Emirdağ Lâhikası - page 299

bir menzil, bir mezar düşünmesi ve yazması, beni çok se-
vindirdi ve hazinâne ağlattırdı.
ì®í
Œ
118
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
tekrar mübarek ramazanınızı tebrik ederiz. İki kahra-
man kardeşin ve “Mu’cizat-ı Ahmediye”de yedi çocuğun
bir cihette bir sekizincisi hükmüne geçen süleyman rüş-
tü’nün mübarek kerimesinin makine ile
Zülfikar-ıMu’ci-
zat’
a çalışmasını ve Hüsrev ve tahirî’nin şirin ve dikkat-
li yazılarını teksir etmeye fedakârâne deruhte etmelerini
bütün ruhucanımızla onları tebrik ederek, şimdiye kadar
pek fevkalâde nurlara ettikleri kıymettar ve meyvedar
sabık hizmetlerine karşı, risale-i nur hesabına binler
maşaallah ve barekâllah ve veffakakümullah deriz.
(HaşİYe)
ì®í
Emirdağ Lâhikası – ı | 299 |
HaşİYe:
lâtif bir tevafuktur ki, bir aydan beri burada hiç yağmur gelmi-
yordu ve kalbimiz dahi malûm taarruzdan nurculara gelen füturdan ağ-
lıyordu. Birden, Hüsrev’in iki gün evvel makine müjdesi ve nazif’in bu-
gün tafsilli mektubu ve makinenin yazısının numunesi elime verildiği
aynı zamanda; ve bana hizmet edenler eskişehir ezan-ı Muhammedî’yi
okumaya başlaması ve malûm çavuşa bana ihanet için emr-i cebrî ve-
ren adam tokat yediğini dedikleri aynı vakitte rahmet yağmuruyla çok-
tan ağlayan mahzun kalblerimizin büyük ferahlarına ve sevinç ve inşi-
rahlarına tam tamına tevafuku ve tetabuku, inşaallah bir fa’l-i hayırdır.
aziz:
değerli.
bârekâllah:
Allah mübarek et-
sin, hayırlı ve bereketli olsun.
cihet:
görüş, görüş açısı.
deruhte:
üstüne alma, yük-
lenme, kendini vazifeli bilme.
fedakârâne:
fedakârca, feda-
kârlıkla.
fevkalâde:
çok güzel, çok iyi,
çok üstün.
haşiye:
.
hazinâne:
keder veren, acı
uyandıran, hazin.
hükmüne:
yerine, değerine.
kerîme:
kız evlât, kız çocuk.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
maşaallah:
Allah’ın istediği
gibi, Allah’ın istediği olur anla-
mında hayret ve memnunluk
ifade eden bir ibare.
menzil:
yollardaki konak yeri,
mola yeri.
meyvedar:
meyveli, yemişli.
mezar:
kabir, ölünün gömül-
düğü yer.
mübarek:
hayırlı, mutlu, kutlu,
uğurlu.
sabık:
geçen, geçmiş, olmuş.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
uhrevî:
ahirete dair, ahirete
ait.
veffakakümullah:
Allah mu-
vaffak etsin, başarılı kılsın.
1...,289,290,291,292,293,294,295,296,297,298 300,301,302,303,304,305,306,307,308,309,...1032
Powered by FlippingBook