11 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Kışlalarda asker ölümleri arttı

Kışlalarda artan asker ölümleri, çatışmalarda yaşanan kayıpları neredeyse geride bıraktı. 2008’de 31 asker vefat ederken bu sayı 2009’un ilk 9 ayında 35 oldu.

Kişlalarda artan asker ölümleri, çatışmalarda yaşanan kayıpları neredeyse ardında bıraktı. 2008’de 31 asker ölürken, bu sayı 2009’un ilk 9 ayında 35 oldu.

Kışlada asker ölümlerine hemen her hafta bir yenisi ekleniyor. Cafesiyaset’in haberine göre, Adana’da yaşayan Uzman Çavuş Ahmet Solgun’un ölümünden sonra bir başka ölüm haberi de Şırnak’tan geldi. 4 Ekim’de Muş’ta toprağa verilen Erol Bingöl’ün ailesi çocuklarının ölümünden şüphe duyduklarını ölüm raporlarının kendilerine gösterilmesini istedi. Kışlada ölümler Türk Silâhlı Kuvvetleri listelerinde “askerî zayiat” olarak yer alırken, ailelere, “Kaza kurşunu”, “intihar etme”, “elektrik ve yıldırım çarpması”, “yüksekten düşme”, “birlik içinde trafik kazası”, “eğitim sırasında mühimmat patlaması”, “yılan sokma”, “kalp krizi” şeklinde açıklanan asker ölümlerine, asker yakınlarının tepkisi de artıyor. Bu alanda uzmanlaşmış, sivil ve tarafsız bir örgüt olmadığı için de, asker aileleri, çocuklarının ölümünü araştırmak için yaptıkları başvurularda fazla ilerleyemiyorlar.

Meclis’te soru önergelerine konu olan kışlada asker ölümleri ailelerini yasa boğarken, söz konusu olaylar gündemdeki yerini koruyamıyor. Pek çok kışlada asker ölümü gazetelerde yer dahi almıyor. Son üç yılda medyada yer alan haberlere göre, TSK bünyesinde 2007 yılının ilk aylarından bu yana çok sayıda benzer “şüpheli” ölümler basına yansırken, 2007 yılında 23 ölü 30 yaralı, 2008 yılında, 28 ölü , 2009 Ekim ayının ilk haftası itibariyle ise 35 askerin öldüğü basına yansıdı. İstanbul

11.10.2009


 

Gazze’de kriz kapıda

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dış Politika Başdanışmanı İbrahim Kalın, İsrail’de nükleer silâh bulunduğuna dair her türlü işaret varken, başka bir ülkeye aynı şüpheyle baskı yapılmasının çifte standarda yol açtığını söyledi. Gazze’de yeni bir krizin ortaya çıkabileceği uyarısında bulunan Kalın, bölgenin bütün sorunlarının birbiriyle bağlantılı olduğuna dikkati çekerek, bu sorunlara karşı dengeli bir yaklaşım sergilenmesi, tek bir soruna odaklanıp diğer sorunların görmezden gelinmemesi gereğinin de altını çizdi. Haberi sayfa 4’te

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dış Politika Başdanışmanı İbrahim Kalın, İsrail operasyonlarından bu yana 9 ay geçmesine rağmen Gazze’nin hâlâ aynı durumda olduğunu belirterek, yeni bir krizin ortaya çıkabileceği uyarısında bulundu.

ABD’deki düşünce kuruluşu Orta Doğu Enstitüsünde konferans veren Kalın, İran’ın nükleer faaliyetleriyle ilgili bir soru üzerine, Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki sözlerinin “biraz yanlış anlaşıldığını” söyleyerek, “Başbakanın dediği, ‘İsrail veya diğer ülkelerin nükleer silahı varsa, o zaman herkesin olmalı’ değil. Başbakan şunu söylüyor: Bölgede hiç bir ülke nükleer silah sahibi olmamalı, bu konuda bir istisna oluşturulmamalı” diye konuştu. Kalın, İsrail’in Nükleer Silâhların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na (NPT) üye olmamasının da sorunun bir parçası olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bu konudaki çizgisinin çok açık olduğunu, İran ya da başka bir ülke olsun, bölgede nükleer silah sahibi bir güç görmek istemediklerini vurgulayan Kalın, şöyle devam etti: ‘’Ama İran eğer Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun (UAEK) da onay verdiği barışçıl bir nükleer programa sahip olmak istiyorsa, bunda bir tehdit görmüyoruz. Burada temel ilke, nükleer silahların olmadığı bir bölgenin yaratılması. Ancak bu ilke sadece İran’ı değil, silah üretebilecek nükleer kapasiteye sahip olduğundan şüphe duyulan tüm ülkeleri kapsamalı. NPT herkese karşı uygulanmalı.’’

“GAZZE’DE HÂLÂ BİR İNSANÎ KRİZ YAŞANMAYA DEVAM EDİYOR”

Bölgeye ilişkin olarak sürekli İran’dan bahsedildiğini, ancak Gazze’de de hala bir insani krizin yaşanmaya devam ettiğini de ifade eden Kalın, operasyonlardan bu yana 9 ay geçmesine rağmen Gazze’nin hala aynı durumda olduğunu, İsrail’in, tünel yapımında kullanılabilecekleri endişesiyle inşaat malzemelerinin bölgeye girişine izin vermemesi yüzünden hala bölgede hiçbir yeniden inşa faaliyetinin yapılamadığını anlattı. Gazze’de yeni bir krizin ortaya çıkabileceği uyarısında bulunan Kalın, bölgenin tüm sorunlarının birbiriyle bağlantılı olduğuna dikkati çekerek, bu sorunlara karşı dengeli bir yaklaşım sergilenmesi, tek bir soruna odaklanıp diğer sorunların görmezden gelinmemesi gereğinin de altını çizdi. Türkiye’nin bölgedeki farklı aktörler arasında bir orta yol inşa etme gayretinde olduğunu ifade eden Kalın, burada kilit noktanın karşılıklı güven olduğunu kaydederek, Türkiye’nin, bölgesel istikrar için önem taşıyan bu güveni sunabilecek bölgedeki birkaç ülkeden biri olduğunu söyledi. Washington / aa

11.10.2009


 

e-başvuruya bir günde cevap

Başbakanlık Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ali İhsan Sarıkoca, “BİMER, vatandaşa cevap verme süresini 30 günden bir güne indirdi”dedi. 2006’da başvurusu sayısı 85 bin iken, bugün 292 bin 350.

E-başvurunun gereği yapılıyor

BAŞBAKANLIK Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ali İhsan Sarıkoca, ‘’Vatandaşın şunu bilmesini istiyoruz. BİMER’e yapılan tüm başvurular okunuyor, dikkate alınıyor ve gereği yapılıyor’’ dedi. Sarıkoca, Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) ilişkin CeBIT Bilişim Eurasia Uluslararası Bilgi ve İletişim Teknolojileri Fuarı’nda kurulan Başbakanlık’ın kurumsal standında soruları cevapladı. BİMER’in, 2006 yılında Başbakanlık Genelgesi ile kurulduğunu hatırlatan Sarıkoca, BİMER’in her geçen gün daha çok kullanıldığına dikkat çekerek, 2006 yılında 85 bin başvuru yapılırken, geçen yıl 239 bin, bu yıl ise bu gün itibariyle 292 bin 350 başvurunun yapıldığını ifade etti. BİMER’in, vatandaşa cevap verme süresini 30 günden bir güne indirdiğini belirten Sarıkoca, BİMER sayesinde bir çok yolsuzluğun, kötü muamelenin, insan hakları ihlallerinin engellendiğini vurgulayarak, ‘’Vatandaşın şunu bilmesini istiyoruz. BİMER’e yapılan tüm başvurular okunuyor, dikkate alınıyor ve gereği yapılıyor. Başbakan, bizzat kendisi denetliyor sistemi ve her ay yayınladığımız aylık raporları kontrol ediyor. İlgili tüm birimler, kendisinin Başbakan tarafından kontrol edildiğini biliyor ve işlemlerini bu ciddiyetle yapıyor. Başbakanımıza gelen başvurularda da bizzat kendisinin okuması gerektiğini düşündüğümüz başvurular olursa kendisine iletiyoruz ve okuyor.’’ İstanbul / aa

11.10.2009


 

DOMUZ GRİBİNE KARŞI EĞİTİM KAMPANYASI

SAĞLIK Bakanlığı’nın, Türkiye’de, ‘’domuz gribi’’ olarak da anılan H1N1 virüsü salgınına karşı aldığı tedbirler kapsamında, yeni ‘’afiş, poster, broşür, spot film’’ gibi iletişim materyalleri hazırlatıldı, okullar için eğitim programı planlandı.

Okullarda bu konudaki eğitimin Kasım ayı başına kadar tamamlanması hedefleniyor.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Seraceddin Çom, yaptığı açıklamada, domuz gribine yönelik kış mevsimi öncesinde ek ve yeni tedbirlerin alınmaya devam ettiğini söyledi. Dr. Çom, daha önce sınır kapılarında alınan termal kamera gibi tedbirlerin uygulanmasına devam edileceğine işaret ederek, bütün tesbit edilen vak'aların temaslı olduğu kişilere ulaşıldığını ve bunların takibinin yapıldığını bildirdi. Muhtemel salgına yönelik yeni ‘’afiş, poster, broşür ve spot film’’ gibi iletişim materyalleri hazırlandığını ifade eden Dr. Çom, şöyle konuştu:

‘’Hastalığın tesbitine yönelik yeni laboratuvarlar oluşturulması çalışmaları sürmektedir. Okullar için de eğitim programı hazırlanıyor. Kasım ayı başına kadar okullarda eğitimlerin tamamlanması hedefleniyor. Bunun yanında aşı alım kampanyaları yapılmaktadır. Riskli grupların aşılanması planlanıyor. Bu ay içinde ilk aşıların ülkemize ulaşması bekleniyor.’’

‘’TEDAVİSİ SÜREN HASTA YOK’’

Hasta olan bütün vatandaşlara ücretsiz ilâç sağlandığını anlatan Dr. Çom, ‘’Aşı temini son aşamaya geldi. Bunun için gerekli bütçe sağlandı. Pandemi Yürütme Kurulu’ndaki akademisyenlerin belirledikleri risk grupları öncelikli olmak üzere 28 milyon vatandaşımız aşılanacak’’ dedi. Dr. Çom, Türkiye’de bugüne kadar 452 domuz gribi vak'ası tesbit edildiğini, bunlardan halen tedavisi süren herhangi bir kişi bulunmadığını sözlerine ekledi. Eskişehir / aa

11.10.2009


 

SİNGAPUR İLERİDE, BİZ NEREDEYİZ?

ünyayı saran ekonomik kriz, uçak fiyatlarında ciddî düşüşlere sebep olunca bir çok kişi için de gezmek ucuzladı.

SİNGAPUR NOTLARI

SAADET TOPUZ AĞILGAK'ın gezi notlarını okumak için tıklayın.

11.10.2009


 

İşçilere meslekî eğitim imkânı

Üsküdar Belediyesi, ilçedeki işsizleri meslek sahibi yapmak amacıyla Türkiye İş Kurumu (İş-Kur) ile protokol imzaladı.

“İstihdam İçin Mesleki Eğitim Projesi Düzenlenmesi”ne dair protokol, Üsküdar Kaymakamı İzzettin Küçük, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Üsküdar İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Ertuğrul Bilican ve İş-Kur İstanbul İl Müdürü Muammer Coşkun tarafından imzalandı. İmza töreninde konuşan Üsküdar Kaymakamı Küçük, işsizliğin ekonomik bir yönünün olduğu kadar sosyal bir yanının da olduğuna vurgu yaparak “düzenin ve asayişin bozulması bile söz konusudur. Zora düşen adam ne yapmaz ki” dedi. İşçi arayanla kaliteli, nitelikli işgücünün bir araya gelemediğini ifade eden Küçük, bundan dolayı biz Kaymakamlık, Milli Eğitim Teşkilâtı, İş-Kur ve Belediyemiz öncülüğünde bir araya gelerek işverenlerle iş arayanlar arasında bir köprü olma vazifesini üzerimize aldık” diye konuştu. Üsküdar Belediye Başkanı Kara da, işsizliğin çözümü için İş-Kur’un çalışmalarının yeterli olmayacağını, en büyük payın işverenlere düştüğünü belirterek, kamu kurum ve kuruluşları ile işverenler arasında işbirliğinin çok önemli olduğunun altını çizdi.

İş-Kur İstanbul İl Müdürü Muammer Coşkun ise projeye ilk olarak Bağcılar Belediyesiyle başladıklarını ifade ederek, “Bağcılarda başlayan bu kıvılcım sonucunda bugün burada Üsküdar Belediyesi ile 16. ilçe protokolünü imzalayacağız. Hedefimiz İstanbul’daki 39 ilçede yerel baz da mesleki eğitim politikalarını geliştirmektir” dedi. Üsküdar Belediyesi ile İş-Kur arasında yapılan protokol kapsamında ilk etapta; CNC Tezgâh Operatörlüğü, Aşçılık, Cilt Bakımı ve Güzellik Uzmanlığı, Gazaltı Kaynakçılığı, Eğitici Annelik, Peyzaj, Kuaförlük, Hasta ve Yaşlı Bakımı, Servis Hostesliği, Temizlik Görevliliği, Konaklama Hizmetleri, Sigortacılık, Elektrik Tesisatçılığı, Oksi-Gaz Kaynakçılığı ve Emlak Danışmanlığı kursları düzenlenecek. Kursiyerler, gördükleri kurs için ders başına 15TL de para alacaklar.

GÜLSEVİL KAHRİMAN / İSTANBUL

11.10.2009


 

Azerbaycan’ı mağdur etmeyiz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Azerbaycan-Ermenistan arasındaki sıkıntıda biz asla Azerbaycan’ı mağdur edecek, Azerbaycan’ı zora sokacak bir olayın içerisinde, bir kararın içerisinde yer almayız’’ dedi. MARMARAY Projesi kapsamında inşaatı devam eden Üsküdar İstasyonu’ndaki tünelde gazetecilerin sorularını cevaplandıran Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkileriyle ilgili bir soru üzerine önceki gün Moldova’da bir toplantı yapıldığını ve bu toplantıda alınan kararların önemli olduğunu belirtti. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Bizim Azerbaycan ile herhangi bir sıkıntımız söz konusu değil. İmzalar atılırken Minsk Üçlüsü de dışişleri bakanlarıyla orada temsil edilecek. Temennim odur ki bu sürece olumlu katkısı olur ve bu olumlu katkıyla birlikte de inşallah bizim de Türkiye-Ermenistan ilişkilerine olumlu katkı sağlar. Buradaki en önemli şey şu, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki sıkıntıda biz asla Azerbaycan’ı mağdur edecek, Azerbaycan’ı zora sokacak bir olayın içerisinde, bir kararın içerisinde yer almayız. Bunu zaten ben Azerbaycan Parlamentosunda yaptığım konuşmada çok açık net söyledim. Söylediğime göre, bugün de burada değişecek bir şey yok. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın ağzından bir şey çıkmışsa bu ifadenin arkasında durur. Biz bugüne kadar bu ifademizin arkasında durduk. Ermenistan’a karşı da bugüne kadar biz hep olumlu yaklaşımlar içinde olduk.” İstanbul / aa

11.10.2009


 

Darbelerin izleri silinsin

MEMUR-SEN Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “İster Meclis’te olsun, ister referandumla olsun 12 Eylülün, 28 Şubatın, 61 darbelerinin izlerini silin” dedi. Memur-Sen Bolu Şubesi’nin yeni yerinin açılışını yapan Gündoğdu, burada yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantılarında dile getirdiği ‘’Dışarıdaki sese kulak verin’’ sözüne dikkat çekti. Yeni bir Anayasa’nın gerekliliğine vurgu yapan Gündoğdu, şunları söyledi: ‘’Bu ülkenin insanının iradesinin, ekmeğinin, özgürlüklerinin saygın olabilmesi için en önemli açılım olarak yeni Anayasa’yı görüyoruz. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç Bey’in, ‘Gerekirse referanduma gideriz’ sözü önemli. İster Meclis’te olsun, ister referandumla olsun 12 Eylülün, 28 Şubatın, 61 darbelerinin izlerini silin. Bu Anayasa bu ülkeyi yönetemiyor, öteleştiriyor, hakları ihlâl ediyor, darbecilere keyfi haklar tanıyor.’’ Memurların maaş zamlarına da değinen Ahmet Gündoğdu, ‘’Sayın Başbakanım dışarıdaki memurun sesine kulak verin. Hiç değilse Uzlaştırma Kurulu’nun verdiği 4 4 yüzdelik zammı ve 30 30 TL ek ödemeyi Bakanlar Kurulu’ndan Meclise yansıtın ki kamu çalışanları krizde ezilmesin, mağdur olmasın’’ şeklinde konuştu. Bolu / aa

11.10.2009


 

Kuzu: Sivil Anayasa şansını yakında görmüyorum

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, ‘’Millî iradeye güvensizlik devam ettiği sürece Türkiye’de yeni bir sivil anayasa yapma şansını yakında görmüyorum’’ dedi. Kuzu, İstanbul Aydın Üniversitesinin Florya Yerleşkesi’nde düzenlenen 2009-2010 Akademik Yılı açılış töreninde, ‘’Türkiye’nin Anayasa Değiştirme Sorunu’’ başlıklı ilk dersi verdi. Türkiye’de anayasa meselesinin yeni olmadığını dile getiren Kuzu, konunun bugün de devam ettiğini söyledi. Kuzu, dünyadaki anayasalardan örnekler vererek, Türkiye’nin anayasası metnindeki maddelerin 1976 yılından bu yana arttığını belirtti. Bunun sebebininin, anayasaların normal usulle değil, daha çok askeri ve darbe yöntemiyle yapılmış olmasından kaynaklandığını ifade eden Kuzu, ‘’Çünkü orada her konuyu yasayla düzenleme ve kurala bağlama kaygısı var’’ dedi. Türkiye’deki sorunların anayasalar yapılırken milletin konu dışında tutulmasından kaynaklandığını dile getiren Kuzu, ‘’Millî iradeye güvensizlik devam ettiği sürece Türkiye’de yeni bir sivil anayasa yapma şansını yakında görmüyorum. Ben anayasayı hiç olmazsa pey der pey değiştirmeye devam edelim, ne yapabilirsek onu yapalım diye düşünüyorum’’ diye konuştu. Kuzu, Türkiye’de son dönemde anayasa tartışmalarının hep yapıldığını ifade ederek, ancak çözüm konusunda orta yol bulunamadığını kaydetti. Anayasa’nın 1980 yılından bu yana 16 kez değiştirildiğini ve bu değişikliklerin olumlu olduğunu vurgulayan Kuzu, 2001 yılında ise çok daha geniş kapsamlı bir değişiklik yapıldığını belirtti. Kuzu, ‘’Yapılan değişikliklere rağmen Anayasa neden tartışma olmaktan çıkmıyor? Çünkü Türkiye’de kendini millî iradenin üzerinde gören güçler var. Türkiye’de son yıllarda anayasa tartışması başlattık. Bir metin hazırlandı 2007 yılında tarafımızdan, ama mevcut muhalefet tarafından daha çıkmadan boğuldu’’ şeklinde konuştu. İstanbul / aa

11.10.2009


 

Atalay: Ceylan’ın ölümünü detaylarıyla inceletiyoruz

İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde Ceylan Önkol’un ölümüyle ilgili olarak, ‘’Olayı bütün detaylarıyla inceletiyoruz’’ dedi. Bakan Atalay, Mardin’in Nusaybin ilçesindeki Demokrasi Parkı’nda sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. Vatandaşlarla sohbet eden Bakan Atalay, 28 Eylül 2009 tarihinde, Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Şenlik Köyü bölgesinde, 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ölümünün ardından yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. AKP İktidarı döneminde haksızlıkların üzerine gidildiğini, demokratik ve insan haklarının genişletildiğini kaydeden Bakan Atalay, şunları söyledi:

‘’Geçmiş dönemlerin faili meçhulleriyle uğraşıyoruz. Daha önceki karanlık dönemleri aydınlatıyoruz. Lice’deki olayla ilgilenilmiyor zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu olayın olduğu günden beri en az 10 defa Diyarbakır Valisi ve oradaki ilgililerle görüştüm. Daha ilk gün Başbakan benden not ve bunun açıklamasını istedi. Ben de Valilik ve jandarmanın açıklamalarını istedim. Olayı bütün boyutlarıyla inceletiyoruz. En küçük ayrıntıya kadar. Orada bulunan unsurları kriminal laboratuvarlarında inceletiyoruz. Sonuçlarını bekliyoruz. Bunun sonuna kadar gidilecek. Bundan emin olun. İlgisiz değiliz.’’ Mardin / aa

11.10.2009


 

Törelerimiz ve İslâm konusu tartışılacak

AKADEMİK Dayanışma Araştırma ve Geliştirme (ADAG) Vakfı tarafından düzenlenen “Feodalite Ekseninde Törelerimiz ve İslâm” konunu panel düzenlenecek. ADAG Vakfı’ndan yapılan açıklamada, “Türkiye’de yaşanmakta olan feodalite ve yanlış töre uygulamaları ile ilgili değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz” denildi. Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun açış konuşmasıyla başlayacak olan paneli Prof. Dr. Orhan Ayyıldız yönetecek. Konuşmacılar ise şu isimlerden oluşuyor: Doç. Dr. Mahzar Bağlı, Dr. Yaşar Yiğit, Prof. Dr. Ali Bakkal. ADAG Vakfı Şanlıurfa Şubesi ve Şanlıurfa Müftülüğünce organize edilen panel 24 Ekim 2009 Cumartesi, Saat 20.00’da Şanlıurfa DSİ Konferans Salonunda gerçekleştirilecek. İstanbul / Yeni Asya

11.10.2009


 

Eğitimciler, geçim düzeyinin altında yaşıyor

EĞİTİM çalışanları hayatını normal geçim düzeyinin altında sürdürüyor. Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM), eğitim çalışanlarının 2009 Eylül ayına ilişkin “Geçim Düzeyi Raporu”nu açıkladı. Araştırmaya göre, 4 kişilik bir eğitim çalışanı ailesinin normal standartlarda hayatını idame ettirebilmesi için bin 225 TL alan, eşi çalışmayan, 0-6 ve 6-12 yaş grubu iki çocuğu olan 15 yıllık bir yardımcı hizmetler sınıfı çalışanının en az 2 bin 112 TL, 9 yıllık bir öğretmenin 2 bin 238 TL, akademisyenin (Yrd. Doç. Dr.) ise 2 bin 608 TL maaş alması gerekiyor. Araştırma, yardımcı hizmetler sınıfındaki 15 yıllık bir eğitim çalışanının aldığı maaşın yüzde 51.93’ünü gıda ve konuta ayırdığını ortaya çıkardı. Ankara / Ahmet Terzi

11.10.2009


 

En iyi 100 üniversitede Türkiye yok

DÜNYANIN en iyi 100 üniversitesi listesine Türkiye’den hiçbir üniversite giremedi. Dünyanın en iyi 100 üniversitesi listesi belli oldu. İngiliz Guardian gazetesinin, Times Higher Education ve QS Top Universities tarafından yapılan araştırmaya dayandırdığı haberinde, Oxford Üniversitesi’nin alt sıralara düştüğü görülürken, Asya’daki akademik gelişimin, yakında ABD’nin eski ve saygın 8 üniversitesinden oluşan Ivy League’e ile Oxford ve Cambridge üniversitelerinin birleşimi Oxbridge’e meydan okuyacağı belirtildi. Listeye göre, en iyi 10 üniversitenin 4’ü, 100 üniversitenin de 18’i Büyük Britanya’da yer alıyor. Listeye geçen yıl 42 üniversite sokan Kuzey Amerika’dan bu yıl ise listeye giren üniversite sayısı 36. Öte yandan Asya’dan listeye giren üniversitelerin sayısı geçen yıla göre 2 artarak, 14’den 16’ya yükselirken, Tokyo Üniversitesi 22. sırada, Hong Kong Üniversitesi 24. sırada yer alıyor. Listede Türkiye’den ise hiçbir üniversite yer almadı. Ankara / aa

11.10.2009


 

Yaz saati uygulaması 25 Ekim’de sona eriyor

YAZ saati uygulaması sona eriyor. 25 Ekim Pazar günü saat 04.00’de saatler 1 saat geri alınacak. Yaz saati uygulamasına 29 Mart 2009 tarihinde geçilirken, saatler 03.00’de bir saat ileri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da 7 Mart tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştı. Buna göre yaz saati, bir başka deyişle ‘ileri saat’ uygulaması, 29 Mart Pazar günü saat 03.00’de saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlarken, 25 Ekim Pazar günü saat 04.00’de saatlerin 1 saat geri alınmasıyla sona erecek. Yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor. Geçmiş yıllara bakıldığında yaz saati uygulaması, Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle birlikte Mart ayının son Pazar günü başlayıp, Ekim ayının son pazar günü bitiyor. Yaz saati uygulamasıyla, her yıl, ‘’orta ölçekli’’ bir hidroelektrik santralinin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyor. İleri saat uygulamasıyla işe erken başlamak ve çıkmak, aydınlatma, ısıtma, soğutma açısından önem taşıyor. Ankara / aa

11.10.2009


 

Büyük Avrupa’ya kıymetli örnek

OSMANLI Devleti, İrlanda’da 1845 yılında yaşanan ve halkın büyük bir bölümünü açlıkla yüz yüze getiren kıtlık sebebiyle bin altın yardımda bulundu. Derlnenen bilgilere göre, 1845’te kıtlık yaşanan İrlanda’ya Osmanlı Devletinin yaptığı maddi yardım üzerine İrlandalı asilzadeler bir teşekkür mektubu gönderdi. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığında yer alan ve Padişah Abdülmecid’e hitaben yazılan 1847 tarihli mektupta, şu ifadeler yer alıyor: ‘’Majesteleri Osmanlı Padişah’ı Sultan Abdülmecid Han’a, Tanrı majestelerinden razı olsun. Biz aşağıda imzası bulunan İrlandalı asilzadeler, ileri gelenler ve bütün halk olarak, majesteleri tarafından çilekeş ve ıztıraplı İrlanda halkına gösterilmiş olan ihsan ve teveccühün cömertliğine en derin teşekkür ve minnetimizi ifade etmek ve halkımız adına İrlandalıların sıkıntılarını hafifletmek ve acılarını dindirmek için gönderilen bin poundluk cömert yardıma, teşekkür için müsaadenizle hürmetlerimizi sunuyoruz. Eşine az rastlanır türde, ülkemizde ansızın ortaya çıkan kıtlık ve fakir halkın karşı karşıya kaldığı çaresizlik Allah’ın hikmetiyle takdir olunmuştur. İrlanda halkının, bu durumda kendilerini ve ailelerini açlık ve ölümden korumak adına diğer ülkelerin şefkat ve cömertliğine başvurmaktan başka seçeneği kalmamıştır. Majestelerinin bu zor durumdaki insanların yardım talebine verdiği mertçe cevap büyük Avrupa devletlerine kıymetli bir örnek olmuştur. Bu, vaktinde yapılmış hayırlı davranış, pek çok kişiyi ferahlatmış ve ölümden kurtarmıştır. Onlar adına tekrar majestelerine minnettarlığımızı sunmak, idareniz altında bulunan ve ihsanınızda payı olan halkınızın ve ülkenizin, katlanmak zorunda kaldığımız sıkıntılardan muhafaza buyrulması dileğimizi izninizle ifade ediyoruz.’’ İstanbul / aa

11.10.2009


 

DÜNYADA 4 BİN 525 KİŞİ ÖLDÜ

DOMUZ gribinin 191 ülke ve bölgede en az 4 bin 525 kişinin ölümüne sebep olduğu bildirildi. Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) yapılan açıklamada, 2 Ekim’den bu yana 417 kişinin daha öldüğü ve domuz gribinden ölenlerin sayısının 4 bin 525’i bulduğu kaydedildi. DSÖ sözcülerinden Gregory Hartl, hastalığın kuzey yarımkürede, özellikle ABD, Meksika, Kanada’nın kimi bölgeleri, İrlanda, Belçika, Hollanda, İsrail ve Japonya’da yayılmasını sürdürdüğü, güney yarımkürede ise gerilediğini söyledi. 3 bin 292 kişinin öldüğü, 146 bin 16 kişinin hastalandığı Kuzey Amerika’nın, domuz gribinden en çok etkilenen bölge olmaya devam ettiği, Avrupa’da da 59 binden fazla vak'anın belirlendiği, en az 193 kişinin hastalıktan öldüğü de açıklandı. Cenevre / aa

ALINACAK BİREYSEL TEDBİRLER

SAĞLIK Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Seraceddin Çom, belirledikleri domuz gribine karşı alınacak kişisel önlemleri ise şöyle sıraladı:

Öksürme ve hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu bir mendille kapatınız. Mendili kullandıktan sonra çöp sepetine atınız.

Öksürdükten ve hapşırdıktan sonra ellerinizi bol sabun ve suyla yıkayınız.

Kirli ellerinizle gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmayın.

Domuz gribine yakalanırsanız, belirtilerin başlamasından 7 gün sonrası ya da belirtilerin tamamen geçmesinden bir gün sonrasına kadar evde istirahat edin.

Hastalığın bulaşmaması için çevrenizdeki kişilerden uzak durun.

Bulunduğunuz mekânı sık sık havalandırın.’’

11.10.2009


 

Çağlayan’da bugün yollar kapalı

ÇAĞLAYAN Meydanı’nda yapılacak açık hava toplantısı sebebiyle bazı yollar gerektiğinde trafiğe kapatılacak. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, Bugün 11.00-16.00 saatleri arasında yapılacak açık hava toplantısı dolayısıyla Piyalepaşa Bulvarı Çağlayan Meydan tarafı, Memorial Köprü ve Çağlayan arası, Okmeydanı’ndan Piyalepaşa’ya katılım, Vatan Caddesi’nden Çağlayan Meydan’a çıkış Gelin Sokak, Kağıthane Caddesi ile Çağlayan Meydan’a çıkan kısmı Gelin Sokak ile Çağlayan Meydan arası, Abide-i Hürriyet Caddesi’nin İzzetpaşa Caddesi ile Çağlayan Meydan arasının, saat 08.00’den itibaren gerektiğinde trafiğe kapatılacağı belirtildi. İstanbul / aa

11.10.2009


 

Yapısal değişim başlatılmalı

Eğİtİm-Bİr-Sen 15. Başkanlar Kurulu Toplantısı Sonuç Bildirgesi’nde, sivilleşme ve demokratikleşme çalışmalarına hız verilmesi gerektiği vurgulanarak, yargı, eğitim ve kamu yönetiminde yapısal değişim ve dönüşüm başlatılması istenildi.

Eğitim-Bir-Sen 15. Başkanlar Kurulu Toplantısı Sonuç Bildirgesi açıklandı. Bildirgede, Türkiye’yi bürokratik oligarşinin değil, halkın seçtiklerinin yönetebilmesi için sivilleşme ve demokratikleşme çalışmalarına hız verilmesi; yargı, eğitim ve kamu yönetiminde yapısal değişim ve dönüşüm başlatılması istenildi. Özerk üniversite ve özgür bilim hedeflerine ulaşabilmek için YÖK’ün Anayasal kimliğine ve varlığına son verilmesi gerektiği vurgulanan bildirgede, çalışma ve eğitim-öğrenim haklarını engelleyen başörtüsü yasağının derhal kaldırılması talep edildi.

Başkanlar Kurulu Toplantısı’nda alınan diğer kararlar şunlar:

* Türkiye’de pek çok alanda yaşanan sorunların temel kaynağı ‘demokratikleşme sorunu’dur. Türkiye’nin demokrasi standardının yükseltilmesi ancak bir zihniyet değişimiyle mümkündür. Türkiye’nin önünün açılması, millet iradesinin kayıtsız şartsız hâkim olması için, darbenin gölgesinde, demokratik olmayan yöntemlerle hazırlanan ve kabul ettirilen 12 Eylül Anayasası tamamen kaldırılmalı, kurumlar arası mutabakatın arandığı değil, milletin mutabakatının sağlandığı yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.

* Demokratikleşme sürecinde farklı bütün kimliklere saygılı olan ve her kimliğin kendini ifade edebileceği özgürlükçü ortam meydana getirilmelidir. Devlet kendini yeniden tanımlamalı ve vatandaşıyla arasına yerleştirdiği bütün kalkanları ortadan kaldırmalıdır. Bu çerçevede; herkesten kuşkulanan devletten herkesi kucaklayan devlete, hakları sınırlayan devletten hakları koruyan devlete, yargılayan devletten yardımlaşan devlete, sorgulayan devletten sorun paylaşan devlete geçilmelidir.

İNSAN HAKLARI İHLÂLLERİNİN

HESABI SORULMALI

* Türkiye’nin aydınlık yarınlarına giden yoldaki engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik başta Ergenekon örgütü olmak üzere tüm karanlık oluşumların üzerine gidilmeli, bu konudaki sıcaklık yitirilmemelidir. Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerinin ve işlenen faili meçhul cinayetlerin hesabı sorulmalıdır.

* 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikası Kanunu mutlaka grevli ve toplu sözleşmeli hale getirilmeli

* Ek derslerle ilgili hakkaniyet ölçülerini gözeten, mağduriyete ve suistimale yol açmayan yeni bir düzenleme yapılmalıdır.

* Eğitim çalışanlarının, her yıl Maliye Bakanlığı’nca belirlenen gelir dilimi uygulamasında, üst gelir dilimine girdikleri gerekçesiyle yılın ikinci yarısında cüz'î miktarlarda verilen zamları adeta geri alındığından, gelir vergisi matrahının gelir dilimi uygulaması ile ilgili yeniden bir düzenleme yapılmalıdır.

* İkili öğretim yapan eğitim kurumlarında görevli yöneticiler ile diğer personele fazla çalışmaları karşılığında ek ücret ödenmelidir.

* Eğitim çalışanlarının tedavi yolluklarının ödenmesinde yaşanan mağduriyetler sona erdirilerek, tedavi masrafı, harcama yapılan ayı müteakip ilk aylıkla birlikte ödenmelidir.

* Öğretmenlerin kariyer basamaklarında yükselmesine ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı doğrultusunda yasal düzenleme yapılarak, kariyer basamaklarında yükselme süreci acilen başlatılmalıdır.

* İLKSAN’a zorunlu üyelik uygulaması sona erdirilmeli, üyelikten ayrılmak isteyenlerin birikmiş aidatları enflasyon karşısındaki erimeleri dikkate alınarak mağduriyete yol açmadan iade edilmelidir. Ankara / Fatih Karagöz

11.10.2009


 

BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI İNSAN HAKLARI SORUNU

- MAZLUMDER Kütahya Şubesi Başkanı Lütfiye Özkul, başörtüsü yasağının bir insan hakları sorunu olduğunu belirtti. Kütahya MAZLUMDER Şubesi tarafından Kütahya Belediyesi önünde düzenlenen açıklamada, başörtüsüne özgürlük talebi dile getirildi. MAZLUMDER Kütahya Şubesi Başkanı Özkul, yaptığı açıklamada, başörtüsü yasağının, Türkiye’de kadınların başörtülü olmalarından dolayı başta eğitim ve çalışma olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerini kullanmalarının devlet tarafından engellenmesinden ve onların bazı sivil ve siyasal haklarını kullanmalarının yasaklanmasından doğan bir insan hakları sorunu oluduğunu vurguladı. Özkul, önceleri üniversitelerde veya kamu kurumlarında sınırlı bir biçimde uygulanan yasağın alanının son yıllarda belirgin olarak genişletilmiş ve başörtülü kadınlara sürücü belgesi ve sağlık karnesi verilmemesi veya bazı hastanelerde tedavi taleplerinin geri çevrilmesi gibi yeni ihlal biçimleri aldığını belirtti. Özkul, şunları kaydetti: “Başörtüsü yasağı bağlamında ülkemizde yüzlerce hak ihlâliyle karşılaşılmıştır. Bunların son örneklerini geçtiğimiz günlerde hepimiz şahit olduğumuz nikâh işlemleri sırasında yaşanan mesele ve çarşaflı bir bayanın muayene edilmemesiyle gündeme getirmek istedik. Bugün için Türkiye Cumhuriyeti’nde başörtüsünü yasaklayan herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. İnsanlar keyfi tavırlar içine girip başörtülü bayanları toplumun bir parçası olarak görmemek ve hizmette engel tanımak gibi büyük bir ayrımcılık yapma hürriyetine sahip değildirler. Bu bir suçtur.” Özkul, bundan sonra her Cumartesi yaşanan bütün hak ihlâllerini buradan protesto edeceklerini kaydetti. Kütahya / Yeni Asya

11.10.2009


 

Çiçek: Afetlerde herkes sorumlu

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, afetlerde suçlu arama gayretinde olunmaması gerektiğini belirterek, “Ortada üzücü bir durum varsa, bunda hepimizin sorumluluğunun olduğunu kabul etmemiz lâzım. Hiç kimse bu konuda masum değildir” dedi. Çiçek, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileriyle geçen ay meydana gelen sel felâketinin boyutlarını ve müdahale çalışmalarını değerlendirdi. Karmaşık ve çok gerilerden gelen bu sorunun, Türkiye’nin her yerinde bulunduğunu ve ülkenin öncelikli bir sorunu olduğunu belirten Çiçek, şunları söyledi: “Bir yerden başlamamız gerekiyor. Bir yerden başlarken suçlu aramak gayretinde olmaksızın, ‘bu iş senin zamanında, benim zamanımda oldu’, bu tartışmalar bizi hiçbir yere getirmez. Ortada üzücü bir durum varsa, bunda hepimizin sorumluluğunun olduğunu kabul etmemiz lâzım. Hiç kimse bu konuda masum değildir. Tutun ki sorumluluğun yüzde 99’u bende, yüzde 1’i de bir başkasındadır. Bunların hepsi bir araya geldiği zaman bu üzücü durumlar meydana geliyor. Bu çalışmaları yaparken bundan sonra hiç olmazsa bu zararları asgariye indirebilmek ama mevcut yaraları da sarmaya yönelik çalışmayı başlattık.” İstanbul / aa

11.10.2009


 

“Memurun sesine de bu sese de kulak verin”

Memur-Sen, 2009 Toplu Görüşme sürecinde, kamu çalışanlarına “anbar boş” diyerek yüzde 2,5+2,5’den fazla artış yapmayan hükümete bütün Türkiye’den, “Anbar boş ise; kimler kim için boşalttı” diye sordu. Memur-Sen ayrıca, IMF yöneticilerine, “dışarının sesini duyun” diyen Başbakan Erdoğan’ın da kendi seslerine kulak vermesini istedi. 2009 Toplu Görüşmeleri’nin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine, meydanlara ineceğini açıklayan Memur-Sen, ikinci kitlesel eylemini gerçekleştirdi. Ankara’daki açıklama, Kızılay-Güvenpark’da gerçekleştirildi. Memur-Sen adına açıklamayı, Memur-Sen Genel Mevzuat ve Toplu Görüşme Sekreteri ve Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul yaptı. Tonbul, Başbakan Erdoğan’a seslenerek, “Sayın Başbakan IMF toplantısında IMF yöneticilerine yönelik olarak ‘Dışarının sesine kulak verin’ demişti. Biz de Sayın Başbakan’ın alanlardan yükselen Memur-Sen’in haklı sesine kulak vermesini ve Bakanlar Kurulu’nun ilk toplantısında Kamu İşveren Kurulu’nun dayatmasını bozarak Uzlaştırma Kurulu’nun kararları ışığında yeni bir değerlendirme yaparak kamu görevlilerinin yüzünü güldürmesini bekliyoruz” dedi. Kendilerine “Ambar boş” dendiğini hatırlatan Hacı Bayram Tonbul, “Ambar boş ise kim ve kimler için boşaltıldı? Ambarın boş olmasına rağmen özel sektöre 54.3 milyar TL kaynak nereden bulundu? Kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeme kriteri getirilirken, bankalar nasıl yüzde 30’ların üzerinde kar yapabiliyor? Kamu görevlileri için 1 milyar TL ilâve kaynak bulunmasının bütçe dengelerini bozacağı iddia edilirken, ekonomik paket bütçe dengelerini nasıl bozmuyor, bu sorulara cevap bekliyoruz” diye konuştu. Ankara / Recep Gören

11.10.2009


 

Türkiye, Mescid-i Aksa’da yapılanlara sessiz kalmasın

Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Isparta İl Başkanı Ahmet Tahir Akçil, İsrail’in bütün dünyanın gözleri önünde Mescid-i Aksa’ya karşı yaptığı menfur saldırıyı büyük bir gözü dönmüşlük olarak değerlendirdi. Mescid-i Aksa’nın bütün İslâm âleminin ortak mirası olduğunu hatırlatan Akçil, “Bu mirası korumak ve Siyonistlerin kirli planlarına karşı çıkmak bütün Müslüman ülkelerin boynunun borcudur. Ancak bu mirasa sahip çıkmak en fazla İslâm ümmetinin hamisi konumunda bulunan Türkiye’ye yakışır” dedi. Akçil, Türkiye’nin meseleye öncelikle sahip çıkarak ciddî bir adım atmasının dinî ve tarihî bir görevi olduğunu ifade ederek, “Orada İsrail ordusu tarafından bir kuşatma yaşanmaktadır. Bu da bizim Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nı kutladığımız bir döneme denk gelmiştir. Unutmayalım ki bugün Mescid-i Aksa’ya sahip çıkamazsak, yarın Sultanahmet’i, Selimiye’yi de koruyamayız. Nitekim İstanbul’un fethinin sembolü olan Ayasofya hâlâ ibadete kapalıdır” diye konuştu. Akçil, açıklamasında, başta D-8 ve İslâm Konferansı Teşkilâtı olmak üzere bütün uluslar arası kamuoyunu göreve dâvet etti. Isparta / cihan

11.10.2009


 

Ucuz kıyafet kampanyasında izdiham

İstanbul’da bir mağazanın “9 TL’ye Tüm Aile Giyinecek” sloganıyla başlattığı kampanyada yoğunluk sebebiyle izdiham yaşandı. İkitelli’deki İstanbul Deposite Outlet’te açılan mağazaya geceden gelen vatandaşlar beklemeye başladılar. Mağazanın saat 11.00’de kapılarının açılmasıyla beraber içeriye giren vatandaşlar satılan tekstil ürünlerine hücum etti. Yaklaşık yarım sat içerisinde tüm ürünler tükenirken izdiham yaşandığı gözlendi. Kampanya kapsamında stoklarla sınırlı olan bir adet bayan takım elbise 3 liradan, 1 adet erkek takım elbise 3 liradan, 1 adet gömlek 1 liradan, 1 adet kravat 1 liradan, 1 adet pantolon 1 liradan ve 1 adet t-shirt 10 kuruştan satıldı. İstanbul / aa

11.10.2009


 

