Ve bütün şeytanların tecessüsleri tahrik edilmiş. güya
        
        
          aleyhtarlarım benden bir intikam almak hasebiyle gıya-
        
        
          bımda, hem müthiş cereyanı şiddetlendirmek için kendi-
        
        
          lerince menfur telâkki ettikleri
        
        
          Almancı
        
        
          namıyla hakaret-
        
        
          lere maruz bırakmaktan çekinmediler. Hâlbuki ben, lillâ-
        
        
          hilhamd,
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’un irşadıyla, hakaik-ı imaniye ve
        
        
          kur’âniyeyi bütün kâinatın fevkinde gördüğümden ve iti-
        
        
          kat ettiğimden, değil küre-i arzdaki cereyanlara, belki ba-
        
        
          na verilse de, bütün dünya saltanatına da alet edemem.
        
        
          Ben, yalnız hakikatçi ve imancı ve kur’âncı
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’-
        
        
          un bir hadimiyim. kaç senedir bütün bu hücumlarıyla be-
        
        
          raber, iki eser-i inayet var.
        
        
          Birisi: Risale-i Nur
        
        
          ’un neşriyatındaki hizmetime zarar
        
        
          verilmediği gibi, fevka’l-me’mul muvaffak olduk.
        
        
          İkincisi:
        
        
          Her ne vakit şiddetli hücum edileceği zaman
        
        
          üstadımızdan dikkat emrini alıyorduk. Hem de,
        
        
          Risale-i
        
        
          Nur
        
        
          ’un aşikâr bir kerametindendir ki, bin üç yüz elli do-
        
        
          kuz (1359) sene-i Hicrî ramazan-ı şerifin on veya on
        
        
          ikinci günlerinde, Allah rahmet etsin, vefat eden kardeş-
        
        
          lerimizden Hatip Mehmed namındaki zat, Yirmi Altıncı
        
        
          lem’a olan
        
        
          İhtiyarlar Risalesini
        
        
          yazarken hasta olarak
        
        
          yazmaya kàdir olmadığından
        
        
          
            (1)
          
        
        
          n
        
        
          ƒo
        
        
          g s
        
        
          ’p
        
        
          G n
        
        
          ¬'
        
        
          dp
        
        
          G n
        
        
          B’
        
        
          kelime-i tev-
        
        
          hidi yazarak bıraktığı, ziyaretine gelen diğer kardeşimiz
        
        
          ve fa’al arkadaşımız, Feyzi Mehmed efendiye ikmalini ri-
        
        
          ca ederek dünyaya veda ve ebedî hayatına, inşaallah, bu
        
        
          kelime-i tayyibe ile hayatının sonunu mühürleyerek
        
        
          imanlı olarak kabre girdiğini izhar ve
        
        
          Risale-i Nur
        
        
          ’un ta-
        
        
          lebelerine açık bir müjde ve tebşiratta bulunmuştur.
        
        
          
            K
          
        
        
          
            astamonu
          
        
        
          
            L
          
        
        
          
            âhiKası
          
        
        
          
            | 73 |
          
        
        
          gafletten uyandırma.
        
        
          
            itikat:
          
        
        
          kesin inanma, iman.
        
        
          
            izhar:
          
        
        
          gösterme, açığa vurma.
        
        
          
            kadir:
          
        
        
          bir işi yapmaya gücü ye-
        
        
          ten, kuvvet sahibi olan.
        
        
          
            kâinat:
          
        
        
          evren; yaratılmış olan
        
        
          şeylerin tamamı, bütün âlemler.
        
        
          
            kelime-i tayyibe:
          
        
        
          Allah ve Rasu-
        
        
          lullah kelâmı, güzel ve hoş keli-
        
        
          me.
        
        
          
            Kelime-i tevhid:
          
        
        
          tevhid-i İlâhîyi
        
        
          ifade eden lâilahe illallah Muham-
        
        
          medün Resulullah cümlesi.
        
        
          
            keramet:
          
        
        
          ermişçesine yapılan iş,
        
        
          hareket veya söylenen söz, fikir.
        
        
          
            küre-i arz:
          
        
        
          yer küre, dünya.
        
        
          
            lillâhilhamd:
          
        
        
          Allah’a hamdolsun
        
        
          ki!.
        
