14 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

 

Osmanlı entelektüeli: MOLLA FENARİ

OSMANLI entelektüellerinin dünyada çok daha iyi anlaşılması gerektiğini belirten Georgia Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alan Godlas, “Molla Fenari’nin insan-ı kâmil düşüncesi, dünyadaki bütün nefretleri bitirebilecek güçtedir” dedi. Osmanlı’nın ilk şeyhülislamı olan ve önemli bir bilim adamı olarak tarihe geçen Molla Fenari, Bursa’da yapılan bir sempozyumla anıldı. Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi iş birliğiyle düzenlenen Uluslararası Molla Fenari Sempozyumu, Tayyare Kültür Merkezi’nde yapıldı. Açılış konuşmalarından sonra ilk oturumda söz alan Amerika Georgia Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alan Godlas, Batıdaki bilim adamlarının Molla Fenari’yi örnek almaları gerektiğini söyledi.

Osmanlı’da tefsirle uğraşan âlimlerin “başkalarının çalışmalarına yorum yaptıkları” gerekçesiyle, Batılı bilim adamları tarafından incelenmediğini söyleyen Godlas, “Molla Fenari’nin Misbah’ül Üns isimli eseri, Sadrettin’i Konevi’nin Miftah’ül Gayb isimli eserinin tefsiridir. Ancak bu iki büyük Türk mütefekkirinin düşünceleri bugün bile insanlığın yaşadığı ızdırapları sona erdirebilecek derinliktedir. Maalesef Batı üniversiteleri bu tefsir eserlerini ağdalı ve orijinal fikirler değil de tercümeler olarak değerlendirdiği için tam olarak sahiplenmiyor, ilgilenmiyorlar. Molla Fenari bu sebeple Batı’da bilinmiyor. Ancak İran’da çok fazla biliniyor ve değerlendiriliyor” dedi.

Osmanlı entelektüelleri

dünyada daha iyi anlaşılmalıdır

Molla Fenari’nin insan-ı kâmil (mükemmel insan) olmak için yaptığı çalışmalarda insanı hep merkez aldığını kaydeden Prof. Dr. Alan Godlas, “Molla Fenari, kâinatın merkezine insanı koyuyor. Kâinat büyük bir insan, insan küçük bir kâinattır. Varlık dairesinde son nokta insandır” diyor. Molla Fenari’nin İnsan-ı kâmil için 16 kilit soruya cevap aradığını anlatan Prof. Dr Godlas bazılarını şöyle sıraladı: 1- Rabbini tanımak için insan nefsini bilir. Taayyünün tecelli etmemiş gerçeğin ne olduğunu biliyor. 2- Nereden var olduğunu da bilir. Nereden tecelli etmiş bunu değerlendiriyor. 3- İnsan-ı kâmil neyin içindedir, bunu da bilir. Kendisinin manevi âlemle bağlantısını kurar. Hangi derecelerin bağlantısı olarak vücut bulduğunu biliyor. 4- Ona vücut verenin Hak olduğunu biliyor. 5- Kimin yarattığını da bilir. 6- Neden vücut bulduysa bilir. Vücut bulmasından kaynaklanan ne tür irfan ortaya çıkmıştır? 7- Akli ve naklî ilimlerin birlikte geliştirilebileceğini düşünmektedir. Alan Godlas, Bütün bu düşüncelerin özetinin ise, ’Nefsini bilen Rabbini bilir’ sözü olduğunu ortaya koydu. Godlas, “Molla Fenarî Hazretleri, dünyadaki bütün nefretleri bitirebilecek bir irfan insanıdır. Osmanlı entelektüelleri, ilim adamları dünyada daha iyi anlaşılmalıdır” şeklinde konuştu.

4-6 Aralık’ta düzenlenen sempozyum açılışına; Devlet Bakanı Faruk ÇELİK, Bursa Valisi Sahabettin HARPUT, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep ALTEPE, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mete CENGİZ, ve Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. A. Saim KILAVUZ katıldı. Uluslar arası Molla Fenari Sempozyumu’nda 5 akademik oturumda yerli ve yabancı 25 bilim adamı tebliğ sundu.

Açılışın ardından yapılan birinci oturumda Bursalı bu büyük âlimin din ve fen alanında birçok esere imza attığı belirtildi.

Fatiha tefsirini kimse anlamadı

Madrid Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Mohammad el-Geadi Osmanlı Devleti’nin kuruluş asrında Molla Fenari’nin etkisinden bahsetti. Fenari’nin İstanbul’un fethi sıralarında yaşadığını belirten el-Geadi “Onunla ilgili bilgiler azdır, ama azameti büyüktür. Molla, eleştiren düşünen ilmi bir şahsiyetti.” Prof. Dr. el-Geadi, Molla Fenari’nin Bursa’da kadılık yaptığı sıralarda komşusu ve hocası olan Somuncu Baba ile ilişkisini şu örnekle anlattı. “Bursa’da Ulucami açılışında Fatiha’nın tefsirini yapan Somuncu Baba herkesi dehşete düşürmüştü. Molla Fenari bu hutbeyi şu sözlerle değerlendirir: ‘Somuncu Baba’nın yaptığı Fatiha’nın birinci tefsirini bütün cemaat anlamıştı. İkinci tefsirini cemaatin bir kısmı anladı. Üçüncüsünü anlayanlar çok azdı. Dördüncü ve sonraki tefsirlerini, içimizde anlayan yok gibiydi.”

Oturum Başkanı Mefail Hızlı da, Bursa’nın bir semti olan Duaçınarı isminin Ulucami’deki Fatiha tefsiri ile ilgili olduğunu anlattı. “Somuncu Baba’nın cemaati kendisine hayran bırakan hutbesinden sonra manevi büyüklüğü herkes tarafından anlaşıldı. İlgiden rahatsız oldu sırrının ifşa olmasından duyduğu rahatsızlıkla Bursa’dan ayrılmaya karar verdi. Bu haberi alan Molla Fenari arkasından koşarak bir çınarın yanında kendisine yetişti. Bursa’da kalması için ısrar etti ancak onu gitmekten alıkoyamadı. Vazgeçiremeyeceğini anlayınca Bursalılar için duâ etmesini istedi. O da çınarın yanında Bursa’ya dönerek duâ etti. Bu semt Duaçınarı ismini almıştır. Maalesef ki yanında duâ edilen çınar, günümüzde yol genişletme çalışmalarıyla ortadan kaldırılmıştır.”

Tuba Nur Saraçoğlu Molla Fenari’nin ailesi Fenarizadeleri ve bıraktıkları vakıf eserlerini anlattı. Saraçoğlu’nun, Tayyare Kültür Merkezi’nde Fenarizadelerin eserleriyle ilgili fotoğraf sergisi de bulunuyor.

Molla Fenari ve ailesinin Bursa’daki vakıflarını anlatan bir diğer konuşmacı da Dr. Saadet Maydaer’di. Ardından tebliğe başlayan Yrd. Doç. Dr. Salih Pay, Osmanlı’daki ulema-siyaset ilişkisini Molla Fenari ve İvaz Paşa örnekleriyle sundu. “Molla Fenari ve İvaz Paşa Osmanlı’da önemli konumdaydı. Biri ulema noktasında, diğeri ümera noktasında üst noktadadır. Rivayetlere göre aralarında rekabet vardı. Bu ihtilâlleri şahsî olmaktan ziyade siyasî gibi görünüyor. Temel nedeninde, ümeranın kendi arasındaki rekabete, ulemanın taraf olması yatmaktadır.”

Mezar taşları ihmal edilmemeli

Son konuşmacı Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ögr. Gör. Hicabi Gülgen ise, Bursa’da bulunan Molla Fenari Camii haziresindeki mezar taşlarının özelliklerinden bahsetti. Fenari ailesine ait kabirlerdeki mezar taşlarının, Osmanlı tipolojisindeki 3 tür mezar taşı örneğini kapsadığını söyleyen Gülgen,” Yazılı kaynaklar sınırlı olduğu için yapılan eserlere bakarak bir şeyler çıkarmak durumundayız. Mezar taşları incelenerek birçok bilgiye ulaşılabilir.” diyerek mezar taşlarının önemini izah etti.

ELİF NUR KURTOĞLU / BURSA

14.12.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl