Sözler - page 147

Demek, hadis-i flerifte, “
Dünya ahiret mezraas›d›r
”
1
di-
ye, bu hakikati ifade ediyor.
Madem dünya var ve dünya içinde bu âsâr›yla hikmet
ve inayet ve rahmet ve adalet var; elbette, dünyan›n vü-
cudu gibi kat’î olarak ahiret de var. Madem dünyada her
fley bir cihette o âleme bak›yor; demek oraya gidiliyor.
Ahireti inkâr etmek, dünya ve mafihay› inkâr etmek de-
mektir.
Demek ecel ve kabir insan› bekledi¤i gibi, Cennet ve
Cehennem de insan› bekliyor ve gözlüyor.
On Birinci Hakikat
Bab-› insaniyettir; ism-i Hakk›n cilvesidir.
Hiç mümkün müdür ki, Cenab-› Hak ve Ma’bud-u Bil-
hak, insan› flu kâinat içinde rububiyet-i mutlakas›na ve
umum âlemlere, rububiyet-i ammesine karfl› en ehemmi-
yetli bir abd ve hitabat-› Sübhaniyesine en mütefekkir bir
muhatap ve mazhariyet-i esmas›na en cami bir âyine ve
onu ‹sm-i Azam›n tecellisine ve her isimde bulunan ism-i
azaml›k mertebesinin tecellisine mazhar bir ahsen-i tak-
vimde en güzel bir mu’cize-i kudret ve hazain-i rahmeti-
nin müfltemilât›n› tartmak, tan›mak için en ziyade mizan
ve aletlere malik bir müdakkik ve nihayetsiz nimetlerine
en ziyade muhtaç ve fenâdan en ziyade müteellim ve
bekaya en ziyade müfltak ve hayvanat içinde en nazik ve
en nazdar ve en fakir ve en muhtaç ve hayat-› dünyevi-
yece en müteellim ve en bedbaht ve istidatça en ulvî ve
SÖZLER | 147
O
NUNCU
S
ÖZ
hayvanat:
hayvanlar.
hazain-i rahmet:
Allah’›n flefkat
ve merhamet hazineleri.
hikmet:
gizli sebep, ‹lâhî gaye.
hitabat-› Sübhaniye:
kusursuz
olan Allah’›n konuflmas›.
inayet:
yard›m.
inkâr:
reddetme.
ism-i Adil:
bütün varl›klar› ada-
letle idare eden Allah’›n ismi.
‹sm-i Azam:
en büyük isim.
ism-i Hakîm:
her fleyi bir gaye ile
yaratan Allah’›n ismi.
ism-i Kerîm:
ihsan ve ikram› son-
suz Allah’›n ismi.
ism-i Rahîm:
yaratt›¤› canl›lar›
flefkatle besleyen rahmet sahibi.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
kabir:
ölüleri defnetmek için ka-
z›lan çukur.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar,
dünya.
kat’î:
kesin.
Keflfü’l-Hafa:
hadis kitab›.
Ma’bud-u Bilhak:
ibadet edilme-
ye tam lây›k Zat.
mafiha:
içindekiler.
malik:
sahip.
mazhar:
eriflmifl, kavuflmufl.
mazhariyet-i esma:
Allah’›n isim-
lerinin tezahür ve görünme yeri
olma.
mertebe:
derece, basamak.
mezraa:
tarla.
mizan:
terazi, ölçü aleti.
mu’cize-i kudret:
Cenab-› Hakk›n
kudretinin mu’cizesi.
muhatap:
kendisine söz söyleni-
len, konuflulan kimse.
muhtaç:
ihtiyac› olan, yoksul, fa-
kir.
müdakkik:
inceleyen, araflt›ran.
mümkün:
olabilir.
müfltak:
istekli, özleyen.
müfltemilât:
kapsam›nda olan
fleyler, içinde bulunanlar.
müteellim:
elemli, hüzünlü, ac›
duyan, içi s›zlayan, ac›l›.
mütefekkir:
her fleyi hikmetince,
ibret almak ve kavramak üzere
düflünen, düflünür.
nazdar:
nazl›.
nazik:
narin, ince.
nihayetsiz:
sonsuz, hesaps›z.
nimet:
Allah’›n ba¤›fllad›¤› maddî
ve manevî ikramlar.
rububiyet-i amme:
Cenab-› Al-
lah’›n her fleyi içine alan terbiye
edicili¤i.
rububiyet-i mutlaka:
Cenab-›
Hakk›n tüm varl›klar› mükemmel,
sonsuz ve tam bir flekilde bak›p,
besleyip, terbiye edicili¤i.
tecelli:
aç›l›p belirme, görünme,
bilinme.
ulvî:
yüksek, yüce, ruhanî.
umum:
bütün, genel olma.
ziyade:
çok, gerekenden fazla.
abd:
kul.
adalet:
hakkaniyet, âdillik.
ahiret:
öbür dünya.
ahsen-i takvim:
en güzel bi-
çim, k›vam.
âlem:
dünya, bütün yarat›l-
m›fllar.
alet:
bir ifl yapmada kullan›-
lan araç.
âsâr:
eserler.
âyine:
ayna, mir’at.
bab-› insaniyet:
insanl›¤› an-
latan bölüm.
bedbaht:
bahts›z, baht› kara,
mutsuz.
beka:
sonsuzluk, süreklilik.
cami:
toplayan, içine alan,
kaplayan.
Cehennem:
ceza mahalli.
Cenab-› Hak:
Hakk›n tâ ken-
disi olan, fleref ve azamet sa-
hibi yüce Allah.
cilve:
yans›ma, görünme.
ecel:
Allah taraf›ndan takdir
edilen ölüm vakti.
ehemmiyet:
önem.
fakir:
zavall›, muhtaç, yoksul.
fenâ:
yok olma, son bulma.
hadis-i flerif:
Peygamberimi-
zin söz ve davran›fllar›.
hakikat:
gerçek.
hayat-› dünyeviye:
dünyaya
ait olan hayat.
1
. Aclûni,
Keflfü'l-Hafâ
, 1:320; Aliyyü'l-Kàrî,
Esrarü'l-Merfua
, s. 205.
1...,137,138,139,140,141,142,143,144,145,146 148,149,150,151,152,153,154,155,156,157,...1482
Powered by FlippingBook