Sözler - page 1014

mabeyninde hissetti¤imiz aflk ve ferah ve mesruriyetten
nihayetsiz derecelerde daha yüksek, daha ulvî, daha mu-
kaddes, daha münezzeh oldu¤unu çok yerlerde ispat et-
mifliz. O manalar›n birer lem’as›na bakmak istersen, ge-
lecek temsilât›n dürbünü ile bak:
•
Meselâ
, nas›l ki sahavetli, âlicenap, müflfik bir zat,
güzel bir ziyafeti, gayet fakir ve aç ve muhtaç olanlara
vermek için, seyahat eden güzel bir gemisine serer. Ken-
di de üstünde seyreder. O fukaran›n minnettarâne tena-
umlar› ve o aç olanlar›n müteflekkirâne telezzüzleri ve o
muhtaç olanlar›n senakârâne memnuniyetleri, ne derece
o kerîm zat› mesrur ve müferrah eder, ne kadar onun
hofluna gider; anlars›n.
‹flte, küçücük bir sofran›n hakikî maliki olmayan ve bir
tevziat memuru hükmünde olan bir insan›n mesruriyeti
böyle ise; cin ve insi ve hayvanat› feza-i âlem denizinde
seyir ve seyahat ettiren ve bir sefine-i Rabbaniye olan
koca zeminin üstüne bindirip, yüzünde hadsiz enva-›
mat’umat› cami bir sofray› serip, bütün zîhayat› küçük
bir kahvalt› nev’inde o ziyafete davet etmekle beraber,
gayet mükemmel ve bütün enva-› lezaizi cami, sermedî,
ebedî bir dâr-› bekada Cennetleri, her birisini birer sof-
ra-i nimet ederek hadsiz lezaizi ve letaifi cami bir tarzda,
nihayetsiz bir zamanda nihayetsiz muhtaç, nihayetsiz
müfltak, nihayetsiz ibad›na, hakikî yemek için ziyafet
açan bir Rahman-› Rahîm’e ait ve tabirinde âciz oldu¤u-
muz maani-i mukaddese-i muhabbeti ve netaic-i rahme-
ti k›yas edebilirsin.
âciz:
zay›f, güçsüz.
âlicenap:
cömert, iyilik sahibi.
cami:
toplayan, ihtiva eden.
cin:
gözle görünmez, lâtif cisim-
lerden ibaret bir yarat›k.
dâr-› beka:
bâkî ve sonsuz dün-
ya; ahiret.
ebedî:
zevalsiz, sonsuz.
enva-i mat’umat:
yiyeceklerin
çeflitleri.
enva-› lezaiz:
lezzetlerin çeflitleri.
ferah:
gönül aç›kl›¤›, sevinç.
feza-i âlem:
uzay.
fukara:
fakirler.
gayet:
çok, son derece.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hakikî:
gerçek.
ibad:
kullar.
ins:
insan.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
kerîm:
ikram ve ihsan› bol olan.
k›yas:
karfl›laflt›rma.
lem’a:
par›lt›.
letaif:
lâtifeler, duygular.
lezaiz:
lezzetler.
maani-i mukaddese-i muhab-
bet:
muhabbetli mukaddes, te-
miz manalar.
mabeyn:
aras›.
malik:
sahip.
mana:
anlam.
memnuniyet:
memnun olufl.
mesrur:
sevinçli.
mesruriyet:
sevinme.
minnettarâne:
minnet duyarak.
muhtaç:
ihtiyac› olan.
mukaddes:
takdis edilmifl.
müferrah:
feraha kavuflmufl.
münezzeh:
ar›nm›fl, tenzih edil-
mifl.
müflfik:
flefkatli.
müfltak:
arzulu.
müteflekkirâne:
teflekkürle.
netaic-i rahmet:
rahmetin neti-
celeri.
nev:
çeflit.
nihayetsiz:
sonsuz.
Rahman-i Rahîm:
dünya ve
ahirette yaratt›klar›na sonsuz
rahmet, flefkat ve merhame-
tiyle muamele eden Allah.
sahavet:
cömertlik.
sefine-i Rabbaniye:
bütün
varl›klar› terbiye ve idare
eden Cenab-› Hakk›n gemisi,
Rabbanî gemi.
senakârâne:
sena ederek,
övercesine.
sermedî:
ebedî, daimî.
seyir:
yürüyüfl, gitme.
sofra-i nimet:
nimet sofras›.
tabir:
yorum.
telezzüz:
lezzet, tad alma.
temsilât:
temsiller, örnekler.
tenaum:
nimetlenme.
tevziat:
da¤›tmalar, paylaflt›r-
malar.
ulvî:
yüksek, yüce.
zemin:
yeryüzü.
zîhayat:
hayat sahibi.
1014 | SÖZLER
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
1...,1004,1005,1006,1007,1008,1009,1010,1011,1012,1013 1015,1016,1017,1018,1019,1020,1021,1022,1023,1024,...1482
Powered by FlippingBook