Avrupa’nın başkentinde, Türkiye’nin müzakere sürecine ilişkin verilebilecek en iyi yanıt olsa gerek:
“Müzakerelerin uyku sürecinde kalmasından her iki AB de memnun...”
Yani, hem Avrupa Birliği, hem de Başmüzakereci, Devlet Bakanı Ali Babacan...
Nedenlerine gelince..
Türkiye AB Karma İstişare Komitesi’nin (KİK) dün Brüksel’de yapılan 22’nci toplantısına da yansıdığı gibi...
Anayasa derdi olan ve gittikçe tam üyelerinin kamuoyunda bile güç kaybına uğrayan, bir de seçim süreciyle boğuşan Avrupa Birliği’nin Türkiye ile uğraşacak hali yok...
Her ne kadar, istatistik, ekonomik ve mali politikalar, mali kontrol, işletme ve sanayi alanlarında başlıkların açılması için Türkiye’den tutum belgesi bekleniyor olsa da AB’nin çok istekli olduğu söylenemez.
Hükümetini temsil eden; Başmüzakereci, Devlet Bakanı Ali Babacan açısından bakılırsa da durum farklı değil.
Çünkü AB’ye tam üye olan ülkelerin hemen hepsinde, müzakere sürecini yaşayan hükümetler seçimi kaybetmiş...
AK Parti hükümetinin de seçim yılında müzakerelerin donuk seviyede kalmasından memnun olmasını yadırgamamak lazım.
Babacan da dün sivil toplumun “bizi dışlıyorsunuz” diye eleştirdiği KİK toplantısında, 10 Ocak’ta yeni stratejilerini bürokrasi ile belirlediklerini, en geç nisan başında kriterlere ilişkin 2013 yılına kadarki çalışma takvimini açıklayacaklarını söyledi.
***
Lagendijk: Frene basıldı
Konunun uzmanlarının görüşüne gelirsek...
Önceki akşam Erdoğan ile görüşmek için Ankara’ya gelişinde Esenboğa Havaalanı’nda karşılaştığım Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk sohbetimizde şöyle dedi:
“Her iki taraf da bu dönemde frene basıyor. Her iki tarafın seçimleri bitince yeniden başlar...”
Zaten dün Brüksel’de yapılan Türkiye- AB Karma İstişare Komitesi’nin 22’nci toplantısına yansıyan hava da benzerdi.
***
TOBB’un tepkisi
KİK toplantısı için Brüksel’e gelen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıkloğlu da uçaktaki sohbetimizde 2008’e kadar fazla bir gelişme beklemediğini söyledi.
Tepkisi ise hükümetin, AB sürecindeki çalışma yöntemine...
KİK toplantısında da dün kayda geçirdiği gibi hükümetin AB sürecinde sivil toplum örgütlerini dışarıda bırakıp, bürokratlarla yola devam etmesine tepki gösterdi:
“AB uzun soluklu bir iş, oysa kamu bürokrasisi şu an seçimde aday olup olamayacağına veya bakanlığa kimin gelip gideceğine bakıyor. Siz bu bürokratik yapı ile nereye kadar gidersiniz?..”
Sabah, 2 Mart 2007
|