Sözler - page 1004

meratibi var.
n
Ú/
?p
dÉn
ÿr
G o
øn
°ùr
Mn
G
demek, “
Meratib-i hâl›k›ye-
tin en güzel, en münteha mertebesinde bir Hâl›k-› Zülce-
lâl’dir
” demektir.
‹K‹NC‹ ‹fiARET:
1
n
Ú/
?p
dÉn
ÿr
G o
øn
°ùr
Mn
G
gibi tabirler, hâl›kla-
r›n taaddüdüne bakm›yor; belki, mahlûk›yetin enva›na
bak›yor. Yani, “
Her fleyi, her fleye lây›k bir tarzda, en gü-
zel bir mertebede halk eder bir hâl›kt›r.
” Nas›l ki, flu ma-
nay›,
2
o
¬n
?n
?n
N m
Ar
?n
T s
?o
c n
øn
°ùr
Mn
G
gibi ayetler ifade eder.
ÜÇÜNCÜ ‹fiARET:
4
@ o
ôn
Ñr
c
n
G *n
G
3
@ n
Ú/
?p
dÉn
ÿr
G o
øn
°ùr
Mn
G
6
n
Ú/
æ°p
ùr
ëo
Ÿr
G o
ôr
«n
N
5
@ n
Ú/
?°p
UÉn
Ø r
dG o
ôr
«`n
N
gibi tabirattaki muvaze-
ne, Cenab-› Hakk›n vakideki s›fât ve ef’ali, sair o s›fât ve
ef’alin numunelerine malik olanlarla muvazene ve tafdil
de¤ildir. Çünkü, bütün kâinatta cin ve ins ve melekte
olan kemalât, Onun kemaline nispeten zay›f bir gölgedir.
Nas›l muvazeneye gelebilir? Belki muvazene, insanlar›n
ve bahusus ehl-i gafletin nazar›na göredir.
Meselâ, nas›l ki bir nefer, onbafl›s›na karfl› kemal-i ita-
at ve hürmeti gösteriyor, bütün iyilikleri ondan görüyor;
padiflah› az düflünür. Onu düflünse de yine teflekkürat›n›
onbafl›ya veriyor. ‹flte böyle bir nefere karfl› denilir: “Ya-
hu, padiflah senin onbafl›ndan daha büyüktür. Yaln›z ona
teflekkür et.” fiimdi flu söz, vakideki padiflah›n haflmetli
hakikî kumandanl›¤›yla, onbafl›s›n›n cüz’î, sûrî kuman-
danl›¤›n› muvazene de¤il. Çünkü, o muvazene ve tafdil,
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
bahusus:
özellikle.
Cenab-› Hak:
Allah.
cin:
gözle görünmez, lâtif cisim-
lerden ibaret bir yarat›k.
cüz’î:
k›ymetsiz, önemsiz.
ef’al:
fiiller, ifller.
ehl-i gaflet:
dünyaya dald›¤›ndan
dolay› ahiretin fark›nda olmayan.
enva:
çeflitler, türler.
hakikî:
gerçek.
Hâl›k:
yoktan yaratan Allah.
Hâl›k-› Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
ve haflmetiyle her fleyi yoktan
yaratan Allah.
halk:
yaratma.
haflmetli:
ihtiflaml›, heybetli.
hay›rl›:
iyi, faydal›, yararl›.
hürmet:
riayet, ihtiram, sayg›.
ihsan:
ikram, ba¤›fl.
ins:
insan.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kemal:
yetkinlik, taml›k, mükem-
mellik.
kemalât:
faziletler, mükemmel-
likler.
kemal-i itaat:
tam ve mükem-
mel itaat, kusursuz itaat, itaatteki
mükemmellik.
kumandan:
komutan.
lây›k:
yak›fl›r, uygun.
mahlûk›yet:
yarat›lm›fll›k.
malik:
sahip.
mana:
anlam.
manas›z:
anlams›z.
melek:
Allah’›n nurdan yaratt›¤›,
görülemeyen, Allah’›n emirlerine
tam itaat eden mahlûk.
meratip:
mertebeler, basamak-
lar.
meratip-i hâl›k›yet:
yarat›c›l›k
mertebeleri.
mertebe:
derece, basamak.
muvazene:
ölçü, karfl›laflt›rma,
mukayese.
münteha:
nihayet, son.
nazar:
bak›fl.
nefer:
er, rütbesiz asker.
nispeten:
göre, k›yaslayarak,
oranla.
numune:
örnek.
sair:
di¤er, öteki.
s›fat:
nitelik, vas›f.
sûrî:
görünüflte.
taaddüt:
ço¤alma.
tabir:
ifade, söz.
tabirat:
tabirler, ifadeler.
tafdil:
birisini ötekilerden üstün
tutma, tercih.
teflekkürat:
teflekkürler, minnet.
vaki:
vuku bulan, olan.
1.
En güzel yarat›c›l›k mertebesine sahip olan. (Mü’minun Suresi: 31; Saffat Suresi: 125.)
2.
O her fleyi en güzel flekilde yaratt›. (Secde Suresi: 7.)
3.
En güzel yarat›c›l›k mertebesine sahip olan. (Mü’minun Suresi: 31; Saffat Suresi: 125.)
4.
Allah en büyüktür, en yücedir.
5.
Ay›rt edicili¤in en hay›rl› mertebesinde olan. (En'am Suresi: 57.)
6.
‹hsan edenlerin, iyilik edenlerin en hay›rl›s›. (
Cevflenü’l-Kebir
, 3:10.)
1004 | SÖZLER
O
TUZ
K‹NC‹
S
ÖZ
1...,994,995,996,997,998,999,1000,1001,1002,1003 1005,1006,1007,1008,1009,1010,1011,1012,1013,1014,...1482
Powered by FlippingBook