04 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Balıkesir jandarma komutanı tutuklandı

Balyoz darbe planı soruşturması kapsamında Balıkesir İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Murat Özçelik de tutuklandı. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında, geçen Şubat ayının son günü birçok ilde düzenlenen operasyonun bir ayağı da Balıkesir’de sessiz sedasız uygulandı.

Balıkesir İl Jandarma Komutanı tutuklandı

“Balyoz” darbe planı soruşturması kapsamında Balıkesir İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Murat Özçelik’in de tutuklandığı öğrenildi. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, geçen şubat ayının son günü birçok ilde düzenlenen operasyonun bir ayağı da Balıkesir’de sessiz sedasız uygulandı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın talebi doğrultusunda Merkez Komutanlığı’nca görevlendirilen özel bir ekibin, İl Jandarma Komutanı Özçelik’i gözaltına aldığı öğrenildi. Konutunda da arama yapılan Özçelik, İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’ne teslim edildi. Eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. Ordu komutanları emekli Orgeneral Ergin Saygun ve emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli Korgeneral Emin Alan’ın da aralarında bulunduğu isimlerle birlikte Balyoz darbe planı iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında adliyeye sevk edilen Kurmay Albay Albay Özçelik’in tutuklandığı öğrenildi. Murat Özçelik, diğer komutanlarla iki ayrı dönemde tasarladığı öne sürülen darbe planlarıyla suçlanıyor. Özçelik, Van Asayiş Kolordu Komutanlığı bünyesinde görev yaparken yaklaşık bir yıl önce Balıkesir’e atanmıştı.




HABER - YORUM - ANALİZ
www.sentezhaber.com

04.03.2010


 

ELDEKİ BÜTÜN VERİLER YARGI İLE PAYLAŞILMALI

Ordu, istihbarat, polis gibi güvenlik teşkilâtlarının kendi personelini tanımada diğer kurumlar ile kıyaslanamayacak ölçüde iyi ve pek çok durumda yargının dahi önünde olması gerektiğini belirten Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat Laçiner, TSK'nın, demokrasi ve hukuk devletine bağlılığından şüphe duyduğu personeli hakkında elindeki tüm verileri yargı ile paylaşması ve bu tür kişilere hassas görevler vermemesi gerektiğini kaydetti.

ÇALIŞANLARI KORURKEN KURUM ZARAR

GÖRMEMELİ

Kurumların çalışanlarını korumasının saygın bir davranış olduğunu, ancak bu tür koruma ve vefa duygularının yargı süreci söz konusu olduğunda belli sınırlar içinde cereyan etmesi gerektiğini ifade eden Laçiner, ayrıca çalışanları korurken kuruma zarar verilmemesine özel bir önem gösterilmesi gereğini vurgularken, hiçbir albayın TSK'dan ve Türkiye'den daha önemli olmadığını söyledi.

TSK yanlış yapanı korumasın

UluslararasI Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Sedat Laçiner, “TSK, iddialar ortaya çıktığında savunma refleksiyle hareket etmek yerine, ilgili kişileri açığa alıp her türlü soruşturmayı yapsaydı daha az yıpranırdı” dedi.

TSK’nın yargıdan önce davranarak kendi iç temizliğine başlaması gerektiğini vurgulayan Laçiner, bunun cadı avı olarak görülmemesi gerektiğini belirtti.

USAK Başkanı Laçiner, İrticayla Mücadele Eylem Planı’ndaki ıslak imzanın Albay Dursun Çiçek’e ait olduğunun askeri savcılık tarafından da tespit edilmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunurken, belgenin ilk ortaya çıktığı vakit Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un kullandığı dilin yanlış olduğuna dikkat çekti. Orgeneral Başbuğ’un İrticayla Mücadele Eylem Planı için kullandığı “kağıt parçası” ifadesinin çok keskin bir ifade ve derdi anlatmaktan çok taarruz cümlesi olduğunu vurgulayan Laçiner, şunları söyledi:

“Oysa ki yargıya intikal eden konularda bazı makamların daha işin başında böylesine renkli ifadeler seçmesi en hafif tabiriyle aceleciliktir, yargı sürecini zedeleyebilecek bir şekilde taraf olmaktır. Bu anlamda Sayın Başbuğ’un maksadı aşan bir ifade kullandığını, takip eden günlerde bu cümlesi nedeniyle rahatsız olduğunu tahmin ediyorum. Belge gerçekten sahte çıksaydı dahi ‘kağıt parçası’ veya ‘silah değil boru’ şeklindeki cümlelerin TSK’nın başında çok şık kaçmayacağı söylenebilir. Başbuğ’un darbeciliğe ve komplolara karşı kişisel teminatını da vermesi elbette önemlidir ve hafife alınmamalıdır. Ancak kişisel sözler ile ıslak imzanın yukarısındaki iddialar arasında bir orantı olmadığı da aşikardır.”

“TSK, KAMUOYUNDAN KATIKSIZ

GÜVEN BEKLİYOR

”Laçİner, belgedeki iddiaların milyonda birinin gerçek olma ihtimalinin dahi herkesi teyakkuza geçirmesi gerektiğinin altını çizerak, özellikle de TSK’nın tüm komutanlarının iddialar karşısında harekete geçmesi ve belgenin doğru olup olmadığını araştırması gerektiğini söyledi. “Eğer TSK bu iddialar ortaya çıktığında savunma refleksiyle hareket etmek yerine ilgili kişileri açığa alıp her türlü soruşturmayı başlatıp, yargı sürecini daha az şüphe uyandıracak bir tarzda başlatabilseydi TSK daha az yıpranır, eğer varsa asimetrik saldırılar daha az etkili olabilirdi” diyen Laçiner, ancak TSK’nın yıllar içinde oluşmuş ve kemikleşmiş refleksleriyle hareket ettiğini ve kamuoyundan kendisine katıksız güven beklediğini dile getirdi.

Laçiner, ordu, istihbarat ve polis gibi güvenlik teşkilatlarının kendi personelini tanımada diğer kurumlar ile kıyaslanamayacak ölçüde iyi olması ve pek çok durumda yargının dahi önünde olması gerektiğini anlatarak, TSK’nın demokrasi ve hukuk devletine bağlılığından şüphe duyduğu personeli hakkında elindeki tüm verileri yargı ile paylaşması ve bu tür kişilere hassas görevleri vermemesi gerektiğini kaydetti.

“HİÇBİR ALBAY TSK VE TÜRKİYE’DEN

ÖNEMLİ DEĞİL”

Çiçek’İn ‘delil yetersizliği’ gerekçesiyle tutuksuz yargılanmak üzere jet hızıyla tahliye edilmesinin pek çok kişide şüpheleri daha da artırdığını ve ‘Albay Çiçek korunuyor’muş izlenimine yol açtığını dile getiren Laçiner, kurumların çalışanlarını korumasının saygın bir davranış olduğunu söyledi. Laçiner, ancak bu tür koruma ve vefa duygularının söz konusu olan yargısal bir süreç olduğunda belli sınırlar içinde cereyan etmek zorunda olduğuna dikkat çekti. Ayrıca çalışanları korurken kuruma zarar verilmemesine özel bir önem gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Laçiner, hiçbir albayın TSK’dan ve Türkiye’den daha önemli olmadığını söyledi.




HABER - YORUM - ANALİZ
www.sentezhaber.com

04.03.2010


 

“7 yıldır kozmik odadan bilgi kaçırılıyor”

“Balyoz” darbe planı iddiasıyla ilgili yürütülen soruşturması kapsamında tutuklanan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın tutuklanmasına itiraz edildi.

Doğan’ın avukatları Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelerek tutuklama kararını veren İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 13 sayfalık itiraz dilekçesi verdi. Adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Avukat Celal Ülgen, dilekçeyi Doğan’ın onayı ile hazırladığını kaydetti. “Bir ülkede kendi uçağını düşürmek ve kendi camilerini bombalamak yönünde plan hazırlamak aşağılık bir davranıştır” diyen Avukat Ülgen, 2003 yılından itibaren kozmik odadan bilgi sızdırıldığını iddia etti. Ülgen, Genelkurmay'ın bu konuda soruşturma başlatmasını beklediklerini söyledi.

04.03.2010


 

Gül, muhalefetle görüşüyor

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı dün kabul eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile de bugün ayrı ayrı görüşecek. Alınan bilgiye göre Cumhurbaşkanı Gül, TBMM’de grubu bulunan siyasî parti liderlerini, bir dizi görüşme için Çankaya Köşkü’ne dâvet etti.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile dün bir görüşme yapan Gül, bugün de MHP Genel Başkanı Bahçeli’yi saat 11.00’de, BDP Genel Başkanı Demirtaş’ı da saat 14.30’da kabul edecek. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Cumhurbaşkanı Gül’ün, son dönemde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak TBMM’de grubu bulunan siyasî partilerin liderleriyle bilgi paylaşımında bulunacağını ve görüşlerini dinleyeceğini belirtti. Gül’ün son gelişmelerle ilgili yüksek yargı organlarının başkanlarını kabul etmesi ve geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile yaptığı üçlü görüşme bağlamında, muhalefet liderleriyle bir araya geldiği kaydedildi.

04.03.2010


 

Enflasyon artışı sürpriz değil

Enflasyon rakamlarının çift haneli çıkması için “Üzücü, ama sürpriz değil” yorumu yapan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yılbaşında yapılan vergi artışlarından dolayı enflasyonda artış olacağını tahmin ettiklerini söyledi.

Malİye Bakanı Mehmet Şimşek, son açıklanan enflasyon rakamlarının çift haneli çıkmasının üzücü ama sürpriz olmadığını, yıl başında yapılan vergi artışlarından dolayı enflasyonda artış olacağını tahmin ettiklerini söyledi. Şimşek, ‘’Elektronik Fatura Projesi’’nin kamuoyuna tanıtımı için düzenlediği basın toplantısın gazetecilerin soruları üzerine vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir gündemleri olmadığını belirtti. Şimşek, ‘’Belki genele ilişkin değil de birtakım prensipler çerçevesinde şirket bazında yapılandırmaya imkân sağlayacak bir düzenleme yapılabilir mi? diye her zaman tabiî bu yönde de çalışmamız olabilir’’ dedi. Şimşek, bir soru üzerine son açıklanan enflasyon rakamlarının çift haneli çıkmasının üzücü ama sürpriz olmadığını söyledi. Yıl başında yapılan vergi artışlarından dolayı enflasyonda artış olacağını tahmin ettiklerini kaydeden Şimşek, “Ancak bir önceki ay çekirdek enflasyon hâlâ yüzde 4 civarında. Geçici bir takım fiyat artışlarının etkisi zamanla sistemden çıkacak. Orta vadede enflasyon Merkez Bankası’nın hedefleri doğrultusuna gelecektir” diye konuştu.