        
          
            maruz:
          
        
        
          bir şeyin etkisi ve tesiri
        
        
          altında bulunma.
        
        
          
            menfur:
          
        
        
          kendisinden nefret edi-
        
        
          len, sevilmeyen, iğrenç.
        
        
          
            muvaffak:
          
        
        
          başarmış, başarılı.
        
        
          
            müthiş:
          
        
        
          dehşet veren, ürküten,
        
        
          dehşetli, korkunç.
        
        
          
            nam:
          
        
        
          ad.
        
        
          
            neşriyat:
          
        
        
          yayınlar.
        
        
          
            rahmet:
          
        
        
          şefkat etmek, merha-
        
        
          met etmek, esirgemek.
        
        
          
            ramazan-ı şerif:
          
        
        
          mübarek, şerefli
        
        
          Ramazan ayı.
        
        
          
            Risale-i nur:
          
        
        
          Nur Risalesi, Bediüz-
        
        
          zaman Said Nursî’nin eserlerinin
        
        
          adı.
        
        
          
            sene-i hicrî:
          
        
        
          Hicrî takvime göre
        
        
          sene.
        
        
          
            tahrik:
          
        
        
          hareket ettirme, harekete
        
        
          geçirme.
        
        
          
            talebe:
          
        
        
          öğrenci.
        
        
          
            tebşirat:
          
        
        
          müjdeler, müjdeleme-
        
        
          ler, müjde vermeler.
        
        
          
            tecessüs:
          
        
        
          iç yüzünü araştırma,
        
        
          ayrıntısını öğrenme, araştırma
        
        
          merakı, araştırıcılık.
        
        
          
            telâkki:
          
        
        
          anlama, kabul etme.
        
        
          
            üstad:
          
        
        
          öğretici, öğretmen.
        
        
          
            veda:
          
        
        
          ayrılık, ayrılma, ayrılış.
        
        
          
            vefat:
          
        
        
          ölüm.
        
        
          
            zat:
          
        
        
          kişi, şahıs.
        
        
          
            aleyhtar:
          
        
        
          karşı olan, aynı fi-
        
        
          kirde olmayan.
        
        
          
            aşikâr:
          
        
        
          açık, belli, meydanda.
        
        
          
            cereyan:
          
        
        
          akım, fikir, sanat ve-
        
        
          ya siyaset hareketi.
        
        
          
            ebedî:
          
        
        
          sonu olmayan, daimî,
        
        
          sürekli.
        
        
          
            eser-i inayet:
          
        
        
          lütuf eseri; ih-
        
        
          san, iyilik, yardım alâmeti.
        
        
          
            faal:
          
        
        
          çalışkan, gayretli.
        
        
          
            fevka’l-me’mul:
          
        
        
          umulanın
        
        
          üstünde, umulandan çok faz-
        
        
          la.
        
        
          
            fevkinde:
          
        
        
          üstünde.
        
        
          
            gıyap:
          
        
        
          arka.
        
        
          
            güya:
          
        
        
          sanki.
        
        
          
            hadim:
          
        
        
          hademe, hizmetçi.
        
        
          
            hakaik-ı imaniye ve Kur’âni-
          
        
        
          
            ye
          
        
        
          : Kur’an’a ve imana dair ha-
        
        
          kikatler, gerçekler.
        
        
          
            hakaret:
          
        
        
          saygı göstermeme,
        
        
          alçak görme, aşağılama.
        
        
          
            hakikat:
          
        
        
          gerçek, bir şeyin as-
        
        
          lı, esası.
        
        
          
            haseb:
          
        
        
          dolayı, cihetince, ge-
        
        
          reğince.
        
        
          
            hücum:
          
        
        
          saldırma.
        
        
          
            ikmal:
          
        
        
          tamamlama, bitirme.
        
        
          
            iman:
          
        
        
          inanç, itikat.
        
        
          
            inşaallah:
          
        
        
          ‘Allah izin verirse’
        
        
          manasında kullanılan bir dua.
        
        
          
            intikam:
          
        
        
          öç alma.
        
        
          
            irşat:
          
        
        
          doğru yolu gösterme,
        
        
          
            1.
          
        
        
          Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. (Bakara Suresi: 153; Kasas Suresi: 88.)