28 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Hükümet geri adım attı

Alman Yeşiller/Birlik 90 Partisinin Eşbaşkanı Claudia Roth, Türkiye’de yeni bir anayasa yerine üzerinde sadece değişikliklerle yetinilmesini “geri adım” olarak değerlendirdi. Roth, Türkiye’de güçlü ve demokratik bir toplum için ordunun yetkilerinin kısıtlanması gerektiğini de vurguladı.

Hükümet geri adım attı

ALMAN Yeşiller/Birlik 90 Partisi’nin Eşbaşkanı Claudia Roth, Türkiye’de yeni bir anayasa yerine üzerinde sadece değişikliklerle yetinmeyi “geri adım” olarak değerlendirdi.

Anayasa değişiklik paketini değerlendiren Roth, Türkiye’de yeni anayasanın oluşturulması konusunda en ateşli ve coşkulu destekçisi olduklarını belirterek, şunları kaydetti:

“Bu açıdan baktığımızda yeni anayasa yerine, sadece mevcut anayasada değişiklik yapmakla yetinmeyi, geri adım olarak değerlendiriyoruz. Bu geri adımın ‘eski siyasî sınıfın’ yoğun baskıları altında atılmak zorunda kalındığının da farkındayız. ‘Eski Türkiye’ güçleri, muhafazakârlaşan seküler gücün azınlık haklarını savunan ve toplumun demokrasileşmesini isteyen ‘Yeni Türkiye’yi istemiyor. Zor bir durum var ortada... Bundan dolayı anayasa değişikliği ve yasa çıkarma sistemindeki reformlar çok önemli. AB her zaman Türkiye’de siyasetinin sivilleşmesi gerektiğini savundu. Siyaset güvenlik güçleri veya askeriye tarafından değil, savunma bakanlığı tarafından yapılmalı. Ancak bu en zor konulardan biri. Çünkü Türk Ordusunun yetkilerinin kısıtlanması söz konusu. Eğer Türkiye güçlü ve sivil demokratik bir toplum olmak istiyorsa bu kısıtlama kaçınılmaz.”

“MERKEL’İN ‘İMTİYAZLI ORTAKLIK’ ISRARI

YANLIŞ”

Roth, yarın Ankara’ya gelecek olan Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Türkiye’nin AB üyeliği konusunda diğer üye adaylara sergilediği tavrı Türkiye’ye de eşit derecede sergilemesi gerektiğini kaydetti. “Maalesef Merkel, başka sinyaller veriyor” diyen Roth, Merkel’in, “imtiyazlı ortaklık” konusunda ısrar ettiğini ve bunun yanlış olduğunu belirtti. Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Roth, “Bu Türkiye’ye kırmızı kart göstermekten başka bir şey değil. Benim beklentim şu: Merkel çok açık ve net bir şekilde, ‘Almanya Türkiye’nin AB üyelik sürecini destekliyor. Türkiye’nin demokrasileşmesini destekliyoruz. Biz güçlü ve hukuk devleti temelinde gelişen Türkiye’nin eşit haklara sahip AB üyesi olmasını istiyoruz.’ demeli.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

28.03.2010


 

Erdoğan, seçim barajını savundu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerde uygulanan “yüzde 10 oy barajı”yla ilgili olarak, “Biz baraj noktasında mevcut barajla oynamayı düşünmüyoruz. Barajın aynen korunmasından yanayız. Bunu Türkiye’nin koalisyon kültürünün gelişmemiş olduğunu düşünerek söylüyorum. Barajı indirelim düşüncesi şu anda yok” dedi.

Erdoğan’dan seçim barajı savunması

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, seçim barajının aynen korunmasından yana olduklarını belirterek, Bunu Türkiye’nin koalisyon kültürünün gelişmemiş olduğunu düşünerek söylüyorum’’ dedi. Erdoğan, Arap Birliği zirvesine katılmak üzere Libya’ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Erdoğan, ‘’BDP’nin şartlı destek yönünde bir açıklaması oldu. Seçim barajının indirilmesiyle anayasa paketine destek vereceğini açıkladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusunu şöyle cevapladı: ‘’Bu konuda biliyorsunuz bizim daha önceden açıklamamız var. Biz baraj noktasında mevcut barajla oynamayı düşünmüyoruz. Barajın aynen korunmasından yanayız. Bunu Türkiye’nin koalisyon kültürünün gelişmemiş olduğunu düşünerek söylüyorum. Ve tek partili dönemlerde Türkiye’nin ekonomi alanındaki başarısı ortada, koalisyon dönemlerindeki başarı ortada. Tek partili dönemlerde Türkiye ciddî gelişmeler göstermiştir ama koalisyon hükümetlerinin olduğu dönemlere bakarsak ciddî mânâda gerilemeler vardır. O bakımdan barajı indirelim düşüncesi şu anda yok. İleride olabilir ama bu seçimler için bunu düşünmüyoruz.’’




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

28.03.2010


 

Saldırgandan uyuşturucu raporu istendi

Birinci ‘’Ergenekon’’ davasında Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, tutuklu sanık Alparslan Arslan’ın Adlî Tıp Kurumuna sevk edilerek, Cumhuriyet gazetesine ilk bombanın atıldığı 5 Mayıs 2006’dan itibaren uyuşturucu, uyarıcı veya kimyasal madde kullanıp kullanmadığına ilişkin rapor hazırlanmasını istedi.

Aslan’dan uyuşturucu raporu istendi

BİRİNCİ ‘’Ergenekon’’ dâvâsında Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, tutuklu sanık Alparslan Arslan’ın Adlî Tıp Kurumuna sevk edilerek, Cumhuriyet Gazetesine ilk bombanın atıldığı 5 Mayıs 2006’dan itibaren uyuşturucu, uyarıcı veya kimyasal madde kullanıp kullanmadığına ilişkin rapor hazırlanmasını istedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savcı Pekgüzel, sanık ve avukatların taleplerine ilişkin görüşünü açıkladı. Alparslan Arslan’ın babası İdris Arslan’ın, oğluna kimyasal ilâç verilip verilmediğinin Adlî Tıp Kurumunca tespit edilmesi yönündeki talebine ilişkin, baba Arslan’ın dâvâda sıfatı olmaması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığını belirten Pekgüzel, ancak dosyaya yansıyan ifadeler ve sanığın daha önce sevk edildiği sağlık kuruluşunda tahlil numunesi vermediğinin belirtilmesi hususları gözetilerek, sanığın yeniden Adlî Tıp Kurumuna gönderilmesini istedi. Pekgüzel, Arslan’ın gerekli tahlillerinin yapılarak, halen ve 5 Mayıs 2006’dan itibaren uyuşturucu, uyutucu, uyarıcı veya kimyasal bir madde alıp almadığının, almışsa, TCK’nın 34. maddesi uyarınca, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği üzerindeki etkisinin ne olduğunun bildirilmesini talep etti. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 19 Nisan Pazartesi günü saat 09.00’a erteledi.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

28.03.2010


 

Atalay: “20 fire” iddiası spekülatif şey

İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, Anayasa değişikliği paketinden rahatsızlık duyan AKP’li 20 milletvekilinin bildiri hazırlığında olduğuna ilişkin iddiayla ilgili ‘’Bunlar spekülatif şeyler.

Parti grubumuz çok güçlüdür, kimse heveslenmesin. O konuda en küçük bir şey olacağını sanmıyorum’’ dedi. Atalay, parti genel merkezinde düzenlenen AKP Yerel Yönetimler Sempozyumu’na gelişinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetede yer alan ‘’20 AKP’li bildiri hazırlıyor’’ şeklindeki haberin hatırlatılması üzerine Atalay, ‘’Bunlar spekülatif şeyler. Parti grubumuz çok güçlüdür, kimse heveslenmesin. O konuda en küçük bir şey olacağını sanmıyorum’’ dedi. Anayasa değişikliği konusundaki çalışmaların bu hafta sonu da devam edeceğini hatırlatan Atalay, partiler ve sivil toplum kuruluşları ile bugün öğleden sonra da bir araya geleceklerini ve çalışmaların süreceğini kaydetti.

28.03.2010


 

Adaletin önündeki en önemli engel ideoloji

Türkiye Yazarlar Birliğinin Kurucu Genel Başkanı Mehmet Doğan Türkiye’de adaletin önündeki en önemli engelin ideoloji olduğunu söyledi.

Türkiye Yazarlar Birliğinin Vakıflar Genel Müdürlüğü toplantı salonunda düzenlenen 16. Genel Kurulu’nun açılışında konuşan Türkiye’de gönüllü kuruluşların oluşumunu ve yaşamasını güçleştiren bir yapı bulunduğunu belirterek, bu sıkıntılı durumu aşmak için ciddî maddî desteklere ihtiyaç olduğunu kaydetti. Birliğin öncelikle Türkiye’de yazarın tanımını eğiştirdiğine dikkati çeken Doğan, birliğin kurulmasından önce yazarın manevî ve dinî alanın dışında tanımlandığını söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığının kültüre yaklaşımını eleştiren Doğan, bakanlığın batının statik, ölü kültürünü aktarma anlayışına sahip olduğunu savundu. Türkiye’deki millî burjuvazinin kültüre katkısının neredeyse sıfır olduğunu da ifade eden Doğan, ‘’Kültürsüz bir milli burjuvazinin sürekli olması mümkün değil. Türkiye’nin iş adamları kültürümüze daha fazla yatırım yapmak zorundadırlar. Geleceğimiz buna bağlıdır’’ dedi.

Gündemle ilişkili görüşlerini de dile getiren Doğan, günümüzde en aktüel konunun adalet ihtiyacı olduğunu belirterek, ‘’Muhakemeye dayanmayan yargı kararları ile Türkiye’de adalet asla tesis edilemez’’ diye konuştu.

Doğan, Türkiye’de adaletin önündeki en önemli engelin ideoloji olduğunu kaydetti.

Millî Eğitim Bakanlığının da ideolojik çerçeveleri kıracak bir adım atmadığını belirten Doğan, kitap okuyan genç sayısının giderek azaldığını kaydetti.

Devletin dil hassasiyetini unuttuğunu, mevzuattaki metinlerin İngilizce ve Latinceye teslim olduğunu ifade eden Doğan, Türk Dil Kurumunun da dil hassasiyeti konusunda gerekli özeni göstermediğini savundu.

28.03.2010


 

82 Anayasası ile Türkiye yol alamaz

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şeref Malkoç, ‘’1982 Anayasası ile Türkiye’nin yol ve mesafe alabilmesi mümkün değildir, bu Anayasa’yı değiştirmek gerekir’’ dedi.

Zonguldak’a gelen Malkoç, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’de gündemin çok hızla değiştiğini söyledi. Geçen günlerde Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak ile ilgili yolsuzluk iddialarının gündemde olduğunu, bugün Anayasa değişikliğinin tartışıldığını, 10 gün sonra ise başka konunun tartışılacağını belirten Malkoç, şöyle konuştu: ‘’Şimdiye kadar ülkemizde Anayasa yapılırken ihtilâller olmuş ya askerin dayatması ya da AB’nin telkinleriyle Anayasa değişikliği yapılmıştır. 1982 Anayasasıyla Türkiye’nin yol ve mesafe alabilmesi mümkün değildir, bu Anayasa’yı değiştirmek gerekir. Parti olarak Anayasa konusundaki duruşumuz açık ve net. Öyle 10, 20 madde değil, tümü değiştirilmeli. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın partimizi ziyaretinde ‘iktidardasınız, Anayasayı değiştirmek sizin boyun borcunuzdur. Bu değişikliği yaparken birbirinizle kavga etmeyin’ dedik. Şunu açıkça söylüyorum, Türkiye 21. yüzyılda bu Anayasayla idare edemez. Çünkü bırakın ileri getirmeyi, ülkemizi yerinde saydırmaz.’’

28.03.2010


 

Normalleşme sürecinde medyanın katkısı büyük

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AKP Eskişehir Milletvekili Murat Mercan, ülkenin normalleşme süreci içinde medyanın büyük katkısının olduğunu söyledi.

Mercan, Yenigün gazetesi tarafından Anemon Otel’de düzenlenen ‘’Gazeteci Kimliği ile Demokrasi ve Hukuka Sahip Çıkmak’’ panelinde yaptığı konuşmada, son zamanlarda büyük bir hızla değişen ülkenin, günden güne demokratikleştiğini kaydetti. Türkiye’nin aslına dönüp normalleşme süreci içine girdiğini ifade eden Mercan, ‘’Ülkenin normalleşme süreci içinde medyanın büyük katkısı vardır. Son zamanlarda yaşanan olayların evimize en doğru biçimde yansımasında medyanın rolü büyük. Yenigün gazetesinin böyle bir sorumluluğu var’’dedi.

28.03.2010


 

Şahin: Lütfen yargı talimat vermesin

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, yargıya kimsenin talimat veremeyeceğine işaret ederek, ‘’Yargı organları karar verirken nasıl ki yasama organına ‘Nasıl karar vereceğiz’ diye sormuyorsa, lütfen yargı organları da, yasama organı kanun yaparken nasıl yapılacağına dair talimat vermesin’’ dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin, Fas’ın başşehri Rabat’ta, Türkiye’de anayasa değişikliği paketi konusundaki tartışmalara dair değerlendirmelerde bulundu. Gazetecilerin konuya ilişkin sorularını cevaplayan Şahin, Türkiye’de HSYK başta olmak üzere yüksek yargı çevreleri tarafından paketin ‘kuvvetler ayrılığı ilkesi’ açısından yargının yetkilerini tırpanladığı iddialarını hatırlatan bir gazeteciye, ‘’TBMM yasama görevini Türk milleti adına yapar ve yasama yetkisi de kimseye devredilemez. Anayasanın ilgili maddesi konuyu bu şekilde düzenlemiştir’’ cevabını verdi. Şahin, ‘’Yargıya da kimse talimat veremez. Yargı organları karar verirken nasıl ki yasama organına ‘Nasıl karar vereceğiz’ diye sormuyorsa, lütfen yargı organları da yasama organı kanun yaparken nasıl yapılacağına dair talimat vermesin’’ diye konuştu.

28.03.2010


 

Saatinizi ileri aldınız mı?

GÜN ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla her yıl yapılan ileri saat (yaz saati) uygulaması kapsamında, bütün yurtta saatler, dün gece saat 03.00’ten itibaren bir saat ileri alındı.

Kış saati uygulamasına 25 Ekim 2009 tarihinde geçirilirken saatler 04.00’te bir saat geri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı da 19 Mart 2010 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştı. Karar çerçevesinde saatler, 31 Ekim 2010 Pazar günü de saat 04.00’te geri alınacak.

28.03.2010


 

Şırnak Uludere’de mayına basan korucu yaralandı

ŞIRNAK'IN Uludere ilçesinde mayına basan geçici köy korucu yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Uludere’ye bağlı Şenoba beldesinin Beyaz Tepe mevkiinde daha önce yola teröristlerce döşenmiş mayına basan Geçici Köy Korucusu Şivan Encü yaralandı. Şırnak Asker Hastanesine getirilen Encü, tedavi altına alındı.

28.03.2010


 

Şanlıurfa’da sevgi seli

Şanlıurfalılar, 23 Mart 1960’da, 82 yıllık ömrünü şehirlerinde tamamlayan Bediüzzaman Said Nursî'ye bağlılıklarını ve sevgilerini, vefatının 50. yıldönümü vesilesiyle yapılan anma etkinliklerinde bir kez daha gösterdiler. Gazetemiz sahibi Mehmet Kutlular, Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz, Sosyolog Müfit Yüksel, Yrd. Doç. Dr. Atilla Yargıcı ve Yrd. Doç. Dr. Adem Ölmez’in katıldığı “Bediüzzaman ve Demokratik Açılım” panelinde tam anlamıyla bir sevgi seli yaşandı.

ŞANLIURFA’DA BEDİZZAMAN SAİD NURSİ

SEVGİSİ SALONA SIĞMADI

MANEVİYATTAKİ BOŞLUĞU BEDİÜZZAMAN

DOLDURDU

Bedıüzzaman Said Nursî’nin, 23 Mart 1960’da, seksen iki yıllık ömrünü tamamladığı Şanlıurfa’da, vefatının 50. yıldönümü vesilesiyle yapılan anma etkinliklerinde, Şanlıurfalılar çok büyük bir vefa örneği göstererek, kendilerine duâ eden Bediüzzaman’ın, zamanında cenazesinde sahip çıktıkları gibi, şimdilerde de programlarına, dâvâsına, hizmetlerine sahip çıkıyorlar. En son yapılan ve ‘İşte geniş salon’ denilen Mozaik yine düşünce gelişimi karşısında fizikî gelişim olarak yeterli olamadı. Demek ki düşünce, maddi gelişmelerin çok daha ilerisinde gelişiyor.

Taşıyla, toprağıyla, genciyle yaşlısıyla, ölüsüyle dirisiyle Bediüzzaman’ın duâsını almış Urfa, âlem-i İslâm’a açılan bir kapı olarak, şehrin maneviyâtının oluşumuna ve İbrahim Peygambere, Eyyüb Peygambere ve diğer peygamberlere lâyık bir ruh kazanabilmek çabasını yoğun şekilde sürdürmektedir. Bunu Bediüzzaman’ın paneline yaşlısıyla, genciyle, çoluk çocuğuyla gösterdikleri yoğun ilgi ile gösterdiler. Şanlıurfa’da, 50. yıl anma ve anlama etkinlikleri çerçevesinde, “Bediüzzaman ve Demokratik Açılım” paneline, Yeni Asya Gazetesi imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular, Yeni Asya Gazetesi genel yayın müdürü Kâzım Güleçyüz, sosyolog Müfit Yüksel, Harran Üniversitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Atilla Yargıcı ve panel yöneticisi olarak da, tarihçi Yrd. Doç. Dr. Adem Ölmez katıldılar.

Kutlular yapmış olduğu açış konuşmasında, “Artık tabuları konuşmalıyız. Tabularla demokrasi olmaz. Bu da ancak millî bir mutabakat ile olacaktır. Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerinde ortaya koyduğu yaklaşım, yeni yeni konuşulmaya başlandı. Dileğimiz bu açılımın, düşmanlıklar taşımadan, kardeşlik ruhu içerisinde daha ileri düzeyde gelişmesi ve neticelendirilmesidir. Antidemokratik uygulamalardan en fazla zarardide olmuş olan bizleriz. Ama hiçbir kazanım da bedelsiz değildir. Bu açılımın altında baskı dönemlerinde işinden olan, aşından olan, maddî dünyasının düzeni bozulan inançlı insanlar ve özellikle de başörtülüler vardır” sözleriyle konuya temas etti. Ana dilin serbest olmasına, Müslümanların temel değerlerinin dinden geldiğine, demokrasinin daha köklü gelebilmesi için de her bireyin, “neme lâzım değil, bana lâzım” demesi gerektiğine işaret etti.

YÜKSEL: ZAMANA KARŞI YENİ

BİR HAREKET OLUŞTURDU

Sosyolog Müfit Yüksel ise, Bediüzzaman’ın yetiştiği coğrafyadaki sosyal ve siyasi hareketliliğe dikkat çekti. Yüksel, “1800’lü yıllarda siyasi ve dini otorite ağalık ve Kâdirîlikten Nakşibendîliğe geçti. Tâ Cumhuriyete kadar bu bölgede Nakşî tarikatı otoriteyi sağladı. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde yeni rejim din karşıtı, modernist bir temeli esas alması dolayısıyla tüm Türkiye’de olduğu gibi Doğu bölgelerinde de geleneksel İslami yapı bozulmaya, çökertilmeye başlandı. Cumhuriyete kadar devletle hiçbir problemi olmayan Nakşî şeyhleri, devletin İslam aleyhtarı rejimi ile devlete muhalif konuma geçti. Özellikle Şeyh Said isyanı iplerin koptuğu bir nokta olmuştur. Bu sürede birçok şeyh sürgüne gönderilip, ağır cezalarla cezalandırılmıştır. Bu zamanda Bediüzzaman da, Şeyh Said İsyanı gerekçe gösterilerek sürgüne gönderilen alimlerden birisiydi” diyerek, tarihsel sürece ve Halidîlik ekolü ile Bediüzzaman ekolünün ortak noktalarına dikkatleri çekti.

Yüksel, Bediüzzaman’ın içinden çıktığı mümbit toprağa da işaret ederek, bu coğrafyanın mayasının çok temiz olduğuna ve pek çok alimler yetiştirdiğine işaret etti. Enbiyanın ekserisinin de bu coğrafyada zuhurunun da, bu topraklardaki mana zenginlinin bir göstergesi olduğunu ifade etti. “Halidîlik ekolünün medrese ve tekkeleri yaygınlaştırması ve din ilimleri ile fen ilimlerinin birlikte gerekliliği bu süreçte kendini göstermiştir” diyen Yüksel, “Bediüzzaman ise, zamana karşı yeni bir hareket oluşturarak, Medresetü’z-Zehra modelinin bölgedeki problemleri ortadan kaldıracağını ifade etmiş ve bu yolda pek çok adımlar atmıştır” diyerek sözlerini tamamladı. Kapanış konuşmasında Adem Ölmez, Şerif Mardin’in bir sözünü naklederek, “Cumhuriyet pek çok reformlar yaptı. Bu reformlar, dinî pek çok şeyleri ortadan kaldırdı. O kaldırılan boşlukları ise, Bediüzzaman doldurdu” ifadesini kullandı. Durum onu gösteriyor ki, önümüzdeki yıllarda çok daha zengin muhtevalı konuşmalar ve renkli düşünce yelpazesinde konuşmacılar Bediüzzaman’ı anlayıp, anlatacaklar.

Çıkışta gazetemizin yazarlarından Kâzım Güleçyüz, Sabahaddin Yaşar ve İmtiyaz sahibimiz Mehmet Kutlular kitaplarını imzaladılar. Paneli kaydeden Kanal Urfa Televizyonu, tekrar olarak vereceklerini açıkladı. SentezHaber.com internet sitesinden de ileriki günlerde paneli izleme imkânına sahip olabileceksiniz. Panelle ilgili fotoğraflara www.sentezhaber.com galeri bölümünden bakabilirsiniz.

GÜLEÇYÜZ: RİSÂLEİ NURLAR BİR MANEVİ

ÜNİVERSİTE

YENİ Asya Gazetesi genel yayın müdürü KâzımGüleçyüz, yeni anayasanın topyekün bir değişimine ihtiyaç duyduğunu ifade ederek, pek çok farklı alanlardaki açılım paketlerinin, olgunlaşmamış demokrasinin nedeni olduğunu belirtti. Ayrıca Bediüzzaman’ın Medresütü’z-Zehra üniversite projesine vurgu yaparak, “Bugün ülkede cehalet, fakirlik (zaruret) ve ihtilaflar varsa, işte bu projenin hayata geçirilmemesinin bir sonucudur. Gerçi Risâle-i Nurlar bir manevi üniversite olarak işliyor, ama bunun maddî teşekkülü ile birlikte bizdeki eğitim sisteminin de gözden geçirilmesi gerekir” dedi. Gerekçe olarak da, “Sadece fen ilimlerine vurgu yapan bir sistem, oradan yetişen insanlara ‘hile ve şüpheler’ vermiştir. Onun için de kafası karışık insanlar, sadece diploma sahibi olmuşlardır” diyerek sözlerini tamamladı.

ÖLMEZ: BEDİÜZZAMAN, DEMOKRASİ

MÜCADELESİNİN SEMBOL İSMİ

PANELyöneticisi Adem Ölmez ise, Bediüzzaman’ın demokrasi mücadelesinin davranışlarıyla sembol bir isim olduğuna dikkat çekerek, “Baskılara, sürgünlere, susturmalara karşı yazdıklarıyla ve yaşadıklarıyla mücadelesini sürdürmüş ve Türkiye’nin bugün gelinen demokrasi serüveninde özel bir yeri olmuştur” dedi.

YARGICI: MEDRESETÜ'Z- ZEHRA DEVLET

PROJESİ OLMALI

HARRAN Üniversitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Atilla Yargıcı da, hakiki dindar bir insanın terörist olamayacağına vurgu yaparak, “Müslüman olmayanlar insanlık kardeşimiz, Müslüman olanlar ise din kardeşimizdir” dedi. Yargıcı, Medresetü’z- Zehra’nın bir devlet projesi olabileceğine işaret etti. Yargıcı ayrıca, “Laikliği dinsizlik olarak uygulamak, din karşıtlığını; ırkçı yaklaşımlar ise, ayrılıkçılığı netice verecektir” dedi.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

S.BAHATTİN YAŞAR

28.03.2010


 

Bediüzzaman ülkenin birliği için çalışmıştır

Bediüzzaman’ın vefatının 50. yılı vesilesiyle Risale-i Nur Enstitüsü ve gazetemizin Fatsa'da düzenlediği etkinlikte konuşan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Battal, Türkiye’de bir köşe yazarının birkaç gün önce Bediüzzaman’dan bölücü gibi söz ettiğini hatırlatarak, “Delil nerede, yok. Aksine delil ise çok. Bediüzzaman ‘Bölünme, parçalanma ve savaş kötüdür. Kürtlük dâvâsı ve Kürt devleti hayali pek mânâsızdır. Kürtler ile Türkler ebediyen kardeştir’ demiştir” dedi.

Bediüzzaman birlik için çalıştı

GAZİ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Battal, 1920’de Kürt Şerif Paşa ile Ermeni Bogos Nubar Paşa’nın Paris’te Ermeni-Kürk devleti kurulması için anlaştıklarını duyan Bediüzzaman’ın Sebilürreşad ve İkdam gazetelerinde yazdığı yazılarında bu ittifakı lânetlediğini, ‘Kürtlük davası ve Kürt devleti hayali pek mânâsızdır. Kürtler ile Türkler ebediyen kardeştir” dediğini belirtti. Prof. Dr. Ahmet Battal, Risâle-i Nur Enstitüsü ve Yeni Asya Gazetesi’nin Bediüzzaman’ın vefatının 50. yılı sebebiyle Ordu’nun Fatsa ilçesinde gerçekleştirdiği “Bediüzzaman Said Nursî ve Demoktarik Açılım” konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Akademik hayatına başlamadan önce Güneydoğu’da hakim olarak görev yaptığını ifade eden Prof. Dr. Battal, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 100 yıl önce Türkiye’ye ithal ettiği menfi ırkçılık ile Türkiye’yi dışa kapattığını söyledi. İkinci dünya savaşı sonrasında Türkiye’nin demokrasiye geçişi ile birlikte demokratik açılımın başladığını kaydeden Prof. Dr. Battal, “Demokratik açılım anti demokratik kapanımın bir sonucudur, yeni bir şey değildir aslında bir anti demokratik kapanıma tepkidir” dedi. Türkiye’de bir köşe yazarının birkaç gün önce Bediüzzaman’dan bölücü gibi söz ettiğini aktaran Prof. Dr. Battal, “Delil nerde, yok aksine delil ise çok. Bediüzzaman bölünme, parçalanma ve savaş kötüdür demiş. Daha 1920’de Kürt Şerif Paşa ile Ermeni Bogos Nubar Paşa’nın Paris’te Ermeni-Kürk devleti kurulması için anlaştıkları duyulunca Bediüzzaman Sebilürreşad ve İkdam gazetelerinde yazdığı yazılarında bu ittifakı lânetlemiş ve ‘Kürtlük dâvâsı ve Kürt devleti hayali pek mânâsızdır. Kürtler ile Türkler ebediyen kardeştir demiştir” diye konuştu.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

28.03.2010


 

15 gemiyle Gazze’ye yardım çıkarması

İNSANî Yardım Derneği (İHH) Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Gazze’ye 8’i Türkiye’den olmak üzere toplam 15 gemiyle yardım götüreceklerini söyledi.

İHH Hatay Şubesi tarafından “Rotamız Filistin Yükümüz Özgürlük” sloganı ile düzenlenen geceye, derneğin genel başkanı Bülent Yıldırım’ın yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. Gecede Ömer Karaoğlu, Filistin ile ilgili okuduğu şiirlerle duygu dolu anlar yaşattı. İskenderun Grand Plaza’da düzenlenen dayanışma gecesı, Kur’ân-ı Kerim okunması ile başladı. İHH Başkanı Yıldırım, yaptığı konuşmada, İsrail’in “savaş suçu” işlediğini belirterek, “Filistin’de yaşanan zulmü durdurmak için yollara düştük. Biz tarihen Filistin’den sorumluyuz” dedi. Geçtiğimiz aylarda Filistin ulaşan konvoyla ambargonun ne olduğunu bütün dünyaya hatırlattıklarını kaydeden Yıldırım, bu sefer Filistin’e 15 gemi ile gideceklerini ve 2 ay gibi kısa bir sürelerinin kaldığını belirtti. Yıldırım, “2 tane 3 bin 500 tonluk yolcu gemisi alındı. iki gün önce bu gemileri aldık. Bunu yanı sıra, Gazze limanını onarıyoruz ve derinlik çalışması yapıyoruz. Sizlerin israf etmeden samimiyetle verdiğiniz bu paralarla gemileri alacağız ve İsrail’e gideceğiz. Giderken, İsrail bizi vurabilir veya gemileri durdurabilir. Bütün dünyaya yayın yapacağız. Bu da Filistin halkına kanunsuz bir ambargo koyan ve masum çocukları öldüren İsrail’in yalnız kalması demektir. Avrupa’dan 50 milletvekili gelecek. Avrupa’dan 6 tane gemi, Türkiye’den 8, bir de yolcu gemisi olmak üzere toplam 15 gemiyi İstanbul’dan yola çıkartacağız ve Gazze’ye doğru hareket edeceğiz. Bu bir insanî yardım organizasyonudur" diye konuştu.

28.03.2010


 

Üniversitedeki mescit açılsın

İngiltere’nin başkenti Londra’daki City Üniversitesinin Müslüman öğrencileri kendilerine ibadet özgürlüğü sağlanmadığı için 6 haftadır okullarını protesto ediyor. Üniversite yönetimi daha önce var olan mescidi ırkçı saldırılar bahanesiyle kapatıp diğer dinlere mensup olanların da ‘ortak ibadet edebileceği bir oda’ açmıştı.

Londra’da Müslüman öğrenciler ibadethanelerini geri istiyorlar

LONDRA’DAKİ City Üniversitesi’nin Müslüman öğrencileri kendilerine üniversite tarafından namaz kılmaları için sağlanan odanın ırkçılar tarafından saldırıya uğraması sonucu kapatılmasını ve daha sonrasında üniversitenin kendilerine bir oda tahsis etmemesini üniversitenin bahçesinde namaz kılarak protesto ettiler. Değişik etnik ve dinî kimliğe sahip öğrencilerden oluşan grup her gün üniversite bahçesinde, diğer İngiliz öğrenciler ve bölge halkının şaşkın bakışları altında dinî vecibelerini yerine getiriyor.

Üniversitede ekonomi öğrenimi gören İmran Nazir (22) konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada “Yaklaşık 6 haftadır yağmur altında, rüzgârda sokakta namaz kılıyoruz. Bu bizim dinimiz ve gereklerini yerine getirmek istiyoruz. Kasım ayındaki olaylar sebebiyle okulun bize bir oda tahsis etmemesi gerçekten üzücü, ancak biz bu kalabalığın ihtiyaçlarını gözetecek bir odaya sahip olana kadar okulun önünde namaz kılmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Uluslararası İlişkiler öğrencisi Rashid Ansan ise “Üniversitelerin her düşünceye, inanca açık olması gerekir, burada tartışabilmeli, düşüncelerimizi, inançlarımızı yaşayabilmeliyiz, bu ifade özgürlüğüdür, inanç özgürlüğüdür, bizim isteğimiz kendi inançlarımızı barışçıl bir şekilde yaşamak” dedi. Londra’da faaliyet gösteren İslâm Derneği (ISOC) Başkanı Saleh Patel ise “Müslüman öğrencilere bir oda tahsis edilmemesi ve ayrım yapılması büyük haksızlık. Bunların hepsi İslamafobia’dan kaynaklanıyor. Bu korku yüzünden bizler haklarımızı alamıyoruz, haklarımızı alana kadar da protesto devam edecektir” şeklinde açıklamalarda bulundu. Üniversitenin görüşlerini açıklayan City Üniversitesi’nin Rektör Yardımcısı Profesör Julius Weinberg, “Kasım ayında yaşanan olaylardan sonra öğrencilere tahsis edilen odayı güvenlik dolayısıyla kapatmak zorunda kaldık ve öğrencilere diğer dinlere mensup insanların da kullanabileceği bir oda tahsis ettik. Burası bir eğitim yuvası ve bizim asıl isteğimiz burada öğrencilere eşit bir şekilde eğitim verebilmek. Sadece onlara bir oda tahsis etmemiz diğer öğrencilere haksızlık olacaktır” şeklinde üniversitesini savundu.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

28.03.2010


 

Cern deneyine sayılı gün kaldı

AVRUPA Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) yapılacak olan ve kozmosun sırlarını çözeceği iddia edilen ‘büyük patlama’ için sayılı günler kaldı.

Proton ışınlarının birbiriyle büyük bir enerjiyle çarpıştırılmalarının ardından, anlaşılması zor Higgs parçacığının ortaya çıkması bekleniyor. Türk bilim insanlarının da görev üstlendiği, çağın en büyük buluşu olmaya aday CERN’de yapılacak ‘büyük patlamaya’ üç gün kaldı. Fransa İsviçre sınırında, yerin 100 metre altındaki dairevi yeraltı tünelindeki denemeler devam ediyor. Partikül çarpıştırma hızı en yüksek seviyeye çıkartılarak, rekor kıran Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC), 30 Mart tarihine hazırlanıyor. CERN uzmanları, bu tarihte ‘büyük patlamayı’ gerçekleştirmeye çalışacak.

28.03.2010


 

Çelik minareye rağbet artıyor

BETONARME minarelere göre daha dayanıklı ve ucuz olmanın yanı sıra, kısa sürede inşa edildikleri için son yıllarda çelik minarelere rağbetin arttığı bildirildi.

Alınan bilgiye göre, son yıllarda önemli bir sektör haline gelen çelik minare üretimi alanında 11 firma faaliyet gösteriyor. Firmalardan bazıları, minare üretiminin yanı sıra küçük mescit, cami ve kubbe de inşa ediyor. Cami derneklerinin, daha dayanıklı, betonarmeye göre daha ekonomik olması ve kısa sürede yapılması sebebiyle, çelik minareleri tercih ettiği belirtildi.

28.03.2010


 

İbrahim Canan belgeseli Samanyolu Haber tv’de

SAMANYOLU Haber tv, 14 Ekim 2009 tarihinde elim bir kaza sonucu hayata veda eden Prof. Dr. İbrahim Canan’ın hayatını ekrana getiriyor. Yapımcılığını Nermin Mazlum’un yaptığı belgesel “Âlimin ölümü, âlemin ölümü: İbrahim Canan” adıyla bu gece saat 23.10’da ekrana gelecek.

