17 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Röportaj

ELİFNUR KURTOĞLU

Bilinçaltımız Kur’ân’a göre programlanmış

Hayat sadece gördüklerimiz ve duyduklarımızdan mı ibaret? Biz farkında olmadan zihnimize yerleşen düşünceler, bir ürünü tercih ederken onu seçme sebeplerimiz nelerdir? Psikolog Hülya Turan’la bilinçaltının işlevleriyle ilgili bir söyleşi yaptık. Turan, Kur’ân-ı Kerim’de ve Risâle-i Nur’da kullanılan dil kalıplarının, hayatımıza ne denli olumlu etkiler bıraktığını anlattı.

Bilinçaltı nedir?

Bilinç ve bilinçaltı var. Bilinç uyanık zihnimizdir. Bilinçaltı ise zihnimizin depolama yeridir. Yunus Emre’nin tabiriyle “iç ben, dış ben” de diyebiliriz.

Bilinçaltı; Kişiyi korumak amacıyla çözülmemiş olumsuz duygularla bağlantılı anıları bastırır. Duyguları haklı göstermek ve serbest bırakmak için bastırılmış anıları sunar. Vücudu koruyor ve izlenmesini sağlıyor.

Bilinçaltı, emirlere uyar, net talimatlara çalışır. Yapar mısın, eder misin yerine emir cümlelerine itaat eder.

İçgüdüleri ve alışkanlıkları sürdürür, bütün algılamaları kontrol eder. Sürekli daha fazlası için programlanmıştır. Semboliktir. Her şeyi kişisel düzeyde ele alır. “En az çaba” ilkesiyle hareket eder. Yani bilinçaltı çabasız hareket eder. Bilinçte çaba vardır. Olumsuzlukları işleme almaz. Olumlu olanları kaydeder ve ondan daha çok etkilenir. Bilince olumsuz mesaj geldiğinde bunu kabullenmeyiz, ama bilinçaltına olumlu bir mesaj gelirse direkt kabulleniriz. Bundan dolayı iletişim tekniklerinde kullanırız.

Bilinci nasıl etkiler?

Uykularımızda, duygularımızla, alışkanlıklarımızla etkiler. Bilinç bir komut veriyor, bilinçaltı hemen ona göre programlıyor. Bilinçaltı itaatkârdır. Bu komutlara uyduğundan dolayı hipnozda veya farklı şeylerde kullanıyoruz. Orduda, askeriyedeki kişiler bilinçaltının tesiriyle emirlere uyuyorlar.

Bilinç ve bilinçaltının etkileşimi ile bütün hayatımız yeniden biçimlenir. Bu ikisinin uyumuna önem vermemiz lâzım.

Bilinçaltı inanç yasasıdır. İnandığı düşüncedir. Bütün deneyimlerimiz olaylar, şartlar ve eylemler bilinçaltımızın düşüncelerimize verdiği tepkidir. Sonucu ortaya çıkaran suç, inandığımız şey değil, zihnimizin ta kendisidir. Meselâ; Sabah bineceğimiz otobüsü kaçırmanın sebebi, trafik ve evdeki telâş olarak görülebilir. Her işi son ana bırakmak gibi bir ilke, otobüsü kaçırmak da bunun tabiî sonucu olabilecek bir risk olduğunu söyleyebiliriz. Bilinçaltımızda geç kalmayı düşünmüşüzdür. Kendimize olumsuz bir telkin vermişizdir.

Bilinçaltımız inandığı ve doğru kabul ettiği şeyleri aynen uygular. Meselâ; sevilmeyen yemekler, pırasayı sevmiyorsanız bunun sebebi, geçmişte bilinçaltına gönderdiğiniz “pırasadan nefret ediyorum” mesajının kodlanmasıdır. “Matematik zor” mesajı yıllar önce zihnimize yerleşmişse ya da anne ve baba tarafından telkin edilmişse, farkında olmadan matematiği sevmeyen bireyler ortaya çıkıyor.

Bu uyumu nasıl sağlanır?

Bilinçaltımız düzeli bir şekilde programlanırsa, bilinç de buna uyar. Bilinç düzeyinde inançlarımızda ve düşüncelerimizde seçici olmalıyız. Önce düşüncelerimizi değiştirmemiz gerekiyor. Düşüncelerimiz değişirse inançlarımız da değişir, inançlarımız değişirse tutumlarımız, tutumlarımız değişirse de davranışlarımız ve karakterimiz değişiyor.

İlk önce yapacağımız şey; seçici olmak. Olumsuz düşünce gelse de, olumlu düşüncenin telkiniyle diğerlerini arkada bırakmalıyız. Gündemimize bizim için uygun olanları seçmeliyiz.

O zaman izlediklerimiz, okuduklarımız, düşüncelerimiz hepsinin önemi var?

Evet, hepsi çok önemli. Bugün bunu izledik, kötü etkilendik diye düşünmeyin. Hemen onun yanına alternatif olarak, olumlu şeylerin üzerine yoğunlaşmalıyız.

Çocuklara televizyon izleme konusunda engel koyamıyorsun. Engeller tatlıdır, zaten engel koydukça çocuğu onun karşısında görürsün. “Yapma” kötü bir telkindir, onun yerine yapması gerekeni telkin edeceksiniz. Bazen anneler de farkında olmadan hipnozu kullanıyorlar. “Yavrum televizyon seyretme” yerine “oyuncağınla oyna” sözünü kullanmalılar. Sık sık “top oyna” deseler, top objesine doğru beyin algılamaya başlar. Topu düşünmeye başlar sembolik olarak. Kötü telkin unutulur gider.

Meselâ, sigara içen birine “sigara içme” yerine, “meyve suyu için” telkini çok daha etkilidir. Bunlar bilinçaltı yasası ile ilgili olan şeyler.

Bilinçaltına hitap eden gizli telkin teknikleri olduğu söyleniyor. Bu teknikler nelerdir?

Gizli telkinler bilinçaltına verilen olumlu mesajlardır. Bilinçli verilen telkinler meydandadır. Ama bilinçaltına verilen telkinler saklıdır. Anılardan, rüyalardan, Kur’ân-ı Kerim okumaktan bize telkinler geliyor. Bu olumlu telkinler kafamızda birikip hayatımıza aksediyor.

Bazı reklâmlarda gizli telkinler kullanılarak direkt bilinçaltına hitap edildiği söyleniyor. Bazı filmlerde de bu teknik kullanılıyormuş. İnsanın kulağının işitmediği frekansta mesajlar kaydediliyor, kulağımız işitmese bile beynimiz verilen mesajları algılıyormuş. Bu doğru mu?

Doğru. Çünkü onlar renkleri kullanıyorlar, emirleri kullanıyorlar. Orada kullanılan dil kalıpları çok önemlidir. Hipnozda da dil kalıpları önemlidir. Reklâmlarda hipnotik dil kalıplarını kullanıyorlar.

Nasıl meselâ?

“Bu sizin için çok önemlidir, muhakkak alın. Hayatınızın vazgeçilmez parçası” gibi. Öyle bir poh pohlayarak ortaya sunuyorlar ki, bilinçaltı bunları olumlu telkin olduğu için unutmuyor. Farkında olmadan kulağımız buna misafir kalıyor ve beynimize yerleşiyor. Bir de bunu renklerle, seslerle, fon müziği ile pekiştiriyorlar. İnanılmaz bir hipnotizma olayı işte.

Hangi renkler kullanılarak, ne yönde telkin yapılıyor?

Renklerin de çok önemi vardır. Meselâ, yiyeceklerde sarı, kırmızı kullanılır. Mavi renk kullanılmaz, çünkü iştahı kapatır. Hiçbir fast food dükkânının mavi ile döşendiğini görmemişsinizdir. Mavi zihni yansıtır. Daha çok bankalarda kullanılır. Ciddiyet verir. İşyerlerinde mavi gömlek giyinirler.

Çocuk mağazaları sarılı, turunculudur. Turuncu sıcakkanlı iletişim rengidir, göze çarpar. Gri renkte bir çocuk mağazası göremezsiniz. Hipnozda kullandığımız semboller gibi, çocukların sevdiği figürler kullanılır. Görsel olarak direkt bir telkin oluyor.

Sesler ve müzikler de ritmik oluyor. Bundan olayı bilinçaltına yerleşmesi daha kolay oluyor.

Bazı internet sitelerinde tabiattan su sesleri kaydedilmiş, onların arkasına kulağın işitmeyeceği şekilde gizli telkinler yerleştirilmiş. Geri dönüşümlere baktığımda müthiş bir ilgi gördüm. Günde 8-10 saat dinledik ve etkisini gördük diyorlar. Bunların gerçekten etkisi var mı?

Vardır. Olumlu şeyleri çok güzel duyuyoruz ve algılıyoruz. Kulağımızın işiteceği frekansta olması gerekmiyor. Bu konuda Kubilay Aktaş’ın bir kitabı vardır. “Gizli telkinlerle Kur'ân terapisi” adında. Orada da aynı şeyleri yapmış Kubilay Bey, fon müziği arkasında Kur’ân mesajlarını yerleştirmiş ve frekansını hafif tonda ayarlamış. Farkında olmadan oradaki âyetlere teslim oluyorsunuz.

Yani kulağımızla onu duyduğumuzun farkında değiliz, ama arkadan gelen telkini beyin algılıyor?

Evet, algılıyor. Çünkü bizim beynimiz de Kur’ân’a göre programlanmış. Her doğan çocuk İslâm fıtratında doğar denir ya, bunun gibi. O program bizim çekirdeğimizde yüklü. Fon müziği arkasındaki âyeti okumasak da, duymasak da bizim kabul etmemize sebep oluyor. Bilmeyen bir insan bile kabul eder.

Bilinçaltımız bizi hangi oranda etkiler?

Zihinsel hayatın yüzde 90’ından fazlası bilinçaltındadır. Bundan yararlanmayan kişiler, çok dar kalıplarda yaşayan kişilerdir. Böyle bir hazine var ve biz kullanmıyoruz. Dinî mesajlar bilinçaltına telkin edilirse, şimdiki kaos olmaz.

Kur’ân-ı Kerim’de hipnotik dil kalıpları kullanılıyor. Bu yüzden bilinçaltımıza hitap eder. Meselâ; “Oku. Yaradan Rabbinin adıyla oku.” Olumsuz bir cümle kullanılmıyor. Ne yapman gerekiyorsa, o söyleniyor. Acizliğine dem vuruluyor. İhtiyaçların açığa çıkarılıyor. Bu kalıplar incelense, âyetlerden çok fazla yararlanabiliriz. Gençlere öğretme açısından, günlük hayatı programlama açısından… Aynı olay Risâle-i Nur’da da var. Meselâ Hanımlar Risâlesi ve Gençlik Rehberinde hipnotik dil kalıpları özenle kullanılmış. Üstad, gençlerin dil kalıplarından daha fazla etkilendiğini bildiği için kullanıldığını düşünüyorum. Bu ona Allah’ın verdiği bir lütuftur.

Risâle-i Nur’da ne tür cümleler telkin veriyor?

Emir ve olumlu hitap eden, önemini birkaç kez vurgulayan cümleler. Rahman Sûresinde geçer “Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız?” mesaj arka arkaya telkin ediliyor. “Yapmalısın, etmelisin” gibi gereklilik kipleri ön plandaysa bu bilinçaltı yasasıyla ilgilidir.

Kubilay Aktaş’ın kitabından hatırlıyorum, kişinin rahatsızlığı neyse, neye ihtiyacı varsa bilinçaltı âyetleri ona göre bulur. Bir fabrikanın çeşitli yerlerine görülmeyecek şekilde mikrofonlar yerleştiriliyor. Fon müziğinin arkasına kulağın işitemeyeceği seviyede belli âyetler yerleştiriliyor. İflâsın eşiğinde olan fabrika bu durumda kurtuluyor ve büyük bir bereket geliyor.

Yahudilerin yaptığı da budur. Hipnotik dil kalıplarıyla işliyorlar. Filme daldığın anda vermek istediği mesajı veriyor. Hipnozda da bu vardır, anlatırsın anlatırsın kişi uyuklamaya başlayınca telkini verirsin. Filmlerde de böyle yapıyorlar.

Etrafımızdan sürekli telkinler geliyor diyorsunuz. İstemediğimiz telkinlere bilinçaltımızı nasıl kapatabiliriz?

Çevremize ve kendimize olumlu telkinler verdik, hayatımızı programladık. Bize zarar veren şeylerden de uzaklaştık. Böyle olunca daha önce bizi yüzde 80 etkileyen bir mesaj, sonraları yüzde 20 etkilemeye başlar. Yetişkinler için böyledir, ama çocuklar daha fazla etkilenir. Günlük hayatı programlamak için, gevşeme teknikleri dışında kendi kendine konuşmanın çok faydası var. Yapmak istediklerimizi dile getirdiğimizde dışarıdan gelen etki azalıyor. Günde 5 dakika sesli olarak, sesinin tonunu duyarak konuşulmalı. Yazmak da çok etkilidir.

ELİFNUR KURTOĞLU

17.10.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Röportaj

  (13.10.2009) - SAİD NURSî TOPLUMSAL BARIŞI TEMSİL EDİYOR

  (08.10.2009) - GÖLCÜK’TE İKAMET EDEN 40 YILLIK OKUYUCUMUZ İSMAİL KELEŞ:

  (06.10.2009) - 1982 anayasasına ‘hayır’ oyu verdik

  (05.10.2009) - Barış açılımında asker sonsuza kadar susmalı

  (04.10.2009) - Bayramların hatırlattıkları

  (03.10.2009) - Din eğitimi ilk sınıftan başlamalı

  (02.10.2009) - Din dersi demokrasiyle başladı

  (01.10.2009) - BAŞÖRTÜSÜ AÇILIMINDAN SÖZ EDEN YOK

  (30.09.2009) - Önyargılarla demokrasi olmaz

  (28.09.2009) - Resmî tarih yalanlarının sonu geldi

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.