"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AKP Demokrat mı ki öyle gösterilmeye çalışılıyor?

Mehmet FIRAT
08 Mayıs 2023, Pazartesi
demokrasi, hukukun üstünlüğü, basın hürriyeti gibi konularda karnemiz iyi değil. Peki karnede bu kadar zayıf notu olan ülkeler hangi kategoriye giriyor? Net ve tartışmasız otokratik bir idare tarzına.

Dizi: Siyasette Bozulan Ezberler
Mehmet FIRAT - 1

Son 20 yıl öncesine kadar Nur Talebeleri için siyasette formül basitti. Halk partisinin başa gelmemesi için Demokratlara destek ve nokta-i istinat olma. Nitekim bu tavır için Risale-i Nur’da muhtelif yerlerde bu konu işlenir. İşte bu ifadelerden bir kısmı;

Otuz beş seneden beri siyaseti terk eden Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri, şimdi Kur’ân ve İslâmiyet ve vatan hesabına, bütün kuvvetiyle ve talebeleriyle, dersleriyle Demokrat Partinin iktidarda kalmasını muhafazaya çalıştığına, biz Demokrat Parti mensupları ve Nur talebeleri kat’î kanaatimiz gelmiştir.

Üstadımızdan, niçin Demokrat Partiyi muhafazaya çalıştığını sorduk.

Cevaben: “Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Halbuki, Halk Partisi İttihatçıların bozuk kısmının cinayetleri ve hem Cumhuriyetin birinci reisinin Sevr Muahedesiyle ve çok siyasî desiselerin icbariyle on beş senede yaptığı icraatının kısm-ı âzamı tamamıyla eski partiye yüklendiği için, bu asil Türk milleti ihtiyarıyla o partiyi kat’iyen iktidara getirmeyecek. (Emirdağ Lahikası: 593)

Çok net ve tevilsiz ifadeler. Üstad Halk partinin iktidara gelmemesi için Demokrat Partiyi, Kur’ân ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum” diyor.

Peki Üstad bu ifadeleri kullanırken yalnız Halk Partisinin iktidara gelmemesinden mi bahsediyor? Öyle olmadığı mektubun diğer kısımlarından gayet net anlaşılıyor. Ne diyor talebeleri?

‘’Üstadımızdan, niçin Demokrat Partiyi muhafazaya çalıştığını sorduk.

Cevaben: “Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek.’’

Yani demokratlar düşerse ya Halkçılar, ya Milletçiler iktidara gelecek. Oysa Milletçilerin de, başka bir mektupta Milletçiler ile beraber İttihad-ı İslamcıların da iktidara gelmemesi gerektiğini söylüyor.

“Milletçilere gelince: Eğer bu partide sırf İslâmiyet esas olsa, Demokrat Partiye yardım ettiği gibi, muhalif ve muarız olmayarak, iktidara gelmesine çalışmaz. (E. Lahikası: 593)

Bu vatanda şimdilik dört parti var. Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâmdır.

İttihad-ı İslâm Partisi, yüzde altmış, yetmişi tam mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini siyasete âlet etmemeye, belki siyaseti dine âlet etmeye çalışabilir. Fakat çok zamandan beri terbiye-i İslâmiye zedelenmesiyle ve şimdiki siyasetin cinayetine karşı dini siyasete âlet etmeye mecbur olacağından, şimdilik o parti başa geçmemek lâzımdır. (E. Lahikası: 547 )

Demek Üstad sadece Halk Partisinin değil, Millet ve din adına siyaset yapan partilerin de iktidara gelmesini sakıncalı buluyor.

Bediüzzaman din adına siyasete atılanlar için; harekâtlarında doğru bile olsalar hatadır diyor. İşte;

Dediler: “Dinsizliği görmüyor musun, meydan alıyor. Din namına meydana çıkmak lâzım.”

Dedim: “Evet, lâzımdır. Fakat kat’î bir şart ile ki, muharrik, aşk-ı İslâmiyet ve hamiyet-i diniye olmalı. Eğer muharrik veya müreccih, siyasetçilik veya tarafgirlik ise, tehlikedir. Birincisi hatâ da etse, belki ma’fuvdur. İkincisi isabet de etse, mes’uldür.” (Sünühat)

Hatta o kadar karşı ki, değil dini siyasete alet etmek siyaseti, siyaset-i İslamiyeye alet etmeye bile karşı çıkmış ve dinin siyasette kullanılmasını BÜYÜK BİR CİNAYET ve İslamiyetin kıymetini düşürmek olarak görmüş.

İşte o ifadeler: ‘’Fakat o zamandan yirmi sene sonra gördü ki: O gizli münafık zındıkların garplılaşmak bahanesiyle siyaseti dinsizliğe âlet yapmalarına mukabil, bir kısım dindar ehl-i siyaset, dini siyaset-i İslâmiyeye âlet etmeye çalışmışlardı. İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara âlet ve tabi olamaz. Ve âlet yapmak, İslâmiyetin kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir.’’ (Hutbe-i Şamiye/ 3. Kelime)

Peki ezberi bozan ne? Cevap; şimdiye kadar hep Halk Partisine karşı mücadele eden kesimlerin Millet Partisi veya İttihad-ı İslam (?) partisinin iktidara gelmesi halinde ne yapılması gerektiği konusunda yeterince ders çalışmamış olması. Millet Partisi iktidara gelirse veya kendini İttihad-ı İslam Partisi ile eşleştiren bir parti iktidar olursa ne yapılması lazım soruları ihmal edilmiş veya görmezden gelinmiş. Bu konuda ders çalışılmadığı için veya farklı saikler ile şimdiki iktidar partisi, Demokrat Parti gibi tasvip edilip sahiplenmeye ve muhafazasına çalışılmış, görüyoruz.

Bunların demokratlığı hak edip etmediğine bakmadan demokratların devamı veya kendisi gibi bir konuma getirilmesi, ne kadar gerçeği yansıtıyor? Oysa AKP, demokratlığı hak eden bir parti mi, öncelikle bunun tespiti gerekmez mi?

Bilindiği gibi Üstad, hayatını 3 döneme ayırır. Eski Said ki, o zaman ki içtima-i hayatta oldukça aktif, gazetelere yazı yazan, mitinglerde halka hitap eden, vali, nazır ve üst tabaka edebiyat ve fikir adamları ile görüşüp muhavere eden bir kişiliğin olduğu dönem. Bu dönemde yazdığı eserler halen üniversitelerde ders olarak okutulacak değerde olup ‘’istibdat, hürriyet, meşrutiyet, azınlıklar ile münasebet din adına siyaset’’ gibi çok zengin ve hayati konuları işler. Peki, söyledikleri o günlere mi mahsus? Hayır, Üstad o dönemde sarfettiği fikirlerin geçerliliği için; “Bütün kuvvetimle derim ki: Gazetelerde neşrettiğim umum makâlatımdaki umum hakaikte nihayet derecede musırrım. Şayet zaman-ı mâzi cânibinden, Asr-ı Saadet mahkemesinden adaletnâme-i Şeriatla dâvet olunsam; neşrettiğim hakaikı aynen ibraz edeceğim. Olsa olsa, o zamanın ilcaatının modasına göre bir libas giydireceğim.

Şayet müstakbel tarafından üç yüz sene sonraki tenkidât-ı ukalâ mahkemesinden tarih celpnamesiyle celp olunsam, yine bu hakikatleri, tevessü ve inbisat ile çatlayan bazı yerlerini yamamakla beraber, taze olarak orada da göstereceğim’’ (Sünuhat) der.

Üstadın 2. ve Yeni Said dönem dediği devirde, daha fazla iman ve Kur’an hakikatlerinin yazılması ve neşri ile ilgilidir. Siyaset imkânının olmadığı, mutlak bir istibdat dönemi olan bu devirde gayretler çoğunlukla bu hedefe yönelik olmuştur.

3. ve yeni Said dönemi çok partili hayatın başladığı, oyun değerinin olduğu ve ülkenin gidişatına yön verme imkânının olduğu dönemdir ve yukardaki ifadelerin hepsi de bu döneme aittir.

Şimdi gelelim günümüz şartlarındaki siyasi durumun tespitine. Ülke bu haliyle Üstad’ın yaşadığı dönemlerin hangisine daha çok uyuyor ve onun hangi ifadelerini ölçü almalıyız. Şüphesiz tüm ifadeleri ölçü alınacak ifadelerdir. Fakat durum tespiti yapmadan kullanacağımız ölçü için karar vermek ne kadar isabetli olur.

Önce ülkenin demokrasi, hukuk, insan hakları, basın hürriyeti gibi demokrat ülkelerin vazgeçilmezleri arasında olan derslerde dünya ligindeki sıralamasına bakalım;

-2021 yılını 103. sırada tamamlayan Türkiye, yargının bağımlı olduğu, basın ve ifade özgürlüğünün gelişmediği ülkelerin bulunduğu ‘hibrit rejim’ kategorisinde yer aldı. (WDI: Dünya Demokrasi İndex raporları ): https://turkiyeraporu.com/arastirma/turkiye-dunya-demokrasi-endeksinde-kacinci-sirada-7440/

-İsveç’ten Göteburg Üniversitesi V-Dem Enstitüsü, 2022 demokrasi endeksini paylaştı. …. raporda Türkiye, demokrasi endeksinde 179 ülke içinde 147’inci sırada görüldü. (T24, 2 Eylül 2022): https://t24.com.tr/haber/ demokrasi-siralamasinda -turkiye-179-ulke-arasinda-147-inci-sirada-ruanda-ve-banglades-in-gerisinde, 1056673

Peki hukuk alanında ne duruma gelmişiz?