HABER - YORUM - ANALİZ
www.sentezhaber.com

04.03.2010


 

Orgeneral Saldıray Berk tatbikat yönetecek

Erzİncan iddianamesinde terör örgütü liderliğiyle suçlanan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, 2010 kış tatbikatını yönetecek. Allahu Ekber dağlarında yapılan Kış Tatbikatı Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin çetin kış şartlarındaki harekat yeteneklerini ispatlaması açısından büyük önem taşıyor.

Tatbikata ev sahipliğini Üçüncü Ordu Komutanlığı yapacak. Bu yıl tatbikatı kamuoyunun gündeme getiren olay ise Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’le ilgili gelişmeler. Erzincan iddianamesinde terör örgütü yönettiği gerekçesiyle bir numaralı şüpheli olarak gösterilen Orgeneral Berk, onbinlerce askerin yüzlerce tankın ve savaş uçağının katıldığı tatbikatı yöneten isim. Tatbikatın bugün yapılacak seçkin gözlemci gününü Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile kuvvet komutanları da izleyecek.

04.03.2010


 

İdeolojik yapı yargıyı tıkadı

Demokrat Yargı, hazırladığı Erzincan-Erzurum İnceleme Raporunda, yargının Erzincan-Erzurum gündeminin yalnızca yargıç ve savcılara değil, aynı zamanda ve öncelikle parlamento ve hükümete sorumluluklar yüklediği, yargının kendi geleneği bakımından tıkandığı bu noktada kapsamlı bir demokratik siyasal uzlaşma çabasına ihtiyaç bulunduğu, siyasetin yapıcı dinamiğinin hatırlanmasına gerek duyulduğu dile getirildi.

İdeolojik yapı yargıyı tıkadı

DEMOKRASİ ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği’nin (Demokrat Yargı Birliği) Erzurum ve Erzincan’da yaptığı ziyaretlerin ardından hazırladığı raporda, “Yargı sisteminde üst yapının çoğulculaştırılması, Yüksek Mahkemeler, HSYK ve Adalet Bakanlığı’nın elinde bulunan ve yargıç ve savcıları belirli ideolojik ve siyasi tutum ve tarafgirliğe sevk edecek sayısız imkan ve araçların ivedilikle ortadan kaldırılması gerekir’’ denildi.

Demokrat Yargı Birliği Eşbaşkanları Doç. Dr. Osman Can ve Dr. Orhan Gazi Ertekin ile Genel Sekreter Kemal Şahin’den oluşan Yönetim Kurulunun, 22 Şubat 2010 günü Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ile tutuklu bulunduğu Erzurum H tipi cezaevinde, HSYK tarafından özel yetkileri alınan Erzurum Cumhuriyet Savcıları Osman Şanal, Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve yine HSYK tarafından özel yetkili kılınan Ender Karadeniz ve Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş ile Erzurum Adliyesinde yaptıkları görüşmelere ilişkin rapor hazırlandı. Raporda, ‘’Erzincan-Erzurum hattında süren yargı tartışmaları sürecine ve bu tartışmaların temel zeminine bakıldığında Türkiye’deki yargı geleneğinin çöktüğü, bizzat kendi mensupları bakımından dahi öngörülebilir bir gelecek üretemez hale geldiği görülecektir’’ ifadelerine yer verildi. ‘’Erzincan-Erzurum hattında süren yargı tartışmalarını, yargı aktörlerinden herhangi birisinin kötü niyeti ile açıklamaya çalışmanın ve mevcut teknik-hukuksal altyapıya ilişkin tartışmaların herhangi bir taraf lehine sonuçlandırılmasıyla çözüleceğini düşünmenin son derece yüzeysel bir yaklaşım olacağı’’ belirtildi.

“GİZLİ TANIKLIK MÜESSESESİ KALDIRILMALI”

BU sürecin, ‘’hukuk tekniğine dair tartışmalarla değil, tüm tarafların varoluş ve söz haklarının korunmasına dayanan demokratik bir siyaset ile çözülebileceği’’ ifade edilen raporda, bunun tek yolunun ise ‘’yani yargı reformu ile olacağı’’ dile getirildi. Raporda, şu önerilere yer verildi: ‘’Yargının Erzincan-Erzurum gündemi yalnızca yargıç ve savcılara değil, aynı zamanda ve öncelikle parlamento ve hükümete sorumluluklar yüklemekte, yargının kendi geleneği bakımından tıkandığı bu noktada, kapsamlı bir demokratik siyasal uzlaşma çabasına ihtiyaç bulunmakta, siyasetin yapıcı dinamiğinin hatırlanmasına gerek duyulmaktadır. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri, düşman ceza yargılaması tehdidi oluşturduklarından derhal kaldırılmalı, yurttaşların hukuksal eşitliği ilkesinin bu mahkemeler yoluyla çiğnenmesi engellenmelidir. Gizli tanıklık müessesesi kaldırılmalı, yargılama sürecini eşitsiz ve hiyerarşik bir çalışma usulü ile siyaseten kontrol etmeye müsait olan bu müesseseye son verilmelidir.’’ Raporda, tutuklama tedbirinin bütün sanık veya şüpheliler bakımından ayrımsız, son çare olarak uygulanmasına yönelik tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiği belirtilerek, bu konudaki sorumluluğun, Adalet Bakanlığı, Yüksek Mahkemeler ve HSYK’ya ait olduğu vurgulandı.

“KÖKLÜ YARGI REFORMU TARİHÎ SORUMLULUK”

Raporda, şu görüşler savunuldu: ‘’Yüksek Mahkeme temsilcileriyle HSYK’nın yargıç ve savcıların kimi durumlarda ‘tarafsız davranma lüksüne sahip olamayacakları’ biçiminde, yargıçlığı ideolojik bir silâha dönüştüren, düşman ceza hukukunun inşasına imkân sağlayan kabul edilemez söylemlerinden vazgeçmesi, bu söylemler üzerine kurulu kültürü sorgulamaları zorunludur. Siyasî aktörlerin yargı sisteminde köklü bir reforma gitmeleri, tarihî sorumluluklarının bir gereğidir. Demokratik ve özgürlükçü bir yargı kültürünün inşasına yönelik bir sistemi amaçladığı ve çağdaş demokratik standartları taşıması gereken reformlara karşı çıkışın veya sürüncemede bırakma doğrultusundaki dirençlerin, demokrasiye, 200 yıllık çağdaşlaşma çabalarına ve son tahlilde Cumhuriyet’in bizatihi kendisine bir karşı çıkış olduğu unutulmamalıdır. Bu çerçevede yargı sisteminde üst yapının çoğulculaştırılması, Yüksek Mahkemeler, HSYK ve Adalet Bakanlığı’nın elinde bulunan ve yargıç ve savcıları belirli ideolojik ve siyasî tutum ve tarafgirliğe sevk edecek sayısız imkân ve araçların ivedilikle ortadan kaldırılması gerekir.’’




HABER - YORUM - ANALİZ
www.sentezhaber.com

04.03.2010


 

Yargı reformu ötelenemez

EMEKLİ Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, Türkiye’de yargı reformunun ötelenemeyecek kadar önem arz ettiği bir döneme girildiğini söyledi.

Fatih Üniversitesi Hukuk Kulübünce, üniversitenin Büyükçekmece Yerleşkesinde düzenlenen ‘’Yargı Reformu’’ seminerinde konuşan Petek, yapılan yargılamanın toplumda adaletin sağlandığı izlenimi vermesi gerektiğini belirterek, aksi halde, yargılama ne kadar adil olursa olsun, toplumun adaletin tecelli ettiğine inanmaması nedeniyle yararının sınırlı ölçüde olacağını kaydetti. ‘’Türkiye’de yargı reformunun ötelenemeyecek kadar önem arz ettiği bir döneme girildi’’ diyen Petek, ülkede Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik olarak belirlenmiş normlar hiyerarşisi içinde Anayasa’nın temel sorun olduğunu belirtti. Petek, Anayasa’nın yapılış şeklinden, hazırlanmasından, yürürlüğe girmesine kadar olan süreç düşünüldüğünde, Türkiye’nin ciddî anlamda anayasal bir sorunla karşı karşıya olduğunda hiçbir tereddüt bulunmadığını ifade ederek, 1961 Anayasası ile başlayan dönemin Türkiye’de problemleri kangren haline getirdiğini söyledi.

YARGI REFORMUNA İHTİYAÇ VAR

Petek, bu uygulamada hukukun ihlal edildiğini, idari bir kurul olan HSYK’nın yargısal bir faaliyete müdahale ettiğini kaydetti. Anayasa Mahkemesi’nin de yasama organının yetki alanına müdahalede bulunduğunu savunan Petek, Anayasa Mahkemesi’nin hukuka uygunluk denetimi değil, yerindelik denetimi yapan bir kurum haline geldiğini ileri sürdü. Petek, böyle bir tıkanma noktasında yargıda yapılanma ve reforma ihtiyaç olduğunu dile getirerek, ‘’Yargıda ideolojik yapılanma oluşmuş. Bu yapı, objektif ve başarı kriterlerine göre değiştirilemediği için sorun bu hale geldi’’ diye konuştu. Adaletin kişilere göre uygulanamayacağını vurgulayan Petek, ‘’Hukuk olmadığı zaman gidecek yer yoktur. Onun için hukuk çok önemli, hukuk devleti ilkeleri çok önemli’’ dedi.

04.03.2010


 

Avrupalı Demokratlar’dan yapıcı üslûp ve dil uyarısı

AVRUPALI Türk Demokratlar Birliği (UETD), Türk siyasetini yapıcı bir siyasi üslup ve dil kullanmaya davet etti.

UETD'den yapılan açıklamada, Türkiye'de medya, devlet kurumları, siyasetçiler ve toplumun kanaat önderleri arasındaki tartışmalarda siyasî üslûbun giderek sert, dışlayıcı ve kırıcı merkezde olduğunun görüldüğü bildirildi. Bu tarz-ı siyasetin demokrasi kültürümüzde manevi bir buhran oluşturduğu kaydedilen açıklamada, mevcut siyasi durumda kaliteli ve kapsayıcı siyasi dilin inşa edilemediği ifade edildi. Açıklamada, siyasi hayatımızda tarihi kökleri olan, ölçüsüz ve diğerini hakir gören, özeleştiri fakiri siyasi dil neticesinde fiili entrikalarla dolu siyasî pratikler söz konusu olduğu hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi: "Bu söylemler altında yatan neden; mutabakat esaslı köklü bir siyasî geleneğin inşa edilmemesidir. Sadece toplumun bütün kesimlerine ve toplumsal mutabakata yönelmiş kapsayıcı ve yapıcı bir dil sayesinde ortak paydalar tesis edilebilir. Siyasetçi, dilin bir milleti bir birine bağlayan güçlü bağ olduğunu bilmeli, dili aracılığıyla toplumsal mutabakatın gelişmesine katkı sağlamalıdır. Siyaseti şekillendiren aktörler kendi içine kapalı olmamalı, hayatını ve fikirlerini sadece oraya endeksli oluşturmamalıdır. Onlar kullandıkları dili olumsuz ve daraltıcı, kendi anlayışına indirgemeci ve ayrıştırma öğesi olarak değil, kaynaştırma öğesi olarak kullanmalıdır. Ülkemizde sağlıklı, mantıklı bir siyasi dil geliştiremezsek ciddî bir kayıpla karşı karşıya kalacağımız aşikârdır. Tartışan toplumsal kesimleri, söylenenler ışığında kendi konum, işlev ve sınırlarını yeniden gözden geçirdiği yeni bir üslup geliştirmeye davet ediyoruz."

