sabri kardeş, senin fasılalı iki mektubun, hizmetinin
        
        
          makbuliyetine iki şahid-i gaybî gösterdi. senin tabirinle
        
        
          nur Fabrikasına ben de “elfü elfi maşaallah, bârekâllah,
        
        
          veffekakellah” derim. sen ile sıddık süleyman, benim
        
        
          nazarımda ve fikrimde ve duamda daima beraber bulun-
        
        
          duğunuzdan, senin ile konuştuğum vakit, omuz omuza
        
        
          ikinizi beraber görüyorum. Masum ve mübarek çocukla-
        
        
          rınız duadan hissedardırlar.
        
        
          Hafız Ali Kardeş!
        
        
          senin mektubundaki tevazuun
        
        
          ve ihlâsın ve Hüsrev’e ait methin ve risale-i nur talebe-
        
        
          leri birtek vücut hükmündeki kanaatin, senin hakkında
        
        
          büyük bir ümidimi ve hüsnüzannımı tam kuvvetlendirdi.
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’un iki lütfileri ve Mustafaları ve Hafız Alile-
        
        
          ri, küçük sabri olan nureddin ile beraber has talebeler
        
        
          dairesinde, ramazan feyzine, manevî kazançlara, inşaal-
        
        
          lah hissedar kabul edildi. Her bir sahifelerini birer kıy-
        
        
          mettar hediye hükmünde olan nüshaların yüzünden, ben
        
        
          sana çok, hem pek çok borçlu kaldım.
        
        
          Hüsrev Kardeş!
        
        
          kasem ederim, benim elimden gel-
        
        
          seydi yalnız bu defa altın yaldızla yazdığın
        
        
          Mu’cizat-ı
        
        
          Ahmediye
        
        
          ’ye mukabil her bir sahifesine, yalnız maddî bir
        
        
          ücret olarak birer altın hediye edecektim. Hakikaten ebedî
        
        
          bir gül Fabrikasına kâtip tayin edildiğinize kanaatim
        
        
          kat’iyet kesb etti. rabb-i rahîm’e hadsiz hamdüsena ol-
        
        
          sun. tasavvurumda Hüsrev, rüştü bir tek isim gibi olmuş.
        
        
          İkinizi,
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’a ait her şeyde beraber biliyorum ve
        
        
          buluyorum. size
        
        
          
            (1)
          
        
        
          Ék
        
        
          à`r
        
        
          «n
        
        
          e n
        
        
          ¿Én
        
        
          c r
        
        
          øn
        
        
          en
        
        
          hn
        
        
          G
        
        
          ayetine ait ve birden
        
        
          
            ayet:
          
        
        
          Kur’an’ın her bir cümlesi.
        
        
          
            barekallah:
          
        
        
          Allah mübarek etsin,
        
        
          hayırlı ve bereketli olsun.
        
        
          
            dua:
          
        
        
          Allah’a yalvarma, niyaz.
        
        
          
            ebedî:
          
        
        
          sonu olmayan, daimî, sü-
        
        
          rekli.
        
        
          
            fasıla:
          
        
        
          aralık, ara.
        
        
          
            feyiz:
          
        
        
          bolluk, bereket, ihsan, ba-
        
        
          ğış.
        
        
          
            hadsiz:
          
        
        
          sınırsız, sonsuz.
        
        
          
            hakikaten:
          
        
        
          hakikat olarak, doğ-
        
        
          rusu, gerçekten.
        
        
          
            hamdüsena:
          
        
        
          şükür ve övgü.
        
        
          
            hissedar:
          
        
        
          hisse sâhibi, hissesi
        
        
          olan.
        
        
          
            hükmünde:
          
        
        
          değerinde, yerinde.
        
        
          
            hüsnüzan:
          
        
        
          iyi fikirde bulunup, iyi
        
        
          olacağını düşünmek.
        
        
          
            ihlâs:
          
        
        
          samimiyet, bir ameli başka
        
        
          bir karşılık beklemeksizin, sırf Al-
        
        
          lah rızası için yapma.
        
        
          
            inşaallah:
          
        
        
          ‘Allah izin verirse’ ma-
        
        
          nasında kullanılan bir dua.
        
        
          
            kanaat:
          
        
        
          inanma, görüş, fikir.
        
        
          
            kasem:
          
        
        
          yemin, and.
        
        
          
            kâtip:
          
        
        
          yazıcı.
        
        
          
            kat’iyet:
          
        
        
          kat’îlik, kesinlik.
        
        
          
            kesb:
          
        
        
          kazanma.
        
        
          
            kıymettar:
          
        
        
          kıymetli, değerli.
        
        
          
            maddî:
          
        
        
          madde ile alakalı, cisma-
        
        
          nî.
        
        
          
            makbuliyet:
          
        
        
          makbullük, beğenil-
        
        
          mişlik, geçerlilik.
        
        
          
            manevî:
          
        
        
          manaya ait, maddî ol-
        
        
          mayan.
        
        
          
            masum:
          
        
        
          suçsuz, günahsız, saf, te-
        
        
          miz.
        
        
          
            meth:
          
        
        
          övme.
        
        
          
            mu’cizat-ı ahmediye:
          
        
        
          Pey-
        
        
          gamber Efendimizin (asm)
        
        
          gösterdiği mu’cizelerinin an-
        
        
          latıldığı On Dokuzuncu Mek-
        
        
          tup risalesi.
        
        
          
            mukabil:
          
        
        
          karşılık.
        
        
          
            mübarek:
          
        
        
          feyizli, bereketli,
        
        
          kutlu.
        
        
          
            nazar:
          
        
        
          bakış, dikkat.
        
        
          
            nüsha:
          
        
        
          birbirinin aynı olan
        
        
          suretlerin her biri.
        
        
          
            Rabb-i Rahîm:
          
        
        
          merhamet ve
        
        
          şefkat sahibi olan Cenab-ı
        
        
          Hak.
        
        
          
            Risale-i nur:
          
        
        
          Nur Risalesi, Be-
        
        
          diüzzaman Said Nursî’nin
        
        
          eserlerinin adı.
        
        
          
            sahife:
          
        
        
          sayfa.
        
        
          
            sahife:
          
        
        
          sayfa.
        
        
          
            şahid-i gaybî:
          
        
        
          gaybî olarak
        
        
          şahitlik eden.
        
        
          
            tabir:
          
        
        
          ifade, söz.
        
        
          
            talebe:
          
        
        
          öğrenci.
        
        
          
            tasavvur:
          
        
        
          düşünce, tasarı.
        
        
          
            tayin:
          
        
        
          vazifeye gönderme, bir
        
        
          işe yerleştirme, atama.
        
        
          
            tevazu:
          
        
        
          alçak gönüllülük, bir
        
        
          kimsenin başkalarını kendin-
        
        
          den küçük görmemesi.
        
        
          
            veffekakellah:
          
        
        
          Allah muvaf-
        
        
          fak etsin, başarılı eylesin.
        
        
          
            yaldız:
          
        
        
          süs.
        
        
          
            1.
          
        
        
          Ölü iken... (En’am Suresi: 122.)
        
        
          
            | 64 | K
          
        
        
          
            astamonu
          
        
        
          
            L
          
        
        
          
            âhiKası