Kültür-Sanat |
Eğer Sarıkeçililer göçer hayatı bırakacaksa... |
Karadayı, UNESCO tarafından 2003’de kabul edilen, Türkiye’nin de 2006’da taraf olduğu ‘’Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’’ kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2009 yılı için belirlenen 9 sanatçıdan biri olduğunu ve ödülünü 26 Kasım’da İstanbul’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen ödül töreni ile aldığını hatırlattı. Yaşayan insan hazineleri listesinde yer alan sanatçılarda sanatını usta çırak ilişkisinden öğrenme, konusunda ender bulunan bilgiye sahip olma ve yeteneğini yeni çıraklara aktarma gibi şartlarının arandığını belirten Karadayı, bir Sarıkeçili olarak dokumacılık ve tabiî boyamacılık alanında ödül almaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
YÖRÜK KÜLTÜRÜNÜN ANADOLU’DAKİ SON TEMSİLCİLERİ Sarıkeçililerin Türk yörük geleneğinin Anadolu’daki son temsilcileri olduğunu kaydeden Karadayı, şunları ifade etti: ‘’Türk yörük geleneğinin başlangıcı Orta Asya’dır. Yörükler olarak Orta Asya’dan başladığımız yolculuğumuzda binlerce yıllık bir serüvenin ardından Anadolu’ya geldik. Anadolu’nun Türkleşmesinde dilimizle, kültürümüzle, töremizle ve inançlarımızla büyük rol üstlenirken, yerleşik hayata geçmemizle birlikte bu kültürü yaşatanların sayısı da her geçen gün azaldı. Anadolu’da yörüklük geleneğinin gerçek anlamda yaşatan son temsilciler olarak da Sarıkeçililer olarak bizler kaldık. Yaklaşık 180 aileyiz ve tüm baskılara rağmen, Akdeniz sahillerinden Torosların zirvesine göçebe yaşamı sürdürmeye çalışıyoruz.’’
YOK OLAN KÜLTÜRÜN BELGESİ OLMAZ Sarıkeçililer üzerindeki baskının devam etmesi halinde önümüzdeki yıllarda Orta Asya’dan getirdikleri Türk kültürünün yok olma aşamasına geleceğini vurgulayan Karadayı, ‘’Sarıkeçili kültürü birkaç yıl içinde sona erebilir. Bizler son temsilcileriz. Dokumacılıkta nakış işi 6 ayı bulurken, özellikle Konya ve Karaman’da orman memurları bir yerde 20 gün durmamıza izin vermiyorlar. Göç olunca nakış da işlenmiyor. Orman memurlarında kıl çadır düşmanlığı var ve nefret ediyorlar. Biz bunları dile getirdikçe de her yıl daha fazla ceza yemekteyiz’’ dedi. Sarıkeçililerin kendi haline bırakılması halinde bu kültürün devam edeceğini belirten Karadayı, ‘’Biz hayatımızdan memnunuz, göçer yaşama ve bu kültürü yaşatmaya devam etmek istiyoruz. Ancak baskı devam ederse, yerleşik hayata geçmeye mecbur bırakılırsak bu Türk kültürünün de yok olacağı unutulmasın. Sarıkeçililer, göçer yaşamını bırakacaksa, baskılar devam edecekse aldığım belgenin benim hayatımda hiçbir değeri yoktur. Çünkü yok olan bir kültürün belgesi de olmaz’’ dedi. Karadayı, göç şeklinin değişmeye başlaması, deve kullanımının azalmasının da dokumacılığa olan ilgiyi azalttığını ve olumsuz etkilediğini, yetkililerden destek beklediklerini sözlerine ekledi. |
08.12.2010 |
Afyon’da gençlik semineri |
Gençliğin içerisinde bulunduğu bunalımları genç biri olarak kendisinin de yaşadığını anlatan Dağlı, Risâle-i Nur hakikatleri’nin akla, ruha ve kalbe hitap ederek bunalımlardan çıkış yolu gösterdiğini söyledi. Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin Risâle-i Nur Külliyatında bahsettiği Eskişehir Hapishanesi dersini işleyen Dağlı, bu meseleyi açık ve net bir biçimde idrak etmemiz gerektiğini ve günümüz gençliğinin bu meseleyi anladığı takdirde bunalımlardan kurtulacağının altını çizdi.
Turgay Baş / Alaçam |
08.12.2010 |
Evliya Çelebi şimdi de sergisiyle gezecek! |
EVLİYA Çelebi sergisi bugün Kütahya Dumlupınar Üniversitesi ziyaretiyle Anadolu “seyahatine” başlıyor. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Evliya Çelebi’nin Seyahatname sergisine ve “Geçmişte ve Günümüzde Türkiye Avrupa İlişkileri” isimli panele ev sahipliği yapıyor. Evliya Çelebi’nin 400. doğum yılı olması dolayısıyla, UNESCO tarafından 2011 yılı Evliya Çelebi yılı olarak ilân edilmiş olup sergi ilk defa Londra’da Bethnal Green Library’de açıldı. Geçtiğimiz haftalarda da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Londra’da açılışını yaptığı Yunus Emre Enstitüsü’nde de bu sergi ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Türkiye’deyse ilk kez Evliya Çelebi’nin kökenlerinin dayandığı Kütahya ilinde bugün açılacak olan sergi Anadolu gezisine devam edecek. British Council’ın global projelerinden biri olan Paylaştığımız Avrupa Projesi kapsamında İngiltere’de hazırlanan Evliya Çelebi: Seyahatname Sergisi, Dumlupınar Üniversitesi ev sahipliğinde sanatseverlerin ilgisine sunuluyor. |
08.12.2010 |
Bir caddenin anlattığı kısa hikâyeler: Pera Palas |
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’nin ilk belgesel kitap çalışması olan ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e 200 yıllık “batılılaşma” serüvenimizi anlatan “Pera Palas Beyoğlu’nun Batılılaşma Hikâyesi” isimli kitap okuyucunun ilgisine sunuldu. Pera Palas Oteli’ni merkez alan bir anlatımla gazeteci-yazar Kemal Öztürk tarafından kaleme alınan eser, kimi dramatik, kimi hazin, kimi sevimli, kimi komik, kimi başarılı pek çok hayattan izler taşıyor. İstanbul ve özellikle de Beyoğlu’nun daha önce hiç yayınlanmamış fotoğraf kareleri eşliğinde görsel bir şölenle sunulan Pera Palas, “Öteki İstanbul”, “Beyoğlu’nun Adı Pera İken” ve “Beyoğlu’ndan Arta Kalan” başlıklarıyla üç bölüm halinde hazırlanmış. Bir cadde üzerinden 200 yılık tarihimizin analiz ve değerlendirmesi niteliğindeki kitapta, Attila İlhan’dan Murat Belge’ye, Mete Tunçay’dan Turgut Cansever’e kadar Türkiye’nin farklı kesimlerini temsil eden pek çok aydının görüşüne yer veriliyor.
Said Temur / İstanbul |
08.12.2010 |
Kütahya Can Kardeş okuyucularından YAKÜM’e büyük ilgi! |
Bütün Can Kardeş okuyucuları YAKÜM programlarına katılmak için haftasonunu adeta iple çekiyor. Risâle-i Nur’ların okunduğu, ilmihal bilgilerinin verildiği, ikramların, futbol maçlarının ve oyunlarının düzenlendiği faaliyetleri çok beğendiklerini ifade eden Can Kardeşler, bu faaliyetleri düşünenlere teşekkür ediyor. Ayrıca Yeni Asya Gazetesi bürosunda oluşturulan kütüphanede “Al Götür Oku Getir” kültür hizmetinden de yararlanan Can Kardeşler iki hafta içinde en az bir kitap okuyarak geleceğin düşünürleri, yazarları, bilim adamı adayları olduklarını lisan-ı halleriyle gösteriyorlar.
Mustafa Seçkin / Kütahya |
08.12.2010 |