23 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Lahika

Hadis-i Şerif Meâli

Hz. Peygamber (asm) orucunu açtığı zaman şöyle duâ ederdi: “Allah’ım, Senin için oruç tuttum, Senin rızkınla orucumu açtım, benden kabul eyle. Şüphesiz Sen herşeyi işiten ve bilensin.”

Câmiü's-Sağîr, No: 3112

23.08.2010


Risâle-i Nur’un ekser hakikatleri Ramazan’da zuhur etti

Mânidardır ki, Âyetü’l-Kübrâ ve Risâle-i Nur’un ekser hakikatleri, Ramazan’da ve tesbihâtında zuhuru gibi, bu Hülasatü’l-Hülâsa, aynen Ramazan’da ve tesbihatta zuhur etti.

Risâle-i Nur’un bir hülâsası olan Âyetü’l-Kübra ve Hizb-i Nuriyenin bir hülâsatü’l-hülâsası hükmünde otuz üç kelime-i tevhidin namaz tesbihatındaki eskiden beri okuduğum ve Risâle-i Nur’un ekser hakikatleri namaz tesbihatında inkişaf etmesiyle hayalim fazla tevessü ederek, o otuz üç kelime-i tevhid, herbirisini kâinatın bir tabaka-i mahlûkatının lisan-ı hâliyle söylediği o kelimeyi ben o lisan ile söylüyorum gibi, o külli lisan-ı hâl, benim cüz’î lisan-ı kâlimin aynı olur. Ben, kemal-i zevkle okuyorum. Size de sûretini gönderiyorum.

Benim şüphem kalmadı ki: ...”Tefekküri sâatin...” (Bir saatlik tefekkür, bir sene nafile ibadetten hayırlıdır) sırrını taşıyan Hizb-i Nuriyenin on beş dakika zarfında bu Hülâsatü’l-Hülâsası dahi aynı sırrı taşıyor. Arabî bilmeyenler, Âyetü’l-Kübrâ’nın mertebelerini güzelce anlasalar, bu Arabî parça tam anlaşılır. Arabî bilmeyen, birkaç defa ikisine baksa, tam anlayacak. Bunu ben yirmi dört saatte bir defa ya sabah namazının tesbihatında veya başka vakitte, en ziyade usandığım ve sıkıntı zamanında okuyorum. Bana ulvî bir inşirah verir, usancı izâle eder. Âyetü’l-Kübrâ ve Hizb-i Nuriyenin ahirinde yazılsa, münasip olur. Manidardır ki, Âyetü’l-Kübrâ ve Risâle-i Nur’un ekser hakikatleri, Ramazan’da ve tesbihatında zuhuru gibi, bu Hülâsatü’l-Hülâsa, aynen Ramazan’da ve tesbihatta zuhur etti.

Salisen: Bugünlerde haber aldım ki, Heyet-i Vekile, benim nüfusumu Kastamonu’dan alıp Emirdağına nakletmeye karar vermişler. Anlaşılıyor ki, Risâle-i Nur’a ve talebelerine ilişmeye bahane bulamıyorlar, yalnız ehemmiyetsiz şahsıma ehemmiyet veriyorlar, kayıtlar altına alıyorlar.

Ben de size bütün kuvvetimle temin ediyorum ki, ben ruh u canımla, onların, Risâle-i Nur ve talebelerine ilişmeye bedel bana ilişmelerini iftiharla kabul ediyorum. Güya başka yerlerde birden bana iltihak ediyorlar ve men’ine çare bulamıyorlar, fakat burada tam çare bulmuşlar zannedip böyle muamele oluyor. Siz hiç müteessir olmayınız. Benim bu vaziyetim, Risâle-i Nur şakirtlerinin fütuhatlarına bir vesiledir. İnayet-i merhamet-i İlâhiye, hakkımda ehl-i dünyanın haksızlıklarını büyük bir hayra çevirecek kanaatindeyim. Zaten mesleğimizde zaman, mekân sohbetimize mani olamaz. Şarkta, garpta, hatta ahirette, berzahta olsa da beraberiz. Meselâ, berzahta Hafız Ali (r.h.) hergün mânen yanımızdadır. Bu hakikate binaen, sûrî ayrılmaya, hatta ölüme ehemmiyet vermemeliyiz.

Emirdağ Lâhikası, s. 83, (yeni tanzim, s. 173)

***

Kardeşlerim, Âyetü’l-Kübrâ Ramazan’da zuhur ettiği gibi, zannımca Ramazan’da da matbaadan çıktığını, Isparta’ya geldiğini ve Ramazan’da serbestiyetle okunması ve camilere okutmak için girmesi gibi, bu Ramazan-ı Şerifte Âyetü’l-Kübra’dan çıkan ve bir saat tefekkür bir sene ibadet mânâsını taşıyan Hizb-i Nuriye Âyetü’l-Kübra’dan çıktığı misilli, bizim tesbihatımızda otuzüç defa “Lâilâheillallah” Âyetü’l-Kübra’nın berekâtı ve feyziyle on dakikada aynı hakikat-ı tevhidi veren iki sayfa kadar Ramazan’ın nuruyla kalbe ihtar edildi.

Emirdağ Lâhikası, s. 54, (yeni tanzim, s. 117)

LÜGATÇE:

inkişaf: Açılma, yayılma.

tevessü: Genişleme.

lisan-ı hâl: Hâl dili.

lisan-ı kâl: Konuşma, anlatma dili.

inşirah: Gönül rahatlığı.

zuhur: Ortaya çıkma, meydana çıkma.

Hizb-i Nuriye: Nura ait hizb, duâ mecmuası.

Hülâsatü’l-Hülâsa: Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Âyetü’l-Kübrâ’nın Birinci Makamının ayrı ve nurânî diğer bir tarzı...”

fütuhat: Fetihler, zaferler; İlâhî feyizler.

inayet-i merhamet-i İlâhiye: Allah’ın merhamet ve yardımı.

sûrî: Görünüşte; hakîki, ciddî olmayan.

berekât: Bereketler.

hakikat-ı tevhid: Tevhid hakikatı.

23.08.2010


Üstad Bediüzzaman ve Ramazan-ı Şerif

Ramazan’ın kelime mânâsı yakmak, güneşin sıcaklığı, şiddetle yakmak, oruç tutan mü’minin günahlarını yakması, mahvetmesidir. 1

Sıcakların arttığı ve mü’minlerin imtihanının zorlaştığı bu yılki Ramazan ayı, inşâallah günahları yakar, temizler ve ‘uhrevî bir adam’ olma hüviyetini bizlere kazandırır. Çünkü “Ateş bazen sudan ziyade temizlik yapar.” 2

Ramazan-ı Şerifin kıymeti ve ehemmiyeti üzerinde çok duran ve mahiyetini onun hakkında yazdığı risâlesiyle en güzel şekilde asrın idrakine sunan Üstad Bediüzzaman Hazretleri bir mektubunda, “Bu seneki Ramazan-ı Şerif hem âlem-i İslâm için, hem Risâle-i Nur Şakirtleri için gayet ehemmiyetli ve çok kıymetlidir.” 3 diyerek, Risâle-i Nur yoluyla Ramazan-ı Şerifi yaşamak ve ”seksen senelik bir ömür semeratını kazandıran” 4 ve “umum Ramazanda saklı olan Leyle-i Kadri” 5 yakalamanın sırrına ve önemine dikkat çekerek, “Risâle-i Nur Şakirtlerinin iştirak-i a’mal-i uhreviye düstur-u esasiyeleri sırrınca, her birisinin kazandığı miktar, her bir kardeşlerine aynı miktar defter-i a’mâline geçmesi o düsturun ve rahmet-i İlâhiyenin muktezası olmak haysiyetiyle, Risâle-i Nur dairesine sıdk ve ihlâs ile girenlerin kazançları pek azim ve küllîdir. Her biri binler hisse alır. Demek, Risâle-i Nur’un sadık şakirtlerinden birisi, Leyle-i Kadrin hakikatini ve Ramazanın yüksek mertebesini kazansa, umum hakikî sadık şakirtler sahip ve hissedar olmak, vüs’at-i rahmet-i İlâhiyeden çok kuvvetli ümitvarız” 6 sözleriyle belirtmiştir.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ”Bu mübarek Ramazan’da iştirak-i a’mal düsturu esasıyla, her bir has kardeşimizin kırk bin dili bulunan bir melaike hükmünde, kırk bin diller ile yani kardeşlerin adedince manevî dilleri ile ettikleri ve edecekleri dualar, rahmet-i İlâhiye nezdinde makbul olmasını o lisanlar adedince, Cenâb-ı Erhamürrahiminden niyaz ediyoruz. Bu mahiyetteki Ramazanınızı tebrik ediyoruz.” 7 ifadeleriyle de bu mübarek ve şerif ayda da en geçerli amellerin Risâle-i Nur’un düsturları olan ihlâs, uhuvvet, tesanüd ve iştirak-i a’mâl-i uhreviye olduğunu, bu mahiyetteki Ramazan’ın tebrike liyakat kazanacağını belirtmiştir. Çünkü bu mahiyetteki bir “Ramazan-ı Şerif, bu fani dünyada fani ömür içinde ve kısa bir hayatta bâkî bir ömür ve uzun bir hayat-ı bakiyeyi tazammun eder, kazandırır.” 8

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, Ramazan-ı Şerifin yüksek faziletini kazanmak ve her bir gününün Leyle-i Kadir hükmüne geçmesi hususundaki bir tavsiyesi de şudur: “Risâle-i Nur’un buradaki has talebeleri, Ramazan-ı Şerifte, her biri her günde bir cüz’ünü sizin ile beraber okumakla, Ramazan’ın her gününde bir hatme-i Kur’âniye olarak manevî ve çok geniş bir mecliste, Isparta ve Kastamonu’yu ihata edecek bir dairede halka tutan Risâle-i Nur Talebelerinin ve o dairenin merkezinde sizler bulunmak cihetiyle, Risâle-i Nur Şakirtlerinin etrafınızda olarak, Nakşide hatme-i hacegan tarzında, fakat çok büyük bir mikyasta, Risâle-i Nur’un bütün şakirtleri manen hazır ve o dairede bulunuyor niyetiyle tasavvur ile okumak, o kudsî hatmeyi yapmak, Cenâb-ı Hakkın rahmetinden tevfik niyaz ederiz.” 9

Elhamdülillah, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin bu nurlu tavsiyesi en kısa zamanda bütün yeryüzündeki Nur Talebeleri tarafından genişletilerek ve geliştirilerek yerine getirilmektedir. “Evet, vilâyet, kaza, nahiye ve köylerde Risâle-i Nur’un yeni ve eski has talebelerinden her biri, Ramazan’ın her gününde Kur’ân-ı Kerimin birer cüz’ünü okuyorlar. Böylece o memleketlerde Üstadları Bediüzzaman Hazretlerinin bu çok sevaplı ve nurlu tavsiyesine ittibâ ederek, Ramazanın her gününde bir hatme-i Kur’âniye yapmak nimet-i uzmasına nail oluyorlar.” 10

Üstadın bir başka tavsiyesi ise, “Kardeşlerimizle halisâne ve tesellîkârâne ve samimâne ve mütesanidâne hakikî bir ülfet ve muhabbet ve sohbetle Ramazan-ı Şerifte hayrı birden bine çıkan evratlarımızla meşgul olup ilmî derslerimizle bu cüz’i, geçici sıkıntılara ehemmiyet vermemeye çalışmak büyük bir bahtiyarlıktır.” 11 hem, “Ramazanda kalp ile beraber nefsi dahi hakikatlerle meşgul etmek” 12 gerekmektedir. “Onun için, Nurcular o nur-u azamdan istifadeye çalışmak gerektir.” 13

Bir başka husus ise; bilhassa İslâm âleminde meydana gelen büyük musîbetlerin, depremlerin ve korkuların en büyük sebeplerinden biri de çok hayırları kazandıran ve kudsî olan Ramazan-ı Şerif ayına, yani mübarek ve şerefli Ramazan’a yapılan hürmetsizlik ve saygısızlıklar olduğunu söyleyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, “Ramazan’ın hürmetini tutmayan” 14 “Hem Ramazan-ı Şerifin teravih vaktinde, kemal-i neş’e ve sürur ile, sarhoşçasına, gayet heveskârâne şarkıları ve bazen kızların sesleriyle, radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslâmiyet’in her köşesinde cazibedarane işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi” 15 sözleriyle bu kudsî aya hürmet edilmesi, aksi halde belâ ve musîbetlerin kaçınılmaz olacağını da belirtmiştir.

Bir başka husus da; “Şeâir-i İslâmiyenin içinde en parlak ve muhteşem olan Ramazan-ı Şerif gibi, Asr-ı Saadet’ten şimdiye kadar bütün eâzım-ı İslâm’ın bağlandığı o nurânî zincirleri koparmaya, tahrip ve tahrif etmeye çalışanlar ve yardım edenler, düşünsünler ki, ne kadar dehşetli bir hataya düşüyorlar. Ve zerre miktar şuurları varsa titresinler!..” 16 diyerek yüce dinimize sinsice yapılan saldırılara ve bid’alara dikkat çeken Üstad Bediüzzaman Hazretleri, netice olarak da; “Cehennem lüzumsuz değil; çok işler var ki, bütün kuvvetiyle ‘yaşasın Cehennem’ der. Cennet dahi ucuz değildir; mühim fiyat ister” 17 buyurur.

“Aziz, sıddîk kardeşlerim, sizin mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyoruz. Cenâb-ı Erhamürrahimin bu Ramazan-ı mübarekenin hürmetine, rahmeten lil-âlemin olan Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâmın ümmetine rahmetiyle imdat eylesin! Âmin. Asar-ı Gadab-ı İlâhî olan âfât ve dalâletlerden muhafaza eylesin! Âmin. Ve Risâle-i Nur Şakirtlerini neşr-i envar-ı Kur’âniyede muvaffak eylesin! Âmin” 18 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretlerinden Cenâb-ı Hak ebediyen razı olsun! Âmin. Ve insanların akıl ve kalplerini Risâle-i Nur’a musahhar kılsın! Âmin.

Dipnotlar:

1- Yeni Lügat 573, 2- Sikke-i Tasdik-ı Gaybi 143, 3- Kastamonu Lâhikası 65, 4- Ramazan Risâlesi 18, 5- Sözler 548, 6- Kastamonu Lâhikası, 7- age. 65, 8- Ramazan Risâlesi 18, 9- age. 24, 10- age 24, 11- Şuâlar 793, 12- Sözler 1130, 13- Emirdağ Lâhikası 213, 14- Sözler 285, 15- age. 279, 16- Mektubat 396, 17- age. 397, 18- Kastamonu Lâhikası, 116.

AHMET DEMİRDÖĞMEZ

[email protected]

23.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.