2021’de yayınlanan bir çalışmada 139 ülke içinde 117. Sırayı almışız.

https://tr.euronews.com/2021/10/14/hukukun-ustunlugu-endeksi-turkiye-139-ulke-aras-nda-117-inci-s-rada-yer-ald

2022 deki aynı çalışmada 140 ülke içinde 116. sıradayız.

- İnsan hakları ve hürriyetler konusunda; Freedom House raporu: Türkiye, 195 ülkenin bulunduğu özgürlük sıralamasında 146. Sırada. https://tr.euronews.com/2021/03/04/freedom-house-raporu-turkiye-195-ulkenin-bulundugu-ozgurluk-s-ralamas-nda-146-s-rada

- Basın özgürlüğümüz ne durumda, onu da ihmal etmemişler araştırmışlar; Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye, bir önceki yıla göre dört sıra yükselerek 180 ülke içerisinde 149’uncu sırada yer aldı. https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-61307115

Özetle demokrasi, hukukun üstünlüğü, basın hürriyeti gibi konularda karnemiz iyi değil. Peki karnede bu kadar zayıf notu olan ülkeler hangi kategoriye giriyor? Net ve tartışmasız otokratik bir idare tarzına. Bazı yerlerde hibrit rejimler deniyor, ama hiç birinde hür ve demokratik rejim denmiyor. Tüm bunların açılımı; ülke idaresi, tek adam rejimi sınıfına girer.

Karnedeki tüm notlar zayıf ve bu iktidarın  demokrat olmadığını gösteriyor. Dünyadaki sıralamalarımız; Üstad’ın Münazarat’ta bedevilere anlattığı, mitinglerde haykırdığı, askerlere beyan ettiği hayalindeki meşrutiyet ve hürriyete ne kadar uzak olduğumuzu göstermiyor mu? Bu partiye hak etmediği payeleri kimin vermeye hakkı var ki demokratmış gibi muhafazasına çalışılıp, karşı olanlar hainlikle itham ediliyor?

Her vesile ile tek parti rejimini örnek aldığını ifade etmekten çekinmeyen, hür dünya yerine baskıcı Rus, Çin hükümetlerinin birliğine katılma isteğini dillendirenlere zorla, yakışmayan demokrat sıfatını kondurmayın!

Hala anlamak zor geliyorsa, demokrasi ile otokratik (müstebid) rejimler arasındaki farkları tekrar hatırlamak gerekecek. Bir rejimi demokratik yapan, o rejimde seçim ve sandığın varlığı değildir. Milli iradenin hilesiz, hurdasız, entrikasız (bunlar çok önemli şartlar) sandığa yansıması gerekirken, bunun yanı sıra; yürütme, kanun yapma gücü yani yasama ile yargının diğer bir deyişle adalet mekanizmasının birbirinden tamamen bağımsız olması elzemdir. Bunlar ile beraber hür basın, hür üniversiteler demokrasiyi destekleyen ve perçinleyen olmazsa olmazlardır.

DEVAMI YARIN

Okunma Sayısı: 5229
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    8.5.2023 17:43:43

    İttihad'ı İslam Partisi Üstad zamanında fiziki olarak yoktu.Şimdi de yoktur.Bu potansiyel bir fikir ve düşüncedir.Bu da nur talebelerinde vardır. Üstad ölçüyü vermiş; % 60-70'şi tam mütedeyyin olduğu zaman idareye talip olabilirsiniz diyor. Gerçi bu rakamları ölç mek kolay değil.İttihad-ı İslam parti veya düşünce si ile Millet Partisi cereya nını veya fikir ve düşünce sini karıştırmamak lazım. Elli senedir bu karışıklık yapılıyor.En çok nur cular bu noktadan vuruluyor. Onun için Üstad'ımızın 4 parti şablonunu doğru oturtmak gerekiyor.İçtima -i hayata doğru uygula mak lazım.

  • ERDOĞAN KAPLAN

    8.5.2023 12:59:54

    Selamün Aleykün Mehmet Bey galiba 2004 veya 2005 senesi Tayyib Erdoğan televizyonda bir konuşmasında şöyle demişti DEMOKRASİ BİZİM İÇİN AMAÇ DEĞİL ARAÇTIR ifadesini kullandı biz aillecek 2002 de Tayyip Erdoğan a oy vermiştik daha sonra yukarda büyük harflerle yazdığım cümleyi bir televizyon konuşmasında sarfedince ailecek bir daha oy vermedik ALLAH yardımcınız olsun hayırlı işler

  • Kübra Nur ÇAKIROĞLU

    8.5.2023 11:14:36

    Kaleminize sağlık

  • ali

    8.5.2023 11:04:43

    kaleminize sağlık

  • Ömer

    8.5.2023 10:14:23

    Binlerce tebrikler harika bir makale olmuş. Tesbitler,karşılaştırmalar, Risale-i Nurlar ve güncel verilerle desteklenmiş. Kaleminize sağlık.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı