22 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

 

Mevlânâ’nın babası Sultan Veled’in evini Türkiye restore ettirecek

DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, Afganistan’ın Belh eyaletinde kalıntıları bulunan Sultan Bahauddin Veled’e ait evin Türkiye tarafından restore ettirilmesine dair proje belgesine imza attı.

Ahmet Davuoğlu ile Afganistan Kültür ve Enformasyon Bakanı Seyid Mahdum Rahim tarafından imzalanan projeyle Mevlânâ’nın doğduğu ev restore ettirilecek ve Mevlânâ kültür merkezi olarak hizmet verecek. İmza töreninde konuşan Davutoğlu, bugün Afganistan’a çok önemli bir konferans için geldiğini, bununla birlikte bu konferansı taçlandıran asıl faaliyetin bu imza töreni olduğunu söyledi. Bakan Davutoğlu iki ülkenin ortak birlikteliğinin en güzel sembolünün Mevlânâ Celâleddin Rumî’nin hayatı olduğunu dile getirerek, Belh’te Doğan Mevlânâ’nın eserlerini kendi memleketi de olan Konya’da verdiğini hatırlattı. Davutoğlu, “Belh bizim şehrimizdir, Konya bütün Afgan kardeşlerimizin şehridir” dedi.

22.07.2010


 

Tarihî binaları, sahipleri restore ettirebilecek

KARS İl Kültür ve Turizm Müdürü Hakan Doğanay, tarihî yapısı bulunan mülk sahiplerinin kendilerine müracaat etmeleri durumunda onarım izni verebileceklerini söyledi.

İl Kültür ve Turizm Müdürü Hakan Doğanay, 5225 Sayılı Kültürel Mirasın Korunması Kanunu gereği Kars’ta tescilli binaların bazılarının restore edildiğini bildirdi. Konuyla ilgili kendilerine 64 başvuru yapıldığını belirten Doğanay, ödenek başvurularının 2009–2010 yılı içerisinde 8 tanesinin kabul edildiğini ifade etti. Bu sene Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, tescilli bina mülk sahiplerinin evini restore edeceklerini de vurgulayan Doğanay, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından restorasyon kredisi adı altında restorasyon parası verildiğini vurguladı. Kars halkının bu konuyu çok fazla bildiğine inanmadığını da kaydeden Kültür ve Turizm Müdürü Hakan Doğanay, “Kars'ımız tescilli binaların ve tarihî binalarının çok olduğu kültür turizminin yaygın olduğu bir şehir. Tarihî bina sayısı fazla, bunların çoğu da şahıs malı. Bu şahıslar restore edecekleri binaları, önce kendileri restorasyon projelerini çizdirerek Bölge Koruma Kurulu’na onaylatmalı. Daha sonra TOKİ’ye şahsen başvurarak 10 yılda geri ödenmek şartıyla 80 bin TL’ye kadar restorasyon yardımı alabilirlerdi”

22.07.2010


 

‘Muvakkithaneler’ kitap oldu

OSMANLI-TÜRK medeniyetinde saat ve takvim hesaplamalarının yapıldığı muvakkithaneler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür A.Ş tarafından yayımlanan ‘’İstanbul Muvakkithaneleri’’ adlı esere konu oldu.

Araştırmacı-yazar Server Dayıoğlu’nun hazırladığı eserde, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘’Saatleri Ayarlama Enstitüsü’’ adlı kitabında da konu edilen İstanbul muvakkithaneleri mercek altına alındı. Eserde, zamanı kavramamıza yardımcı olan saat, takvim gibi belirteçlerin hesaplandığı bu mekânların tarihî gelişimi konu alınıyor. Osmanlı-Türk medeniyetinde ‘’imaret’’ adıyla bilinen kamu binalarında yer alan muvakkithaneler, hemen her şehir ve kasabada cami veya mescitlerin bahçesinde bulunurdu. Muvakkithaneler, bulundukları külliyenin vakfı tarafından idare edilir, buralarda çalışan kimselere ise zamanı ayarlayan kişi anlamında ‘’muvakkit’’ denilirdi. Özellikle İstanbul’da adım başında bir muvakkithane vardı. En acele işi olanlar bile muvakkithanelerin penceresi önünde durarak cebinden altın, gümüş, kordonlu, kordonsuz saatlerini çıkarır ve kurarlardı. Emeviler döneminde ortaya çıkan muvakkithaneler, Osmanlılarda özellikle İstanbul’un fethinden sonra yaygınlaştı.

ASTRONOMİ DERSLERİ DE VERİLİRDİ

İstanbul’da ilk inşa edilen muvakkithane 1470 tarihli Fatih Camii, en meşhuru ise Beyazıt Camii muvakkithanesiydi. Evliya Çelebi, bu muvakkithanenin ününün, saatlerinin çok dakik olmasından ileri geldiğini ifade etmişti. İsteyenlere basit astronomi derslerinin de verildiği muvakkithanelerde, bazı muvakkitler, senelik takvim ile Ramazan ayı için imsakiye hazırlardı. Muvakkithaneler, muvakkitlerin bilgisine göre hem bir astronomi eğitimi yeri ve hem de basit bir gözlemevi idi. Bu yüzden İstanbul’daki bazı muvakkithanelerin, müneccimbaşıların (astrolojik hesaplara dayanarak uğurlu zamanı padişaha belirtmekle görevli kişi) yetişmelerinde önemli bir yeri bulunmaktaydı. Muvakkithaneler, Osmanlının son dönemlerinde özellikle Sultan Abdülmecid döneminde meydan saatlerinin yapılmaya başlanması ve mekanik saatlerin yaygınlaşmasıyla zamanla önemini yitirdi.

22.07.2010


 

Hitit kralları gün batımını buradan izliyordu

ÇORUM'UN Boğazkale ilçesinde bulunan Hititlerin başşehri Hattuşa’da, kralların gün batımını izlediği ‘’Yıldız Tepesi’’ ile Hititlerin suyu kullanma tekniklerini gözler önüne seren ‘’Kayalıboğaz Kanyonu’’, ziyaretçilerini bekliyor.

Boğazkale Kaymakamı Murtaza Dayanç, Hitit medeniyetine başşehirlik yapmış Hattuşa’da, tabiat güzellikleri de turizme kazandırmayı hedeflediklerini bildirdi.

Kaymakam Dayanç, Hitit medeniyeti gibi büyük bir kültürel mirasın gölgesinde kalmış ve bu güne kadar ortaya çıkartılmamış tabiî güzelliklerin turizme kazandırılmasıyla, ilçeye gelenlere daha geniş bir yelpazede hizmet sunmayı amaçladıklarını söyledi. Hitit Kral Sarayı’nın bulunduğu Büyük Kale ile Büyük Kaya arasında henüz tamamıyla keşfedilmemiş Kayalıboğaz Kanyonu’nun bulunduğunu belirten Dayanç, gün batımının izlenebileceği kanyonun sonundaki Yıldız Tepesi’nin, tabiî güzellikleri ile göz kamaştırdığını belirtti. Kanyonun Hitit döneminde kayalar oyularak oluşturulduğunu ve şehrin içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılandığını ifade eden Dayanç, şunları kaydetti: ‘’Kanyon sonraki dönemlerde Boğazkale, Yozgat, Çorum, Sungurlu, Alaca ve diğer bölgelerin ekmeklik un ihtiyacının karşılandığı ve günümüzde unutulmaya yüz tutmuş çok sayıda su değirmenlerinin bulunduğu şahane bir yer. Hitit döneminde kanyonun her iki yakasında da su kanalları açılarak, şehrin ve tarım alanlarının su ihtiyacı karşılanmış. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde bulunan su kemerleri, su arkları ve kaya oymaları gibi, suyun kullanımına yönelik çeşitli yöntemler kullanılırken, Hitit döneminde kullanılan teknik, başka bölgelerde örneği bulunmayan mimarî özellikler taşımaktadır.”

22.07.2010


 

Mustafa Armağan, yakın tarihi anlatacak

TARİHÇİ, araştırmacı yazar Mustafa Armağan, bu hafta ESKADER’in konuğu oluyor.

Armağan Türkiye’nin yakın tarihini anlatacak. Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin (ESKADER) Cağaloğlu’nda düzenlediği “Bâbıâli Sohbetleri”ne ilgi artarak devam ediyor. Timaş Kitap Kahve’de her Perşembe gerçekleşen kültür san'at sohbetlerine, kalabalık bir dinleyici kitlesi iştirak ediyor. Armağan, yarın saat 18.00’de Bâbıâli Sohbetleri’nin 21’nci konuğu olacak. Armağan, yakın tarihimizle ilgili olarak güncel ve tartışmalı konuları anlatacak. Mustafa Armağan Timaş Yayınları arasında yeni çıkan Türkçe Ezan ve Menderes isimli eserinin de muhtevasından bahsedecek ve ezan etrafında gelişen tartışmalarla ilgili sorulara cevap verecek. Dinleyicilerin de görüşlerini rahatlıkla açıkladıkları toplantılarla ilgili olarak ayrıntılı bilgi almak isteyenlerin, (212) 511 23 23 numaralı telefonu aramaları veya www.sanatalemi.net sitesini ziyaret etmeleri gerekiyor.

22.07.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.