Tarihçe-i Hayat - page 338

“Ne için Bediüzzaman’› çarfl›ya ç›kard›n›z? fiimdi çar-
fl›da gördüm,” der. Müdür de:
“Hay›r, efendim. Bediüzzaman hapishanede, hatta
tecrittedir; bak›n›z” diye cevap verir.
Bakarlar ki, Üstad yerindedir. Bu harika vak›a adliye-
de flayi olur. Hâkimler, “Bu hâle ak›l erdiremiyoruz” di-
ye birbirlerine naklederler.
(HAfi‹YE)
* * *
HAfi‹YE:
Aynen bunun gibi bir vak›a da, Bediüzzaman Denizli hapsinde
iken olmufltur. Üstad›, halk, iki-üç defa muhtelif camilerde sabah nama-
z›nda görür. Savc› iflitir; hapishane müdürüne pürhiddet, “Bediüzzaman’›
sabah namaz›nda d›flar›ya, camie ç›karm›fls›n›z” der. Tahkikat yapar ki,
Üstad hapishaneden d›flar›ya kat’iyen ç›kar›lmam›fl.
Eskiflehir Hapishanesinde iken de, bir Cuma günü, hapishane müdü-
rü, katip ile otururken bir ses duyuyor:
“Müdür Bey! Müdür Bey!”
Müdür bak›yor; Bediüzzaman yüksek bir sesle:
“Benim mutlaka bugün Ak Camide bulunmam lâz›m.”
Müdür, “Peki Efendi Hazretleri” diye cevap veriyor. Kendi kendine,
“Her hâlde Hoca Efendi kendisinin hapiste oldu¤unu ve d›flar›ya ç›kama-
yaca¤›n› bilemiyor” diye söylenir ve odas›na çekilir.
Ö¤le vakti, Bediüzzaman’›n gönlünü alay›m, Ak Camie gidemeyece¤i-
ni izah edeyim düflüncesiyle Üstad›n ko¤ufluna gider. Ko¤ufl penceresin-
den bakar ki, Bediüzzaman içeride yok! Hemen jandarmaya sorar.
“‹çeride idi; hem, kap› kilitli” cevab›n› al›r.
Derhal camie koflar. Bediüzzaman’›n ileride, birinci safta, sa¤ tarafta
namaz k›ld›¤›n› görür. Namaz›n sonlar›nda Bediüzzaman’› yerinde göre-
meyip, hemen hapishaneye döner; Hazret-i Üstad›n “Allahü Ekber” di-
yerek secdeye kapand›¤›n› hayretler içerisinde görür. (Bu hâdiseyi bizzat
o zamanki hapishane müdürü anlatm›flt›r.)
adliye:
mahkeme, yarg›lama iflle-
riyle u¤raflan daire.
Allahü Ekber:
Allah en büyük ve
en yücedir.
aynen:
bir fleyin asl› veya kendisi
olarak, t›pk› t›pk›s›na, hiç de¤ifl-
meden, oldu¤u gibi.
bizzat:
kendisi, kendi, flahsen.
hâdise:
vak›a, olay, ilk defa olan,
meydana ç›kan hâl.
hâkim:
yargݍ.
hârika:
ola¤anüstü.
hatta:
manaya kuvvet vermek
için “üstelik, fazla olarak, bundan
baflka, kadar, bile, dahi, hem
de...” manalar›nda, cümle baflla-
r›nda kullan›lan edatt›r.
hazret:
sayg›, ululama, yüceltme,
övme maksad›yla kullan›lan ta-
bir.
Hazret-i Üstat:
Üstat Hazretleri,
Bediüzzaman Said Nursî.
338 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
izah:
aç›kça ortaya koyma,
aç›klama yapma, bir konuyu
ayr›nt›lar›yla ortaya koyma,
eksiksiz anlatma.
kâtip:
bir kuruluflta yaz› iflle-
riyle görevli kimse, sekreter,
yazman.
kat’iyen:
katî olarak, kesin
olarak, kesinlikle.
ko¤ufl:
hastahane, k›flla, ha-
pishane gibi umumî binalarda
çok say›da kiflinin oturmas›na
veya yatmas›na mahsus bü-
yük oda.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli,
çeflit çeflit, farkl›.
mutlaka:
ne olursa olsun, ke-
sin, muhakkak.
nakl:
anlatma, söyleme, hikâ-
ye etme.
pürhiddet:
çok k›zg›n, çok
h›rsl›.
saf:
camide cemaatin olufl-
turdu¤u s›ra.
savc›:
devlet ad›na ve yarar›-
na davalar açan, kamu hakla-
r›n› ve hukukunu yerine ge-
tirmek üzere yarg›ç kat›nda
san›klar› kovuflturan görevli,
müddeiumumî.
secde:
namazda, al›nla bera-
ber burnu yere koyma flek-
lindeki ibadet vaziyeti.
flayi:
duyulmufl, iflitilmifl, her-
kesçe bilinmifl, halk›n diline
düflmüfl.
tahkikat:
araflt›rmalar, sorufl-
turmalar.
tecrîd:
hücre hapsi.
vak›a:
vuku bulan, olan, ge-
çen fley.
1...,328,329,330,331,332,333,334,335,336,337 339,340,341,342,343,344,345,346,347,348,...1390
Powered by FlippingBook