04.03.2010


 

Erdoğan: İslâmla terörü eş görmek, art niyettir

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ‘’İslâmla, Müslümanla terörü eş değer görmek art niyettir, kötü niyettir, suizandır, çirkin bir propagandanın neticesidir’’ dedi.

Başbakan Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluş yıl dönümü ve ‘’2010 Kur’ân Yılı’’ faaliyetleri açılış töreninde yaptığı konuşmada, tabiatın boşluk kabul etmediğini söyledi. ‘’Bir alan boş bırakıldığında oraların nasıl doldurulduğunu, kimler tarafından doldurulduğunu acı tecrübelerle gördük, görüyoruz. İslâmla, Müslümanla terörü eş değer görmek art niyettir, kötü niyettir, suizandır, çirkin bir propagandanın neticesidir’’ diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasında özetle şunları söyledi:

n’’Eğer Kur’ân bir kesim tarafından hayat veren kitap olarak algılanıyor diğer bir kesim tarafından bunun tam tersi bir şekilde algılanıyorsa, burada biz Müslümanları ilgilendiren çok ciddî bir mesele olduğu kaçınılmaz bir gerçektir’’

n’’Kur’ân’ın özellikle batı dünyasında ve toplumlarında farklı şekillerde algılanmasında elbette art niyetin ve propagandanın etkisi var. Ama bu ön yargıları gidermek için ne yaptık? Hatta bu ön yargıları oluşturacak ne yaptık?’’

n’’Gerçekten de yoksulluğun had safhada olduğu, gelir dağılımındaki uçurumun büyüdüğü, hoşgörüsüzlüğün arttığı, savaşların, çatışmaların terörün artık alın yazısına, yaftaya dönüştüğü bir çağı yaşıyoruz’’

n’’Bakınız, Hakkari’deki anne ile Yozgat’taki anne, evlatlarının başında aynı Fatiha’yı, aynı Yasin’i okuyorsa, aynı duayı ediyorsa, cemaat aynı kıbleye dönüyorsa, burada ciddî bir yanlış var. Ben bunu söyledim. Bu ifadelerimin bile farklı yerlere çekildiğini gördüm’’

n’’(Başbakan meseleyi din üzerinden mi çözmek istiyor) şeklinde yüzeysel ve art niyetli yorumlar yapıldı. Ben türküleri de şarkıları da dile getirdim, kahramanlarımızdan, birlikte gazi olduğumuzdan, birlikte şehit verdiğimizden bahsettim’’

n’’Millî birlik ve kardeşlik projesinin en iyi şekilde diyanet işleri başkanlığımız tarafından anlatılacağına yürekten inanıyorum’’

04.03.2010


 

İlâç Takip Sistemi mutlaka kullanılacak

SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, ‘’İlaç Takip Sistemi’’nin mutlaka kullanılacağını söyledi.

‘’Sağlığınız için suya sabuna dokunun, hastalıklardan korunun’’ kampanyasının tanıtımı amacıyla Four Seasons Bosphorus Hotel’de düzenlenen basın toplantısının ardından gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını cevaplayan Akdağ, ‘’Medula Reçete Provizyon Sistemi’’ yaşanan soruna ilişkin soruya karşılık, “Zannediyorum kısa süre içerisinde sorunları aşacak değişiklikler yapılacaktır” dedi. Akdağ, ‘’İlâç Takip Sistemi’’ne ilişkin bir soru üzerine de uygulamayla ilgili olarak ilaç sektörünün ithalatçılar ve üreticilerin vazifesini büyük ölçüde yerine getirdiğini, ilâcı dağıtan depocuların biraz daha zaman istediklerini, eczacılar tarafında da eksikler bulunduğunu anlattı. Bu eksikliklerin bir program ve karekod okuyucu gibi basit konular olduğuna işaret eden Akdağ, ‘’Ama sonuç itibarıyla ilâç takip sistemi mutlaka kullanılacak, kullanılması gerekiyor’’ dedi. Akdağ, domuz gribi ile ilgili olarak da ‘’Türkiye’de H1N1 ile ilgili salgın hızını kaybetti, hatta aşağı yukarı tamamlandı, diyebiliriz” dedi.

04.03.2010


 

Eğitimde zihniyet değişimi yapılmalı

Eğİtİm-Bİr-Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez, bugünkü eğitim sisteminin, kaliteli insan yetiştirmeye değil, sınavlara öğrenci hazırlamaya dönük bir çabayı yansıttığını kaydetti.

Türkiye’de ilk defa eğitim çalışanlarının bizzat içinde yer aldığı ve sorunlarını tesbit ederek, bunlara yönelik çözüm tekliflerini ortaya koyacağı bir şûrâ gerçekleştirilecek.

Eğitim-Bir-Sen’in düzenlediği “Eğitim-Öğretim-Bilim Hizmet Kolu Çalışanları Sorunları ve Çözüm Önerileri Şûrâsı” 6-7 Mart tarihlerinde Ankara Başkent Öğretmenevi’nde gerçekleştirilecek.

Şûrâ öncesi bir açıklama yapan Halil Etyemez, bugünkü eğitim sisteminin, kaliteli insan yetiştirmeye değil, sınavlara öğrenci hazırlamaya dönük bir çabayı yansıttığına dikkat çekti.

Etyemez, “Bu sistemde, amaç, hayata hazırlık değil, sınavlara hazırlık haline gelmiştir. Eğitim sistemimizin bir paradigma değişikliğine ihtiyacı olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Sistem, tek tip insan yetiştirme amacına endekslenmiştir. Eğitimde, eğitim felsefesini yeniden kuracak bir reforma ihtiyaç vardır” şeklinde konuştu. Eğitim çalışanlarının hayatlarını normal geçim düzeyinin altında sürdürdüğüne dikkat çeken Etyemez, şöyle konuştu: “Normal standartlarda aile hayatını idame ettiren bir eğitim çalışanının iş hayatına da bunu olumlu şekilde yansıtacağı gözden kaçırılmamalıdır. Geçim sıkıntısı yüzünden aile hayatında olumsuzluklar yaşayan bir eğitim çalışanının iş hayatında verimli olması beklenemez. Eğitim çalışanlarının, ekonomik şartların dışında özlük haklarına ve çalışma ortamlarına ilişkin çözüm bekleyen pek çok sorunu da bulunmaktadır.”

MİLLET İRADESİNİN ÖNÜ AÇILMALI

Halİl Etyemez, “Özde demokratikleşme; millet iradesinin egemenliğinin önündeki engellerin kaldırılması ve evrensel hukuka, demokratik değerlere uygun, insana göre devleti yapılandıran bir anayasa ile sağlanabilir. Bu anayasada olmazsa olmazlarımız, eğitim-öğretim ve çalışma hayatı ile din eğitiminin önündeki engellerin kaldırılması, kamu çalışanlarına grevli-toplu sözleşmeli sendikal hak tanınması ve memurlara dayatılan siyaset yasağının kaldırılmasıdır” diye konuştu.

FATİH KARAGÖZ

04.03.2010


 

Hac kur'asından umudunu kesenler umreye yöneldi

Hac farizasını yerine getirmek için yıllardır bekleyen bir çok hacı adayı çekilen kur'alarda adı çıkmayınca umre için mukaddes topraklara gitmeye başladı.

Aydın’ın Yenipazar ilçesinde, yıllardır Hac kur'ası için bekleyen vatandaşlar kur'alardan çıkmayınca umre’ye gitti. Önceki gece ilçeden, umre yapmak için kutsal topraklara doğru yola çıkan 45 kişilik kafile için uğurlama töreni düzenlendi. Yenipazar Müftülüğü tarafından Merkez Çarşı Camiinde düzenlenen uğurlama töreninde duygusal anlar yaşandı. Yapılan konuşmaların ardından umre kafilesi tekbir ve salâvatlar eşliğinde kutsal topraklara uğurlandı.

04.03.2010


 

Cenazeye gidenleri taşıyan midibüs devrildi: 25 yaralı

Tokat’In Reşadiye ilçesinde bir midibüsün Kelkit Çayı yatağına uçtuğu kazada 25 kişi yaralandı.

Kazada yaralananların önceki gün Amasya’daki 5 kişinin öldüğü ailenin cenazelerine gittiği ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre, İstanbul’dan Sivas’ın Koyulhisar ilçesine cenazeye katılmak üzere gidenleri taşıyan Seyfi Er yönetimindeki 34 BD 7731 plâkalı midibüs, Tokat’ın Reşadiye ilçesi D-100 karayolu Kündür Köprüsü yakınlarında yağmur yağışı sonucu kayganlaşan yolda devrildi. Meydana gelen kaza sonucu bölgeye çok sayıda ambulans ile kurtarma ekibi sevk edildi. Araçta sıkışan ve altına kalan yaralılar yoldan geçen vatandaşlar ile kurtarma ekiplerinin çalışmaları sonucu kurtarıldı.

04.03.2010


 

Mart kapıdan baktıracak

Meteorolojİ, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu kesimlerinde görülecek kuvvetli yağışlarla birlikte ülke genelinde sıcaklıkların 8 ile 10 derece düşeceğini bildirdi.

Meteoroloji Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, ülkenin büyük bir bölümünde aralıklarla görülecek yağışların havaların soğumasının beklendiği belirtildi. Yağışlarla birlikte, hava sıcaklığı, Kuzey ve iç bölgelerde 8 ila 10 derece, diğer kesimlerde 4 ila 6 derece azalacak. Ülkenin batısı ile zamanla iç kesimlerinde kuzey ve kuzeybatı (Karayel) yönlerden kuvvetli olarak esecek.

04.03.2010


 

MEDULA ertelendi

MEDULA Reçete Provizyon sistemi, bazı aksaklıklar nedeniyle 16 Mayıs’a ertelendi. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 2010/12 sayılı genelgeyle 1 Mart 2010’da yürürlüğe giren yeni ilaç takip sistemi, ortaya çıkan aksaklıklar nedeniyle 16 Mayıs 2010’a ertelendi.

