Sözler - page 908

Netice-i Kelâm:
Geçmifl yedi kanun; yani,
kanun-u
rububiyet, kanun-u kerem, kanun-u cemal, kanun-u rah-
met, kanun-u hikmet, kanun-u adl, kanun-u ihata-i ilmî
gibi pek çok muazzam kanunlar›n görünen uçlar› arkala-
r›nda birer ‹sm-i Azam ve o ‹sm-i Azam›n tecelli-i azam›-
n› gösteriyorlar. Ve o tecelliden anlafl›l›yor ki, sair mev-
cudat gibi, flu dünyadaki tahavvülât-› zerrat dahi, gayet
âlî hikmetler için kaderin çizdi¤i hudut üzerine, kudretin
verdi¤i evamir-i tekviniyeye göre, hassas bir mizan-› ilmî
ile cevelân ediyorlar. Âdeta baflka yüksek bir âleme
(HAfi‹-
YE)
gitmeye haz›rlan›yorlar. Öyle ise, zîhayat cisimler, o
seyyah zerrelere güya birer mektep, birer k›flla, birer mi-
safirhane-i terbiye hükmündedir ve öyle oldu¤una bir
hads-i sad›kla hükmedilebilir.
E l hâ s › l
: Birinci Sözde denildi¤i ve ispat edildi¤i gibi,
her fley,
Bismillâh
der. ‹flte, bütün mevcudat gibi, her bir
zerre ve zerrat›n her bir taifesi ve mahsus her bir cema-
ati, lisan-› hâl ile,
Bismillâh
der, hareket eder.
âdeta:
sanki.
âlem-i kesif:
madde âlemi.
befler:
insan
bilmüflahede:
gözle görerek.
Bismillâh:
Allah’›n ad› ve izni ile.
camit:
cans›z.
cemaat:
büyük topluluk.
cevâdâne:
cömertçe.
cevelân:
hareketlilik.
cilâlamak:
parlatmak.
elhâs›l:
özetle.
evamir-i tekviniye:
Allah’›n tabi-
ata koydu¤u, iradesinin tecellisi
olan tabiat kanunlar›.
gayet âlî:
gayet yüce.
hadis-i sad›k:
kalpte sür’atle
meydana gelen do¤ru kanaat;
tam do¤ru ve flüphesiz idrak et-
me ve bilme.
hasis:
baya¤›.
hassas:
incelikli, en ufak ölçüleri
sa¤l›kl› ve kesin olarak veren.
haflir:
öldükten sonra tekrar diril-
me.
hafliye:
dipnot.
haflretmek:
öldükten sonra dirilt-
mek.
hayattar:
canl›.
hikmet:
fayda ve amaca yönel-
me; kâinattaki ve yarat›l›fltaki ‹lâ-
hî gaye.
hudut:
s›n›r.
hükmünde:
de¤erinde.
‹sm-i Azam:
Allah’›n bütün isim-
lerinin içindeki en büyük, en de-
¤erli ismi.
ifl’al etmek:
yakmak.
iflaret:
alâmet.
kader:
yarat›c›n›n plan ve progra-
m›.
kanun-u adl:
adalet kanunu.
kanun-u cemal:
her fleye bir gü-
zellik verme kanunu.
kanun-u hikmet:
her fleyi bir
fayda ve amaca yöneltme kanu-
nu.
kanun-u ihata-i ilmî:
Allah’›n il-
minin her fleyi kuflatmas› kanu-
nu.
kanun-u kayyumiyet:
Allah’›n
her fleyi ayakta tutmas›, varl›¤›
devam ettirmesi.
kanun-u kerem:
ikram ve ihsan
kanunu.
kanun-u rahmet:
mahlûkat›
yoktan varl›¤a ç›kararak hayata
ve nimete kavuflturma kanunu.
kanun-u rububiyet:
e¤itim, ter-
biye ve talim kanunu.
kesif:
karanl›k.
kesret:
çokluk.
kudret:
s›n›rs›z güç.
Kur’ân’›n nuru:
Kur’ân-› Ke-
rîm’in ayd›nl›¤›.
k›flla:
askerin e¤itim alan›.
lâtif:
ince, güzel.
letafetlendirmek:
maddeyi
hayata, ruha yaklaflt›rmak;
güzellefltirmek.
lisan-› hâl:
hâl dili.
mahsus:
has, özel.
mektep:
e¤itim-ö¤retim me-
kân› olan okul.
mevcudat:
varl›klar.
misafirhane-i terbiye:
geçici
e¤itim yeri.
mizan-› ilmî:
ilmi ölçüler.
muazzam:
çok büyük.
muhit:
kuflatm›fl.
nazif:
temiz.
netice-i kelâm:
sözün özü.
nur-u hayat:
hayat ›fl›¤›.
rasat:
gözlem yapma.
sarahat:
aç›kl›k.
seyyah:
gezgin.
süflî:
adî, afla¤› fleylere ait.
taaffün:
kokuflmufl.
tahavvülât-› zerrat:
atomla-
r›n de¤iflim ve dönüflümleri.
taife:
tür, kavim ve kafileler.
tasarruf:
üzerinde istedi¤i gi-
bi hükmetme, kullan›m hak-
k›.
tecelli:
yans›ma, görünme.
tecelli-i azam:
en büyük te-
celli.
ulvî:
yüce.
zerrat:
atomlar, zerreler.
zerre:
atom, maddenin en
küçük yap›s›.
zîhayat:
canl›.
ziynet:
süs.
908 | SÖZLER
O
TUZUNCU
S
ÖZ
HAfi‹YE:
Çünkü, bilmüflahede gayet cevadâne bir faaliyetle flu âlem-i ke-
sif ve süflîde pek kesretle nur-u hayat› serpmek ve ifl’al etmek, hatta en
hasis maddelerde ve taaffün etmifl cisimlerde kesretle taze bir nur-u ha-
yat› ›fl›kland›rmak, o kesif ve hasis maddeleri nur-u hayatla letafetlendir-
mek, cilâland›rmak, sarahate yak›n iflaret ediyor ki, gayet lâtif, ulvî, na-
zif, hayattar di¤er bir âlemin hesab›na, flu kesif, camit âlemi zerrat›n ha-
reketiyle, hayat›n nuruyla cilâland›r›yor, eritiyor, güzellefltiriyor. Güya lâ-
tif bir âleme gitmek için, ziynetlendiriyor. ‹flte, befler haflrini akl›na s›¤›fl-
t›ramayan dar ak›ll› adamlar, Kur’ân’›n nuruyla rasat etseler görecekler
ki, bütün zerrat› bir ordu gibi haflredecek kadar muhit bir “kanun-u kay-
yumiyet” görünüyor, bilmüflahede tasarruf ediyor.
1...,898,899,900,901,902,903,904,905,906,907 909,910,911,912,913,914,915,916,917,918,...1482
Powered by FlippingBook