11 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Ramazan dayanışma ayı

BURSA Müftüsü Mahmut Gündüz, bugün başlayan on bir ayın sultanı Ramazan’ın sosyal dayanışma için çok iyi bir fırsat olduğunu söyledi.

Ramazan ayı sebebiyle açıklama yapan Müftü Gündüz, Ramazan’ın Hz. Muhammed’in (asm) Allah’tan (cc) aldığı ölümsüz prensipleri insanlara bildirmeye başladığı ay olduğunu hatırlattı. Gündüz, “Bu husus, Bakara Sûresi’nin 185. Âyet’inde şöyle bildirilmektedir: ‘Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğruyu eğriden ayırt etmenin açık delilleri olarak Kur’ân’ın indirildiği aydır.’ İçinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin bulunması, bu ayın manevî değerlerini daha da arttırmıştır. Özellikle ülkemizde Kur’ân ayı ve ibadet mevsimi olarak nitelendirilen bu zaman dilimi, sosyal açıdan da önemli gelişmelerin, örnek davranışların sergilendiği bir kutlu süreçtir” dedi.

Ramazan’ın en belirgin özelliğinin oruç olduğunu kaydeden Gündüz, şunları söyledi: “Sahip olduğumuz çeşitli nimetlerin geçici lezzet ve zevklerinden vazgeçip, sonsuz hazlara ulaşmak için, Yüce Rab’bimizin emrettiği oruç ibadeti yerine getirilir. Kur’ânı Kerim’de buyrulduğu üzere oruç, İslâm’ın temel esaslarından biri olup, önemli bir kulluk vazifesidir. Gönülden inanarak tutulan oruç, insanda sabır, kanaat, azim gibi güzel hasletlerin belirgin hale gelmesine, bu vesile ile yoksulların durumlarını düşünüp anlamaya, muhtaçlara yardım ve şefkatle yaklaşmaya sebep olur. Diğer yönden gerçek mânâda tutulan bir oruç kişiyi, haset, kin, kıskançlık gibi insanları huzursuzluğa sevk eden kötü duygularından kurtarmak için çok etkili İlâhî bir emirdir.”

Teravih namazları, iftar sofraları, okunan mukabeleler ve dâvet gibi davranışların sosyal kaynaşma sembolü olduğuna işaret eden Bursa Müftüsü, şu görüşleri dile getirdi: “Milletimiz Ramazan-ı Şerif’e özel bir önem atfetmiştir. Bu mübarek aydaki merhamet atmosferi toplumun hemen hemen bütün katmanlarını kuşatmaktadır. Ramazan ayında kazanılan güzel duyguların gelişmesiyle, fert ve toplum hayatında oluşan hassasiyet ve sorumluluk duyguları, millî bütünlüğümüze, dayanışmamıza daha da güç katacaktır. Yapılan tövbeler, yerine getirilen ibadetler sonucunda, kalpler arınmakta, sahurun bereketi, iftarın sevinci, teravih namazlarının huzuru ve okunan Kur’ân’ın feyzi ile gönüller, manevî zevkin doruğuna ulaşacaktır.”

Türkiye Ramazan’a hazır:

Türkiye on bir ayın sultanını karşılarken, belediyeler ve valilikler ile çeşitli sivil toplum örgütleri düzenledikleri yardım faaliyetleriyle toplumsal dayanışma ve yardımlaşma örneği sergiliyor. Edinilen bilgiye göre, Ramazanın ruhuna uygun olarak Türkiye’nin her yerinde yoksullara sıcak yemek ve gıda yardımı için çalışmalar yürütülürken, çeşitli kültür ve eğlence programları planlandı. Çorum’da Ramazan ayı boyunca belediyelerin kuracağı iftar çadırlarında hayır sever vatandaşlar tarafından yemek verilecek. Çorum Belediyesi ‘’Ramazan Sokağı’’ kurarak iftardan sonra vatandaşları çeşitli faaliyetlerle ağırlayacak. Konya’da 12 mahallede ‘’Rahmet Akşamları’’ ve ‘’Mahallede Ramazan Akşamları’’ faaliyetleri düzenlenecek. Şanlıurfa’da hayırseverlerin katkısıyla 19 yıldır hizmet veren ‘Gönüllü Kuruluşlar’’ Ramazanda yaklaşık 12 bin kişiye sıcak yemek dağıtacak. Kahramanmaraş’ta 6 bin, Mardin’de 3 bin 500, Diyarbakır’da ise bin 600 kişiye her gün iftar yemeği verilecek. Antalya Büyükşehir Belediyesi bu yıl birincisi düzenlenecek ‘’Uluslararası Antalya Ramazan Festivali’’ ile yerli ve yabancı turistlere Türk ramazan geleneklerini sunacak.

11.08.2010


 

Hıristiyanlar, pankart asarak Ramazan’ı kutladı

ANTAKYA Ortodoks Kilisesi, her Ramazan ayında kentin işlek caddelerine pankart asarak kutlama uygulamasını bu yıl da sürdürdü.

Antakya Ortodoks Kilisesi Cemaat Vakfı Başkanı Fadi Hurigil, Müslüman vatandaşların Ramazan ayını pankartlarla kutlama geleneğini bu yılda sürdürdüklerini söyledi. Antakya’nın Allah’a inanan üç semavi dine ev sahipliği yapan bir şehir olduğunu hatırlatan Hurigil, “Burada insanlar hangi dine mensup olurlarsa olsunlar kardeşçe, barış ve huzur içinde yaşarlar. Bizler, Müslümanların; onlar da bizim özel günlerimize saygı gösterirler, iştirak ederler. Sevgi, saygı, dayanışma ve paylaşım; kentin evrenselliğini, güzelliğini ve hoşgörüsünü ortaya koyuyor. Hepsinden önemlisi, Antakya dünya kenti olmasıyla da diğer ülkelere örnek teşkil ediyor. Dileğimiz, dinler arası diyalog ile bu gibi kentlerin sayısının artması en büyük temennimizdir. Tüm Müslüman âleminin Ramazan ayını kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim” ifadelerini kullandı. Kilise önüne asılan pankartın Ramazan ayı süresince kalacağı öğrenildi.

11.08.2010


 

Sağlığınız için oruç tutun!

SAMSUN İl Müftüsü Osman Şahin, orucun İslâm’ın 5 temel şartından biri olduğunu, insan hayatına ve sağlığına önemli derecede fayda sağladığını söyledi.

Oruç ibadetinin cennet kapılarını açacak anahtarlardan biri olduğuna dikkat çeken Şahin, “Oruç tutmanın insan sağlığını koruyucu etkisi bulunuyor. Hz. Peygamberimiz, ‘Oruç tutarsanız sağlık bulursunuz’ diyor. Bu gün hastaların pek çoğu çok yemekten hastadırlar. Eski zamanlarda insanlar, yemek yiyememekten, fakirlikten, kıtlıktan hasta olulardı. Şimdi ise durum ise tam tersine döndü. Öğleyse aşırı yemeği dengelemek için biraz yememek lâzım. Yemek yememek de evvela oruçla olur” dedi. Orucun, bir nevî sağlık metodu olduğunu dile getiren Müftü Şahin, tıp âlemince de orucun sağlık üzerinde tedavi edici özelliğinin kabul gördüğüne işaret etti.

11.08.2010


 

RAMAZAN HUZUR VE BARIŞ GETİRSİN

Terör saldırılarının ve siyasî gerginliğin tırmanışa geçtiği bir ortamda idrak ettiğimiz Ramazan'da, orucun maddî ve manevî duygularımıza verdiği disiplin ve zekât ibadetinde somutlaşan dayanışma mesajı çerçevesinde, her konudaki tavır ve söylemlerimizi gözden geçirip itidal çizgisine getirmemiz ve kardeşlik duygularını güçlendirmemiz gerektiği ifade ediliyor.

RAMAZAN İKLİMİNDEN ÂZAMî İSTİFADE ÇAĞRISI Allah'a yakınlaşma ve mü'minler arasındaki kardeşliği pekiştirme vesilesi olarak en iyi şekilde değerlendirilmesi gereken Ramazan ikliminin, siyasetteki gerginliği yumuşatıp, terör başta olmak üzere toplumu bîzar eden fitneleri bitirmek için ortak bir irade ve inisiyatif geliştirmeye sağlayacağı katkıdan da âzamî ölçüde istifadeye çalışılması gereğine dikkat çekiliyor. Oruçlulara saygı gösterin! İNGİLTERE Dışişleri Bakanlığı, Ramazan ayında Müslüman ülkelerine gidecek vatandaşlarını sorumlu davranmaları konusunda uyardı. Bakanlığın yayınladığı seyahat uyarısında turistlerden Ramazan’da açıktan yiyip içmemelerini istedi. Bakanlık sitesinin “Sorumlu bir turist olun” başlıklı bölümünde yer alan Ramazan bilgilendirmesinde, farklı ülke ve kültürlerde Ramazan ayındaki ibadetlerin yoğunluğu değişse de çoğu Müslüman’ın oruç tuttuğu ifade edildi. Ramazan hakkındaki genel bilgilendirmede oruca karşı nasıl duyarlı olunacağı anlatılıyor. İngiliz vatandaşlarından oruç konusunda duyarlı olmaları istenen uyarıda “Birçok insan orucun sizin için bir vecibe olmadığını anlayacaktır. Fakat sizin bu davranışınızı takdir edeceklerdir.” ifadelerine yer veriliyor. Bazı ülkelerde Ramazan’da gün içerisinde yiyip içmenin yasak olduğu hatırlatılıyor. “İslâmî ülkelerde Ramazan ayında seyahat etmek ya da iş yapmak imkânsız değildir” denilen yazıda, iftar ve bayram hakkında da bilgi veriliyor. İftar saatinde trafiğin yoğun olacağı, bayramda ise insanların ailelerini ziyaret edeceği belirtiliyor.

11.08.2010


 

Heronlar askere havale

HÜKÜMET Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ‘’Heronlarla ilgili iddialar’’ hakkında, ‘’Bu kadar Türkiye’nin gündemine gelmiş, televizyonlarda şu kadar zamandır gösterimde olan, görülen, takip edilen, zaman zaman da tepkilere yol açan bir konuyla ilgili, ilgili makamlar gereği neyse onu yapıyordur ve yapacaktır’’ dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu’nun ardından açıklamalarda bulundu ve çeşitli konulardaki soruları cevapladı. Bir gazetecinin, ‘’Heron skandalı basına yansıdı. Hükümet’in gündeminde böyle bir konu var mı? Hükümet gündeme aldı mı bu konuyu?’’ şeklindeki sorusuna Çiçek, şu cevabı verdi:’’Her konu doğrudan doğruya Bakanlar Kurulu’nun gündemine gelmez. Her konunun takip edileceği makamlar var, doğrudan muhatap olduğu kurumlar var. Bir konu gündeme geliyorsa evvela Anayasa ve yasalar açısından ilgili yetkili ve sorumlu makam onu inceler, kendi bakanına bilgi verir. Eğer bir Bakanlar Kurulu seviyesinde konunun görüşülmesi gerekiyorsa o çerçevede, yok birkaç bakan seviyesinde bu konunun görüşülmesi gerekiyorsa bu ve benzeri konular o zaman gündeme gelir. Yani Bakanlar Kurulu, Türkiye’nin gündemindeki her konuyu, büyük küçük, önemli önemsiz demeden her konunun konuşulduğu bir yer değil, çok önemli konuların ve stratejik birkısım kararların alınması gereken konuların konuşulduğu bir yer. Dolayısıyla şu ana kadar Bakanlar Kurulu’nun gündeminde böyle bir konu olmadı ama buraya gelmemiş olması ilgili makamların konu üzerinde durmadığı anlamına da gelmiyor. Elbette onlar, bu kadar Türkiye’nin gündemine gelmiş, televizyonlarda şu kadar zamandır gösterimde olan, görülen, takip edilen, zaman zaman da tepkilere yol açan bir konuyla ilgili, ilgili makamlar gereği neyse onu yapıyordur ve yapacaktır.’’ Bu konuya ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine de Çiçek, ‘’Ben şimdi burada kişisel değerlendirme çok fazla yapmıyorum. Evvela bu araştırmalar biter, ondan sonra değerlendirme yaparız. Eğer buna ihtiyaç duyarsam, onu da yaparım merak etmeyin’’ dedi.

11.08.2010


 

Onlar dışarıdayken biz niye içerideyiz?

Ergenekon dâvâsının tutuklu sanıklarından gazeteci Mustafa Balbay, Balyoz dâvâsında sanıklar hakkında verilen yakalama kararının kaldırılmasını eleştirdi. Balbay, “Bu devletin ordusunun komutanları ‘darbeye eksik teşebbüs’ ederken, Balbay ve teğmenler darbeye tam teşebbüste mi bulunacak? Bizim dışarıda yasımızı tutanlar kimseyle pazarlık etmediği için mi burada tutukluyuz?” dedi.

Balbay: Onlar dışarıda iken biz neden içerideyiz? ERGENEKON dâvâsının tutuklu sanıklarından Gazeteci Mustafa Balbay, Balyoz dâvâsında sanıklar hakkında verilen yakalama kararının kaldırılmasını eleştirdi. Balbay, “Bu devletin ordusunun komutanları ‘darbeye eksik teşebbüs’ ederken, Balbay ve teğmenler darbeye tam teşebbüste mi bulunacak? Bizim dışarıda yasımızı tutanlar kimseyle pazarlık etmediği için mi burada tutukluyuz?” dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden görülen dâvâda tutuklu sanıklardan Gazeteci Mustafa Balbay, yargılamanın ikinci yılına girdiğini belirterek yargılama yükünün de arttığını savundu. Balbay, Balyoz dâvâsının sanıkları için yakalama kararının İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırılmasıyla ilgili olarak, “Bu devletin ordusunun komutanları ‘darbeye eksik teşebbüs’ ederken, Balbay ve teğmenler darbeye tam teşebbüste mi bulunacak? Bizim dışarıda yasımızı tutanlar kimseyle pazarlık etmediği için mi burada tutukluyuz?” eleştirisinde bulundu. Balyoz dâvâsının bir numaralı sanığı Çetin Doğan’ın yazdığı kitabı kendilerine imzalayarak gönderdiğini de anlatan Balbay, kendilerine hâlâ bir daktilo dahi verilmediğini söyledi. Balbay, “70 yıl önce Nazım Hikmet’e cezaevinde daktilo verilmiş. Ancak bize verilmiyor. Cezaevinde tecrit altındayız. Diğer koğuşlarla görüşümüze de izin verilmiyor” dedi. Mahkemeyi her zamankinden daha sert eleştirdiği görülen Balbay, “Şu anda beni ne kadar ciddiye alacaksınız bilemem. Biz kurbanlık koyun değiliz. Adnan Menderes 9 ay 20 günde yargılandı. Deniz Gezmiş 15 ayda yargılandı” ifadelerini kullandı. Balbay, bugüne kadar hiçbir taleplerine cevap vermediğini öne sürdüğü heyet için, “Artık ‘13. Ağır Ceza Mahkemesi’ değil, ‘13. Sağır Ceza Mahkemesi’ diyeceğim.” şeklinde konuştu.

11.08.2010


 

Parça tesirli bomba etkisiz hale getirildi

ZEYTİNBURNU Vergi Dairesinin yakınındaki bir otobüs firması bürosunun önüne sabah saatlerinde bırakılan ve zaman ayarlı olduğu belirlenen bomba, polis tarafından etkisiz hale getirildi.

Alınan bilgiye göre, saat 08.00’de iş yerine gelen firma çalışanı, şüpheli bir paket görünce, durumu polise haber verdi. Olay yerine gelen polis, güvenlik tedbirlerini aldıktan sonra bomba uzmanlarını çağırdı. Bomba uzmanı ekiplerinin yaptığı inceleme sonucu, pakette, kurusıkı mermilerle güçlendirilmiş, zaman ayarlı, parça tesirli bomba olduğu belirlendi. Etkisiz hale getirilen bomba, incelenmek üzere emniyete götürüldü. Polis, çevrede geniş çaplı bir araştırma başlattı.

11.08.2010


 

İnternet dolandırıcısı operasyonda tutuklandı

İSTANBUL'DA düzenlenen dolandırıcılık operasyonunda, internet sitelerine koyduğu sahte ilânlarla 110 bin lira haksız kazanç elde ettiği iddia edilen kişi tutuklandı.

Asayiş Şube Müdürlüğü Bilişim Suçları Büro Amirliği tarafından düzenlenen operasyonda, internetten elektronik eşya satan ikinci el eşya sitelerine koyduğu sahte ilânlarla alıcılardan kapora alarak dolandırıcılık yaptığı iddia edilen Abdülkadir Boyacı (18), Kâğıthane’de bir internet kafede gözaltına alındı. İkinci el eşya satan internet sitelerine koyduğu sahte LCD televizyon, cep telefonu ve dizüstü bilgisayar ilânları aracılığıyla alıcılardan ‘’Durumum sıkışık, acil paraya ihtiyacım var’’ ifadeleriyle kapora isteyen Boyacı’nın parayı aldıktan sonra ilânı siteden kaldırarak ortadan kaybolduğu bildirildi. İlkokul mezunu olmadığı öğrenilen Boyacı hakkında 6 nitelikli dolandırıcılık suçundan arama kararı olduğu öğrenildi. Verdiği sahte ilânlarla 110 bin lira haksız kazanç elde ettiği öne sürülen Boyacı, emniyette tamamlanan işlemlerinin ardından çıkartıldığı Bakırköy Adliyesince tutuklandı.

11.08.2010


 

Akgiray: İMKB anonim şirketi gibi olacak

SERMAYE Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vedat Akgiray, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (İMKB) anonim şirket gibi olacağını belirtti. Akgiray, İMKB varant pazarının açılması dolayısıyla düzenlenen toplantının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.

Varant pazarına ilişkin yapılması beklenen düzenlemeler konusunda Akgiray, ‘’Ben problem görmüyorum. Düzenlemeler geliyor’’ değerlendirmesinde bulundu. Akgiray, bir gazetecinin, Borsa’da işlem yasağı bulunanlara yeniden işlem yapma hakkı verilmesine ilişkin sorusu üzerine, bunun bir af olmadığının altını çizdi. Vedat Akgiray, İMKB durumuna ilişkin bir soruyu da şöyle cevapladı: "Ekim ayında o iş hallolacak gibi düşünüyoruz. Meclis tekrar açılsın. İMKB anonim şirket gibi olacak. Ondan sonraki adım özelleştirme olabilir de olmayabilir de. O çok önemli değil. Sonuçta millî servettir, hızlı karar vermek olmaz. Yürüyebileceği doğru kanala kavuşsun sonra bakarız.’’

11.08.2010


 

Maliyeden diş tedavi genelgesi

DiyarbakIr Genel Sağlık Sigortası kapsamı dışındaki kamu personeli de özel diş kliniklerine gidebilecek.

Maliye Bakanlığının bakanlıklara ve valiliklere gönderdiği diş tedavilerine ilişkin genelgede, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 29 Mart 2010 tarihli genelgesinde, Genel Sağlık Sigortası kapsamında sağlık hizmetlerinden yararlandırılan kişilerin, diş tedavisi amacıyla özel sağlık kurum ve kuruluşlarına sevk işlemleri ve buralarda verilen sağlık hizmetlerinin ödenme esaslarının yeniden belirlendiği bildirildi. Genelgede şunlar kaydedildi: “Genel Sağlık Sigortası kapsamına devredilmemiş olan ve tedavi giderleri Bakanlığımız tarafından yayımlanan tedavi tebliği hükümlerine göre kurumlarınca karşılanmaya devam edilen kamu personelinden özel sağlık kurumlarına müracaat edebilmeleri mümkün bulunanların, Sosyal Güvenlik Kurumunun 29 Mart 2010 tarihli ve 2010/41 sayılı Genelgesinde belirlenmiş olan usul ve esaslara uyulması kaydıyla, diş tedavisi amacıyla özel sağlık kurumlarına sevk edilmeleri mümkün bulunmaktadır.’’

11.08.2010


 

Mahkemenin şüphesi haklı çıktı

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Celal Kara, Balyoz sanıkları hakkındaki yakalama kararlarına ilişkin itirazlarla ilgili mütalâasında, ‘’Karar tarihinden sonra ortaya çıkan durum mahkemenin şüphesini haklı çıkardı. Zira çağrıldıklarında gelecekleri belirtilen sanıklardan hiçbiri gelmedi, adreslerinde bulunamadı ve hiçbirinin telefonlarına da ulaşılamadı” dedi.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Celal Kara, ‘’Balyoz Planı’’ davası kapsamında çıkarılan yakalama kararlarına ilişkin itirazlarla ilgili 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu mütalaada, ‘’Karar tarihinden sonra ortaya çıkan duruma bakıldığında mahkemenin şüphesinin haklı çıktığının görüldüğü’’ görüşüne yer verdi. Alınan bilgiye göre, savcı Kara’nın, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu 8 sayfalık mütalaada, hakim makamınca ve heyetçe verilen kararlara karşı itirazın bulunabileceği belirtilerek, ‘’Ancak CMK 267. maddede, mahkemece verilen kararlara karşı ancak kanunda hüküm bulunan hallerde itiraz edilebileceğinin açıkça düzenlenmiş olması ve yakalama ile ilgili 98. madde hükümlerine itirazın mümkün olduğuna dair hiçbir hüküm bulunmaması karşısında, mahkemece verilen yakalama kararlarına karşı itirazın mümkün olmadığı anlaşılmaktadır’’ denildi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ilgili maddesinde, ‘’Yakalama veya tutuklu durumda bulunma nedeniyle özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, özgürlük kısıtlanmasının yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi veya yasaya aykırı görülmesi halinde serbest bırakılması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir’’ denildiği kaydedilen mütalaada, sözleşme metnindeki açık ifadelerden de anlaşıldığı üzere yakalama kararlarına değil, bireylerin fiilen yakalanmış olmaları halinde özgürlüklerin kısıtlanmasına itirazın mümkün olduğunun vurgulandığı belirtildi. Mütalâada, AİHS’nin söz konusu maddesinin metninde, ‘’özgürlüğünden yoksun kılınan, ‘’özgürlük kısıtlanmasının’’ ve ‘’kendisini serbest bırakması için’’ şeklinde ifadelerin yer aldığına işaret edilerek, ‘’Burada yer alan çok açık ibarelerin tereddüte yer bırakmayacak şekilde bu kanıyı oluşturduğu, itiraz eden sanıklar hakkındaki yakalama emri içeren kararın ise infaz edilmemiş olduğu, dolayısıyla bu madde uyarınca da mahkeme heyetince verilen yakalama kararına itirazın mümkün olmadığı açıkça anlaşılmaktadır’’ denildi. Sanıkların kaçak olmadığı, kaçma şüphesi bulunmadığı, yakalama kararı şartlarının oluşmadığı ve mahkemenin bu kararının CMK’nın 247. maddesindeki kaçağın tanımı ile birlikte 98. maddenin 3. fıkrasındaki şart karşısında usulsüz olduğuna ilişkin iddialarla ilgili olarak, sanıklara isnat olunan suçun TCK’nın 147. maddesine dayandırıldığı belirtilen mütalaada, madde metninin düzenleniş şekli itibariyle eksik teşebbüsün mümkün olması nedeniyle aynı kanunun 61. maddesi uyarınca cezadan indirim talep edildiği, dosyada yer alan bilgi ve belgelerle iddianamedeki anlatıma göre nitelemenin doğru olduğunun görüldüğü anlatıldı.

Mütalâada, mahkemece verilen yakalama kararının, sanıkların kaçak bulunmaları nedeniyle değil, haklarında tutuklama şartları bulunduğu için verilmiş olduğunun anlaşıldığı kaydedildi. Somut olayda sanıkların bir kısmının soruşturma aşamasında sonradan serbest bırakıldığı ve bir kısmının da tutuklanmaksızın serbest kaldığı, dolayısıyla yargılama aşamasında sanıkların CMK’nın 247. maddesinin 1. bendindeki ‘’kaçak’’ tanımına uygun durumları bulunmadığı için haklarında yakalama kararı erilemeyeceğine ilişkin itiraza katılmanın mümkün olmadığı ifade edilen mütalaada, şöyle denildi:’’Soruşturma aşamasında dosyadaki delillerin görülememiş olması, yanlış takdir edilmesi ya da sanıkların serbest bırakılmalarının ardından tutuksuz oldukları halde dava açılması halinde, en vahim nitelikli suçlarda dahi sanıklar, kendilerinin kaçak olmadıklarını, mahkemeye çağrıldıkları takdirde geleceklerini belirtip, sabit ikametgah adresi göstererek itiraz edebilecekler ve bu durumda mahkemece çok vahim nitelikli suçlarda dahi yakalama kararı çıkarılamayacaktır ki, böyle bir durumun mantıksal olarak kabulü mümkün değildir.’’

SANIKLARIN HİÇBİRİNE ULAŞILAMADI

MütalÂada, ‘’karar tarihinden sonra ortaya çıkan duruma bakıldığında mahkemenin şüphesinin haklı çıktığının görüldüğü’’ ifade edilerek, ‘’Zira çağrıldıklarında gelecekleri belirtilen sanıklardan hiçbirinin kendi iradesiyle gelmediği gibi, beyan ettikleri adreslerde bulunmadıkları ve hiçbirinin telefonlarına da ulaşılamadığı, bu durumun kaçma şüphesinin eski tabirle kuvveden fiile çıktığını ve mahkemenin şüphesinin haklı nedenlere dayalı olduğunu gösterdiği kanaatine varıldığından, sanıkların ve vekillerinin yakalama kararlarına karşı yapmış oldukları itirazın reddine karar verilmesi mütalaa olunur’’ denildi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘’Balyoz Planı’’ dâvâsı kapsamında 102 sanık hakkında yakalama kararı çıkartmış, bu kişilerden Kurmay Albay Ahmet Şentürk, Afyonkarahisar’da gözaltına alındıktan sonra İstanbul’a getirilmesinin ardından tutuklanarak Metris Cezaevine konulmuştu. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi ise yapılan itirazlar üzerine 101 sanık hakkındaki yakalama kararını kaldırmıştı.

11.08.2010


 

‘Mavi Marmara’da inceleme sürüyor

İsraıl’ın, 31 Mayısta Gazze’ye yardım götüren filoya düzenlediği baskından sonra el koyduğu ve Hatay’ın İskenderun ilçesindeki limana getirilen 3 Türk gemisinde Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Ercan ve 3 savcı ile Ankara’dan gelen 12 kişilik olay yeri inceleme ekibi, dünkü incelemelerine başladı.

Alınan bilgiye göre, İskenderun Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Ercan başkanlığındaki 3 savcı ile Ankara’dan gelen 12 kişilik olay yeri inceleme ekibi ile ‘’Mavi Marmara’’ gemisinde dün başlattıkları adlî inceleme çalışmalarını dün de sürdürdü. ‘Mavi Marmara’’ gemisindeki adlî inceleme çalışmalarına İskenderun’dan 7 kişilik olay yeri inceleme ekibinin de katıldığı belirtildi. Bu arada, ‘’DefneY’’ gemisinde de 2 kişilik bomba uzmanının, geminin teknik sorumlusu Can Ertuş ile birlikte bomba araması ve radyasyon incelemesi yaptığı görüldü.

11.08.2010


 

Nüfus müdürlüklerinde referandum mesaisi

İçİşlerİ Bakanı Beşir Atalay’ın, nüfus cüzdanlarının değiştirilmesi işlemleri ile ilgili olarak 81 il valisine yazılı talimat gönderdiği bildirildi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Atalay’ın gönderdiği talimatta, 12.09.2010 tarihinde yapılacak halk oylamasında, seçmenlerin kimliğinin belirlenmesinde Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası taşıyan belgelerin ibrazının, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığının 2010/381 sayılı kararı ile zorunlu kılındığı belirtildi. Karara istinaden nüfus cüzdan değiştirme taleplerinin artacağının değerlendirildiği ifade edilen talimatta, şunlar kaydedildi: ‘’Vatandaşlarımızın artan nüfus cüzdan değiştirme taleplerinin karşılanmasına yönelik olarak nüfus müdürlüklerinde ihtiyacı karşılayacak sayıda nüfus cüzdanı bulundurulacaktır. Türkiye genelinde tüm nüfus müdürlükleri 12.09.2010 tarihine kadar cumartesi ve pazar günleri de hizmet verecek şekilde açık tutulacaktır.’’

11.08.2010


 

Yargıda Adalet Bakanlığı hiyerarşisinin ne işi var?

Demokrasİ ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği (Demokrat Yargı), oligarşiden demokrasiye doğru ilerleyen mantığın ve eğilimin yargı içinde dernekleşmeyi daha önemli ve değerli hale getirdiğini bildirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yargı içinde dernekleşmenin yanlış olduğuna ilişkin açıklamaları üzerine yazılı bir açıklama yapan Demokrat Yargı, “yargıda derneklerin ne işi var’ demek yerine, yargıda ‘temyiz mahkemeleriyle Adalet Bakanlığı hiyerarşisinin ne işi var?’ diye sormak çok daha anlamlı ve demokratikleştirici bir adım olacaktır” değerlendirmesinde bulundu

11.08.2010


 

Maaş promosyonunun tamamı çalışana verilecek

Maaş promosyonlarının tamamının çalışanlara ödenmesi yönündeki Başbakanlık Genelgesi, dünkü Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Genelgenin yayınlanmasından sonra düzenlenecek protokoller buna uygun olarak yapılacak. 20 Temmuz 2010’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret eden Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, görüşmede maaş promosyonunun tamamının kamu çalışanlarının hakkı olduğunu, bunun için gereğinin yapılmasını talep etmişti. Aradan geçen kısa zaman içinde, gerekli çalışmaların tamamlanmasıyla söz konusu Başbakanlık Genelgesi, Resmî Gazete’de yayınlandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayınlanan genelgede, “20 Temmuz 2007 Tarihli ve 26588 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmış bulunan 2007/21 sayılı genelgenin 4’üncü maddesi; Banka tarafından verilecek promosyon miktarının tamamı personele dağıtılacaktır” şeklinde değiştirildi. Memur-Sen, kamu çalışanlarının maaş promosyonunun tamamını alması için ilgili bakanlar ve son olarak da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmüş ve Başbakan’dan bu yönde söz almıştı.

11.08.2010


 

İnternet andıcında 3 zanlı daha adliyede

İnternet andıcı soruşturması kapsamında üç şüpheli daha adliyeye getirildi. Soruşturma kapsamında ifadeye gelen şüpheli sayısı 4 oldu.

Ergenekon soruşturması savcılarından Zekeriya Öz tarafından yürütülen internet andıcı soruşturması kapsamında ikisi muvazzaf asker biri sivil, üç şüpheli daha Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne geldi. Askeriyeye ait sivil bir minibüsle adliyeye getirilen şüpheliler savcılık tarafından sorgulanacak. Gelenlerden birinin Yarbay Altunay Şahin olduğu öğrenildi. Savcı Öz tarafından aralarında 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, Genelkurmay Adlî Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu ve Albay Dursun Çiçek’in de bulunduğu 19 kişiyi ifadeye çağırmıştı. Ancak şüphelilerden bazıları yurtdışında bulunmaları nedeniyle mazeret bildirirken bir kısmı da rapor alarak ifadeye gelmemişti.

11.08.2010


 

Seraj bebek, Erdoğan olacak

Gazze’de mavi bebek sendromuyla dünyaya gelen ve Türkiye’de geçirdiği ameliyatlar sonrasında sağlığına kavuşan Seraj Bebeğin annesi Fatma Abujaarad, çocuklarının adını ‘Erdoğan Seraj’ olarak değiştireceklerini söyledi.

Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın girişimleri sonucu 8 günlükken Türkiye’ye getirilen Mavi Bebek sendromlu Seraj Ala Abujaarad, geçirdiği kalp ameliyatları sonucu sağlığına kavuşturularak taburcu edildi. Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nde dün son kontrolleri yapılan Seraj Bebek, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin misafirhanesinde ağırlanan ailesine teslim edildi. Seraj Bebek, 15 Ağustos Pazar günü ailesiyle birlikte ülkesine dönecek. Bebeklerinin sağlığına kavuşmasını mutlulukla karşıladıklarını belirten anne Fatma Abujaarad ve baba Allam Abujaarad, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bütün Türkiye’ye gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür etti.

11.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.