Ömrünü Kur’ân ve Sünnet ekseninde yaşadı... Önemli bir hadis âlimiydi... 69 yıllık yürüyüşünde tek gayesi İslâm’a hizmet oldu... Nefes aldığı her ânı öğrenmek ve öğretmek için harcadı... Bediüzzaman Hazretleri ile olan tanışıklığı ve duasına mazhar olması onu farklı kıldı... Üstad’ı Beyrut Palas Oteli’nden çıkarken gösteren meşhur fotoğrafı o çekti... Onlarca eser yazdı, yüzlerce makaleye imza attı... Birçok Müslümana nasip olmayan bir cenazeyle Rahmet-i Rahman’a kavuştu. Geride kalanlar ise (akademisyenler, çocukluk arkadaşları, dostları, ailesi) tanıma fırsatı bulamayanlar ve tekrar yad etmek isteyenler için Canan Hoca’yı anlattılar.

28.03.2010


 

Türkiye’nin '100' haritası

TÜRKİYE’NİN çeşitli illerinden portrelerden oluşan ‘’100 Fotoğrafla Türkiye’nin Yüz Haritası’’ sergisi Erzurum’da açıldı. Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi’nde açılan sergide, 100 fotoğraf sanatçısının ülkenin çeşitli bölgelerinde çektikleri portre fotoğrafları yer alıyor. Projenin fikir sahiplerinden Mustafa Ortauzun ve Özcan Çeltikli, 100 fotoğrafla Türkiye’nin yüz haritasını çıkarmak amacıyla yola çıktıklarını söylediler. Türkiye’nin pek çok kültürün bir arada yaşadığı sayılı ülkelerden birisi olduğunu ifade eden Mustafa Ortauzun, bu kültür zenginliği içerisinde bu yüzlerin bir arada yaşayabildiğini vurgulamak istedikleri kaydetti. Sergi, 4 Nisan’a kadar açık kalacak.

28.03.2010


 

Maketleri vardı gerçekleri geliyor

ZİYARETÇİLERİNİ kapısındaki fil maketiyle karşılayan Gaziantep Hayvanat Bahçesine, İsrail’den fil, su aygırı ve maymun getirilecek. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, Gaziantep Hayvanat Bahçesi’ne gösterilen ilgi karşısında duyarsız kalmadıklarını, yeni hayvan türleri getirerek bahçeyi zenginleştirdiklerini söyledi. İsrail’deki bir hayvanat bahçesinden 2 fil, 2 su aygırı ve 10 tane farklı türden maymun aldıklarını belirten Güzelbey, bir aksilik olmaması halinde bu hayvanların Haziranda Gaziantep’e getirileceğini ifade etti. Güzelbey, fillerin yaşayabilmesi için hayvanat bahçesinde bazı düzenlemeler yapılması gerektiğini ifade ederek, eksikliklerin tamamlanması için çalışma yapıldığını belirtti. Güzelbey, ‘’Yeni hayvan türleriyle birlikte hayvanat bahçesine ilgi daha da artacak’’ dedi.

28.03.2010


 

Günde yarım saat bisiklet kullanın

DÜZENLİ yapılan bisiklet egzersizinin, beynin endorfin adı verilen mutluluk hormonunun salgılanmasını sağladığı bildirildi. Selçuk Üniversitesi (SÜ) Meram Tıp Fakültesi Spor Fizyolojisi Bilim Dalı Başkanı ve Spor Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Gökbel, düzenli yapılan bisiklet egzersizinin dayanıklılık antrenmanı yerine geçtiğini, bunun da beyin tarafından endorfin adı verilen mutluluk hormonunun salgılanmasına yol açtığını belirtti. Gökbel, bu hormonun kişinin kendisini daha iyi hissetmesini, ağrılarının ve endişe hissinin azalmasını, dolayısıyla da kişinin kendisini mutlu hissetmesini sağladığını ifade etti. Gökbel, bisiklet egzersizinin yemekten en az 2,53 saat sonra yapılması gerektiğini vurgulayarak ‘’3045 dakika boyunca konuşmayı engellemeyecek hızla bisiklet sürülmeli. Haftada 3 gün yapılırsa, bisiklet kullanan kişinin yorgunluğu daha az olur’’ dedi.

28.03.2010


 

Fujiyama’ya İzmir bayrağı

İZMİR Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Kulübü (İDADİK) üyesi sekiz dağcı, 30-31 Mart tarihlerinde Japonya’nın Fujiyama Dağı’na tırmanacak. “2010 Türkiye’de Japonya Yılı” faaliyetleri kapsamında bu ülkeye gitmeyi planlayan dağcılar, zirveye İzmir Büyükşehir Belediyesi bayrağını dikecek. Ekip, eksi 35 dereceye yaklaşan soğuk sebebiyle oldukça çetin geçmesi beklenen tırmanış sırasında, yine Büyükşehir Belediyesi tarafından hediye edilen kıyafetleri giyecek.

28.03.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl