Tarihçe-i Hayat - page 376

Son müdafaata sonradan bir hikmete binaen il-
hak edilmifl bir mukaddemedir.
Müdafaat›m›n bütün safahat›nda gizli ve müthifl bir ko-
miteye karfl› mübareze vaziyetini gösteren tarz-› ifadem-
deki maksad›m fludur:
• Nas›l ki hükûmet-i Cumhuriye “dini dünyadan tefrik
edip bîtarafâne kalmak” prensibini kabul etmifl; dinsizle-
re dinsizlikleri için iliflmedi¤i gibi, dindarlara da dindarl›k-
lar› için iliflmemesi o pensibin icabat›ndand›r. Öyle de,
ben dahi bîtaraf ve hürriyetperver olmas› lâz›m gelen hü-
kûmet-i Cumhuriyeyi, dinsizli¤e taraftar ve entrikalar› çe-
viren ve hükûmetin memurlar›n› i¤fal eden gizli menfi
komitelerden tefrik edilip, hükûmetin onlardan uzak ol-
mas›n› istiyorum, o entrikac›larla mübareze ediyorum. O
komitelerden, tesadüfle hükûmetin memuriyetine giren-
ler, ciddî dindarlara takmak için iki kulp elinde tutmufl,
garaz ettikleri dindarlara tak›yorlar ve hükûmeti i¤fale
çal›fl›yorlar. O iki kulpun birisi, o mülhitlerin dinsizli¤ine
temayül göstermemek manas›yla “irtica” kulpunu tak›-
yor; di¤eri —hâflâ ve hâfl◠dinsizli¤i bu hükûmet-i
‹slâmiyenin ayn-› siyaseti telâkki etmedi¤imiz manas›n-
da, “dini siyasete alet etmek” kulpu ile lekelemek istiyor-
lar.
(HAfi‹YE)
HAfi‹YE:
Yani, “Hükûmet bir siyaset takip etmiyor —hâflâ, sümme hâ-
flâ!— hükûmetin siyaseti dinsizliktir” diye tevehhüm eden o mülhitlerin
nazar›nda, benim Kur’ân-› Hakîm’in nusus-u kat’îyesinden tereflfluh eden
Risale-i Nur ile takip etti¤im hakaik-› imaniyeye hizmetimi, “muhalif bir
siyaset” demekle, dünyada en flenî bir iftiray› eder.
alet:
vas›ta.
ayn-› siyaset:
siyasetin tâ kendi-
si, idare sanat›n›n asl›.
binaen:
den dolay›, -den ötürü, -
için, -dayanarak, yap›larak, bu se-
bepten.
bîtaraf:
tarafs›z.
bîtarafâne:
tarafs›zca, herhangi
bir taraf›, kimseyi ve yan› tut-
maks›z›n.
ciddî:
a¤›rbafll›, hâlleri sakin olan
kifli.
dindar:
dinî kaidelere hakk›yla ri-
ayet eden, dininin emirlerini yeri-
ne getiren, mütedeyyin.
entrika:
bir ç›kar sa¤lamak veya
birine zarar vermek maksad›yla
haz›rlanan düzen, dalavere, hile,
desise.
garaz:
kötü kas›t, düflmanca ni-
yet, kin.
hakaik-› imaniye:
imana ait ha-
kikatler, imanî gerçekler.
hâflâ:
Allah göstermesin, uzak ol-
sun.
hikmet:
sebep, gaye, fayda, mas-
lahat.
hükümet:
devlet.
hükümet-i Cumhuriye:
cumhuri-
yet hükümeti. cumhuriyet idare-
si.
hükümet-i ‹slâmiye:
‹slâmî hü-
kümet.
hürriyetperver:
hürriyetçi, hürri-
yete âfl›k.
icabat:
icaplar, gerekenler, lâz›m
gelenler.
iftira:
asl› olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu bafl-
kas›na yükleme, bühtan, ifk.
i¤fal:
yan›ltma, gaflete düflürerek
kand›rma, yanl›fl ifl yapt›rma, al-
datma, aldat›lma.
ilhak:
ilâve etme, ekleme, katma.
irtica:
gericilik.
komite:
kötü bir maksat için top-
lanm›fl gizli cemiyet.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
lâz›m:
gerek, gerekli, lüzumlu.
maksat:
kastedilen, istenilen fley,
var›lmak istenen nokta, niyet,
meram.
mana:
anlam.
memuriyet:
maaflla gördürülen
devlet ifli.
menfi:
müspetin z›dd›, müspet
olmayan.
muhalif:
iktidara ve iktidar gö-
rüfllerine z›t düflüncede bulunan.
mukaddeme:
baflta ve as›l mak-
sada girmeden önce söylenen
veya yaz›lan fley, ilk söz, önsöz,
bafllangݍ, girifl, dibace, medhal.
376 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
mübareze:
kavga, dövüflme,
vuruflma, çat›flma.
müdafaat:
müdafaalar, sa-
vunmalar, korunmalar.
mülhit:
‹slâm dininden ayr›-
lan, Allah’a ve dine inanma-
yan, Allah’› inkâr eden, dinsiz,
imans›z, münkir.
müthifl:
dehflet veren, ürkü-
ten, korkutan, dehfletli, kor-
kunç.
nazar:
huzur, kat, yan, ön,
nezdinde.
nusus-i kat’iye:
kesin naslar.
prensip:
temel fikir, temel
bilgi, esas, ilke.
safahat:
safhalar, görünüfller;
devre.
siyaset:
politika.
sümme:
tekrar ve tekrar.
flenî:
fena, kötü, çirkin, ay›p.
taraftar:
tarafl›, birinin veya
bir grubun taraf›n› tutan, bir
taraf› destekleyen.
tarz-› ifade:
ifade tarz›, söyle-
yifl, anlat›fl flekli.
tefrik:
birbirinden ay›rma,
seçme, ay›rdetme, ayr› tut-
ma.
telâkki:
bir görüflle bakma.
temayül:
bir yana veya bir
kimseye fazla taraftarl›k ve
sevgi gösterme, ilgi duyma..
tereflfluh:
s›zma, s›z›nt› yap-
ma.
tesadüf:
rastgelme, rastlant›.
tevehhüm:
vehimlenme, ku-
runtuya kap›lma.
vaziyet:
bir kimse veya fleyin
durumu, hâli.
1...,366,367,368,369,370,371,372,373,374,375 377,378,379,380,381,382,383,384,385,386,...1390
Powered by FlippingBook