Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Hükümetin 'eylem planı' toparlanma işareti mi?

Başbakan Tayyip Erdoğan geçen hafta bir basın toplantısı yaparak '60. Hükümet Programı Eylem Planı'nı (?) açıkladı. 'Hükümet Programının uygulanma takvimi' niteliğinde olduğu söylenen bu Plan'ın hangi anayasal gereğe karşılık geldiği belli değil.

Bu Planın kapsadığı söylenen zaman diliminde de (20082012) bir gariplik var. Bu hükümetin daha beş yıl görevde kalmasına garanti gözüyle bakılması hakikaten biraz tuhaf. Üstelik Ekim referandumundan sonraki anayasal durum bir sonraki seçimin 2011 yılında yapılmasını gerektiriyor.

Esasa gelirsek: Bu Planın ana başlıklarını ekonomiye ve sosyal yardıma ilişkin vaadler oluşturuyor. Ekonomiyle ilgili vaadler, teknik ayrıntıları bir yana bırakılırsa, esas olarak hükümetin bugüne kadar izlediği yolda devam edeceğini gösteriyor. Bu arada Başbakan işin propoganda yanını da ihmal etmemiş; nitekim programda epeyce bir AKP iktidarı reklamı da var.

Planın sosyal yanı, önümüzdeki dönemin 'toplumsal yapıyı güçlendirecek sosyal restorasyon süreci' olarak nitelenmesinde ve sosyal ve ekonomik politikalara bu dönemde de öncelik verileceğinin belirtilmesinde ifadesini buluyor. Bu ifadenin muhafazakár siyasetle ilgili daha kapsamlı deláletleri varsa da, Başbakanın bundan kastettiğinin daha ziyade 'yoksullukla mücadele' olduğu anlaşılıyor. Ona göre bu, hükümetlere düşen 'birinci görev'dir.

Başbakan her ne kadar 'sosyal yaralarımızı geçici pansuman tedavisiyle değil, kalıcı iyileştirmekten yanayız' diyorsa da, partisinin bugüne kadar bu konuda benimsediği ve aynen sürdürmeyi düşündüğü doğrudan gıda ve yakacak desteği yöntemi pek o nitelikte görünmüyor.

Galiba, bu 'Eylem Planı'nın açıklanmasının ardındaki temel saik, bir süredir hükümete yöneltilen, AB ve demokratikleşme meselesinin tavsadığına ilişkin eleştirileri karşılamak ve bu arada hükümetin siyasî gündemi yeniden kendi kontrolüne almasını sağlamaktır. Nitekim, Başbakan basın toplantısında bu eleştirilerden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, demokratikleşme ve AB'ye katılım çalışmalarının sürdürüleceğini özel olarak vurgulama ihtiyacı duymuştur.

Bu konuşmada benim en çok hoşuma giden, AB'ye tam üyeliğin 'milletin ekonomik, sosyal, hukukî standartlarını yükselten yeniden yapılanma süreci' olarak tanımlanması oldu. Bunu, Türkiye için asıl olanın AB'ye tam üyelikten çok 'üyelik süreci' olduğu imasını içermesi bakımından önemli buluyorum. Çünkü, tam üye olmasa bile (ki bana göre güçlü ihtimaldir), bu hedef uğruna atacağı adımlar Türkiye'nin standartlarını gerçekten iyi yönde yükseltecektir, yükseltmektedir.

Buna karşılık, 'Eylem Planı'nda önümüzdeki dönemde hükümetin hangi 'demokratikleşme' adımlarını atmaya hazırlandığına dair açıklamaların yer almamasını ise talihsizlik olarak görüyorum. Nitekim, Başbakan ne Kürt meselesiyle ilgili demokratikleşme vaadlerinden, ne de başta TCK 301. madde olmak üzere ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıracak somut adımlardan söz etti.

'Hükümet kendini gerçekten toparlıyor mu?' sorusuna halá güvenle olumlu cevap veremiyorum.

Star, 17.1.2008

Mustafa ERDOĞAN

18.01.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Bu manevranın arkasında ne var?

  Dağlıca olayı

  Diyarbakırlıya iyilik yapmak istiyorsanız...

  Hükümetin 'eylem planı' toparlanma işareti mi?


 Son Dakika Haberleri