"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Aldanmamak ve şaşmamak için..

Mikail YAPRAK
25 Nisan 2024, Perşembe
Hak ile batıl, doğru ile yalan, gerçeği ile sahtesi; hele hele siyaset arenasında o kadar seçilmez hale gelmiş, o kadar gri tonlarla dans eder olmuş ki; seç seçebilirsen, gör görebilirsen.

Çünkü bu dehşetli ahirzaman fitnesi öyle bir raddeye gelmiş ki; yalanın dolanın, hile ve sahtekârlığın, inançsızlık ve ahlâksızlığın yaygın hale gelmesi adına şer odakları her türlü vasıtayı kullanarak bütün güçleriyle kasten çalışıyorlar.

Büyük din âlimi Bediüzzaman daha geçen yüzyılın başında bu gidişatın giderek dehşetli bir boyuta varacağını inayet-i İlâhîye ile  farketmiş ki, imân ve Kur’an dâvasına ömrünü ve hayatını vakfetmiştir.

Talebelerine de, aldanmamaları için delilleriyle dersler vermiş, her vesileyle onları ikaz etmiştir. İşte sadece şu sözüne acaba ne derece kulak verip, hangi ölçüde hayata geçirme gayreti içinde olduğumuza tekrar bir bakalım isterseniz:

“Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. (…)”1

Bakınız; içten içe bu ifsadat nasıl bir radddeye gelmiş ki Üstad, talebelerini şöylece yardıma davet etmiştir:

“Ey demir gibi sarsılmaz kardeşlerim, bana yardım ediniz. Meselemiz çok naziktir. Ben sizlere çok güveniyordum ki, bütün vazifelerimi şahs-ı mânevînize bırakmıştım. Siz de, bütün kuvvetinizle benim imdadıma koşmanız lâzım geliyor.”2

Bugün Yeni Asya’nın da, o “sarsılmaz kardeşler”den (Üstad’larına iktidaen) yardım istemeye ve “imdadımıza koşunuz” demeye hakkı olsa gerektir. Sadece kendi adına değil; Üstad’ın ve Nur’un şahs-ı manevîsi adına, kendilerini Nur’a ve Üstad’a hadim olarak görme istidadında olan herkesten bunu isteme hakkına sahiptir. 

Dış dünyanın cazibesi ve dünyevîleşmenin boyutu öyle bir hale gelmiş ki, kapılmamak için; iman ve hakikat dersleriyle olabildiğince fiilen, ama her vakit aklen-fikren-hayalen meşguliyetten bir lâhza geri durmamanız icap ediyor. Kur’an Risaleleri elimizde. Aldanmamak ve yolumuzu şaşırmamak için lazım olan her şey Risalelerdedir. 

Hatta Mektûbat’ın Yirmi Dokuzuncu Mektub’undaki Hücumat-ı Sitte Risalesi’nin başında, “Kur’ân-ı Hakîmin tilmizlerini ve hâdimlerini ikaz etmek ve aldanmamak için yazılmıştır.” kaydı vardır.

Bu Risale, Ku’an ve iman hizmetkârlarını insî ve cinnî şeytanların desiselerinden sakındırır ve bilhassa altı desisenin yollarını kapatır. 

Yazımızı Üstad’ın şu tavsiyesiyle noktalayalım:

 “Sizler ara sıra İhlâs’ı ve İktisat Lem’alarını ve bazen Hücumat-ı Sitte Risalesini mabeyninizde beraber okumalısınız.”3

Burada bilhassa altı çizilecek nokta: “Beraber okumalısınız!” 

Dipnotlar:

1-Eski Said Dönemi Eserleri, Münazarat, s. 230

2-Bkz. Şualar/On Dördüncü Şua

3-Kastamonu Lâhikası, s.319

Okunma Sayısı: 1998
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • süleyman ALIÇ

    25.4.2024 11:56:27

    Çok teşekkürler Mikail abey Allah razı olsun çok önemli bir hususa dikkat çemişsiniz. Aziz Üstadımızın "bütün kuvvetinizle benim imdadıma koşmanız lâzım geliyor" feryadına kulak vererek bizlerde birbirimizin imdadına kaşarız inşallah. O şartla ki; her kardeş sadece karşısındaki kardeşini hatalı, kusurlu, yanlışa düşmüş, olarak değil, kendisinin de hatalı, kusurlu ve yanlışa düşmüş olabileceğini düşünmüş olursa aradaki sıkıntılar izale olur. yoksa herkes kedisini haklı bulursa bir habbe boyu yol alınmadığı gibi kubbe kubbede yıkımlara, tahribata, inşika'ka neden olur NEUZUBİLLAH.

  • Hüseyin T

    25.4.2024 01:48:40

    Ayrıca Üstad hazretlerinin : “Risale-i Nur’un talimatı dairesinde ve bizlere bahşettiği hizmet noktasında feyizli makamlara kanaat etmeliyiz. Haddinden fazla fevkalâde hüsn-ü zan ve müfritane âli makam vermek yerine fevkalâde sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlas lazımdır” diyerek nur dairesi içindeki münasebetlerimizde gerekli ve elzem olan ölçüleri , aramızdaki bağların ve irtibatın kuvvetinin ne kadar ehemmiyetli olduğunu vurgulamaktadır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı