19 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Yapı güvenliğine standart

BAYINDIRLIK ve İskân Bakanlığının öncülüğünde, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ve üniversitelerin işbirliğiyle Türkiye’de, bütün binaların, Avrupa’daki uygulamalara paralel ‘’yapı güvenlik standardına’’ göre, tasarımı için çalışma yapılacak.

TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, 17 Ağustos depreminin yıldönümü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede, böyle acıların bir daha yaşanmaması için ‘’güvenli yapıların inşasının gerektiğinin’’ altını çizdi. Depreme dayanıklı binalar için standartlara uygun yapı malzemeleri kullanılmalı’’ diyen Büyükhelvacıgil, TSE tarafından hazırlanan yapı malzemelerine yönelik 2 binin üzerinde Türk standardı bulunduğunu ve bunların yaklaşık tamamının Avrupa standartlarıyla uyumlu olduğunu söyledi. TSE markası bulunan ürünlerin Enstitünün garantisi altında olduğunu, herhangi bir sıkıntı için Enstitüye başvurulabileceğini anlatan Büyükhelvacıgil, TSE belgesinin ‘’can ve mal güvenliği’’ anlamına geldiğini, tüketicilerin de bu noktada duyarlı olması gerektiğini söyledi.

BİNALAR, AYNI GÜVENLİK

STANDARDINA SAHİP OLACAK

‘’Kaliteli ürün kullanımında zorunluluk getirecek daha köklü bir yaklaşım var mı?’’ sorusu üzerine Büyükhelvacıgil, Avrupa Yapısal Tasarım Standardlarının (Eurocode) millî eklerini hazırlama yönünde çalışma yürüttüklerini söyledi. Çalışmaya, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının öncülük edeceğini, üniversitelerin desteğiyle altyapıyı oluşturacaklarını kaydeden Büyükhelvacıgil, henüz hazırlık aşamasında olduklarını, protokollerin imzalanmadığını belirtti. Çalışmanın, Türkiye’nin her bölgesinde, bölge şartlarına özel ancak temelde ‘’aynı güvenlik standardına’’ sahip bina yapımını sağlayacağını vurgulayan Büyükhelvacıgil ayrıca, binanın kullanım amacına göre de parametrelerin değişeceğini ifade ederek, müze, okul, sinema, toplantı salonu gibi binaların aynı mimaride olsa bile, farklı parametrelerle tasarlanacağını kaydetti..

‘’TÜRKİYE’DE

İNŞAAT

MÜHENDİSLİĞİ

DEĞİŞECEK’’

ÇALIŞMANIN, 3-4 yıl sürecek uzun soluklu bir süreç olacağını belirten Büyükhelvacıgil, ‘’Süreç tamamlandığında, siz bir arazi aldığınız zaman bunu, bir proje bürosuna verdiğinizde, proje bürosu kodların tasarım esaslarına bakarak binanızı projelendirecek, bunu yapmak zorunda olacak’’ dedi. ‘’Eurecode’lar için millî ekler uygulamaya girdiğinde Türkiye için ne değişmiş olacak’’ sorusuna da Büyükhelvacıgil, güvenli yapı tasarımının standart haline geleceğini ve ‘’Türkiye’de yapı tasarım sistemi, inşaat mühendisliğinin değişeceğini’’ kaydetti. Eurocode, ‘’Avrupa Birliğine bağlı ülkeler tarafından yapıların oluşumunda inşaat mühendisliği hizmetlerinin daha doğru ortak bir anlayış ve haksız rekabetin önlenmesi için tek standart kullanımı’’ amacıyla kurmaya başladığı ‘’yapısal standart esasları’’ olarak tanımlanıyor .

19.08.2010


 

Yargıda atama krizi

Adalet Bakanı özel yetkili savcılarla ilgili atamalara karşı çıktı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek ise, adlî yargı, ünvanlı mahkeme başkanı ve başsavcıların atamalarına ilişkin Adalet Bakanlığının kurula gönderdiği kararname taslağı üzerindeki çalışmaların devam ettiğini belirterek, ‘’Hiçbir HSYK üyesinin devam eden dâvâlara müdahalesi söz konusu olamaz’’ dedi.

ÖZBEK: DEVAM EDEN DÂVÂLARA MÜDAHALE YOK HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, ‘’Hiçbir HSYK üyesinin devam eden dâvâlara müdahalesi söz konusu olamaz’’ dedi. Başkanvekili Kadir Özbek, unvanlı hakim ve savcı atamalarına ilişkin, kararname çalışmasında önemli sıkıntıları olduğunu ve bu sıkıntıları aşmaya çalıştıklarını kaydetti. Özbek, kurul çalışmaları HSYK’ya girişinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Adlî yargı, unvanlı mahkeme başkanı ve başsavcıların atamalarına ilişkin, Adalet Bakanlığının kurula gönderdiği kararname taslağı üzerindeki çalışmaların devam ettiğini belirten Özbek, ‘’Kurul çalışmalarında önemli sıkıntılarımız var aşmaya çalışıyoruz’’ dedi. Kadir Özbek, Özbek, Adalet Bakanlığının açıklamasının HSYK’nın seçilmiş üyelerince değerlendirildiğini söyledi. Özbek, ‘’Hiçbir HSYK üyesinin devam eden dâvâlara müdahalesi söz konusu olamaz’’ diye konuştu. Özbek, kurulun Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman toplantılara katılmadığı için çalışamadığını ifade etti.

GÖZLER YENİ KARARNAMEDE

Adalet Bakanlığı'nın kararnameyi geri çekmesinin ardından gözler kurul gündemine getirilecek yeni kararnameye çevrildi. Adlî yargı, unvanlı mahkeme başkanı ve başsavcıların atamalarına ilişkin yaşanan kriz geçen yıl da yaşanmış, uzun müzakelerin ardından bazı atamalar 'güz kararnamesi'ne ertelenerek kriz aşılmıştı.

HSYK'da kararname krizi

Adalet Bakanlığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerince yapılan önerilerin görülmekte olan davalar ile yürüyen soruşturmalara doğrudan müdahale etme sonucunu doğuracağından taslağın karara bağlanmayan bölümünün geri çekildiğini bildirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, 6 Temmuz 2010 tarihinde HSYK’ya sunulan 2010 yılı yaz kararnamesi görüşmelerinin büyük ölçüde tamamlanarak 1271 hakim ve Cumhuriyet savcısını kapsayan kararnamenin 16 Ağustos 2010 tarihinde açıklandığı hatırlatıldı. Ana taslaktan kalan 67 hakim ve savcı ile unvanlılar taslağındaki 79 hakim ve savcının durumlarının görüşülmesi sürerken HSYK üyelerince, 84 kişinin isimleri görüşülmeyi bekleyen kararnameye eklenmek üzere 140 kişinin isimlerinin ise durumları değerlendirilerek gerekirse kararnameye eklenmek üzere teklif edildiğinin belirtildiği açıklamada, bu teklifler içerisinde başta İstanbul, Erzurum ve Diyarbakır olmak üzere özel yetkili (CMK 250) mahkemeler ve savcılıkların yapısını tamamen değiştirmeye dönük önerilerin de bulunduğu kaydedildi. Bu önerilerin görülmekte olan davalar ile yürüyen soruşturmalara doğrudan müdahale etme sonucunu doğuracağının açık olduğunun vurgulandığı açıklamada, “Ayrıca, söz konusu önerilerin değerlendirilmesi ve kararnameye dahil edilmeleri halinde bunların boşalttıkları yerlere de yeni atamaların yapılması gerekecek ve bu şekilde çok sayıda hakim ve savcıyı ilgilendiren yeni bir düzenleme yapılması ihtiyacı doğacaktır. Bu da ancak yeni bir taslak çalışmasıyla mümkün olabilecektir. Kanun, Yönetmelik ve Prensip Kararları çerçevesinde tüm bu önerileri değerlendirmek, yargı bağımsızlığı ve tabiî hakim ilkesini ihlal etmeyecek şekilde hazırlanacak yeni çalışmayı Kurulun önüne getirmek üzere kararname taslaklarının karara bağlanmayan bölümleri geri çekilmiştir” denildi.

“HSYK ÜYELERİ DEVLETİN İDEOLOJİK

BEKÇİLİĞİNİ YAPIYOR”

Hakİmler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yüksek yargıdan gelen üyelerinin, Ergenekon, Balyoz, faili meçhul cinayetler ve kozmik oda gibi önemli dâvâlara bakan özel yetkili mahkemelere 50 kişilik bir nokta atama yapmaya çalışması krizi de beraberinde getirdi. Adalet Bakanlığı, kararname taslaklarının tamamlanmayan bölümlerini geri çektiğini açıkladı. Demokrasi ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği (Demokrat Yargı) Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, bir karar çıkarılması halinde bu tür kararların tümümün gayri meşrû olarak algılanmasına, şüpheyle bakılmasına yol açabileceğini söyledi. HSYK üyesi Ali Suat Ertosun başta olmak kurul üyelerinin devletin ideolojik bekçiliğini yaptığını vurgulayan Ertekin, Ertosun’un biyografisinin bir hakim biyografisi olmadığını savundu. Ertekin, “Ertosun aslında bir devlet memurudur, bir cezaevi çalışanıdır. Bir kürsüsü olmadığı halde her nasılsa Yargıtay’a üye seçilmiştir ve oradan da HSYK’ya üye seçilebilmiştir” dedi. Ertekin, kararnamenin unvanlı ve unvansız şekilde ayrılmasının yasaya aykırı olduğunu ifade etti. Bu durumun hakim ve savcıları bir kast sistemi içerisine çeken ve bu kastı resmîleştiren bir bakış açısı olduğunu savunan Ertekin, kararnamenin bir bütün olduğunu kaydetti. Ertekin,”HSYK, bir tür Millî Güvenlik Konseyi gibi yapılandırdığı için daha çok devletin ideolojik bekçiliğini, geleneksel güçlerin bekçiliğini yapan bir aygıt şeklinde işlev gördü” değerlendirmesinde bulundu.

19.08.2010


 

SGK prim borçlarını velilerden tahsil edecek

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK), dersanelerin sigorta prim borçlarını öğrenci velilerinden tahsil edebileceği bildirildi.

SGK Antalya İl Müdürü Selim Erol yaptığı yazılı açıklamada, gerekli tespitleri yaptıktan sonra prim borçlarını ödemeyen dershaneler için, aynı dershanede öğrenim gören öğrenci velilerinin kapısını çalıp, kurum alacağının tahsili yoluna gideceğini bildirdi. Antalya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu adına, sigorta primi borcu bulunan dershanelerin öğrenci velilerinin dersaneye ödeyecekleri paraya el koyabileceğini belirten Erol, şunları kaydetti: ’’İlimizde bulunan tüm dershanelerin sigorta primleri yönünden kayıtları incelenmektedir. SGK’ya borcu olan tüm dershaneleri, prim borçlarını ödemeye dâvet ediyoruz. Borcu olan dershanelerin 36 aya kadar prim borçlarını taksitlendirme imkânları bulunmaktadır. Buradaki amaç amme alacaklarının tahsilidir. Taksitlendirilen borcun faiz ödemesi daha az miktarda olmakla birlikte, işverenlerimizin beş puanlık indirimden de yararlanabilme imkânı bulunmaktadır. Velilerimizin çocuklarını istedikleri dershaneye kayıt ettirme özgürlükleri bulunmaktadır. Ancak velilerimizin kayıt ettirdikleri dershanenin sigorta prim borcu bulunup bulunmadığını kontrol etmeleri ve dershanelere yatırdıkları para karşılığı makbuz, fatura almalarını, aksi halde kurum alacaklarını n velilerden tahsili yoluna gidilebileceği bilinmelidir.’’

19.08.2010


 

Kaymakamlıklara eskimiş bayrakları imha görevi

KaymakamlIklara eskimiş, solmuş, yırtılmış ve kullanılamayacak duruma gelmiş bayrakları imha yetkisi verildi.

İçişleri Bakanlığının hazırladığı Eskimiş, Solmuş, Yırtılmış ve Kullanılamayacak Duruma Gelmiş Bayrakların Yok Edilmesi Usul ve Esaslarını Gösterir Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, eskimiş, solmuş, yırtılmış ve kullanılamayacak duruma gelmiş bayrakları elinde bulunduran gerçek veya tüzel kişiler ile resmî kurum ve kuruluşlar bu bayrakları ilçelerde kaymakamlığa teslim etmeyi sürdürecek. Ancak kaymakamlıklarca toplanan bayraklar bundan böyle valiliklere ulaştırılmayacak. Valiliklerde olduğu gibi kaymakamlıklarda toplanan bayraklar da kaymakamın belirleyeceği üç kişilik bir komisyon gözetiminde, ay-yıldız ile kırmızı kumaşların kesilerek ayrılmasından sonra kırpma makinesinde veya kapalı alanda yakılmak suretiyle imha edilecek.

19.08.2010


 

AYOP üyesi 50 kişi serbest bırakıldı

Eylem yaptıkları Abdi İpekçi Parkı’nda önceki gün gözaltına alınan Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu (AYOP) üyesi 50 kişi, Emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı.

Abdi İpekçi Parkı’nda 3 gündür oturma eylemi yapan platform üyeleri, polisin dağılmaları yönündeki uyarısına uymayınca dün gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan 50 kişi, Ankara Emniyet Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından savcılık talimatıyla serbest bırakıldı.

19.08.2010


 

Havaî fişek hasara yol açtı

Rİze’de bir binada, havaî fişek atılması sırasında çıkan yangın hasara yol açtı.

Alınan bilgiye göre, şehir merkezindeki Gülbahar Mahallesi’nde bazı kişiler tarafından havai fişek atılması sırasında, havaî fişeğin bulunduğu boru devrildi. Bunun üzerine atılan havai fişeğin çatısına isabet ettiği 2 katlı bir binada yangın başladı. Çatının bir bölümünü sararak ilerlemeye başlayan yangın, itfaiye ekiplerince daha fazla büyümeden söndürüldü. Yangın, binanın çatısında hasara sebep oldu. Polis, havaî fişek atan kişileri yakalamak için araştırma başlattı.

19.08.2010


 

İKT’den Pakistan’a acil yardım çağrısı

Pakİstan’dakİ durumla ilgili olağanüstü İKT Daimi Temsilciler toplantısı, dün, Cidde şehrinde yapıldı.

Toplantının sonunda yayımlanan bildiride, “Pakistan halkının acil yardıma ihtiyaç duyduğuna” işaret edildi.

Bildiride, “Başta Müslüman ülkeler olmak üzere uluslararası topluluğu, Pakistan’a, yükünü hafifletmek ve bu insani felaketin üstesinden gelebilmesi için acilen mali yardım yapmaya çağırıyoruz” denildi.

İKT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, İslâm Kızılayı ve üye ülkelerin insanî yardım kuruluşlarının da Pakistan ile ilgili olarak önümüzdeki günlerde acil bir toplantı yapacağını bildirdi.

İhsanoğlu, 100 milyon dolar yardımda bulunan Suudi Arabistan başta olmak üzere, Pakistan’a yardım elini uzatan İslâm ülkelerine teşekkür etti.

Bununla birlikte yardımın bölgeye ulaştırılması ve dağıtılmasında “lojistik açıdan zorluklar” olduğunu kaydeden İhsanoğlu, yardımın felaket bölgelerine ulaştırılması için İKT’nin Batılı ülkelerin yardımını isteyebileceğini kaydetti.

Bu arada, İslâm Kalkınma Bankasının Pakistan için bugüne kadar 11,2 milyon dolar yardım topladığı belirtiliyor.

DİYANET: FİTRE VE ZEKÂTLAR PAKİSTAN’A

DİYANET İşleri Başkan Yardımcısı İzzet Er, fitre ve zekâtların Pakistan’daki sel felaketinden zarar görenlere gönderilebileceğini belirtti.

Er, Pakistan’da meydana gelen sel felâketinde 2 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini, milyonlarca kişinin evsiz kaldığını söyledi.

Bölgedeki şartların çok zor olduğuna işaret eden Er, selzedelerin yiyeceklerinin, giyeceklerinin ve meskenlerinin olmadığını dile getirdi.

