25 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

SAYIN BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP

Sayın Başbakanım, Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir eczayım. 25 yıldır mesleğimi kesintisiz İstanbul’da icra ediyorum.

Son günlerde SGK’nın aldığı karar sonucu geleceğimi düşünmek mecburiyeti hissetmekteyim. Çalıştırdığım iki elemana da bu vesile ile yol vermeye hazırlanıyorum.

Ülkemizde benim gibi 22 bini aşkın eczacı meslektaşım bulunduğunu da bilmekteyim. Onlar ve yardımcı elemanları ve yakınları dolayısıyla işsizler ordusuna, basit bir hesapla 100 binden fazla insanın katılacağını görerek kendim, mesleğim ve ülkem adına ciddî endişeler taşıyorum.

Beni ve meslektaşlarımı bu duruma iten amil, SGK’nın, sosyal kurumların ilâç alımını sağlayan ve TEB ile bütün eczaneler adına yaptığı sözleşmeyi tek taraflı iptal etmesi ve 2010’da meslek kuruluşumuz TEB’i devreden çıkararak eczanelerle tek tek sözleşme yapacağını açıklaması oldu.

Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Ömer Dinçer’in eczacılar hakkındaki ifadeleri ve tutumu da buna eklendi.

Ayrıca şunu da ifade ederek dikkatinize sunmak istiyorum:

Resmî yetkililerin ağzından eczacıların çok kazandığı şeklinde bir algı kamuoyunda yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Bu durumun, devletin, ilâcı, eskiden Sosyal Sigorta Kurumu aracılığı ile SSK hastanelerindeki eczanelerden verdiği, yeni durum ile devlet adına bütün ilâç alımlarının SGK vasıtası ile eczaneler üzerinden yapılıyor olması ile ilişkisi kuruluyor. Ve eczanelerin, eskiye oranla artık cirolarının arttığı ve daha çok kazandıkları, resmî ağızlarca açıklanıyor.

Bu açıklamalar, durumun sadece bir yüzünü ifade ediyor. Oysa asıl gerçek, madalyonun diğer yüzünde bulunuyor. Oradaki resimde şu gerçekler yer alıyor:

Evet, eczanelerin ciroları artmıştır. Ancak SGK uygulamaları ile kâr oranları düşmüş, hem üreticilerin, hem de devletin bazı angaryalarını yüklenmek zorunda bırakılmışlardır. Burada rakamlara girerek sizi daha fazla meşgul etmek istemiyorum. Durumun ispatı olarak sadece şu gerçeği nazarınıza sunuyorum:

Bir emriniz ile Türkiye’deki eczacıların kaçının mal varlıkları üzerinde ipotek bulunduğunu kolayca tesbit ettirebilirsiniz. Oranın % 80–90 çıkması hiç de şaşırtıcı olmaz.

Bu durumun doğmasında en büyük sebep, eczacıların SGK sisteminin yükünü çekiyor olmasıdır. Eczacılar depolara borçlarını ödeyebilmek için kredi almak zorunda bırakılmış ve böylece, varsa mal varlıkları bankalar tarafından ipotek altına alınmıştır. Bunlar önceden kazanımları bulunan şanslı eczacılardır. Pek çok eczacı hacze uğrayarak eczanesini kapatmak zorunda kalmıştır.

Aslında konu başka boyutlara sahipse de, malûm olunduğunu tahmin ettiğim ve sizi daha fazla meşgul etmek istemediğimden bu bahsi kapatıyorum.

Sayın Başbakanım;

Meslekî bazı bilgi ve değerlendirmeleri de dikkatinize sunmak istiyorum:

Her şeyden önce biz eczacılar meslek örgütümüzün varlığından şikâyetçi değiliz. Eczacılar olarak iyi-kötü bir TEB’e ve eczacı odalarına ihtiyacımız olduğunu bilmekteyiz. Bu yüzden Sayın Bakanın bize, bir ikrammış gibi sunduğu teklifini, kusura bakmasın geri çevirmek zorundayız.

Burada TEB yetkililerinin, Sayın Bakan’ın da ifade ettiği gibi, 11–12 milyon TL’lik bir miktarı (eczacılardan tahsil edilen sözleşme bedelleri ve aidatlardan TEB’e düşen pay) nasıl harcadığı konusu kanunla belirlenen denetim mekanizmaları tarafından kontrol edilmektedir, edilmelidir elbette ve varsa bir suiistimal ortaya çıkarılmalıdır. Bu görev ise, devletin yetkili denetim kurumlarına aittir. Biz eczacılar seçtiğimiz insanlara itimat etmek ve bir dahaki seçime kadar desteklemek ile mükellefiz. Demokrasi de bu değil mi?

Sayın Başbakanım,

Ayrıca, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Ömer Dinçer’in eczacılara karşı takındığı tutumdan da memnun değiliz. Basında çıkan haber ve yorumlarda görüldüğü gibi, Sayın Bakan sırf bir demokratik hakkı kullandığımız için bizi cezalandırma yoluna gidiyor.

Geçen günlerde bir demokratik hakkımızı kullandık. Hem de haklıydık. Kaldı ki, bütün eczacılar olarak, her birimiz kendi günlük cirolarımızdan sarfınazar edecek kadar haklılığımıza inanmıştık. Bu eylemdeki tutumumuz, kararlılık ve inancımızı gösterdiği gibi, halkımızın sağlığına verdiğimiz önemin de bir göstergesi idi. Hiçbir hasta ilâca ulaşmakta sıkıntı çekmesin diye, ihtiyaç olan bölgelerde nöbetçi arkadaşlarımızın yanında idik.

Takdir edeceğiniz gibi bu dayanışma, ancak ve ancak TEB ve eczacı odalarının aklıselime dayalı yaklaşımları ve kararlı tutumları ile gerçekleşti ve kamuoyunun da malûmu olduğu veçhile hastalarımızın ilâca ulaşmasında bir sıkıntı yaşanmadı.

Sayın Başbakanım,

Tam da SGK’nın TEB ile uyuşmazlığa girdiği şu günlerde sözü edilen “dev ecza marketler” veya “zincir eczaneler” konusuna gelince:

Malûmunuz olduğu üzere böyle bir sistem, yeryüzünde sadece ABD’de yürümektedir. Bir kısım AB ülkelerinde ise, genişletilmiş eczaneler söz konusudur. “Ecza marketler” hariç, bütün diğer uygulamalarda ana unsur sermaye değil, eczacılık mesleği, dolayısıyla eczacıdır.

Aslında ABD’deki sistemde bile OTC kavramına dâhil daha geniş bir ilâç yelpazesi bulunduğu için, yine hastanın mutlaka reçete ile alması gereken ilâçlar, bize benzer semt eczanelerinden temin edilmekte, ya da son derece gelişmiş ve yaygın bir sağlık sigorta sistemine sahip olması dolayısıyla ilâç hastanın ayağına sigorta imkânları ile tarafından getirilmektir.

Ayrıca ülkemizde eczaneler sadece ilâç satışı yapan mekânlar değillerdir. Siz de, halktan biri olarak semt eczanesinin ne anlama geldiğini çok iyi bilirsiniz.

Türkiye şartlarında her eczane, bilhassa büyükşehir ve metropol statüsündeki yerleşim yerlerindeki semt eczaneleri; il, ilçe, kaza ve kasabalardaki eczaneler bulunduğu yörenin, en kolay ulaşılan ilk basamak sağlık merkezleri olarak görev yapmaktadırlar.

Bildiğiniz üzere, eczacı, ilk hastalık belirtileri ortaya çıktığında, telefonla bile ulaşılabilen en güvenilir sağlık danışmanıdır.

Mahrem şikâyetini rahatça ifade etme imkânı bulan bir hasta için, özellikle bayan hastalar için, semt eczacısı bambaşka anlamlar ifade eder.

Gece yarısı çocuğu rahatsızlanan, hele de derdini anlatamayacak kadar küçük yaşta yavrusu bulunan ana-babalar için nöbetçi eczacının ifade ettiği anlamı hissetmek için o hali yaşamak gerekir ki, siz de evlâtlarınızı yetiştirirken kim bilir kaç kez bu duyguları yaşamışsınızdır.

Reçetesini alıp mahallesindeki eczanesine gelen bir hastanın, o rahat ortamda ilâçlarını nasıl kullanacağına dair eczacısının gönül okşayıcı, rahatlatıcı sesi ile yaptığı açıklamaların yerini hiçbir prospektüs, ya da “dev ecza marketler”deki raf görevlisi olmaktan öte bir fonksiyon ifa edemeyen bir görevli -eczacı bile olsa- tutamaz.

Günümüzde sıklıkla rastlanan yazım ya da teşhis hataları yüzünden yanlış ilâç kullanımını engelleyen eczacının dikkati, ecza marketteki görevli herhangi birinden -eczacı eğitimli de olsa- elbette ki beklenemez.

Eczacı ya da kalfasını evine çağırıp tansiyonunu ölçtürüp aile bireylerinin sağlıkları ile ilgili doğru bilgiler alan bir hastayı düşünelim. Böyle bir hasta için bu hizmeti dev ecza market yetkilisinden beklemek elbette mümkün değildir.

Bu gün şu gerçektir ki, eczacılar bu halkın en güvendiği sağlık danışmanları olarak, tekellüfsüz, mümkün olan en ucuz yolla hizmet veren meslek erbaplarıdır. Dolayısıyla sosyal sorumluluklar da yüklenmişlerdir. Meselenin bu boyutuna da kısaca dikkatinizi istirham ediyorum:

Eğer toplumsal kaynaşma ve sosyal katmanlar arasında bir dayanışma önemli ise, eczacıların bu açıdan da fonksiyonları dikkat çekicidir.

Bir eczacı, beş yıllık lisans eğitiminden sonra toplum içinde bir “esnaf” olarak yer almakta ve mesleği, işi gereği toplumun her kesimi ile son derece önemli bir noktadan, sağlık açısından iletişim kurmaktadır. Yıllar içinde çok esaslı bir güven, eczacı ve hastaları arasında gelişmektedir. Böylece eczacı toplumun her kesimi ile rahatlıkla iletişim kurabilmektedir. Bu açıdan eczacıların toplumsal problemlerde, sessizce, ama çok etkili bir fonksiyon icra ettikleri ortadadır.

Bütün bu fonksiyonları, ruhsuz, tamamen mekanik bir anlayışla işleyen, ilâcı sadece raftan dağıtan bir anlayışa dayalı; konunun insanî, psikolojik, sosyolojik boyutlarına sahip olmayan bir sistemden, “zincir eczaneler” veya “dev ecza marketler”den beklemenin mümkün olmadığı, elbette yüksek değerlendirmenizdedir.

Sayın Başbakanım,

Öz olarak sizden istirhamımız; SGK ile TEB arasındaki uyuşmazlığa müdahil olmanızdır. Bu vetirenin, anlaşma döneminde biz eczacıları incitecek, kıracak, yaralayacak mağdur duruma düşürecek ve hatta mesleğini ifa etmekten vazgeçirecek bir süreç halini almasını engellemenizdir.

Sürecin tıkanması, ya da aleyhimize gelişmesi durumunda, şahsen ben, mesleğimi Türkiye sınırları içinde, meslek onuruna lâyık bir biçimde ifa edemez hale gelirsem, başta AB ülkeleri ve Avustralya olmak üzere, bana bu fırsatı sağlayacak bir ülkede yaşama seçeneğimden başka çarem kalmayabileceği endişemi de yüksek dikkatinize sunmak istiyorum.

Bütün bunları bir vatandaş olarak vatanperverliğiniz ve vatandaşlarınıza sevginizdeki samimiyetinize güvenerek ifade ihtiyacı hissettim.

Saygılarımla çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Eczacı Oğuz Umurca

25.12.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Başlıklar

  Yeni parti de kurtaramadı

  KAPALI DEVRE İŞLEYEN SİSTEM ÇÖKTÜ

  33 erle ilgili soruşturma yok

  ‘PKK elebaşlarını yakaladık, ama emir gelince bıraktık’

  TSK, kendi kendini yıpratıyor

  Uzman çavuş taburcu oldu

  Polise cop ve biber gazı dersi

  Tahkikat sonucunu bekliyorum

  Rumlar, Türkiye-AB ilişkilerini bozdu

  Uygur avı durdurulsun

  İşverenden, işçinin “eylem” kararına tepki

  Akdamar Kilisesi 12 Eylül’de ibadete açılıyor

  Emekli astsubay gözaltına alındı

  Emekli aylıklarına zam için kanun teklifi

  Kurban yolsuzluğunda 20 tutuklama

  Bir gazeteciye daha saldırı

  2. el araç satış ve devri noterden

  Elektrik direği devrildi, tren seferleri aksadı

  Reçetedeki eksikliğin faturası hastaya

  SAYIN BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP

  Rusya’da İslâm merkezi açılıyor

  Orkideler tehlikede

  Doktorlar 17 yıldır hastalığa teşhis koyamadı

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl