Güncel |
Bediüzzaman’ın talebelerinden Mazhar İyidöner vefat etti |
BEDİÜZZAMAN Saidi Nursî’nin Konya’da yaşayan talebelerinden Mazhar İyidöner (81) geçirdiği kalp krizi sonucu ebedî âleme göç etti. Risale-i Nur dâvâsından Konya Cezaevi’nde de kalan İyidöner, Saadet Ekmek Fırınının sahiplerindendi. Üstad Said Nursî'yi, Konya’ya geldiğinde kısa süreliğine evinde misafir eden ve müte-addit kereler kendisiyle görüşen Mazhar İyidöner, dün Konya Eğitim Araştırma Hastanesinde vefat etti. Cenazesi dün öğlen namazını müteakip Parsena Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Musalla Mezarlığı’nda toprağa verildi. |
08.12.2010 |
Kalp hastalarına soğuk uyarısı |
Yozgat Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Erbay, kalp hastalarının soğuk havada mecbur kalmadıkça ve korunmadan kesinlikle dışarı çıkmamaları gerektiğini söyledi. Kışın gelmesiyle kalp rahatsızlığı olan hastaların biraz daha sağlıklarına özen göstermesi gerektiğini ifade eden Erbay, soğuk havada kalp damarlarının uyarılarak kasılma ve daralma olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Erbay, “Özellikle soğuk ve rüzgarlı havalar, kalp krizi ve ani ölümü tetikler. Bu nedenle kalp hastaları göğüs bölgesini korumadan iyi giyinmeden kesinlikle dışarı çıkmamalı. Soğuk havada hastalarda ani kalp ölümü çok daha kolay gelişir. Kalbinde protez kapağı ve kalp yetmezliği nedeniyle ayaklarında şişlik olan kişilerin de soğuk havada uzun süre kalması hayati risk oluşturabilir. Soğuk hava vücudun pıhtılaşma mekanizmasını bozuyor. Kış mevsiminde artan hava kirliği de kalp hastaları için çok ciddi bir tehdit.” dedi. |
08.12.2010 |
Polisle çatışan şüpheli vuruldu |
ÜSKÜDAR’DA polisin kimlik sorduğu şahıs kaçmaya başlayınca, polisle şüpheli şahıs arasında kovalamaca yaşandı. Bir parkta kıstırılan şahıs polise ateş açtı. Yaşanan çatışmada şahıs yaralı olarak ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, kimliği tesbit edilemeyen bir kişi, devriye gezen polis ekibi tarafından durduruldu. Polisin kimlik sorduğu şahıs, kimlik göstermek yerine polise silâh çekip kaçmaya başladı. Bunun üzerine şahısla polis arasında kovalamaca başladı. Polisin takibi Valde-i Atik Mahallesi Boybeyi Sokak’ta sona erdi. Bir parkta kıstırılan şahısla polis arasında çatışma çıktı. Şahıs, polisin uyarılarına ateş ederek karşılık verdi. Mahalle sakinlerini ayağa kaldıran olay polisin şahsı bacağından vurmasıyla son buldu. Yaralanan şüpheli olay yerine çağırılan ambulansla Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde tedavi altına alınan şüpheli şahsın durumunun iyi olduğu öğrenildi. |
08.12.2010 |
‘Akıllı işaretler’ çocukları koruyacak |
ALMANYA'DA yeni yılla birlikte yürürlüğe girecek olan bir yasa, çocuklarını internetin zararlı etkilerinden korumaya çalışan anne babaların işini kolaylaştıracak. Yeni yasa gereği internet siteleri, sayfalarına muhtevaya uygun olarak yaş sınırı işareti koyacak. Söz konusu işaretler anne babalar tarafından bilgisayara yüklenen filtre programı tarafından otomatik olarak tanınacak. Böylece çocuğun yaşına uygun olmayan siteler açılamayacak. RTÜK’ün çocukları cinsellik, şiddet ve olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlardan korumak amacıyla TV kanalları için geliştirdiği akıllı işaretler uygulamasının bir benzeri de Almanya’da yürürlüğe girecek. 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi planlanan kanun, internet sitelerine yaş sınırı işareti konmasını öngörüyor. Söz konusu işaretler anne babaların çocuklarının bilgisayarlarına yerleştirecekleri bir filtre programı tarafından otomatik olarak tanınacak. Bu sayede çocuklar yalnızca yaş grupları için öngörülen sayfaları açabilecek, yaş sınırı işareti bulunmayan sitelere ise giremeyecek. Haziran ayında eyalet başbakanlarının üzerinde mutabakata vardıkları Gençliği Koruma Kanunu (JMStV), internet işleticileri arasında tartışmalara yol açtı. JNStV bir Alman yönetmeliği olduğu için yabancı siteler de yeni kanundan nasibini alacak. Anne babalar filtre programını değiştirmediği müddetçe siteler kapalı kalacak. Henüz gelişim aşamasında olan ve kullanma mecburiyeti bulunmayan filtre programının ücretli olup olmayacağı hakkında da bilgi verilmedi. Medyadan Sorumlu Devlet Bakanlığı Sözcüsü Beate Hoffmann, diğer internet sayfaları için bir yaş sınırı mecburiyeti olmadığını, fakat bu işaret olmadığından filtre programının bunun açılımını engelleyeceğini söyledi. Şimdiye kadar müstehcen ve şiddet içeren sitelerin Alman sunucuları (server) tarafından iki türlü işaretlenmesine rağmen, uygulamaların doğru dürüst denetlenmediğini belirtildi. |
08.12.2010 |
Web kameralarınızı açık unutmayın |
Antıvırüs yazılım uzmanlarına göre hackerlerin yeni hedefinin anında mesajlaşma yazılımları olduğu belirtildi. Microsoft Live Messenger, Skype ya da Yahoo! Messenger gibi anında mesajlaşma programlarının zararlı yazılımların yayılmaları için etkili birer araca dönüşebildiği bildirildi. Siber suçluların, potansiyel kurbanlarının bulaşıcı bağlantıları tıklamaları için her geçen gün yeni yöntemler uyguladığını kaydeden ESET Virüs Araştırmacısı Pierre-Marc Bureau, bu yönde geliştirilen solucanlara karşı tedbir alabilmek için 7 ipucu verdi. Anında mesajlaşma yazılımlarıyla yapılan saldırıların kullandığı yöntemin çok basit olduğuna dikkat çeken Bureau, “Kurban listesindeki kişilerin birinden bir link içeren mesajı alır, tıklar ve solucan bulaşır. Solucan ayrıca coğrafi lokalizasyon kullanarak, kurbanın diline uyum sağlar. Hatta bazı durumlarda kurbanın ülkesindeki güncel haber ve olaylara atıfta bulunur. Bu tür gelişmiş teknikler en tedbirli kullanıcıları bile aldatabilir” uyarısını yapıyor. Anında mesajlaşma yazılımlarının aracılığı ile kişisel ve hassas bilgilerin kesinlikle gönderilmemesi gerektiğini ifade eden Bureau, özellikle kredi kartı bilgileri, banka detayları, parolalar ve telefon veya adres gibi kişisel bilgilerin mesaj atılmaması gerektiğini kaydetti. |
08.12.2010 |
TERÖR SEBEP DEĞİL, SONUÇTUR |
TERÖRDEN RANT TOPLAYANLAR
Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal da terörden rant toplayanlar varsa terörün birden bire bitirilmesinin mümkün olmadığını belirterek, ''O rantı ve onun yaşadığı iklimi ortadan kaldırarak terörün sonlandırılması mümkündür'' diye konuştu.
Terörü demokratik anayasa bitirir
Polİs Akademisi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan, farklılıkları bir arada yaşatacak bir siyasal, anayasal yapı oluşturulduğunda Türkiye’de terörün kaynaklarının önemli ölçüde kuruyacağını söyledi. Polis Akademisi Başkanlığı ile Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu’nun açılış oturumunda konuşan Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Arslan, terör sebep olmaktan ziyade bir sonuç olduğunu söyledi. “Neyin sonucudur” sorusuna farklı pencerelerden bakarak farklı cevaplar verilebileceğini kaydeden Arslan, “Dünyanın farklı bölgelerinde kendisini farklı hisseden, toplumun farklı kesimlerini oluşturanlar, kendilerini dışlanmış ve baskı altında hissettiklerinde şiddete başvurma yolunu seçebiliyorlar. Bu da karşımıza etnik ya da din temelli terörü ortaya çıkarabiliyor’’ dedi. Terörü oluşturan sebeplerin ortadan kaldırılması konusunda iki farklı görüş bulunduğunu anlatan Arslan, bunlardan birincisinin toplumun homojenleştirilmesi, farklı etnik ya da dinî grupların ayrı ayrı bölgelerde toplanmalarını sağlayarak, farklılıkları ortadan kaldırmayı amaçlayan model olduğunu belirtti. Arslan, ikinci modelin ise, farklılıklarla bir arada yaşama modeli denilebilecek çoğulcu model olduğunu, bu modelde insanın kendi içinde bir değer olarak, farklılıklarıyla, farklı kimlikleriyle tanınması gereken bir değer olarak görüldüğünü kaydetti. Bu modelin savunucusunun Alman bilim adamı Kant olduğunu anlatan Arslan, ‘’Kant’a göre her farklı birey saygıya lâyıktır. Çoğulcu toplum ve siyasal model insanı farklı kimlikleriyle kabul eden bir modeldir’’ diye konuştu. Anadolu’nun tarihsel kökeninde, Selçuklular’dan Osmanlı’ya çoğulcu yaklaşımın örneklerinin görüldüğüne işaret eden Arslan, Mevlânâ’nın, Yunus Emre’nin de dile getirdiği bu modelin başka ülkelere de örnek teşkil ettiğini belirtti. Arslan, yeni anayasa tartışmalarında bunun ne derece gündeme geleceği ve ne derece yeni anayasaya yansıtılacağının da önemli olduğuna değindi. Farklı kimliklerin yönetimindeki başarısızlığın teröre yansıdığının bilindiğini ifade eden Arslan, şu görüşleri dile getirdi: ‘’Tersinden bakıldığında, farklılıkları bir arada yaşatmanın teröre en önemli çözüm olacağını biliyoruz. Çünkü çözüm sebepte yatmaktadır. Farklılıkları bir arada yaşatacak bir siyasal, anayasal yapı oluşturulduğunda Türkiye’de terörün kaynaklarının önemli ölçüde kuruyacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok. Çünkü terörün ekonomik, sosyal ve kültürel sebeplerini hepimiz biliyoruz. Bütün toplantılarda tartışıyoruz ve çözüm önerilerini sunuyoruz.’’
KÖKSAL: TERÖRDEN RANT SAĞLAYANLAR VAR
Emnİyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal da dünyada terör ve sınır aşan suçlara bakıldığında bu suçların artık sadece bir ülkeyi ilgilendirmediğini, ya da bir ülkenin sorunu olmadığını, bütün dünyayı ilgilendiren adeta bir insanlık suçu haline geldiğini belirtti. Terör ve sınır aşan suçları birbirinden ayırmanın mümkün görülmediğine değinen Köksal, sınır aşan suçların kendine geniş bir çerçeve oluşturmak için terörü kullandığını, terörün de zaman zaman sınır aşan suçlar haline geldiğini bildirdi. Oğuz Kaan Köksal şöyle devam etti: ‘’Terörden istifade edenler, sınır aşan suçlardan rant toplayanlar, terörden rant bekleyen insanlar varsa, terörün birdenbire sonlanmasını beklemek mümkün değil. O rantı ve onun yaşadığı iklimi ortadan kaldırarak terörle mücadelenin sürdürülmesi veya terörün sonlandırılması mümkündür.” |
08.12.2010 |
Polis müdahalesine inceleme |
POLİS Akademisi Başkanlığı ile Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu’nun açılışına katılan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Başbakan Erdoğan’ın rektörlerle buluşması sırasında eylem yapan öğrencilere polisin müdahalesine ilişkin, ‘’Bunlar kendi sisteminde incelenir, biz de inceletiyoruz’’ dedi. Demircikara Polis Merkezi'nde inceleme de bulunan Atalay, nezarethaneler, gözaltına alınan vatandaşların kullandığı tuvaletleri de tek tek gezdi. |
08.12.2010 |
Protestocu öğrenciler Meclis’e alınmadı |
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ile basın toplantısı düzenlemek üzere Meclise gelen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın rektörlerle toplantısını protesto eden öğrencilerden bir grup, içeri alınmadı. Öğrenciler, Dikmen Kapı’dan Sevigen’in saat 10.00’da yapacağı basın toplantısına katılmak üzere Meclise girmek istedi. Öğrencilerin Meclise alınmaması üzerine Sevigen, Dikmen Kapı’ya gelerek, öğrencilerin içeri alınması için polislerle görüştü. Bu sırada öğrenciler ile polis arasında arbede yaşandı. Sevigen, daha sonra içeri alınmayan öğrencilerle Dikmen Kapı’da bir açıklama yaptı. Açıklamanın ardından öğrenciler, Sevigen’in aracıyla Meclisten ayrıldı. Sevigen de konuyu iletmek üzere Meclis Başkanı ile görüşeceğini söyledi. |
08.12.2010 |
Madımak’ın tapusu Özel İdarede |
Sİvas İl Özel İdaresi, Madımak Oteli binasının tapusunu aldı. Alınan bilgiye göre, 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin otelin kamulaştırılması yönünde aldığı gerekçeli karar, Sivas İl Özel İdaresi ile Sivas Tapu Müdürlüğüne gönderildi. Bunun üzerine harekete geçen İl Özel İdare Genel Sekreteri Mahmut Kayhan, dün sabah saatlerinde işlemleri yaptırarak binanın tapusunu aldı. Binanın 317.10 metrekare olarak gösterildiği tapuda, mülkiyet sahibi kısmında da İl Özel İdaresi ibaresi yer aldı. Madımak Oteli’nin, 5 milyon 601 bin 225 lira 10 kuruş bedelle kamulaştırılmıştı. |
08.12.2010 |
Vize uygulaması AB ruhuna aykırı |
İKV Başkanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, vakfın resmî internet sitesinde yaptığı açıklamada, AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Marc Pierini’nin Türk vatandaşlarının vize almaları konusunda yaptığı açıklamaya tepki gösterdi. İKV Başkanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, AB üyesi ülkelere girişte Türk vatandaşlarına uygulanan vize zorunluluğunun ortaya çıkardığı ciddi sorunların, iş dünyası tarafından uzun süredir tartışılmakta olduğunu belirterek şunları kaydetti: “İş adamları, Avrupa ülkelerinde düzenlenen fuarlara ürünlerini gönderebilirken, kendileri, vize engeliyle karşılaşmakta veya iş randevuları, toplantı tarihleri geçtikten sonra kendilerine vize verilmektedir. Vize alabilmek için talep edilen belge ve bilgiler, akıl almaz boyutlara ulaşmış olup; iş çevrelerinin yurtdışı temaslarını neredeyse tamamen engelleyecek düzeylere gelmiştir.” Söz konusu uygulamanın Ankara Anlaşması Katma Protokol’ün 41/1. maddesinin yanı sıra, Gümrük Birliği açısından da haksız rekabete sebep olduğuna dikkat çeken İKV Başkanı Prof. Dr. Kabaalioğlu, şöyle devam etti: “Zira, malları Birlik içinde serbest dolaşımda olan iş adamlarımızın kendilerinin bu hakka sahip olmamaları kabul edilemez bir durumdur. Vize uygulaması, iş adamlarımıza yeni iş bağlantıları kurmak bir yana, mevcut işlerini dahi yürütmekte güçlükler çıkarmakta ve böylece ticaretin önünde teknik bir engel teşkil ederek haksız rekabete yol açmaktadır. Durum böyle iken, Sayın Büyükelçi Marc Pierini’nin, bir toplantıda dile getirdiği ve bu alanda yaşanan sorunları adeta yok sayan açıklamaları esef vericidir. İş dünyasının yanı sıra Türk halkının büyük çoğunluğunun vize uygulamasından oldukça şikayetçi olduğu bilinen bir gerçektir. Türk vatandaşlarının Ortaklık Anlaşması’ndan kaynaklanan haklarının Avrupa Adalet Divanı tarafından defalarca teyit edilmesi ve Şubat 2009 tarihli Soysal Davası ile hizmet edimi amacıyla seyahat eden Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulanmasının AB hukukuna aykırılığı net bir şekilde ortaya koyulmasına karşın bu alanda belirgin bir ilerleme sağlandığını söylemek zordur.”
SORUNLAR BELGELENİYOR TOBB’un desteğiyle, European Citizen Action Service (ECAS) ile işbirliği içerisinde yürüttükleri “Vize Şikayet Hattı” Projesi kapsamında toplumun farklı kesimlerinden kişilerin vize başvurularında yaşadıkları sorunları, maddi ve manevi kayıpları somut ve sistematik bir şekilde belgelediklerini vurgulayan İKV Başkanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, “Sırbistan, Karadağ ve Makedonya’nın ardından, Bosna Hersek ve Arnavutluk vatandaşlarına vize muafiyeti hakkını tanıyan, Ukrayna ve Gürcistan ile vize serbestisinin önünü açan Birliğin, söz konusu hakkı yarım asırdır AB ile ortaklık ilişkisi içerisinde bulunan Türkiye vatandaşlarına tanımasını talep etmek en doğal hakkımızdır” diye konuştu. |
Mustafa Gökmen 08.12.2010 |
Avrupa'nın korkusu yersiz |
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Vize kalkınca acaba ‘Avrupa’ya bir işsizlik akını olur mu?’ şeklinde düşünceler vardı. Artık bu endişenin de bir anlamı kalmadı. Artık tam tersi yaşanıyor” dedi. TİM tarafından İstanbul’da görevli yabancı misyon temsilcileri ile ihracatçıların bir araya geldiği toplantıda konuşan Büyükekşi, Türkiye’nin gelişerek büyüdüğünü, çok yönlü stratejik konumuyla bir merkez ülke olduğunu ve sahip olduğu demokrasi geleneğiyle birçok ülke tarafından rol modeli olarak kabul edildiğini söyledi. Büyükekşi, Avrupa Birliğine (AB) tam üyelik tarihinin bir an önce ilan edilmesini beklediklerini, aksi halde ucu açık bir müzakere sürecinin ciddi rahatsızlıklara sebep olacağını kaydetti. AB yolunda ilerleyen Türkiye’nin bir taraftan da ‘’eksen genişlemesi’’ yaşadığını, batı ve doğuyu bir potada erittiğini vurgulayan Büyükekşi, hem doğulu hem batılı olan Türkiye’nin yakaladığı ekonomik başarının doğulu ve batılı kimliğini güçlendirdiğini ifade etti. Türkiye’nin pek çok ülkeyle vize meselesini çözdüğünü, aynı gelişmeleri Avrupa’da da görmek istediklerini vurgulayan Büyükekşi, şunları ifade etti: ‘’Tam üyelik müzakereleri yapan bir ülke vatandaşlarından vize istenmesini anlamakta zorluk çekiyoruz. Üyelerimizin AB ile ticarette şikayet ettikleri en temel konu vize meselesi. Bu da Türk mallarının rekabetçiliğini azaltan bir husus. Eskiden bu konuda haklı diyebileceğimiz endişeler vardı. Vize kalkınca acaba ‘Avrupa’ya bir işsizlik akını olur mu?’ şeklinde düşünceler vardı. Artık bu endişenin de bir anlamı kalmadı. Artık tam tersi yaşanıyor. Almanya’da Hollanda’da yaşayan Türkler, iş bulma imkanı daha fazla olduğu için Türkiye’ye geri dönüyorlar. O yüzden vize konusunda tam bir çözüm için Avrupalı dostlarımızdan destek bekliyoruz.’’ |
08.12.2010 |
Belediye başkanın evinde KCK araması |
Kars’ta, terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK’ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında bir belde belediye başkanının evinde ve makamında arama yapıldı. Alınan bilgiye göre, jandarma ve polis ekipleri, Digor ilçesine bağlı bir belde belediye başkanı A.E’nin, makamında ve il merkezindeki evinde, KCK ile bağlantısı olduğu iddiasıyla arama yaptı. Geniş güvenlik önlemleri altında yapılan aramaya, İl Jandarma Komutanı Albay Muhittin Yoran ve İl Emniyet Müdürü Cengiz Zeybek de katıldı. Bu arada, bir grup BDP’li, A.E’nin arama yapılan evinin önünde toplandı. |
08.12.2010 |
Pamukkale’de yasak ne zaman kalkacak? |
Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın kıyafetinden dolayı hiçbir öğrencinin dersten atılamayacağı yönündeki açıklamasına rağmen Pamukkale Üniversitesi’nde hâlâ başörtüsü yasağı uygulanmaya devam ediyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan’ın kıyafetinden dolayı hiçbir öğrencinin dersten atılamayacağı yönündeki açıklamasının ardından bir çok üniversitede başörtü yasağı aşıldı. Ancak bazı üniversiteler, yasağı uygulamakta ısrar ediyor. Pamukkale Üniversitesi de bu yasağı sürdüren üniversiterler arasında yer alıyor. YÖK Başkanı’nın açıklamasına rağmen yasakta ısrar eden Pamukkale Üniversitesi Rektörlüğü’nün bu uygulamayı ne zaman kaldıracağı merakla bekleniyor.
Mehmet Cebe / Denizli |
08.12.2010 |
Rotayı millet çizer |
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Bölgesiyle ilgilenmenin bir ülke için eksen kaymasına işaret etmeyeceğini’’ belirterek, ‘’Dış politikada hiç kimse bize rota çizemez; rotayı, istikameti yalnız ve yalnız aziz milletimiz çizer’’ dedi. Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin seçim atmosferine girmeden önce acil bazı yasaların Meclisten çıkarılacağını kaydetti. Erdoğan, Wikileaks belgelerine de değinerek, şunları kaydetti:‘’Özellikle Amerikan diplomasisin kendi diplomasisiyle ilgili çok ciddi bir sorunu ortaya çıkmıştır. Kendi diplomatlarıyla çok ciddi bir sorunu ortaya çıkmıştır. Tabii ki bu sorun birinci derecede ABD’nin sorunudur. Dünyanın bir numaralı ülkesinin şu anda diplomaside böyle bir noktaya gelmesi gerçekten düşündürücüdür. Bu çapta bir olayın sıradan, önemsiz kendi halinde münferit bir hadise gibi takdim edilmesi mümkün değildir. Ortada büyük bir ciddiyetsizliğin olduğu ne kadar açıksa birilerinin bundan farklı hesaplar içinde olduğu da o kadar açıktır. Sağduyu ve serinkanlılık özellikle diplomaside hayati derecede önemlidir. Ne yazık ki anamuhalefet partisi meseleye böyle yaklaşmaktan hep kaçındı. Daha ilk çıkan belgelerle birlikte konuyu iç politika malzemesi yapmak gibi bir fırsatçılığını içine girdi. CHP’nin yabancı diplomatların hezeyanlarına, yalanlarına sarılarak götürdüğü kampanyanın CHP kitlesinde bile rahatsızlık doğurduğunu görüyoruz.’’ Erdoğan, bu belgelere temkinli davranmaya devam edeceklerini de belirterek, ‘’Dış politikada hiç kimse bize rota çizemez; rotayı, istikameti yalnız ve yalnız aziz milletimiz çizer’’ dedi. |
08.12.2010 |
Bahçeli, normalleştirme adımlarını tuhaf buldu |
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yoğun ve aşırı İsrail karşıtlığının ardından birden bire ilişkileri normalleştirmek adına adım atılmasını ‘’tuhaf bulunduklarını’’ söyledi. Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, İsrail’in Hayfa şehrinde çıkan yangına iki uçak gönderilmesinin, yıpranan ilişkilerin tekrar düzeltilmesi amacına matuf olduğunu belirtti. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Neresi olursa olsun, elbette doğal bir afet sonucunda yaşanan dramlar ve facialar üzüntü vericidir ve imkanlar nispetinde yardımda bulunmak yerinde olacaktır. Ancak AKP iktidarının İsrail karşıtlığı bu kadar yoğun ve aşırıyken, birden bire ilişkileri normalleştirmek adına adım atılması bizim açımızdan tuhaf bulunmuştur. İsrail’deki orman yangınına insani yardım gönderilmesi son derece doğru ve yerindedir. Ancak eleştirdiğimiz nokta hükümetin ikircikli ve tutarsız yaklaşımlarıdır. El uzatanın elini havada bırakmayacaklarını, adım atana adım atacaklarını, ama önce samimiyete bakacaklarını söyleyen Başbakan Erdoğan, İsrail’in özür dilemesi ve tazminat ödemesi gerektiğine de vurgu yapmıştır. Görülmektedir ki Başbakan Erdoğan daha önce şart olarak koştuğu, ‘İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu kaldırması’ gerekliliğini unutmuştur. Gazze’de körüklenen ateşi dindirmeye gücü yetmeyen Başbakan Erdoğan, can havliyle işlerin sıkıştığını ve ters köşeye yatacağını anlayınca Hayfa’daki yangını söndürmek için seferber olmuştur.’’ |
08.12.2010 |
Meclise dil bilen personel alınacak |
MECLİS, yabancı dil açılımı başlatıyor; bu çerçevede TBMM’ye, sınavla Çince, Rusça, Arapça ve İspanyolca bilen uzman yardımcıları alınacak. TBMM Genel Sekreteri Sadettin Kalkan, konuya ilişkin soruları cevaplandırırken, soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte klasik diplomasiden parlamenter diplomasiye geçildiğini söyledi. Son yıllarda da parlamenter diplomasinin klasik dışişleri diplomasisinin çok çok ötesine geçtiğini ifade eden Kalkan, TBMM’nin, son 10 yılda yabancı parlamentolarla olan ilişkisinin hızlı bir şekilde arttığını kaydetti. TBMM’nin şu anda, 102 ülkenin parlamentosuyla dostluk grubu anlaşması olduğunu ve bu dostluk gruplarının da zaman zaman birbirlerini ziyaret ettiğini ifade eden Kalkan, Meclisin 10’a yakın parlamenter asamblenin üyesi, 2-3 asamblenin de kurucu üyesi olduğunu kaydetti. TBMM Genel Sekreteri Kalkan, ‘’Dolayısıyla, dış ilişkilerde görülen bu değişime ayak uydurmak gerekiyor. Bu sebeple parlamentomuzda Rusça, Çince, İspanyolca ve Arapça bilen uzman yardımcılarımızın çalışmasının yararlı olacağını düşündük’’ diye konuştu. Toplam 40 uzman yardımcısı alınacağını söyleyen Sadettin Kalkan, adayların da bir ay içerisinde başvuru yapabileceğini bildirdi. |
08.12.2010 |
Beyazıt Kulesi’nden hava tahmin raporu |
Mavi renk, havanın ertesi gün açık olacağı anlamına geliyor. Beyazıt Kulesi, yıllarca tulumbacılar ve itfaiyeciler tarafından gözlem yeri olarak kullanıldı. İtfaiyeciler sur içindeki İstanbul’u takip edip yangın gözetlerlerdi. Daha sonra renkli lambalar takıldı kuleye. Bu kez amaç hava durumunu bildirmekti. Beyazıt Kulesi, Cumhuriyet döneminde de kullanıldı. Yangın gözetleme amacının yanında en önemli işlevlerinden biri de hava durumunun ışıklarla belirtilmesiydi. Beyazıt Kulesi’nin ışıkları, mavi yandığı zaman havanın ertesi gün açık olacağını, yeşil yandığı zaman yağmurlu olacağını, sarı yandığı zaman sisli olacağını, kırmızı yandığı zaman ise karlı olacağını bildiriyordu. Bu uygulama’nın 1995 senesinde tamamen sona ermesi ve kulenin genel aydınlatmasındaki eksiklikler dolayısıyla Beyazıt Kulesi geceleri gözden kayboldu. Ancak, İstanbul’un ve özelliklede tarihî yarımadanın anıt yapılarının en önemlilerinden biri olan kuleye bu tarihî işlevini İstanbul Büyükşehir Belediyesi yeniden kazandırdı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Aydınlatma ve Enerji Müdürlüğü öncülüğünde aydınlatılan Beyazıt Kulesi, İstanbullulara yıllar sonra bir nostalji yaşatarak hava durumunu bildirdi. Kule, proje hazırlık aşamasının ardından mimarî aydınlatma uygulaması sayesinde, hem geceleri kendini gösterebilecek, hem de gelenekselleşmiş hava durumunu ışık renkleri ile gösterme nostaljisini yaşatacak.
BEYAZIT KULESİ’NİN TARİHİ
1749 yılında, Küçükpazar'da çıkan büyük yangının ardından, Ağakapısı Süleymaniye'de İstanbul Müftülüğü ile İstanbul Üniversitesi'nin Botanik Enstitüsü olarak kullanılan iç avlusu köşesine ilk yangın kulesi yapıldı. Ancak kulenin ahşap olması dolayısıyla birçok kez yapılmasına rağmen kulenin yanması önlenemedi. II. Mahmut, 1828 tarihinde Osmanlı Devleti'nin 19. yy. mimarî oluşumunda büyük etkisi olan Ermeni asıllı Balyan ailesinden olan Senekerim Balyan'a, şu anki İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt semtinde bulunan üniversite yerleşkesinin tarihî giriş kapısı arkasındaki bahçenin içerisine, Beyazıt Kulesi'ni kâgir olarak yaptırttı. 1849 yılındaki zelzelede hasara uğrayan kulenin, geniş saçaklı, ahşap örtülü külâhı değiştirilerek yeniden tasarlanarak inşa edildi. Yangın kulesine 'yangın köşkü', gözcülerine de 'köşklü' denirdi. 1923'e kadar köşklüler kulelerdeki görevlerine devam etti. |
08.12.2010 |
Mevlânâ anma törenleri nette |
Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, sema törenlerinin, ‘’www.konya.bel.tr’’ internet adresi üzerinden canlı yayınla bütün dünyaya ulaştırılacağı ve sitede daha önceki yıllara ait sema törenlerinin de izlenebileceği belirtildi. |
08.12.2010 |
Da Vinci’nin el yazması kütüphanede unutulmuş |
Fransa’nIn batısındaki Nantes şehrinin bir halk kütüphanesinin deposunda, yaklaşık bir buçuk asır boyunca unutulmuş Rönesans dehası İtalyan ressam, bilim adamı ve düşünür Leonardo da Vinci’ye ait bir el yazması metin bulundu. Üzerinde, Da Vinci’nin belirgin özelliği olan sağdan sola doğru yazılmış, ayna yazısı olan metin çürümeye bırakılmış yerel arşivler içinde ortaya çıktı. Yerel bir gazetecinin Da Vinci’nin bir biyografisinde, el yazısı belgenin izinin en son bulunduğu yere ilişkin bilgiye rastlaması üzerine metnin gün yüzüne çıkarılabildiği belirtiliyor. |
08.12.2010 |
Kamyon yazıları tarih mi oluyor? |
TBMM gündeminde görüşülmeyi bekleyen Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nın yasalaşması halinde, özellikle kamyonlarda görmeye alıştığımız, şoförlerin duygularını, düşüncelerini ifade ettikleri yazılar kaldırılacak. Birbirinden ilginç sözleri kamyonlarından silmeye hazırlanan şoförler, tasarının yasalaşması halinde ‘’gereği neyse yaparız’’ diyorlar. |
08.12.2010 |
Müslüman öğrenciler bayram iznini seçebilecek |
Belçİka’da farklı günlerde bayram yapan Türk ve Fas asıllı öğrencilerin bayram izni sorunu çözüldü. Müslüman öğrenciler, bir günlük bayram izinlerini istedikleri gün kullanabilecek. Bayram izni karmaşası, Flaman Bölge Milletvekili Fatma Pehlivan’ın Eğitim Bakanlığı’na sunduğu soru önergesiyle çözüldü. Bundan sonra her öğrenci bayram zamanında 1 günlük izine sahip olacak ve bu izni istediği gün kullanacak. Meselâ Faslı vatandaşlar Pazartesi günü bayram yapacaklarsa Faslı öğrencilerde aynı gün tatil yapacaklar; Türk vatandaşları da Salı günü bayram yapacaksa, Türk öğrenciler de Salı günü tatil haklarını kullanabilecekler. |
08.12.2010 |
Evlilik, erkeğe yarıyor |
Michigan State Üniversitesi’nden S. Alexandra Burt ve iş arkadaşlarının yaptığı araştırma çerçevesinde, 289 ikiz erkeğin 17 yaşından 29 yaşına kadar takip edildiği, bunların yarısından çoğunun tek yumurta ikizleri olduğu bildirildi. Araştırmada, evlenenlerin daha çok kibar erkekler olduğu ve evlendiklerinde erkeklerin daha nazik olma eğilimi gösterdikleri gözlendi. Araştırmada, evli erkekler arasında, suç işleme, yalan söyleme, saldırganlık gibi antisosyal kişilik bozukluklarıyla özleştirilen kötü davranışlar gösterenlerde, başları bağlandıktan sonra bu davranışlarının azaldığı ortaya çıktı. Sonuçları “Archives of General Psychiatry” dergisinde yayımlanan araştırmada ayrıca, tek yumurta ikizlerinden evli olanların olmayanlara göre daha az antisosyal davranışlara sahip oldukları görüldü. |
08.12.2010 |
Google da online kitap pazarında |
İnternet devi Google, bazıları ücretsiz 3 milyondan fazla dijital kitabın bulunduğu “google.books.com” sitesiyle online kitap pazarına girdi. Şimdilik sadece ABD’de kullanılabilecek hizmeti başlatan Google, böylece pazara şu anda egemen olan internet mağazası Amazon’un online kitabevi ve aynı ismi taşıyan cihazı Kindle’in yanı sıra yılın başında iBooks uygulamasını başlatan Apple ile rekabete girişmiş olacak. Google’ın dünyanın en büyük e-kitabevi olduğunu söylediği sayısal kitaplar, internet üzerinden bütün bilgisayarlara veya Google’ın Android sistemi ya da Apple’ın iPhone veya iPad cihazlarına uygulamalar sayesinde indirilebilecek. ABD’nin Alibris ve Amerikan Kitabevleri Birliği’nin (American Booksellers Association) de ortakları arasında bulunduğu online kitabevinin gelecek yıl uluslar arası lansmanının yapılması bekleniyor. |
08.12.2010 |
Bisikletle dünya turu |
MalezyalI iki maceraperest bisikletle başladıkları dünya turunda 12 bin 924 kilometre yol katederek Sakarya’ya ulaştı. Abdul Khalib bin Zakaria (40) ve Mohd Aswad bin Zanial (24), 5 ay önce Malezya’nın başşehri Kuala Lumpur’dan dünya turu için bisikletle yola çıktı. 288 günde dünya turunu tamamlamayı hedefleyen iki maceraperest, 5 ayda 12 bin 924 kilometre yol aldı. Bisikletleriyle D-100 karayolunda İstanbul’a doğru yolculuklarını sürdüren iki Malezyalı, yolda kendilerini gören vatandaşların ilgisiyle karşılaştı. |
08.12.2010 |