MEDULA Reçete Provizyonu ertelendi

Uygulamaya 1 Martta konulan MEDULA Reçete Provizyon sistemi, bazı aksaklıklar nedeniyle 16 Mayısa ertelendi. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğünce yayımlanan 2010/12 sayılı genelgeyle 1 Mart 2010’da yürürlüğe giren yeni ilâç takip sistemi, ortaya çıkan aksaklıklar dolayısıyla 16 Mayıs 2010’a ertelendi. Türk Eczacıları Birliğinden önceki gün yapılan yazılı açıklamada, henüz hazır olmayan bu sistemin yürürlüğe konulmasının ardından eczanelere gelen hastaların reçeteleriyle ilgili hiçbir işlem yapılamadığı, birçok doktorun sistemde kayıtlı olmadığı, kayıtlı olanların branş bilgilerinin bulunmadığı, bütün sağlık ocaklarının girişinin tamamlanmamış olduğu ve hastalara ait rapor bilgilerinin sistemde bulunamadığı belirtilmişti. Açıklamada, görülen aksaklıkların giderilmesi için MEDULA Reçete Provizyon Sistemi’nin 1 Haziran 2010’a ertelenmesi istenmişti.




HABER - YORUM - ANALİZ
www.sentezhaber.com

04.03.2010


 

Bir milyon yolcu sevinci

ANKARA-İstanbul Hızlı Tren Projesi’nin 1. etabı olan Ankara-Eskişehir hattının hizmete girdiği 13 Mart 2009’dan bu yana yüksek hızlı trenle taşınan yolcu sayısı 1 milyona ulaştı.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 1 milyonuncu yolcuya plâket verdi. Yüksek hızlı trenin ‘999 bin 999’, 1 milyonuncu ve ‘1 milyon 1’inci’ yolcular için Ankara Garı’nda düzenlenen törene Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Habib Soluk, TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ile TBMM Ulaştırma Komisyonu üyeleri katıldı. Bakan Yıldırım, yaptığı konuşmada, 13 Mart 2009 tarihinde Ankara-Eskişehir Yüksek Hızlı Tren seferlerinin başladığını hatırlatarak yaklaşık 1 yıl içerisinde 1 milyonuncu yolcuya ulaşıldığını söyledi. Ankara-Eskişehir arasında seyahat eden yolcular arasında daha önce yapılan bir ankette özel aracıyla seyahat edenlerin 1. sırada, otobüsle seyahat etmek isteyenlerin 2. sırada ve trenle seyahat etmek isteyenlerin 3’üncü sırada yer aldığını vurgulayan Bakan Yıldırım, yüksek hızlı trenin hizmete girmesinin ardından yapılan ankette ise yolcuların yüzde 98’inin yüksek hızlı tren ile seyahat etmek istediğinin ortaya çıktığını ve ulaşım alışkanlıklarını değiştirildiğini ifade etti.

Yüksek hızlı trenin konforlu bir seyahat imkânı verdiğini kaydeden Yıldırım, daha önce Ankara-Eskişehir hattında günde 575 yolcunun trenle seyahat ettiğini ifade ederek şimdi bu rakamın günde 5 bin yolcuya çıktığını açıkladı. Demiryollarını yeniden ayağa kaldırdıklarını vurgulayan Bakan Yıldırım, hızlı tren projesinin hükümetlerin öncelikli hedefi olduğunu belirterek, yıllardır ihmal edilen demiryollarına 2003 yılından başlayarak büyük önem verdiklerini kaydetti. Bakan Yıldırım, 2010 yılı bütçesinde demiryollarına ayrılan ödeneğin karayollarını geçtiğine de dikkat çekti. “Yollar birbirinin rakibi değil kardeşidir” diyen Bakan Yıldırım, yüksek hızlı tren yolcuların Eskişehir’den sonra Bursa’ya otobüsle devam ettiklerini hatırlattı.

04.03.2010


 

Aliağa-Menderes hattının ilk treni geldi

İZMİR Büyükşehir Belediyesi ile TCDD ortaklığında yürütülen Aliağa-Menderes Raylı Sistem Projesi’nin ilk tren dizisi, İstanbul gümrüğüne ulaştı.

Son inşaat işlerinin tamamlandığı hatta kullanılacak trenler için İspanya’daki imalat çalışmaları devam ediyor. İhaleyi kazanan CAF firmasının İzmir için ürettiği ilk tren dizisi, teslim alındıktan sonra bir süre denemelere tâbi tutulacak. Türkiye’deki en yaygın şehir içi demiryolu ulaşım ağı olacak projede, 80 kilometre hat ve 30 istasyon bulunuyor. İşletici firma İzmir Banliyö Taşımacılığı Sistem Ticaret AŞ (İZBAN) da teknik kadrosunu kurmak için çalışmalara başladı. Mart 2005’te imzalanan protokol kapsamında TCDD ile Büyükşehir Belediyesi’nin yüzde 50’şer ortak olduğu İZBAN AŞ, ilk etapta 20 sürücü, işletme müdürü, teknik bakım müdürü, trafik işletme şefi, muhasebe şefi, insan kaynakları şefi, üst düzey yönetici asistanı, elektrik teknikeri ve makine teknikeri alacağını duyurdu. Kadro oluşturulmasının yanı sıra araçların temini, sürücülerin eğitimi ve istasyonların teslim alınarak hazırlanması çalışmaları da sürüyor.

