Birleşmiş Milletler UNESCO 2007’yi Mevlana Yılı ilan etti… Harika… Üstelik “sema”yı da “İnsanlığın Somut Olmayan Baş Eserleri Listesi”ne aldı.
Eh böyle oldu diye, her önüne gelen “semazenleri” kullanacak onu istismar edecek diye bir kaide mi var?
Bu saygısızlık olsa olsa bizim ülkede, yani Türkiye’de olur. Mevlevilik hakkında bilgisi olsun-olmasın her önüne gelen kurum veya eğlence merkezleri hemen bu etkinlikleri öne sürerek müşteri toplama gayretine girdi.
Otel, eğlence mekânları, açılışlar… Nereye gitsek bu “semazenleri” kullanan kuruluşlara gözümüz çarpıyor doğrusu yadırgıyorduk.
Patlayan son skandalı biliyorsunuz.
Star TV’de yayınlanan “Best Model Of Turkey” yarışmasında semazenlerle mankenler aynı sahnede sema yaptırıldı. (Lütfi Kırdar Sergi Sarayı)
Yarışma sorumlusu podyumda “sema”nın 2007 Mevlana Yılı” dolayısıyla yapıldığını söylüyor. Mevlana’nın 22. kuşaktan torunu Esin Çelebi bu gösteriye tepki göstermiş ve zikrin belirli örf ve âdetlere bağlı olarak uygun mekânlarda yapılması gerektiğini belirtiyor.
Diyor ki:
“Durum çok vahim. Mevlânâ bu olanlara ne derdi?” diyerek tepkisini göstermiş. (Basın)
Yard. Doç. Dr. Nuri Şimşekler de tepkisini gösterenlerden… Kültür Bakanlığı’ndan “sema”nın her yerde yapılmaması için tedbir almasını istemiş.
Sakarya Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Sezai Küçük ise “Mevlanayı suistimalde son nokta” olarak değerlendiriyor. Organizasyona da sesleniyor: “Yapılan Mevlana’nın ruhuna saygısızlık. Kendinize uğraşacak başka ritüeller bulun.”
Sema gösterilerinin manevî gösterimi ile güzellik yarışmaların temel amacına baktığınızda taban tabana zıt kavramlar olduğunu görürsünüz.
Mevleviliğe göre tasavvufi eğitimin amacı insanın kendine gelmesini, kendini bulmasını sağlamak olarak biliyorum… Gerçeğe ulaşmak için insan fıtratına aykırı yöntemlere başvurmamak kaydıyla… Zikir ve çile gerçeğe ulaşmanın temel yöntemi değil… Ancak düşünceyi harekete geçirdiği ölçüde yararlı olduğu söylenir. Mevlevilikte gerçeğe ulaşmanın asıl yolu aşk ve cezbe olduğu söylenir. Yani Allah’ı bulmak Allah dışındaki varlıklardan arınmak gerektiği söylenir.
Güzellik yarışmalarının amacına baktığınızda aslolan “dünya barışına katkı sağlamak” masalını okurlar.
Yarışma organizatörleri genelde küresel birleşmeyi yaymasına bir fırsat oluşturmak sakızını da kullanır… Sevgi ve barış mesajı yalanıyla yapmacık mesajlarla örülür.
Halbuki güzellik yarışmaları dünyanın neresinde olursa olsun, pis ve sefih nazarlara sunulur.
Para babalarına bir meta gibi satılan genç bedenler ne yazık ki, hayatını uyuşturucu tozları arasında veya karanlık bir sokak köşesinde sonlandırır.
Hz. Mevlana:
“Ne olursa ol yine gel” derken, dünyanın neresinde olursa olsun gel diye çağrıda bulunur.
Yoksa Mevlana’nın semazenleri onlara gidecek diye çağrı olduğunu hatırlamıyorum.
Galiba bu çağrı tersten okundu.
12.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|