Otomobil göle devrildi: 5 ölü

Ankara’da meydana gelen trafik kazasında göle devrilen otmobildeki 1’i çocuk 2 erkek, 3 bayan toplam 5 kişi boğularak öldü. Alınan bilgiye göre, Ankara’dan Polatlı yönüne giden Yusuf Yücel idaresindeki 06 U 4289 plâkalı otomobil, Temelli mevkisinde bariyerlere çarparak Muhsin Yazıcıoğlu Parkı’ndaki göle devrildi. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen itfaiye ve polis ekipleri, otomobildeki 5 kişinin cesedine ulaştı. Otomobilde boğularak ölenlerin, sürücü Yusuf Yücel ile Gülsüm Su, Güldeniz Yücel, Emine İnce ve Samet Aydın olduğu tespit edildi. Cesetlerin, dalgıçlarca çıkarılarak Ankara Adlî Tıp Morgu’na götürüldüğü ve soruşturmanın sürdürüldüğü öğrenildi. Kazada ölenlerin Polatlı’dan Çorum’a düğüne gittiği ve kazanın Çorum’dan dönerken yaşandığı öğrenildi. Ankara / aa

11.10.2009


 

Bu sefer de Kulu’da 3 çocuktan haber alınamıyor

Konya’nIn Kulu ilçesinde dün evlerinden ayrılan 3 çocuktan haber alınamıyor. Konya Emniyet Müdürlüğü, önceki gün öğle saatlerinden bu yana haber alınamayan 3 çocuğun bulunması için geniş çaplı çalışma başlattı. Edinilen bilgiye göre, önceki gün öğle saatlerinde Tahir (13) ile kardeşi Davut Akyüz (11) ve arkadaşları İhsan Özer (11), ‘’okula gidiyoruz’’ diyerek evlerinden ayrıldı. Çocuklar akşam eve dönmeyenince aileleri, durumu polise bildirdi. Polis, yaptığı araştırmada, 3 çocuğun Kulu Otogarından saat 12.30’da Ankara-Alanya seferini yapan bir yolcu otobüsüne bindiğini tesbit etti. Kaybolan Davut ve Tahir’in annesi Zahide Akyüz, çocuklarının üzerinde hiç para olmadığını ve ‘’okula gidiyoruz’’ diyerek evden ayrıldıklarını belirtti. Çocuklarının Konya’ya gittikleriyle ilgili duyumlar aldıklarını ifade eden anne Akyüz, Konya’da bulunan akrabalarını arayarak yardım istediklerini, çocuklarının hayatından endişe ettiklerini bildirdi. Kaybolan çocuklardan İhsan Özer’in dedesi Ömer Özer de torunun bugüne kadar ilçe dışına hiç çıkmadığını söyledi. Kulu / aa

11.10.2009


 

Teröristler kamyon yaktı

Tuncelİ’de bir grup terörist, hidroelektrik santralı inşaatı yapan firmaya ait kamyonu yakıp kaçtı. Alınan bilgiye göre, teröristler, şehir merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Dinar Hidroelektrik Santralı inşaatında, bir firmaya ait iş makinelerine saldırdı. İnşaat alanındaki bir kamyonu yakarak kullanılamaz hale getiren teröristler, 1 ekskavatör ve 1 adet kamyonun da camlarını kırdı. Teröristler, güvenlik güçlerinin anında olay yerine gelmesi üzerine camlarını kırdığı araçları yakamadan bölgeden uzaklaştı. Güvenlik güçleri, teröristlerin yakalanması için operasyon başlattı. Tunceli / aa

11.10.2009


 

Kayseri’de ‘bebek ormanı’ oluşturulacak

KAYSERİ'DE Erciyes Dağı eteklerine ve Ağırnas beldesine, yıl içinde doğan her bebek için fidan dikilerek, ‘’Bebek Ormanı’’ oluşturulacak. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından, Kayseri-Erciyes yolu 15. kilometredeki Türk Telekom Röle İstasyonu yanında bulunan alana ve Mimar Sinan’ın doğum yeri olan Ağırnas beldesine, bu yıl doğan her bebek için bir fidan dikilecek. Kayseri’de 2008 yılında 21 bin 826 bebek doğduğu göz önüne alınarak, ‘’Bebek Ormanı’’na 25 bin fidan dikilmesi planlanıyor. Erciyes’e ve Tomarza ilçesi Pusatlı Köyü yakınına da 1.1 milyar sedir tohumu ekilerek, Kayseri’nin yeşil alan oranı arttırılmaya çalışılacak. Kayseri / aa

11.10.2009


 

Hanak Kaymakamından öğrencilere matematik kursu

Ardahan’In Hanak Kaymakamı Süleyman Ovalı, eğitime destek olmak amacıyla ilköğretim öğrencilerine matematik kursu vermeye başladı. Eğitim gönüllüsü Kaymakam Ovalı, ilçedeki öğrencilerin SBS’deki başarısını arttırmayı hedefliyor. Ovalı’nın Kaymakamlık hizmet binasında, hafta içi her gün 17.00-19.00 saatleri arasında verdiği kursa, 12 ilköğretim 7. sınıf öğrencisi katılıyor. Kaymakam Ovalı, ilçedeki öğrencilerin eğitim ve öğretimdeki başarılarını arttırmak için ilköğretim öğrencilerine yönelik matematik kursu vermeye başladığını söyledi. Eğitimin önemine dikkati çeken Ovalı, şunları kaydetti: ‘’Biz eğitimde başarı için herkesin taşın altına elini koymasını isterken buna önce bizim başlamamız gerektiğine inanarak böyle bir çalışma başlattım. Artık bizler Ardahan’ın, Hanak’ın ÖSS veya SBS’de sonuncu olmasını istemiyoruz. Bunu istemezken, bizimde sahaya inmemizin gerektiğine inandım. Bu nedenle önce ben taşın altına elimi koymaya karar verdim. Belki benim bu durumumu gören başkaları da üzerine düşeni yapmaya çalışacak.’’ Ovalı, öncelikli olarak matematik kursuna katılan öğrenci sayısını arttırmaya çalışacağını, ardından vakit bulması halinde İngilizce kursu da verebileceğini kaydetti. Ardahan / aa

11.10.2009


 

Romanyalı kadın Müslümanlığı seçti

DENİZLİ'NİN Tavas ilçesine bağlı Ovacık Köyünde ikamet eden Romanya asıllı bir kişi İslâm dinini kabul etti. Daha önce Ortodoks olan Georgete Lon (29), ülkesine çalışmak için gelen bir Türk’le evlendi. Uzun süre Romanya’da yaşayan çift, 4 yıl önce Ovacık’a yerleşti. Burada Müslümanların hayatını gözleyen Lon, din değiştirmeye karar verdi. Tavas Müftlüğü’nde düzenlenen ihtida töreniyle Kelime-i Şehadet getirip Müslüman olan Georgete Lon, Cennet adını aldı. Çok mutlu olduğunu söyleyen Cennet Lon, insanlar arasındaki yardımlaşmanın ve saygının İslâmiyet’te çok önemli olduğunu söyledi. Tavas Müftüsü Ramazan Çemen de Cennet Lon’a Kur’ân ve çeşitli hediyeler verdi. Denizli / cihan

11.10.2009


 

