Mektubat - page 777

Şukısatarikınevradı,ittiba-ısünnettir;feraiziişlemek,
kebairiterketmektir.Vebilhassa,namazıtadil-ierkân
ilekılmak,namazınarkasındakitesbihatıyapmaktır.
Birincihatveye
(1)
r
º o
µ° n
ù o
Ør
fn
G BGƒt
c n
õ o
J n
Ó n
a
ayeti işaret ediyor.
İkincihatveye
(2)
r
º o
¡° n
ùo
Ør
fn
G r
º o
¡«
n
°ùr
fn
Én
a %G Gƒ o
°ùn
f n
øj
p
òs
dÉn
c Gƒo
fƒo
µn
J n
’n
h
ayeti işaret ediyor.
Üçüncühatveye
n
?n
HÉn
°Un
G BÉ n
en
h $G n
øp
ªn
a m
án
æn
°ùn
M r
øp
e n
?n
HÉn
°Un
G BÉ n
e
(3)
n
? p
°ùr
Øn
f r
øp
ªn
a m
án
Ä u
«° n
S r
øp
e
ayeti işaret ediyor.
Dördüncühatveye
(4)
o
¬ n
¡r
Ln
h s
’p
G l
?p
dÉn
g m
Ar
?n
T t
? o
c
ayeti işa-
ret ediyor.
Şu dört Hatvenin kısa bir izahı şudur ki:
Birinci Hatvede,
r
º o
µ° n
ù o
Ør
fn
G BGƒt
c n
õ o
J n
Ó n
a
ayeti işaret ettiği
gibi, tezkiye-i nefis etmemek. zira, insan, cibilliyeti ve fıt-
ratı hasebiyle nefsini sever. Belki, evvelâ ve bizzat yalnız
zatını sever; başka her şeyi nefsine feda eder. Ma’buda
lâyık bir tarzda nefsini metheder; ma’buda lâyık bir ten-
zih ile nefsini meayipten tenzih ve tebrie eder. elden gel-
diği kadar kusurları kendine lâyık görmez ve kabul et-
mez; nefsine perestiş eder tarzında, şiddetle müdafaa
eder. Hatta fıtratında tevdi edilen ve Ma’bud-i Hakikî’nin
hamd ve tesbihi için ona verilen cihazat ve istidadı ken-
di nefsine sarf ederek,
(5)
o
¬j
n
ƒn
g o
¬ n
¡
n
dp
G n
õ n
îs
JG p
øn
e
sırrına
fıtrat:
yaratılış, tabiat, huy.
hamd:
methetme, övme.
haseb:
dolayı, cihetince, gereğin-
ce.
hatve:
adım, basamak.
helâk:
yıkılma, harap olma.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
işaret:
gösterme, bildirme.
ittiba-ı sünnet:
Peygamberimizin
sünnetine uyma.
izah:
açıklama.
kebair:
büyük günahlar.
kusur:
eksiklik, özür.
lâyık:
uygun, münasip.
ma’bud:
kendisine ibadet olunan,
edilen.
Ma’bud-i Hakikî:
asıl ve gerçek
ibadet edilmeye lâyık olan Allah.
meayip:
kusurlar, ayıplar.
methetme:
övme.
müdafaa:
savunma.
müstesna:
istisna olan, ayrı tutu-
lan, hariç.
nefis:
kendi, şahıs; kötü vasıfları,
nitelikleri kendisinde toplayan
hayırlı işlerden alıkoyan güç, duy-
gu.
perestiş:
tapma, aşırı sevgi.
sarf etmek:
harcamak.
sır:
gizli hakikat.
tadil-i erkân:
namazın bütün rü-
künlerini, esaslarını usulüne göre
yerine getirmek.
tarik:
yol.
tarz:
biçim, suret.
tebrie:
bir kimseyi şüpheden ve
zan altından kurtarma, birini te-
mize çıkarma.
tenzih:
Allah’ı her türlü eksik ve
noksandan uzak ve yüce tutma.
terk:
bırakma.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve
noksan sıfatlardan uzak tutarak
şanına lâyık ifadelerle anma.
tesbihat:
tesbihler, Allah’ı her
türlü kusurdan yüce tutarak şanı-
na lâyık ifadelerle anma.
tevdi edilen:
emanet olarak bıra-
kılan.
tezkiye-i nefis:
nefsini temize çı-
karma.
zat:
kendi, nefis.
1.
Nefislerinizi temize çıkarmayın. (Necm Suresi: 32).
2.
Allah’ı unutanlar gibi olmayın ki, Allah da onlara kendi akıbetlerini unutturmuştur. (Haşir
Suresi: 19.)
3.
Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi kusurun se-
bebiyledir. (Nisâ Suresi: 79.)
4.
Her şey helâk olup gidicidir; Ona bakan yüzü müstesna. (Kasas Suresi: 88.)
5.
Nefsinin arzusunu kendisine ma’bud edinip onun her emrine uyan kimse. (Furkan Suresi:
43.)
akıbet:
son.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümle-
si.
bilhassa:
özellikle.
bizzat:
şahsen.
cibilliyet:
yaratılıştan olan,
huy, karakter.
cihazat:
cihazlar, azalar, or-
ganlar.
evrat:
virtler, okunması âdet
olan dini dualar, zikirler.
evvelâ:
her şeyden önce.
feda etme:
gözden çıkarma,
uğruna verme.
feraiz:
farzlar.
Mektubat | 777 |
Y
irmi
d
okuzuncu
m
ekTup
1...,767,768,769,770,771,772,773,774,775,776 778,779,780,781,782,783,784,785,786,787,...1086
Powered by FlippingBook