Tarihçe-i Hayat - page 102

‹stibdat, zulüm ve tahakkümdür; meflrutiyet, adalet ve
fleriatt›r
. Padiflah, Peygamberimizin emrine itaat etse ve
yoluna gitse halifedir; biz de ona itaat edece¤iz. Yoksa,
Peygambere tâbi olmay›p zulüm edenler, padiflah da ol-
salar haydutturlar.
Bizim düflman›m›z cehalet, zaruret, ihtilâft›r. Bu üç
düflmana karfl› sanat, marifet, ittifak silâh›yla cihat ede-
ce¤iz.
Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkiye sevk
eden hakikî kardefllerimiz Türklerle ve komflular›m›zla
dost olup el ele verece¤iz. Zira husumette fenal›k var;
husumete vaktimiz yoktur. Hükûmetin ifline kar›flmaya-
ca¤›z. Zira, hikmet-i hükûmeti bilmiyoruz.
‹flte, o hamallar›n Avusturya’ya karfl›, benim gibi bü-
tün Avrupa’ya karfl›
(HAfi‹YE)
boykotlar› ve en müflevvefl ve
heyecanl› zamanlarda âk›lâne hareketlerinde bu nasiha-
tin tesiri olmufltur. Padiflaha karfl› irtibatlar›n› tadil etme-
ye ve boykotajlarla Avrupa’ya karfl› harb-i iktisadî açma-
ya sebebiyet verdi¤imden, demek cinayet ettim ki, bu
belâya düfltüm.
D
ÖRDÜNCÜ
C
‹NAYET
:
Avrupa, bizdeki cehalet ve taas-
sup müsaadesiyle, fleriat› —hâflâ ve kell◠istibdada
müsait zannettiklerinden, nihayet derecede kalben
HAfi‹YE:
Bediüzzaman'a zürefadan biri, birgün, irfan›yla mütenasip bir
esvap giymesi lüzumundan bahseder. Müflarünileyh de, "Siz Avusturya'ya
güya boykot yap›yorsunuz; hem onun gönderdi¤i kalpaklar› giyiyorsunuz.
Ben ise bütün Avrupa'ya boykot yap›yorum. Onun için yaln›z memleke-
timin maddî ve manevî mamülât›n› giyiyorum" buyurmufltur.
adalet:
do¤ruluk, hakkaniyet.
âk›lâne:
akla uygun. Ak›ll›ca.
belâ:
afet, musibet; içinden ç›k›l-
mas› güç, sak›ncal› durum; büyük
zarar ve s›k›nt›ya yol açan olay
veya kimse; istenmedik bir dav-
ran›fla zorlayan.
boykotaj:
münasebeti kesmek.
Boykot.
cehalet:
bilgisizlik, câhillik.
cihad:
düflmanla savaflma, Allah
yolunda malla ve canla düflmana
karfl› savaflma; din için çal›flma.
cihet:
yön, taraf; vesile, sebep,
bahâne.
cinayet:
birisini öldürmek, katl.
hakikî:
gerçek.
halife:
öncekinin yerine geçen;
dinî hükümlerin tatbiki için pey-
gambere (a.s.m.) vekil olan devlet
baflkan›, imam.
harb-i iktisadî:
iktisadî harb, eko-
nomik savafl.
hâflâ:
aslâ, katiyen, öyle de¤il, Al-
lah korusun.
hafliye:
dipnot.
hikmet-i hükûmet:
hükûmet ka-
rarlar› ve uygulamalar›n›n hikme-
ti.
husumet:
düflmanl›k.
hükûmet:
devlet.
ihtilâf:
anlaflmazl›k, uyuflmazl›k,
kar›fl›kl›k, ikilik.
102 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
irtibat:
ba¤lanmak, rabtedil-
mek.
istibdat:
kànuna ve nizâma
tâbî olmayan, keyfî, bask›c›
yönetim; zulüm ve tahak-
küm.
itaat:
söz dinleme.
ittifak:
birleflme.
kellâ:
aslâ, öyle de¤il.
marifet:
bilgi, bilme, tan›ma,
hüner, anlatma, övme.
meflrutiyet:
bir hükümdar›n
baflkanl›¤› alt›ndaki millet
meclisi ile idâre edilen devlet
sistemi.
müsaade:
izin.
müsait:
uygun.
müflevvefl:
karmakar›fl›k, dü-
zensiz anlafl›lmaz.
nasihat:
ö¤üt.
sebebiyet:
sebep olma, se-
beplik.
sevk:
önüne kat›p sürme.
fleriat:
do¤ru yol, hak din yo-
lu; ‹slâm dini, ‹slâm’›n bütün
hükümleri.
taassub:
fliddetli ve afl›r› ba¤-
l›l›k.
tâbi:
kitap basan.
tadil:
de¤ifltirme, düzeltme,
yok etme.
tahakküm:
zorbal›k etme;
zorla hükmetme, mânevî
bask›.
terakki:
yükselme, ilerleme.
tesir:
etki; iz b›rakma.
teyakkuz:
uyan›kl›k.
zan:
flüphe, zannetmek, san-
mak, sezme.
zaruret:
ister istemez, çaresiz
olarak, ihtiyaç.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet.
1...,92,93,94,95,96,97,98,99,100,101 103,104,105,106,107,108,109,110,111,112,...1390
Powered by FlippingBook