Sözler - page 333

On Yedinci Sözün ‹kinci Makam›
(HAfi‹YE)
B›rak bîçare feryad›, belâdan; gel tevekkül k›l.
Zira feryat belâ ender, hata ender belâd›r; bil.
Belâ vereni buldunsa, atâ ender, safa ender belâd›r; bil.
B›rak feryad›, flükür k›l; mânend-i belâbil demâ
keyfinden güler hep gül mül.
Ger bulmazsan, bütün dünya cefa ender,
fenâ ender hebad›r; bil.
Cihan dolu belâ bafl›nda varken, ne ba¤›r›rs›n
küçük bir belâdan; gel, tevekkül k›l.
Tevekkül ile, belâ yüzünde gül; tâ o da gülsün.
O, güldükçe küçülür; eder tebeddül.
Bil, ey hodgâm! Bu dünyada saadet, terk-i dünyada.
Hudabin isen, O kâfidir; b›raksan da,
bütün eflya lehinde.
Ger hodbin isen, helâkettir; ne yaparsan,
bütün eflya aleyhinde.
Demek terki gerektir, her iki hâlde bu dünyada.
Terki demek, Huda mülkü, Onun izni, Onun nam›yla
bakmakta;
Ticaret istiyorsan ger, flu fânî ömrünü bâkîye tebdilde.
E¤er nefsine talip isen, çürüktür, hem temelsiz de;
E¤er afak› ister isen, fenâ damgas› üstünde.
Demek de¤mez ki, al›nsa; çürük mald›r hep bu çarfl›da.
Öyle ise geç; iyi mallar dizilmifl arkas›nda.
* * *
SÖZLER | 333
O
N
Y
ED‹NC‹
S
ÖZ
ger:
e¤er.
hakikat:
gerçek.
hafliye:
aç›klay›c› not, dipnot.
hata ender belâ:
hata içinde be-
lâ.
heba:
bofla harcama; kay›p.
helâket:
yok olufl, felâket, mah-
volma.
hodbin:
kendini be¤enen, kibirli.
hodgâm:
kendini düflünen.
Hudâ mülkü:
Allah’a ait.
hudabin:
Cenab-› Hakk› tan›yan.
kâfi:
yeter.
kastî:
bilerek.
kemal-i intizam:
mükemmel ek-
siksiz düzen.
lehinde:
onun taraf›nda, onun
faydas›na.
makam:
bölüm, k›s›m.
mânend-i belâbil:
bülbüller gibi.
manzum:
düzenlenmifl.
nam›yla:
ad›na.
nazmetme:
düzenleme.
nefis:
can, kiflinin kendisi.
saadet:
mutluluk.
safa ender belâ:
zevk içinde be-
lâ.
suret:
flekil, biçim.
talip:
istekli.
tebdil:
de¤ifltirme.
tebeddül:
de¤iflme.
terk-i dünya:
dünyay› terk etme.
tevekkül k›l:
Allah’a güven.
tevekkül:
Allah’a güvenme.
zira:
çünkü.
afak:
kifliyi ilgilendirmeyen
d›flar›daki varl›klar, olaylar.
aleyhinde:
karfl›s›nda, onun
zarar›na.
atâ ender belâ:
lütuf içinde
belâ.
bâkî:
devaml›, sonsuz.
belâ ender belâ:
belâ içinde
belâ.
belâ:
musibet, s›k›nt›.
bîçare:
çaresiz.
cefa ender heba:
s›k›nt› için-
de heba.
cihan:
âlem, dünya.
cihet:
yön.
damga:
mühür.
demâ:
her zaman.
fânî:
geçici, yok olan.
fenâ ender heba:
yokluk
içinde heba.
fenâ:
geçicilik.
feryat:
yard›m istemek için
yüksek sesle ba¤›rma, flikâ-
yet.
HAfi‹YE:
Bu ikinci makamdaki parçalar fliire benzer, fakat fliir de¤iller.
Kastî nazmedilmemifller. Belki, hakikatlerin kemal-i intizam› cihetinde bir
derece manzum suretini alm›fllar.
1...,323,324,325,326,327,328,329,330,331,332 334,335,336,337,338,339,340,341,342,343,...1482
Powered by FlippingBook