Sözler - page 913

Birinci Esas
Mi ra c › n s › r r - › l üzumu
Meselâ,
deniliyor ki:
“Cenab-› Hak
1
p
ój /
Qn
ƒ r
dG p
?r
Ñn
M r
øp
e p
¬r
« n
dp
G o
Ün
ôr
bn
G
’dir, her fleye
her fleyden daha yak›nd›r, cisimden, mekândan münez-
zehtir. Her velî, kalbi içinde Onunla görüflebilir. Neden
dolay› velâyet-i Ahmediye (a.s.m.), Miraç gibi uzun bir
seyahatin neticesinden sonra, her velînin kendi kalbinde
muvaffak oldu¤u münacata muvaffak oluyor?”
Elcevap:
fiu s›rr-› gam›z› iki temsil ile fehme takrip
ediyoruz. On ‹kinci Sözün s›rr-› i’caz-› Kur’ân ve s›rr-› mi-
raç hakk›nda olan flu iki temsili dinle:
B i r i nc i Tems i l
: Bir sultan›n iki çeflit mükâlemesi,
sohbeti, görüflmesi vard›r; iki tarzda hitab›, iltifat› vard›r.
Birisi
, âmî bir raiyetiyle cüz’î bir ifl için, hususî bir ha-
cete dair, has bir telefonla sohbet etmektir.
Di¤eri
, saltanat-› uzma ünvan› ile ve hilâfet-i kübra na-
m›yla ve hâkimiyet-i amme haysiyetiyle ve evamirini et-
rafa neflir ve teflhir maksad›yla, o ifllerle alâkadar bir el-
çisiyle veya o evamir ile münasebettar büyük bir memu-
ru ile konuflmakt›r, sohbet etmektir ve haflmetini izhar
eden ulvî bir fermanla bir mükâlemedir.
SÖZLER | 913
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
haflmet:
ihtiflam, büyüklük.
haysiyet:
fleref, itibar; mertebe,
bak›m.
hilâfet-i kübra:
en büyük hilâfet,
din ve dünya ifllerinde genel reis-
lik.
hitap:
söz söyleme, konuflma.
hususî:
flahsa ait, özel.
iltifat:
ilgi göstermek, de¤er ver-
mek.
izhar:
gösterme, ortaya koyma.
maksat:
amaç, niyet.
mekândan münezzeh:
Cenab-›
Hakk›n varl›k âleminde hiçbir yer-
de ve mekânda olmamas›.
Miraç:
Peygamber Efendimizin,
Cenab-› Hakk›n huzuruna ruhen,
cismen, hâlen ç›kmas› mu’cizesi
ki bir anda meydana gelmifltir.
muvaffak:
baflar›l›.
mükâleme:
karfl›l›kl› konuflma.
münacat:
Allah’a dua etme, yal-
varma.
münasebettar:
ilgili, alâkal›.
neflir:
da¤›tma, yayma.
netice:
sonuç.
raiyet:
halk, vatandafl, yönetilen-
ler.
saltanat-› uzma:
en büyük salta-
nat, hâkimiyet.
sultan:
padiflah, hükümdar.
s›rr› gam›z:
ince s›r, anlafl›lmas›
zor mesele.
s›rr-› i’caz-› Kur’ân:
Kur’ân’›n ifa-
dedeki üstünlü¤ünü ve mu’cize
oluflunu gösteren s›rlar.
s›rr-› lüzum:
gereklili¤in s›rr›, ge-
rekli olma sebebi.
flah damar›:
can damar›.
takrip:
yaklaflt›rma.
temsil:
benzetme, örnek.
teflhir:
gösterme, ilân etme.
ulvî:
yüksek, yüce.
ünvan:
isim, nam, ün.
velâyet:
velîlik, ermifllik, Allah
dostlu¤u.
velâyet-i Ahmediye:
Peygambe-
rimizin velîli¤i.
velî:
Allah’›n sevgisine, himayesi-
ne kavuflmufl, ermifl kimse, Allah
dostu.
alâkadar:
ilgili, alâkal›.
âmî:
halktan, s›radan, cahil,
bilgisiz.
Cenab-› Hak:
Hz. Allah.
cüz’î:
küçük; basit.
dair:
ait, alâkal›, ilgili.
elçi:
haberci.
esas:
as›l, temel,.
evamir:
emirler, kanunlar.
fehim:
anlay›fl.
ferman:
emir, buyruk.
hacet:
ihtiyaç,.
hâkimiyet-i amme:
umuma
hâkim olma.
has:
hususî, özel.
1.
Ona flah damar›ndan daha yak›n (Kaf Suresi: 16.)
1...,903,904,905,906,907,908,909,910,911,912 914,915,916,917,918,919,920,921,922,923,...1482
Powered by FlippingBook