divaneliğimden kurtardın. getirdiğin bürhanların her bi-
        
        
          risi, tek başıyla bu hakikati göstermeye kâfi idi. Fakat,
        
        
          her bir bürhan geldikçe, daha revnaktar, daha şirin, da-
        
        
          ha hoş, daha nuranî, daha güzel marifet tabakaları, tanı-
        
        
          mak perdeleri, muhabbet pencereleri açıldığı için bekle-
        
        
          dim, dinledim.”
        
        
          tevhidin hakikat-i uzmasına ve
        
        
          
            (1)
          
        
        
          $Ép
        
        
          H o
        
        
          âr
        
        
          æn
        
        
          e'
        
        
          G
        
        
          imanına
        
        
          işaret eden hikâye-i temsiliye tamam oldu. Fazl-ı rah-
        
        
          man, feyz-i kur’ân, nur-i iman sayesinde, tevhid-i haki-
        
        
          kînin güneşinden, hikâye-i temsiliyedeki on İki Bürhana
        
        
          mukabil, on İki lem’a ile bir Mukaddimeyi göstereceğiz.
        
        
          
            (2)
          
        
        
          o
        
        
          án
        
        
          jG n
        
        
          ó p
        
        
          ¡r
        
        
          dGn
        
        
          h o
        
        
          ?«/
        
        
          a r
        
        
          ƒ s
        
        
          àdG $G n
        
        
          øp
        
        
          en
        
        
          h
        
        
          (
        
        
          Sözler
        
        
          ; s. 442; Yeni Asya neşriyat, Şubat 2004.)
        
        
          ®
        
        
          
            AsA-yı MûsA
          
        
        
          
            o
          
        
        
          
            n
          
        
        
          
            B
          
        
        
          
            iRinci
          
        
        
          
            H
          
        
        
          
            üccet
          
        
        
          
            -
          
        
        
          
            i
          
        
        
          
            i
          
        
        
          
            ManiYe
          
        
        
          
            | 401 |
          
        
        
          22. sÖZÜn BirinCi makamI
        
        
          
            bürhan:
          
        
        
          delil.
        
        
          
            divane:
          
        
        
          deli, akılsız.
        
        
          
            fazl-ı Rahman:
          
        
        
          sonsuz şefkat
        
        
          ve merhamet sahibi Allah’ın
        
        
          fazl ve ihsanı.
        
        
          
            feyz-i Kur’ân:
          
        
        
          Kur’ân’ın verdiği
        
        
          ilham.
        
        
          
            hakikat-i uzma:
          
        
        
          en büyük
        
        
          gerçek.
        
        
          
            hikâye-i temsiliye:
          
        
        
          içinde
        
        
          benzetmeler ve karşılaştırma-
        
        
          lar bulunan hikâye.
        
        
          
            iman:
          
        
        
          inanç, inanma.
        
        
          
            kâfi:
          
        
        
          yeterli.
        
        
          
            lem’a:
          
        
        
          parıltı.
        
        
          
            marifet:
          
        
        
          bilme, tanıma.
        
        
          
            muhabbet:
          
        
        
          sevgi.
        
        
          
            mukabil:
          
        
        
          karşılık.
        
        
          
            mukaddeme:
          
        
        
          ön söz, başlan-
        
        
          gıç.
        
        
          
            nuranî:
          
        
        
          nurlu, ışık saçan.
        
        
          
            nur-i iman:
          
        
        
          imandan gelen
        
        
          nur.
        
        
          
            revnaktar:
          
        
        
          göz alıcı güzellikte.
        
        
          
            tevhid-i hakikî:
          
        
        
          Allah’a, varlı-
        
        
          ğını gösteren delillerle, isim ve
        
        
          sıfatlarıyla inanma.
        
        
          
            tevhit:
          
        
        
          birleme, Allah’ın bir ol-
        
        
          duğuna inanma.
        
        
          
            1.
          
        
        
          Allah’a iman ettim.
        
        
          
            2.
          
        
        
          Tevfik ve hidayet ancak Allah’tandır.