Mektubat - page 551

Salisen
: resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm fer-
man etmiş:
(1)
r
º p
¡p
°ùo
Ør
fn
G p
܃o
«o
©p
H r
º o
g n
ôn
°ür
Hn
G Gk
ôr
«n
N m
? r
ƒn
?p
H *G n
OGn
Qn
G B Gn
Pp
G
kur’ân-ı Hakîm’de, Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm de-
miş:
(2)
p
Aƒ° t
ùdÉp
H l
In
QÉ s
en
’n
¢n
ùr
Øs
ædG s
¿p
G ?
p
ùr
Øn
f o
Ç u
ôn
Ho
G BÉ n
en
h
evet, nefsini beğenen ve nefsine itimat eden, bed-
bahttır; nefsinin ayıbını gören bahtiyardır. öyle ise, sen
bahtiyarsın.
Fakat bazen olur ki, nefs-i emmare, ya levvameye ve-
ya mutmainneye inkılâp eder, fakat silâhlarını ve cihaza-
tını asaba devreder. Asap ve damarlar ise, o vazifeyi ahir
ömre kadar görür. nefs-i emmare çoktan öldüğü hâlde,
onun âsârı yine görünür. Çok büyük asfiya ve evliya var
ki, nüfusları mutmainne iken, nefs-i emmareden şekva
etmişler. kalpleri gayet selim ve münevver iken, emraz-ı
kalpten vaveylâ etmişler. İşte bu zatlardaki, nefs-i emma-
re değil, belki asaba devredilen nefs-i emmarenin vazife-
sidir. Maraz ise, kalbî değil, belki maraz-ı hayalîdir.
İnşaallah, aziz kardeşim, size hücum eden nefsiniz ve
emraz-ı kalbiniz değil, belki mücahedenin devamı için
beşeriyet itibarıyla asaba intikal eden ve terakkiyat-ı da-
imîye sebebiyet veren, dediğimiz gibi bir hâlettir.
* * *
dönüşmek.
inşaallah:
Allah izin verirse.
intikal eden:
yer değiştiren, ge-
çen, bulaşan.
itibarıyla:
bakımından.
itimat etmek:
güvenmek.
kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve su-
resinde sayısız hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
kusur:
eksiklik, noksan; özür, ka-
bahat.
levvame:
kendini kötüleyen ne-
fis.
maraz:
hastalık.
maraz-ı hayalî:
hayalî hastalık;
hayale ait hastalık.
mutmainne:
içi rahat, emin, şüp-
hesi kalmamış nefis.
mücahede:
cihad etme, savaş-
ma; nefsin değil hakkın isteğine
göre hareket etmeye çalışma.
münevver:
nurlanmış, parlak, ay-
dın.
nefis:
şehvet, gazap, fazilet gibi
şeylerin kaynağı, kötü vasıfları,
nitelikleri kendisinde toplayan,
kötülüğe sevk eden, şehevî istek-
leri kamçılayıp hayırlı işlerden alı-
koyan güç.
nefs-i emmare:
insanı kötülüğe
sürükleyen nefis, insana kötü ve
günah olan işlerin yapılmasını
emreden nefis.
nüfus:
nefisler.
Resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan peygamber, Hz. Muham-
med.
salisen:
üçüncü olarak.
sebebiyet verme:
sebep olma.
selim:
sağlam, doğru, samimî.
şekva etmek:
şikâyet etmek, ya-
kınmak.
terakkiyat-ı daimî:
sürekli yük-
seliş, ilerleme.
vaveylâ:
çığlık, feryat.
vazife:
iş, görev.
zat:
şahıs, kişi, fert.
ahir ömre kadar:
ömrün so-
nuna kadar.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
aleyhisselâm:
ona selâm ol-
sun.
asap:
sinirler.
asar:
eserler, izler.
asfiya:
safiyet, kemalât ve
takva sahibi olan; Hz. Pey-
gamberin vârisi hükmünde,
onun meslek ve gayelerini
hayata geçirmeye ve uygula-
maya çalışan zatlar.
aziz:
muhterem, saygın, de-
ğerli.
bahtiyar:
tâli’li, mutlu.
bedbaht:
bahtı kara, tâli’siz,
zavallı, mutsuz.
beşeriyet:
insanlık.
cihazat:
cihazlar; duyu ve or-
ganlar.
emraz-ı kalp:
kalbin hastalık-
ları; şüphe, kuşku, kuruntu gi-
bi manevî hastalıklar.
evliya:
velîler, Allah dostları.
ferman:
emir, buyruk.
gayet:
son derece, çok.
hâlet:
hâl, durum.
hayır:
iyilik, fayda.
hücum eden:
saldıran.
inkılâp etmek:
değişmek,
1.
Allah bir topluluğun hayrını dilerse, onlara kendi kusurlarını gösterir. (Keşfü’l-Hafa, 1:81.)
2.
Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis kötülüğü emredicidir. (Yusuf Suresi: 53.)
Mektubat | 551 |
Y
irmi
a
lTıncı
m
ekTup
1...,541,542,543,544,545,546,547,548,549,550 552,553,554,555,556,557,558,559,560,561,...1086
Powered by FlippingBook