Mektubat - page 248

• Hem, İmam-ı Buharî başta, raviler naklediyorlar ki:
resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Urve ibni ebî
Ca’de’ye ticarette kâr ve kazanç için bereketle dua etmiş.
Urve diyor ki: “Ben, bazı kûfe çarşısında duruyordum,
bir günde kırk bin kazanıyordum, sonra evime dönüyor-
dum.” İmam-ı Buharî der ki: “toprağı da eline alsa, on-
da bir kazanç bulurdu.”
(1)
• Hem, Abdullah ibni Cafer’e kesret-i mal ve bereket
için dua etmiş. Hazret-i Abdullah ibni Cafer, o derece ser-
vet kazanmış ki, o asırda şöhretgir olmuş. o bereket-i
dua-i nebevî ile hâsıl olan serveti kadar, sahavetle de iş-
tihar etmiş.
(2)
Bu neviden çok misaller var. numune için bu dört mi-
salle iktifa ediyoruz.
• Hem, başta İmam-ı tirmizî haber veriyor ki: sa’d ib-
ni ebî Vakkas için resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
dua etmiş.
(3)
o
¬n
Jn
ƒr
Yn
O r
Öp
Ln
G s
ºo
¡
s
?dn
G
demiş. sa’d’ın duasının ka-
bulü için dua etmiş. o asırda, sa’d’ın bedduasından her-
kes korkuyordu. duasının kabulü de şöhret buldu.
(4)
• Hem, meşhur ebu katâde’ye ferman etmiş:
(5)
p
?p
ön
ûn
Hn
h
p
?p
ô r
©n
°T p
o
¬n
d r
?p
QÉn
H s
ºo
¡
s
?dn
G n
?n
¡r
Ln
h *G n
ín
?r
an
G
diye, genç
kalmasına dua etmiş. ebu katâde yetmiş yaşında vefat et-
tiği vakit, on beş yaşında bir genç gibi olduğu, nakl-i sa-
hih ile şöhret bulmuş.
(6)
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
asır:
yüzyıl, çağ.
beddua:
kötü dua, bir kimsenin
kötü olması için yapılan dua
bereket:
bolluk, hayırlılık, Allah
vergisi.
bereket-i dua-i Nebevî:
Peygam-
ber Efendimizin duasının bereke-
ti, bolluğu.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ferman:
emir, buyruk.
hâsıl olma:
meydana gelme, or-
taya çıkma.
iktifa etmek:
yeterli bulmak, ye-
tinmek.
iştihar etme:
meşhur olma, ta-
nınma, ün salma.
kesret-i mal:
mal çokluğu, mal
bolluğu.
meşhur:
tanınmış, ünlü.
misal:
örnek, numune.
mübarek:
bereketli, hayırlı, uğur-
lu.
nakletmek:
aktarmak, anlatmak,
bildirmek.
nakl-i sahih:
şüphe duyulmayan,
doğru, gerçek haber bildirilmesi.
nev:
tür, çeşit, cins.
numune:
örnek, misal.
ravi:
rivayet eden, hadis ve
haberi başkalarına aktaran
kimse.
Resul-i ekrem:
çok cömert,
kerim ve Allah’ın insanlara bir
elçisi olan Hz. Muhammed.
sahavet:
el açıklığı, cömertlik.
servet:
zenginlik, varlık, mal.
şöhret bulma:
herkesçe bilin-
me, tanınma.
şöhretgir:
şöhret sahibi.
ticaret:
alım satım, mal alım
satımı.
vakit:
zaman.
vefat etme:
ölme.
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
| 248 | Mektubat
1.
Buharî, 4:252; Kadı İyaz, Şifa, 1:327; Beyhakî, 6:220.
2.
Kadı İyaz, Şifa, 1:327; Beyhakî, 6:220.
3.
Allah’ım onun duasını kabul et.
4.
Tirmizî, 5:649, hadis no: 3752; Beyhakî, 6:189; 1:327.
5
. Allah yüzünün güzelliğini kalıcı kılsın. Allah’ım, onun saçını ve tenini mübarek kıl.
6.
Kadı İyaz, Şifa, 1:327; Beyhakî, 6:192.
1...,238,239,240,241,242,243,244,245,246,247 249,250,251,252,253,254,255,256,257,258,...1086
Powered by FlippingBook