04 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Abdil YILDIRIM

Hırs yemler, rehavet demler, korkaklık gemler


A+ | A-

İnsan mahlûkatın en şereflisi olarak yaratılıp, yeryüzüne halife olarak gönderilirken, eli boş olarak gönderilmemiştir. Bu büyük vazifenin üstesinden gelebilmek için bir takım maddî ve mânevî teçhizatla donatılmıştır. Bedenine çeşitli azalar takıldığı gibi, ruhuna ve kalbine de bir çok duygu ve lâtifeler yüklenmiş, inkişâfa müsait istidatlar verilmiştir.

Beden için el, ayak, göz, kulak ve sâir azalar ne kadar önemli ve elzem ise, kalbimiz ve ruhumuz için verilen manevî uzuvlarımız da o kadar önemlidir. Hırs, atalet, muhabbet, nefret, vicdan, merhamet, korkaklık, cesaret gibi duygularımız, bu manevî cihazlarımızdan bazılarıdır. İnsana düşen, hangisini, nerede ve ne kadar kullanacağını bilmektir. Maddî ve manevî uzuvlarımızı veriliş gayesine uygun olarak kullanırsak, hem bu dünyada, hem de ebedî menzilimiz olan ahiret hayatında saadet ve selâmetimize vesile olacaklardır.

Maddî olsun, manevî olsun, hiçbir uzvumuz, mânâsız ve gayesiz verilmemiştir. Her birisinin kendi makamında bir önemi ve değeri vardır. Bazılarını istimal etmekten dolayı zarar görüyorsak, bu bizim gaflet ve cehaletimizin bir sonucudur. Yoksa, uzuv veya duygunun zararlı olmasından değildir.

Meselâ hırs, bir işi başarmak, bir engeli aşmak, bir işin üstesinden gelmek, insanın mücadele azmini arttırmak için verilmiş bir güçtür. Hırs duygusu, aklın ve kalbin eline verilirse, bu meşrû amaçlara hizmet eder. Ama nefsin eline geçerse, işte o zaman tehlike başlar. Kontrolsüz bir güç hâline gelir. Hiçbir şekilde tatmin olmaz. Her şeyin daha fazlasını talep eder. Cenâb-ı Hakk’ın takdir ve tayin ettiğine rıza göstermez. Helâl dairesine riâyet etmez. Ulaştığı her noktadan sonra daha ilerisini ister. Ona ulaşmak için de her yolu mübah kabul eder. Bu ise, tuzaklarla dolu bir yolda insanın önüne atılmış cazip bir yem gibidir. Hırs insanın basiretini bağladığı için, gözler yemde olur, tuzaklar gözden kaçar. Onun için hırsla çıkılan yolculuk hüsranla neticelenir.

Kontrolsüz hırs bir hastalıktır, ancak kanaat ilâcı ile tedavi edilebilir.

İnsanda bir de rehavet duygusu vardır ki, yerinde kullanılırsa bedeni ve ruhu dinlendirir, yorgunluğu ve stresi yok eder. Ama bu duygu da çok iyi kontrol edilmelidir. Rehavetteki ölçü kaçarsa, bu sefer de tembellik ve atalet başlar. Özellikle ibadet hususundaki rehavet zamanla ibadeti de terk ettirir. İnsan hiçbir iş yapmak istemez. Her şeye üşenir, her işi erteler. Dinlenme, yerini demlenmeye bırakır.

Rehavet ve tembellik de bir hastalık olup, gayret ilâcı ile tedavi edilebilir.

İnsana verilen korku duygusu ise, kendini tehlikelerden korumak için bir sigorta mahiyetindedir. Sigortalar çalışan sistemin gücüne uygun olarak seçilmelidir. Çok yüksek amperajlı bir sigorta tehlike anında devreyi kesmediği için koruma görevi yapmadığı gibi, düşük amperajlı sigorta da her an atar ve sistemin çalışmasına engel olur. İnsan da korku duygusunu ifrat ve tefrit noktalarında istimâl ederse, ondan fayda yerine zarar görür.

İnsan cesur görünmek kaygısı ile kendini tehlikeye atarsa, buna “deli cesareti” derler. Akıllı bir insanın deli cesareti göstermesine gerek yoktur. Cesaret, haklı olduğu konuda hakkını savunmak, Hakk’ın hatırını halkın hatırından üstün tutmak için vakur ve cesur bir duruş sergilemektir. Bunun dışında, hayatını korumak ve tehlikelerden uzak durmak için korku duygusuna sahip olmak ve ondan istifade etmek gerekir. Bu duygu belki de insanı cehennem ateşinden koruyacak olan bir kalkandır. Parmağımıza bir ateş yaklaşsa, korku ile elimizi geri çekeriz. Bu dünyada bir parmağının yanmasından korkan insan, öbür dünyada cehennem ateşinde bütün bedeninin yıllarca yanacağını düşündüğü zaman dehşete kapılır. Cehenneme ehil olmamak için daha düzgün yaşamaya ve dünyadaki vazifelerini daha iyi yapmaya gayret eder. Tabiî ki gafiller ve cahiller bu idrakten mahrumdur.

Bediüzzaman Hazretleri, “Cenâb-ı Hak havf damarını hıfz-ı hayat için vermiş, hayatı tahrip için değil” diyor.. (Mektubat, s. 705)

İnsan çok âciz, pek zayıftır. Hayatını korumak için korku zırhından istifade edecektir. Ama bu korku zırhını her zaman ve her yerde üzerinde taşımaya kalkarsa, bunun altında ezilir. Hayatı zehir olur. O zaman hiçbir şeye el atamaz, hiçbir işe teşebbüs edemez. Özellikle hizmet ehli insanlar için korku en büyük imtihandır. Zalimler, münafıklar ve ifsat komiteleri ehli hizmetin korku damarını çok işlettirirler. Zayıf insanları küçük bir tehdit ve tehlike ile korkutarak şevklerini kırarlar. Korku ile hareket eden bir insan hayırlı bir işe, güzel bir hizmete teşebbüs edeceği zaman, “Acaba başıma bir iş gelir mi?” düşüncesi ile bundan vazgeçer. Böylece korku, insanın hem hizmetine mâni olur, hem izzetini elinden alır. Yani insanın hizmet ve himmetine gem vurur.

Bediüzzaman Hazretleri yersiz korkunun nelere yol açtığını şöyle ifade ediyor: “İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır. Dessas zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedirler; onunla korkakları gemlendiriyorlar.” (Mektubat, s. 704)

Korku bir ihtiyaç, korkaklık ise bir hastalıktır. O da ancak cesâret ilâcı ile tedavi edilebilir.

Kanaatin, gayretin ve cesâretin kaynağı ise, yalnızca imandır.

04.02.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (08.12.2009) - İnsanın kalbi karnından geniş olmalı

  (27.11.2009) - Kesilecek çok kurbanlarımız var

  (18.11.2009) - Kardeşlerimizin meziyetleri ile iftihar ediyor muyuz?

  (03.11.2009) - Cumhuriyet fazilet ise...

  (02.11.2009) - Emekli, rahmetli (mi?)

  (25.10.2009) - ÖLÜMDEN DÖNMEK

  (05.10.2009) - Hayata tutunmak

  (24.09.2009) - Hoşgeldiniz mübarek on bir aylar

  (20.09.2009) - Kâinat bayram ediyor

  (04.09.2009) - Kur’ân ile dost olmak

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl