rı yapan bütün fabrikalara malik olmak lâzımdır ki, onla-
        
        
          ra hakikî malik olsun. Yoksa, o boşboğaz başı bozuktan,
        
        
          “Mirî malıdır” diye elinden alınıp tecziye edilir.
        
        
          Elhâsıl
        
        
          : nasıl bu memleketin anasırı memlekete mu-
        
        
          hit birer maddedir; onların maliki de, bütün memlekete
        
        
          malik bir tek zat olabilir. öyle de, bütün memlekette in-
        
        
          tişar eden sanatlar, birbirine benzediği ve bir tek sikke iz-
        
        
          har ettikleri için, bütün memleket yüzünde intişar eden
        
        
          masnular, her bir şeye hükmeden tek bir zatın sanatları
        
        
          olduğunu gösteriyorlar.
        
        
          İşte ey arkadaş! Madem şu memlekette, yani şu saray-ı
        
        
          muhteşemde bir birlik alâmeti vardır, bir vahdet sikkesi
        
        
          var. Çünkü bir kısım şeyler, bir iken, ihatası var; bir kısım
        
        
          müteaddit ise, fakat birbirine benzediği ve her tarafta
        
        
          bulunduğu için, bir vahdet-i nev’iye gösteriyor. Vahdet
        
        
          ise bir vahidi gösterir. demek, ustası da, maliki de, sahibi
        
        
          de, sânii de bir olmak lâzım gelir.
        
        
          Bununla beraber, sen, buna dikkat et ki, bir perde-i
        
        
          gayptan kalınca bir ip çıkıyor.
        
        
          
            (HaşİYe)
          
        
        
          Bak, sonra binler
        
        
          ipler ondan uzanmış. Her bir ipin başına bak, birer el-
        
        
          mas, birer nişan, birer ihsan, birer hediye takılmış. Her-
        
        
          kese göre birer hediye veriyor. Acaba bilir misin ki, böy-
        
        
          le garip bir gayp perdesinden böyle acip ihsanatı, hedâ-
        
        
          yâyı şu mahlûklara uzatan zatı tanımamak, ona teşekkür
        
        
          etmemek ne kadar divanece bir harekettir? Çünkü, onu
        
        
          
            AsA-yı MûsA
          
        
        
          
            o
          
        
        
          
            n
          
        
        
          
            B
          
        
        
          
            iRinci
          
        
        
          
            H
          
        
        
          
            üccet
          
        
        
          
            -
          
        
        
          
            i
          
        
        
          
            i
          
        
        
          
            ManiYe
          
        
        
          
            | 393 |
          
        
        
          22. sÖZÜn BirinCi makamI
        
        
          ratılmış varlıklar.
        
        
          
            memleket:
          
        
        
          ülke.
        
        
          
            mirî:
          
        
        
          devlet malı.
        
        
          
            muhit:
          
        
        
          her şeyi kuşatan.
        
        
          
            müteaddit:
          
        
        
          birçok, çeşitli.
        
        
          
            nişan:
          
        
        
          işaret, belirti.
        
        
          
            perde-i gayp:
          
        
        
          Allah’ın, bize göre
        
        
          mahiyeti bilinemeyen ve görüne-
        
        
          meyen olan ilmi ve kudretinin ya-
        
        
          rattığı eserlerin gösterildiği, tanıtıl-
        
        
          dığı perde.
        
        
          
            sanat:
          
        
        
          ustaca ve güzelce yapılmış
        
        
          eser.
        
        
          
            sâni:
          
        
        
          sanatlı bir şekilde yapan us-
        
        
          ta.
        
        
          
            saray-ı muhteşem:
          
        
        
          muhteşem
        
        
          saray.
        
        
          
            sikke:
          
        
        
          mühür.
        
        
          
            tecziye:
          
        
        
          cezalandırma.
        
        
          
            vahdet:
          
        
        
          birlik.
        
        
          
            vahdet-i nev’iye:
          
        
        
          tür birliği; aynı
        
        
          türe ait olma.
        
        
          
            vahit:
          
        
        
          bir, tek.
        
        
          
            zat:
          
        
        
          şahıs, kişi.
        
        
          
            acip:
          
        
        
          şaşırtan ve hayret uyan-
        
        
          dıran.
        
        
          
            alâmet:
          
        
        
          belirti, işaret.
        
        
          
            anasır:
          
        
        
          unsurlar, maddeler,
        
        
          elementler.
        
        
          
            boşboğaz:
          
        
        
          boşa konuşan.
        
        
          
            divane:
          
        
        
          deli, aklı başında ol-
        
        
          mayan.
        
        
          
            elhâsıl:
          
        
        
          sonuç olarak.
        
        
          
            elmas:
          
        
        
          çok kıymetli bir mü-
        
        
          cevher.
        
        
          
            garip:
          
        
        
          hayret veren.
        
        
          
            gayp perdesi:
          
        
        
          Allah’ın, bize
        
        
          göre mahiyeti bilinemeyen ve
        
        
          görünemeyen olan ilmi ve
        
        
          kudretinin yarattığı eserlerin
        
        
          gösterildiği, tanıtıldığı perde .
        
        
          
            haşiye:
          
        
        
          açıklayıcı not, dipnot.
        
        
          
            hedâyâ:
          
        
        
          hediyeler, armağan-
        
        
          lar.
        
        
          
            hükmetme:
          
        
        
          sözünü geçirme,
        
        
          kontrol ve idare etme.
        
        
          
            ihata:
          
        
        
          kuşatma.
        
        
          
            ihsan:
          
        
        
          iyilik, bağış.
        
        
          
            ihsanat:
          
        
        
          iyilikler, bağışlar.
        
        
          
            intişar:
          
        
        
          yayılma.
        
        
          
            izhar:
          
        
        
          gösterme.
        
        
          
            mahlûk:
          
        
        
          yaratık.
        
        
          
            malik:
          
        
        
          sahip.
        
        
          
            masnu:
          
        
        
          sanatlı bir şekilde ya-
        
        
          
            HaşİYe:
          
        
        
          kalınca bir ip, meyvedar ağaca; binler ipler ise, dallarına; ve
        
        
          ipler başındaki elmas, nişan, ihsan, hediyeler ise, çiçeklerin aksamına
        
        
          ve meyvelerin envaına işarettir.