Pakistanlıların büyük bir felaketle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Er, yaralara merhem olması amacıyla Türkiye’de bir yardım kampanyası başlatıldığına dikkat çekti. Er, şöyle devam etti: ‘’Yaşanan dramı televizyonlardan görüyoruz. Her türlü şeylerini kaybettiler. Evleri barkları yok. Tarım arazileri sular altında kaldı, yiyecekleri yok. Onlar muhtaç değil de kim olacak? Vatandaşlarımız zekât ve fitrelerini rahatlıkla yardım için belirlenen hesap numaralarına yatırabilirler.

Yapacak başka bir şey yok. zekât ve fitrelerimizi Pakistanlı kardeşlerimize verebiliriz. Buradaki kardeşlerimizin ızdırabının giderilmesi için yardım kampanyasına vatandaşlarımızın katılımını bekliyoruz.’’

19.08.2010


 

Cunta arşivleri yok etmiş

Bir süre önce, TBMM’deki bütün dilekçeleri yok ettiği anlaşılan 12 Eylül askerî cuntasının çok daha büyük bir temizlik harekâtı yaptığı ortaya çıktı. Darbenin ardından Parlamentoya el koyan askerî yönetimin, Cumhuriyet Senatosuna ait 1961-1980 yılları arasındaki bütün dosyaları imha ettiği anlaşıldı. Böylece 20 yıl boyunca Parlamentoda, Millet Meclisi üzerinde denetim yapan Cumhuriyet Senatosunun izleri yok edilmiş.

Cunta, Senato’nun arşivini yok etmiş BİR süre önce, TBMM’deki tüm dilekçeleri yok ettiği anlaşılan 12 Eylül askeri cuntasının çok daha büyük bir temizlik harekatı yaptığı ortaya çıktı. Darbenin ardından Parlamentoya el koyan askeri yönetimin, Cumhuriyet Senatosu’na ait 1961-1980 yılları arasındaki tüm dosyaları imha ettiği anlaşıldı. Böylece 20 yıl boyunca Parlamentoda, Millet Meclisi üzerinde denetim yapan Cumhuriyet Senatosu’nun izleri yok edildi. TBMM Genel Sekreteri Saadettin Kalkan, dosyaların hangi mantıkla yok edildiğine anlam veremediklerini söylerken, “En azından imha edildiğine dair kayıt tutulabilirdi.” dedi. 27 Mayıs darbesinin ardından kurulan Cumhuriyet Senatosu, 1961-1980 yılları arasında çalıştı. Cumhuriyet Senatosu, Millet Meclis’ini denetleme işlevi görüyordu. TBMM Genel Sekreteri Saadettin Kalkan, “Darbe döneminde kanunlar işlemediği için istediklerini yapmışlar. Belki de dosyalar yok edilmek üzere SEKA’ya gönderilmiştir. Resmi belgeler imha edildiğinde, imha edildiğine dair tutanak tutulur. Bu dosyalar da en azından imha edildiğine dair kayıt tutulabilirdi. Ama demek ki bunları bile yapmamışlar. Bu olacak şey değil. Bu konuda inceleme yapacağız.”

19.08.2010


 

Başbakanlıktan “su” genelgesi

ÇEVRE ve Orman Bakanının başkanlığında ‘’Su Kalitesi Yönetimi Yönlendirme Kurulu’’ oluşturulacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzalı ‘’Su Kalitesi Yönetimi’’ başlıklı Başbakanlık Genelgesi, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı.

Genelgede, ‘’Su Kalitesi Sektörü’’nün Avrupa Birliğine (AB) üyelik sürecinde, 21 Aralık 2009’da müzakereye açılan ‘’Çevre Faslı’’nda yer aldığı hatırlatılarak, konuyla ilgili AB uyum çalışmalarının Çevre ve Orman Bakanlığının koordinasyonunda ilgili kurum ve kuruluşların işbirliğinde sürdürüldüğü belirtildi.

19.08.2010


 

KESK görüşmeden çekildi

KESK'İN Memur-Sen tarafından da desteklenen ‘’toplu görüşmenin referandumdan sonra toplu sözleşme olarak devam etmesi’’ önerisi kabul edilmedi.

Görüşmeler, ‘’toplu görüşme’’ şeklinde devam edecek. Devlet Bakanı Hayati Yazıcı başkanlığında, Başbakanlık Merkez Binada gerçekleştirilen toplu görüşmenin ikinci turunda, KESK’in ilk toplantıda gündeme getirdiği ve Memur-Sen’in de destek verdiği öneri görüşüldü. Sendikacılardan alınan bilgiye göre, ‘’Önerinin gerçekleşmesinin önünde hukuki engel bulunması ve tüm tarafların aynı görüşte olmaması’’ gerekçeleriyle KESK’in talebi kabul edilmedi. Görüşme, belirlenin gündem çerçevesinde ‘’toplu görüşme’’ olarak devam edecek. KESK, bundan sonraki görüşmelere katılmama kararı aldı.

Hükümet-memur masada

BU ARADA hükümet ile memur sendikaları arasındaki toplu görüşmelerin ikinci turunda, görüşmelerin 24 ve 28 Ağustosta devam ettirilmesi kararlaştırıldı. Devlet Bakanı Hayati Yazıcı başkanlığında Başbakanlık Merkez Bina’da devam ettirilen toplu görüşmenin ikinci turu sona erdi. Toplantıda görüşmenin bundan sonraki takvimi belirlendi. Buna göre toplu görüşme heyeti 24 ve 28 Ağustos tarihinde bir araya gelerek memurların mali ve sosyal haklarına ilişkin görüşmeleri sürdürecek.

19.08.2010


 

CEMİL ÇİÇEK:TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ AÇLIĞI VAR

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye’nin hâlâ demokrasi açığı ve açlığı olan bir ülke olduğunu belirterek, ‘’Tartıştığımız konulara bakın.

İkide bir sivil alana olan müdahalelere bir bakın...’’ dedi. Çiçek, Anayasa değişikliğine ilişkin bir soruyu cevaparken, bu konuda yaşanan süreci anlattı. Anayasada yapılan değişikliğin yeterli olmadığını, seçimlerden sonra uzlaşma olursa daha fazlasının da yapılabileceğini söyleyen Çiçek, bir soru üzerine, anayasa değişikliği olmadan Siyasi Partiler Yasası’nda (SPY) yapılacak değikliğin ‘’makyaj’’ olacağını savundu. Seçim barajının düşürülmesine ilişkin soru üzerine Çiçek, Türkiye’nin seçim kanunlarıyla neyi arzu ediyorsa, neyi hedefliyorsa bu kanunların ona hizmet edeceğini kaydetti. Çiçek, ‘’Yani seçim kanunları elinizdeki kalem gibidir. Bununla aşk mektubu da yazarsınız, tehdit mektubu da yazarsınız. Şiir de makale de yazarsınız. Eğer kasıt şu ise; seçim sonucunda toplumdaki herkes Mecliste olsun. Böyle bir düzenleme yapmak mümkün. İstikrarlı hükümet nasıl ortaya çıkar? İstikrara ihtiyaç var. Biz 337 ile bile memleketi idare etmekte ciddî zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz. 4,5,6 partili hükümetlerin olduğunu düşünün’’ diye konuştu.

19.08.2010


 

BU ÜSLûP DEMOKRASİYE ZARAR VERİR

Başbakan Erdoğan’ın TÜSİAD'a yönelik tehdit içeren sözleri ile iyice gündeme oturan üslûp seviyesi tartışılıyor. Erdoğan, TÜSİAD'ı eleştirek tarafını belli etmesini istemişti.“Bîtaraf olan bertaraf olur”sözünü bir tehdit olarak algılayan TÜSİAD ise bu beyanları talihsiz buldu. Öte yandan, liderlerin birbirlerini “kalpazan, soy sop, boy pos, vatan haini, bölücü” gibi ifadelerle rencide etmeleri de geniş kesimlerce yadırganıyor.

ABDULLAH GÜL'DEN ÜSLûP UYARISI

Liderlerin bu üslûp sorunu Cumhurbaşkanı Gül'ü de rahatsız etti. Meydanlarda kişisel boyutlara taşınan tartışmalara dikkat çeken Gül, bunun tehlikeli bir gidiş olduğunu belirtti. Azerbaycan gezisi sırasında gazetecilere konuşan Gül “Liderler arasındaki mesafe inanılmaz ölçüde açılıyor. Sorumlu insanlarda dilin kemiği olmalı. Anayasa konuşulmalı, kişisel konular değil" diyerek rahatsızlığını dile getirdi.

19.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.