İstanbul’a gıda desteği

TOKAT'IN Başçiftlik ilçesindeki vatandaşlar her yıl hasat mevsiminin ardından İstanbul’daki yakınlarına kamyon ve tırlarla gıda maddesi gönderiyor. Vatandaşlar ilçede her yıl hasat mevsiminin ardından İstanbul’da yaşayan yakınları için gıda çuvalı hazırlıyor. Vatandaşlar İstanbul’daki yaklaşık 500 hane Başçiftlikliye göndermek üzere hazırladıkları gıda maddelerini Başçiftlikliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin organizasyonuyla ilçeye gelen kamyon ve tırlara yüklüyor. Bu yıl da hazırlanan çuvallar 2 tır ve 4 kamyonla İstanbul’a gönderildi. Başçiftlikli vatandaşların İstanbul’daki yakınlarına gönderdiği ürünlerin tamamı yöreye ait olan patates, kuşburnu, kuru gıda ve konserveden oluşuyor. Yükleme işi ise derneğin düzenlediği, İstanbul’daki semtlere, oturma şemasına göre hazırlanan listeye uygun şekilde yapılıyor. Böylece kargaşa ve karışıklığın da önüne geçiliyor. Vatandaşlar yükleri karşılığı kilogram başına 20 kuruş ödüyor. Gıda yüklü tır ve kamyonlar İstanbul’da semtlere göre çuvalları sahiplerine ev ev dağıtıyor. Dernek Başkanı İsmail Kapusuz, İstanbul’a göçen hemşehrilerinin ilin değişik semtlerinde yaklaşık 500 haneye ulaştığını belirterek, her yıl Ekim ayında ilçeden vatandaşların İstanbul’daki yakınlarına uzun süre yetecek gıda maddesi gönderdiğini söyledi. İstanbul’daki gurbetçilere gönderilen gıda maddelerinin önceleri ailelerin tuttuğu araçlarla iletildiğini kaydeden Kapusuz, yaklaşık 5 yıldır da derneğin organizasyonuyla taşındığını ifade etti. Tokat / aa

11.10.2009


 

Bursalılar aile hekimliğini sevdi

SAĞLIK Bakanlığı’nın, daha kaliteli hizmet sunmak amacıyla başlattığı aile hekimliği projesi Bursa’da büyük ilgi gördü. 1 Ekim’de uygulamanın başladığı şehirde, aile hekimleriyle tanışmak isteyen vatandaşlar sağlık ocaklarına akın etti. Sağlık ocaklarında tedavisi mümkün olan rahatsızlıklar için hastaneye gitmekten kurtulan vatandaşlar, sistemin hayata geçmesinden mutluluk duyduklarını dile getirdi. Sağlık İl Müdürlüğü yetkilileri ise 2,5 milyon nüfuslu, 22 hastane ve 10 bin sağlık personelinin bulunduğu şehirde, kişisel bazı sorunlar dışında önemli bir sıkıntı yaşanmadığını bildirdi. 1 Ekim’de aile hekimliği uygulaması ile tanışan Bursa, 9 gündür bu sistemi başarı ile uyguluyor. Şehirde 731 doktor, aile hekimi olarak görev yapıyor. Hazırlıklara aylar öncesinden başlayan Bursa İl Sağlık Müdürlüğü, yaklaşık 2 bin doktora uygulamayla ilgili eğitim verdi. Aile hekimi olmak için müracaat eden bin 200 doktordan şehir genelinde yapılan planlama doğrultusunda 731 doktora görev verildi. Bursa’da her aile hekimine 3 bin 200 kişi düşüyor. Uygulama ile sağlık ocağına giden hastanın hangi doktor tarafından muayene edileceği belli. Hastalar sağlık ocağı, verem savaş dispanseri ve sağlık merkezi gibi kurumlarda tedavi edemeyeceği hastalıklar için ikinci basamak kuruluşlara müracaat edebilecek. Bursa / cihan

11.10.2009


 

İhbar, at etini ortaya çıkardı

KONYA'DA bir ihbarı değerlendiren polis ve zabıta ekipleri, at iç organları, 2 at ve 93 kilo et ele geçirdi. Merkez Karatay İlçesi Akabe Mahallesi’ndeki bir evde at kesildiği yönünde ihbar alan polis, harekete geçti. Zabıta ekipleriyle birlikte Yusuf A’ya ait eve düzenlenen operasyonda, evde, daha önce kesilmiş bir büyükbaş hayvanın iç organları bulundu. Merkez Selçuklu ilçe Belediyesinin veteriner hekimi, organların bir ata ait olduğunu tesbit etti. Evin çardak kısmında da biri sakat iki atın bulunduğu belirlendi. Şüphelinin merkez Selçuklu ilçesindeki Zafer Sanayi’de bir lokantası olduğunu öğrenen ekipler, lokantada da ‘’bir büyükbaş hayvana ait’’ 93 kilogram et ele geçirdi. Konya / aa

11.10.2009


 

Ankara Keçisi tescillendi

GENETİK kaynağı Türkiye olan Ankara (Tiftik) keçisi, tescillenerek koruma altına alındı, ihracı da ön izne bağlandı. Varlığı binlerle ifade edilen sayılara düşen Ankara keçisi, genetik kaynaklarının korunması açısından ihracı yasak mallar listesinde bulunuyordu. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar sonucunda hem genetik ırk olarak tescil edilen hem de koruma ve ıslah projesi uygulanan Ankara keçisindeki ihracat yasağı kaldırılarak, ön izin alınarak ihracat imkânı getirildi. Ankara keçisinin ihracı ön izne bağlı mallar listesine alınmasına ilişkin karar, Resmî Gazete’nin 18 Eylül tarihli sayısında yayımlandı. Yetkililer, Türkiye’den damızlık ihracatına izin ve- rilmediğini belirtirken, ‘’İhracı ön izne bağlı mallar listesine alınması, ihracat izni veriliyor anlamına gelmiyor. Genetik kaynak olan hayvanların ve damızlıklarının ihracına izin ve-rilmiyor’’ dedi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün (TAGEM) sekreteryasında yürütülen Hayvan Irkı Tescil Komitesi, 2002 yılından bugüne kadar 40 hayvan ırkını genetik kaynak olarak tescil etti. Tescil, uluslar arası alanda, bu hayvanların genetik özelliklerini belirliyor ve kaynağının Türkiye olduğu anlamına geliyor. Ankara / aa

11.10.2009


 

Ağın, yine eczanesiz kaldı

KAYMAKAMIN tayin olması, Elazığ’ın Ağın ilçesini eczanesiz bıraktı. Ağın’da 5 yıl öncesine kadar bir eczacının diploması ile başka birinin işlettiği eczane 2004’te kapanınca, sağlık ocağı doktoru tarafından oluşturulan “ecza dolabı’’ sistemiyle vatandaşlar ilâçlarını temin edebildi. Ancak doktorun ilçeden tayiniyle bir yıl sonra ecza dolabı uygulaması da sona erdi ve Ağınlılar, çevre ilçelere, il merkezine giderek ya da bu gü- zergâhlarda çalışan minibüs şoförlerine sipariş vererek ilâçlarını almaya başladı. Ağın’daki eczanesizlik sorunu, 2007 yılında ilçeye atanan Kaymakam Soner Zeybek’in eczacı Gülhan Gürbüz ile geçen yıl evlenmesiyle çözüme kavuştu. Gülhan Gürbüz, eşinin de ilçedeki sıkıntıyı anlatması üzerine aynı yıl eczane açtı. İlâçlarını başka yerlerden almak zorunda kalan vatandaşlar bu gelişmeyle sıkıntıdan kurtuldu. Kaymakam Zeybek’in bu yıl Trabzon’un Şalpazarı ilçesine atanması, eczanenin de kapanmasına yol açtı. Devralacak bir talip çıkmayınca, kaymakamın eşi Gülhan Zeybek de eczaneyi kapattı. Belediye Başkanı Mustafa Yentür, 2 ay önce Kaymakam Zeybek’in tayininin çıkmasıyla eczanenin kapandığını, il-çeye bugüne kadar da bir başka eczacının gelmediğini söyledi. Ağın / aa

11.10.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.