13 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Dizi Yazı

Bugünkü anayasayı daha o günlerde tenkit ettik

İhtilâlin hemen akabinde, Anayasa üzerine çok yönlü bir çalışma yapmıştık. Bu çalışmada son yirmi yıllık Anayasa tatbikatını incelemiş, kitapların yanı sıra yirmi yıllık gazete koleksiyonlarını da taramış ve Anayasayla ilgili kimin ne dediğini kimin ne yaptığını tesbit etmiştik.

Anayasayla ilgili çalışmaların hayli ilerlediği bir zamanda, “Anayasa nasıl olmalı?” başlıklı bir yazı serisi yayınladık. 15 Mayıs 1982-29 Mayıs 1982 tarihleri arasında yayınladığımız bu yazı serisinde, demokratik bir ülkede ideal anayasanın nasıl hazırlanması ve muhtevasında nelere dikkat edilmesi hususu üzerinde durduk.

Ülkemizin 12 Eylül idaresi devresinde yaşanılan en mühim hâdiselerden birisi de yeni bir anayasanın hazırlanışıydı. İdareye el koymuş olanlar, ihtilâlin hemen ertesinde yeni bir anayasa hazırlanacağını açıklamışlardı. Bu ülke ve millet hayatını çok yakından alâkadar eden bir mevzu idi. Peki bu anayasayı kimler ve nasıl hazırlayacaktı? Milletin görüşüne ne ölçüde müracaat edilecekti? Anayasayı, diğer demokratik ülkelerde olduğu gibi, milletin seçtiği temsilciler mi hazırlayacaktı?

Günler geçtikçe bu gibi sorular bir bir cevaplanıyordu. Anayasayı, Millî Güvenlik Konseyi’nin seçtiği ve yine üye olmak üzere müracaat edenler arasından MGK’nın seçtiği ve adına “Danışma Meclisi” denilen grup hazırlayacaktı. Daha sonraları açıkça belli olacaktı ki, bu Danışma Meclisi’nin fonksiyonu da çok büyük değildi. Zira nihaî sözü MGK söyleyecekti. Anayasa üzerinde istediği gibi değişiklik yapacak, ekleyip çıkaracak ve yeni yeni maddeler ilâve edebilecekti. Neticede de MGK’nın tasdikinden geçmiş şekil, “Anayasa taslağı” olacaktı.

Anayasa bu şekilde hazırlanacaktı, ya referanduma nasıl sunulacaktı? Anayasa üzerinde serbestçe tartışma yapılabilecek miydi? Herkes görüşünü rahatlıkla söyleyebilecek miydi? Ne gezer. Anayasaya “evet” demek, Anayasayı methetmek serbestti, ama Anayasa aleyhine konuşmak, yazmak, yahut “hayır” reyine imâen bile olsa işaret etmek “resmen” yasaktı.

KAPATILMA BAHASINA NEŞRİYAT

Anayasanın gerek hazırlanış şekli, gerekse referanduma sunuluş biçimi, hürriyetçi parlamenter demokrasiyle idare edilen ülkelerde olan tatbikattan çok farklıydı. Bizdeki tatbikatın eşine, emsaline rastlanmış değildi.

Biz ne yapacaktık? Anayasa gibi çok mühim bir hadisenin hazırlanışına seyirci mi kalacaktık? Böyle yapmayı aklımızın ucundan bile geçirmedik. Başından sonuna kadar meselenin takipçisi olduk. Anayasayla ilgili birçok yazı serisi neşrettik. Ayrıca pek çok başmakale ve makale yayınladık.

Yaptığımız bu neşriyat yüzünden hayli baskıya mâruz kaldık. Sonunda, Anayasanın referanduma sunulması öncesinde gazetede çalışan arkadaşlarla bir toplantı yaptık ve Anayasa mevzuunu enine boyuna tahlil eden bir broşür neşretmeye karar verdik. Sonunda kardeş yayın organımız Köprü dergisindeki arkadaşlarla birlikte baş başa verip bir broşür hazırladık. Broşürün son rötuşlarını yaptıktan sonra, yeniden mütalâa ettik. Bu arada derginin sahibi Mehmed Emin Birinci Ağabey; “Bu dergiyi kapatırlar” dedi. Hepimiz bu görüşe iştirak ettik. Ama ‘’Kapatılma bahasına da olsa bu broşür mutlaka neşredilmelidir” görüşünde ittifak etmiştik. Nitekim derginin Ekim sayısı ile birlikte bu çalışmayı da neşrettik.

Tahminlerimiz çıktı ve dergiyi kapattılar. Ama hiç beklemediğimiz birşey daha oldu ve tam referandumun arefesinde 5 Kasım 1982’de gazetemiz de kapatıldı. Bu defa gazetemiz tam bir sene kapalı tutuldu. Bu belki de basın tarihinde bir rekordu: Kapatılma rekoru.

Gazetemiz bu kadar müddetle kapatılmasına rağmen, hiçbir gerekçe gösterilmedi ve gazetemiz hakkında bir tek dâva bile açılmadı.

İşte gazetemizin ileride demokrasi tarihinde mutlaka yer alacağına inandığımız bu mücadelesini anahatlarıyla vermek istiyoruz.

ANAYASA ÜZERİNE ÇALIŞMALAR

İhtilâlin hemen akabinde, Anayasa üzerine çok yönlü bir çalışmada son yirmi yıllık Anayasa tatbikatını incelemiş, kitapların yanı sıra yirmi yıllık gazete koleksiyonlarını da taramış ve Anayasayla ilgili kimin ne dediğini, kimin ne yaptığını tesbit etmiştik. Bu çalışmamızda, kimin Anayasanın eksik ve gediklerini istismar ettiğini, parlamento ve hükümetin çalışmalarına sekte vuran müesseselerin hangisi olduğunu müşahhas misalleriyle ortaya koymaya çalışıyorduk. “Bugüne gelişin hikâyesi: Anayasa dâvası” isimli bu çalışma 27 Mayıs 1981’de neşrolmaya başlandı. Ne var ki, bu çalışmamızı 3 Haziran 1981’de kesmek zorunda kaldık. Zira MGK 52 numaralı bildiri neşretmişti. 2 Haziran 1981 tarihinde neşrolan bu bildiriye göre geçmiş devreyle ilgili yorum ve tahlilde bulunmak, siyasî partiler, siyasîler ve dernekler hakkında değerlendirme yapmak mümkün değildi.

Bundan ayrı olarak 25 Şubat 1982-16 Mart 1982 tarihleri arasında “1961’den günümüze Anayasa için kim ne dedi? Kim ne yaptı?” başlıklı yazıyı neşrettik.

ANAYASA NASIL OLMALI?

Anayasayla ilgili çalışmaların hayli ilerlediği bir zamanda, “Anayasa nasıl olmalı?” başlıklı bir yazı serisi yayınladık. 15 Mayıs 1982-29 Mayıs 1982 tarihleri arasında yayınladığımız bu yazı serisinde, demokratik bir ülkede ideal anayasanın nasıl hazırlanması ve muhtevasında nelere dikkat edilmesi hususu üzerinde durduk. Bu yazıda yer alan görüşlere özetle temas etmek istiyoruz:

“İdeal anayasalar, milletin inancı, örfü, tarihî yapısı, millî kültürü nazarı dikkate alınarak hazırlanmış anayasalardır. Demokrasi ile idare edilen ülkelerde bu şekildeki ideal anayasalar, milletçe seçilmiş bir meclis tarafından hazırlanan anayasalardır. Bu şekilde hazırlanmış anayasaların daha sıhhatli ve uzun ömürlü olacağı tabiîdir.

“Eğer gerçekten hâkimiyet milletin ise, milletin seçmedikleri meclise girmemelidir.

“Millet adına hâkimiyeti sadece meclis kullanmalıdır. Anayasanın 4. maddesi, 1924 Anayasası esas alınarak yazılmalıdır. Yani, ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin yegâne ve hakîki mümessili olup millet nâmına hakimiyet hakkını kullanır’ denilmeli; 1961 Anayasasındaki: ‘Millet egemenliğini Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır’ ifadesi kaldırılmalıdır.

“Milleti ‘cahil oy çoğunluğu’ kabul eden zihniyet artık temelinden yıkılmalı ve milletin kalbi mesabesindeki parlamentonun ve hükümetin önündeki engeller kaldırılmalı demokrasinin bu temel müesseseleri, millete karşı hiçbir mes’uliyeti olmayan organların vesayeti altına sokulmamalıdır.

ORDUNUN MİSYONU

İYİ TAYİN EDİLMELİ

“Muhtelif neşriyatlarla, hususan radyo ve televizyondan yapılan neşriyatlarla aile yapısını sarsıcı teşebbüslere mâni olunmalıdır.

“Yeni hazırlanacak anayasada, ordunun yeri ve misyonu iyi tayin edilmeli. Fransız ve Federal Almanya Anayasalarında olduğu gibi silâhlı kuvvetlerin yeri belirtilmelidir.

“Hürriyetçi parlamenter demokrasi sisteminde, ordunun asıl vazifesi, düşmanlara karşı vatanı müdafaa etmektir.

“Cumhuriyeti koruma ve kollama ihtiyacının zamanını TBMM takdir etmeli, koruma ve kollama vazifesini TBMM vermelidir. Bu husus Anayasada da açıkça ifade edilmelidir. Demokratik cumhuriyetin temel esası olan ‘hakimiyetin kayıtsız şartsız millette olması’ da bunu icap ettirmektedir.

“Eski politikacılara seçilme hakkı vermek, demokrasinin sıhhati için zaruridir.

“Anayasa elbisesi kendi vücudumuza göre dikilmelidir. Kendi çizgilerimizi yansıtmalıdır. Başka ülkelerden alınmış, yahut vücudumuza bol gelen bir elbise olmamalıdır.

“Anayasa bütünüyle, milletimizin inancı, örfü ve an’anesi nazar-ı dikkate alınarak hazırlanmalıdır. Milletimizin inancı, örfü Anayasaya aksetmeli ve bütün maddelerde tezahürü görülmelidir.

“Laiklik mefhumuna yeni Anayasada açıklık getirilmeli ve inanç sahiplerinin mağduriyeti önlenmelidir.

“Yeni Anayasa, ‘hâkimiyet milletindir’ prensibi önündeki bütün engellerden arındırılmış olmalıdır. TBMM’nin milletin yegâne ve hakikî temsilcisi olduğu ve hiçbir müessesenin parlamentonun üzerinde bir hüviyete sahip olamayacağı belirtilmelidir.”

TASLAK AÇIKLANDIKTAN SONRA

Anayasa ile ilgili yapılan çalışmaların her safhasında görüşlerimizi gayet net bir biçimde dile getiriyorduk. Anayasa taslağı açıklandıktan sonra, biz yazılarımızda bu taslağı kabul etmenin mümkün olmadığını belirttik.

31 Temmuz 1982 tarihli başmakalede taslağın muhtevasını tenkit ediyor ve Anayasa Komisyonu Başkanı Orhan Aldıkaçtı’nın tavırlarına dikkat çekiyor ve neticede şöyle diyorduk:

“Yıllarca hukuk dersi verdikten ve bir de Hukuk Fakültesi Dekanlığı yaptıktan sonra, insan, nasıl olur da, hâlâ demokrasinin alfabesini şaşırabilir ve tek şahıs idaresini her derde deva bir demokrasi modeli olarak millete takdim edebilir?”

2 Ağustos 1982 tarihli başyazıda taslakla ilgili görüşlerimiz yine açık bir üslûpla dile getirilmekteydi. Bu başmakale şu cümlelerle bitiyordu:

“1961 Anayasasının alelusul değişikliğine ne derece taraftar değil isek, siyasî hayatı alışık olmadığımız bir zemine oturtmaya çalışan son taslağa da taraftar olmak o derece mümkün değildir.”

12, 13 Ağustos 1982 tarihli başmakalelerde de taslakta yer alan temel hak ve hürriyetlerle ilgili maddeleri tahlil’ ediyor ve katılmadığımız hususları açıkça belirtiyorduk.

DAHA İYİ BİR ANAYASA İÇİN

Taslak üzerinde tartışmalar devam ederken, MGK yeni bir karar aldı. Bu karara göre, taslak Konseyden geçtikten sonra asla tenkit edilemeyecekti. Bundan ayrı olarak bazı ilgililer Anayasayı tenkit edenleri sert bir dille kınıyorlardı. 3 Ekim 1982 tarihli “Daha iyi bir anayasa için” başlıklı başmakalemizde biz bu görüşün yanlışlığını dile getirerek Anayasa hakkındaki değerlendirmelerden gocunmamak gerektiğini belirttik. Bu başyazıda şöyle diyorduk:

“O halde, anayasa münakaşasını serinkanlılıkla takip ederek milletin neyi isteyip neyi istemediğine kulak vermek, ilgililerin yegâne endişesini teşkil etmelidir. Yoksa, işin şimdiden hissiyata dökülmesi ve bir ihanet-i vataniye meselesi haline getirilmesinin, memleketin ihtiyaçlarına uygun bir anayasa ortaya çıkarma ihtimalini hayli daraltacağından endişe ederiz.”

GEÇİCİ MADDELER HAKKINDA

Yazılarımızda Anayasanın bütün maddeleri hakkındaki görüşlerimizi net bir şekilde dile getiriyorduk. Ayrıca Anayasa taslağına sonradan eklenen ve MGK’nın “arzusu” istikametinde yazıldığı söylenen geçici maddelerin bir benzerine daha demokrasi idarelerinde rastlamak imkânsızdı. Ayrıca bu maddeler birçok antidemokratik yasaklamalar ve hükümler ihtiva ediyordu. Biz yazılarımızda bu hususları açıkça belirttik. 21 Ekim 1982 tarihli başmakalenin sonu şu şekilde bitmekteydi:

“Temennimiz, Danışma Meclisinde fark edilmeyen veya görmezlikten gelinen bu mahzurların, Millî Güvenlik Konseyince bütünüyle izale edilerek gerek anayasa tasarısına, gerekse geçici maddelere demokrasiyle bağdaşır bir ruh kazandırılmasıdır. Türkiye’de sıhhatli bir demokrasinin yerleşmesinden, ancak o takdirde söz etmek mümkündür.”

RÖPORTAJLAR

Bu yazılarımızın yanı sıra, siyasîlerle yapılmış röportajlara da yer veriyor ve onların Anayasa taslağı üzerindeki görüşlerini aksettirmeye çalışıyorduk.

Biz bütün neşriyatımızda, ilerde ülkemizin bir daha sancı çekmemesini temenni ediyor ve bu temenninin ışığında yazılarımızı kaleme alıyorduk. Ayrıca Anayasanın bütününde demokrasiyle bağdaşır bir ruh kazandırılmasını temenni ediyorduk. Ne yazık ki, bizim bütün bu temennilerimiz boşlukta kaldı. Görüş ve mütalâaları dikkate alması gereken merciler bu haklı tenkitlerimize kulak vermek yerine bizi kapatmayı tercih etmişlerdi.

Ve yılmadan demokrasi mücadelesi veren gazetemiz 5 Kasım 1982’de kapatıldı. Bu kapatılma 5 Kasım 1983’e kadar devam edecekti.

13.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (12.08.2010) - Başörtüyü savunduk, kapatıldık

  (11.08.2010) - Evren’in sözüne tepki gösterdik

  (10.08.2010) - ‘Bu gücü nereden alıyorsunuz?’

  (09.08.2010) - DARBEDEN ÜÇ HAFTA SONRA, İLK KAPATMA KARARI GELDİ

  (25.07.2010) - SAİD NURSî, “CEMAAT ADINA SİYASET”İ DE TASVİP ETMİYOR

  (24.07.2010) - BEDİÜZZAMAN “BEN BU ORDUYA KARŞI KILIÇ ÇEKMEM” DEMİŞTİ

  (23.07.2010) - ORDUDAKİ DEĞİŞİMİ YÖNETMEK KOLAY DEĞİL

  (22.07.2010) - İTTİHATÇILARIN MENFî KISMI KEMALİZM VE CHP İLE DEVAM ETTİ

  (21.07.2010) - Artık Kemalizmle yüzleşmeliyiz

  (20.07.2010) - Adalet hakikati


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.