Abdurrahman’ın birinci vârisi ve
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’un birin-
        
        
          ci şakirdi, Büyük Mustafa’nın kapı istikbalinde arkadaşı
        
        
          olan Hacı osman’ın mektubu ve o mektuptaki rüyâları
        
        
          manidar ve ettiği tabir de doğrudur.
        
        
          AzizKardeşlerim!
        
        
          sizinle konuştuğum bu dakika iftar vaktine yarım saat
        
        
          kalmış, bayram gecesidir, hastalık şiddetlidir. onun için
        
        
          fazla konuşamıyorum. Ben de, büyük ve tehlikeli has-
        
        
          talıktan,
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’un şahs-ı manevîsinin mu’cize gibi
        
        
          şifa duası kerametiyle o tehlike geçti. Fakat öyle şiddetli
        
        
          bir öksürük, bir heyecan var ki, sizin gibi canımdan ziya-
        
        
          de sevdiğim kardeşlerimle konuşmayı kısa kesiyorum.
        
        
          Yalnız bu kadar var ki, Isparta havalisinde yüzer genç
        
        
          said’ler ve Hüsrev’ler yetişmişler. Bu ihtiyar ve zaif said
        
        
          dünyadan kemal-i istirahat-i kalple veda etmeye hazırdır.
        
        
          Ve bilhassa mühim bir medrese-i nuriye olan sav köyü-
        
        
          nün başta Hacı Hafız, Mustafa gül olarak Ahmed’leri,
        
        
          Mehmed’leri, hatta muhterem hanımları (tahirî refikası
        
        
          ve kerîmeleri gibi) ve masum çocukları,
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’la
        
        
          meşgul olmalarını düşündükçe bu dünyada, Cennet ha-
        
        
          yatının manevî bir nev’ini zevk ediyorum, görüyorum.
        
        
          oranın Ahmed’lerinin hediyesini umum o köy hesabına
        
        
          bir teberrük deyip öpüp başıma koydum.
        
        
          ì@í
        
        
          
            aziz:
          
        
        
          izzetli, muhterem, saygın.
        
        
          
            bilhassa:
          
        
        
          özellikle.
        
        
          
            dua:
          
        
        
          Allah’a yalvarma, niyaz.
        
        
          
            havali:
          
        
        
          bölge, etraf, çevre, civar.
        
        
          
            istikbal:
          
        
        
          gelecek.
        
        
          
            kemal-i istirahat-ı kalp:
          
        
        
          kalp
        
        
          rahatlığının, gönül rahatlığının
        
        
          kusursuz oluşu, tam bir kalp
        
        
          rahatlığı.
        
        
          
            keramet:
          
        
        
          ermişçesine yapı-
        
        
          lan iş, hareket veya söylenen
        
        
          söz, fikir.
        
        
          
            kerîme:
          
        
        
          kız evlât, kız çocuk.
        
        
          
            manevî:
          
        
        
          manaya ait, maddî
        
        
          olmayan.
        
        
          
            manidar:
          
        
        
          nükteli, ince mana-
        
        
          lı.
        
        
          
            masum:
          
        
        
          suçsuz, günahsız,
        
        
          saf, temiz.
        
        
          
            medrese-i nuriye:
          
        
        
          nur med-
        
        
          resesi; Risale-i Nur’ların okun-
        
        
          duğu yerler.
        
        
          
            mu’cize:
          
        
        
          benzerini yapmak-
        
        
          tan insanların aciz kaldığı şey.
        
        
          
            muhterem:
          
        
        
          saygı değer, hür-
        
        
          mete layık, saygın.
        
        
          
            mühim:
          
        
        
          önemli, ehemmiyet-
        
        
          li.
        
        
          
            nevi:
          
        
        
          çeşit, tür.
        
        
          
            refika:
          
        
        
          kadın eş, karı.
        
        
          
            Risale-i nur:
          
        
        
          Nur Risalesi, Be-
        
        
          diüzzaman Said Nursî’nin
        
        
          eserlerinin adı.
        
        
          
            şahs-ı manevî:
          
        
        
          manevî şahıs,
        
        
          belli bir kişi olmayıp bir ce-
        
        
          maatteb meydana gelen ma-
        
        
          nevî şahıs.
        
        
          
            şakirt:
          
        
        
          talebe, öğrenci.
        
        
          
            tabir:
          
        
        
          yorum, yorumlama.
        
        
          
            teberrük:
          
        
        
          bir şeyi bereket ve
        
        
          saadet vesilesi sayarak almak
        
        
          veya vermek.
        
        
          
            umum:
          
        
        
          bütün.
        
        
          
            vâris:
          
        
        
          mirasçı.
        
        
          
            veda:
          
        
        
          ayrılık, ayrılma, ayrılış.
        
        
          
            zaif:
          
        
        
          zayıf.
        
        
          
            ziyade:
          
        
        
          fazla, fazlasıyla.
        
        
          
            | 132 | K
          
        
        
          
            astamonu
          
        
        
          
            L
          
        
        
          
            âhiKası