de uygulanmaya başlanacak. İki aşamadan oluşan sınavın ilki (Yükseköğretime Geçiş Sınavı-YGS) 2010 Nisan, ikinci aşaması (Lisans Yerleştirme Sınavları-LYS) da 2010 Haziran ayında gerçekleştirilecek.

YGS’ye bütün adaylar katılacak. YGS’de adaylara Türkçe, Temel Matematik, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimlerinde 40’ar olmak üzere 160 soru yöneltilecek, 160 dakika süre verilecek. Haziran’ın ikinci yarısında gerçekleştirilecek LYS de Matematik, Fen Bilimleri, Edebiyat ve Coğrafya, Sosyal Bilimler ve Yabancı Dil alanlarında yapılacak. Birinci sınavı başaran adaylar LYS’de tercih edecekleri alanlarda sınavlara girecek.

2009-2010 eğitim öğretim yılının ilk yarısı 22 Ocak 2010 günü sona erecek. Öğrenciler, 5 Şubata kadar tatil yapacak. İkinci yarıyıl 8 Şubatta başlayacak ve 18 Haziranda sona erecek.

24.09.2009


 

Mustafa Sungur’a Rusya’dan dâvet

Rusya Devlet Başkanlığı’nca, Moskova’da bir zaman komünizm toplantılarının yapıldığı salonda “Rusya ve İslâm” konulu sempozyum düzenleneceği bildirildi.

İslâm Konferansı Teşkilâtı Genel Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu ve Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’yla birlikte kırk ülkeden 1500’e yakın bilim adamının katılacağı ifade edilen toplantıya, Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev’in, Rusya Baş Müftülüğü aracılığıyla Türkiye’den Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin talebesi Mustafa Sungur’u da dâvet ettiği bildirildi.

24.09.2009


 

Turistlerden Kur’ân-ı Kerim’e yoğun ilgi

Türkİye Diyanet Vakfı (TDV) Antalya Yayınevi’nde yılbaşından bu yana yabancı dillerde hazırlanmış toplam 575 adet Kur'ân-ı Kerim satışı yapıldığı bildirildi.

TDV Antalya Yayınevi Sorumlusu Ayhan Baran, yaptığı açıklamada, tatil amacıyla Antalya’ya gelen turistlerin genellikle kendi dillerinde basılmış Kur'ân-ı Kerim tercümesi talebinde bulunduklarını belirtti. Yılbaşından bu yana 200 Rusça, 200 İngilizce, 175 Almanca Kur'ân-ı Kerim satışı yaptıklarını ifade eden Baran, bunun yanı sıra Hz. Muhammed’in (asm) hayatı, ibadetlerin uygulanışı ve dinin insan hayatındaki yeriyle ilgili kitapların da ilgi gördüğünü söyledi. Dinî yayınların yanı sıra uluslar arası camiada bilinen Türk yazarların eserleri ve özellikle Mevlânâ’nın felsefesini anlatan kitapların da satın alındığına işaret eden Baran, turistlerin yanı sıra şehirde yaşayan yabancıların da dinî kitap taleplerinde bulunduklarını bildirdi.

24.09.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.