04.03.2010


 

Demir ağlarda artık yerli fren kullanılıyor

DEMİRYOLLARINDA üretim sırrı çözülemediğinden 1988’den beri yurt dışından yıllık 30 milyon dolara ithal edilen trenler için kompozit fren sistemi, TÜBİTAK, TCDD, TÜLOMSAŞ ve özel sektör işbirliğiyle tamamen yerli üretimle hayata geçti.

Yalnızca tek bir tekerlekte denemelerle, beş yıl önce başlayan kompozit frenlerin üretim öyküsü, bugün geldiği nokta itibarıyla TCDD’nin yıllık 300 bin kompozit fren ihtiyacının yerli imkânlarla karşılanmasına imkân sağladı. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Malzeme Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Tarık Baykara, buharlı lokomotiflerin icadıyla 1860’lardan itibaren demiryollarında trenlerin fren yapmasını sağlayan dökme demir (pik) fren pabuçlarının kullanılmaya başlandığını, bunların günümüzde de hala kullanımda olduğunu anlattı. TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitüsü, Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Metalurji Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Topuz projenin Türkiye’de kompozit fren sisteminin Türkiye’de yerli olarak yapılabilirliğini ortaya koyması bakımından önem taşıdığını vurguladı.

04.03.2010


 

Termik santralde kül sorunu olmayacak

BARTIN’IN Amasra ilçesine yapılması düşünülen termik santralin kül tartışmalarına şirket yöneticileri son noktayı koydu. Şirket yönetimi termik santralden çıkacak külün çimento, seramik ve asfalt yapımında kullanılacağını açıkladı. Hattat Holding Kurumsal İletişim Departmanı yetkilisi Onur Yüksel, Amasra’da yapılması düşünülen termik santral ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Yüksel, “Hema Endüstri A.Ş.’nin Batı Karadeniz Bölgesine yapmayı planladığı elektrik santralinde kullanılacak olan taş kömürünün kükürt oranı ve kül oranı linyite göre yok denecek kadar azdır. Örneğin linyit kömürünün yüzde 50’si kül iken taş kömürünün yüzde 10’u küldür. Taş kömüründen çıkan külün bir bölümü çimento, seramik asfalt ve benzeri ürünlerin yapımında kullanılmaktadır. Geri kalan kül ise kül deşarj sistemi ile kömür çıkarılan alanlara geri doldurulacağından çevreye herhangi bir zararı olmayacaktır. Kurulacak olan enerji santrali dünyanın en gelişmiş ve en son teknolojisi ile donatılmış bir santral olacaktır” dedi.

04.03.2010


 

Üniversite öğrencisinin vücudunu böcekler istilâ etti

KÜTAHYA’DA bir üniversite öğrencisinin vücudunda, bit benzeri yüzlerce böceğe rastlandı. Öğrenciye, vücudundan alınan numunelerin sonucuna göre tedavi uygulanacağı bildirildi. Alınan bilgiye göre, Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi M.Y, bacaklarında ve vücudunun çeşitli bölgelerinde hareket eden ve gözle zor görülen çok sayıda böcek fark edip, Kütahya Devlet Hastanesi acil servisine başvurdu. Kan tahlili ve gerekli tetkiklerin yapılmasının ardından sağlık görevlileri Yılmaz’ın daha çok bacaklarında olan böcekleri almaya çalıştı. Böceklerin çok sayıda olması ve kafalarının derinin içinde bulunması dolayısıyla M.Y’nin bacaklarındaki böceklerin tamamını çıkaramayan acil serviste görevli doktorlar, uzman doktorları hastaneye çağırdı. M.Y’nin bacağındaki böceklerin farklı bir bit türü olabileceği ihtimali üzerinde duran uzman doktorlar, alınan böcek örneklerini incelemek üzere İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı laboratuvara gönderdi. Uzman doktorlar, böceğin türü belirlendikten sonra uygulayacakları tedaviye karar vereceklerini bildirdiler.

04.03.2010


 

Birecik’te 20 bin fidan dikilecek

ŞANLIURFA Valiliği tarafında yürütülen “Meyveciliği Destekleme” projesi kapsamında Birecik ilçesinin Ayran beldesinde bulunan kıraç arazi üzerine 20 bin adet fidan dikilecek. Birecik Kaymakamlığı’nın büyük desteği ile 6 bin adet zeytin, 4 bin adet badem, 5 bin adet fıstık fidanı dikimine başlandı. Bu alana ayrıca Ayran Belediyesi tarafından da 10 bin çam ağacı dikilmesi planlanıyor. Geçtiğimiz günlerde araziyi ziyaret ederek proje sorumlusu Ziraat Mühendisi Mehmet Kandamar’la çalışmalarla ilgili görüşmelerde bulunan Kaymakam Ozan Balcı, Şeyh Salih Türbesi civarındaki fidan dikimlerinin tamamlandığını, Beş Ağaç Mevkii’ndeki Antep fıstığı, badem, zeytin fidanı dikim çalışmaların sürdüğü bilgisini aldı. Birecik Barajı kamulaştırma alanı dışında kalan kısımda başlangıçta 15 bin olan ağaç sayısı yapılan bakım, hasat ve ağaçlandırma çalışmaları sonunda dikilen 6 bin 700 fıstık fidanı ve 2 bin meyve fidanı ile arttırıldı. Kaymakam Ozan Balcı, 10 bin yeni fıstık fidanının bul alana dikimi başlandığını ve önümüzdeki günlerde de 20 bin bağ fidanının dikimine başlanacağını ifade etti.

04.03.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl