"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlm-i siyaset

Yasemin YAŞAR
11 Mart 2017, Cumartesi
İlm-i siyaset, bugünlerde bilinçsizce, hoyratça ve menfîde kullanılan bir ilim haline gelmiştir. Eskiden mektep ve medreselerde bir ders olarak okutulan ilm-i siyaset, aslında bugünde çok ihtiyaç duyulan bir derstir.

Bütün krizler, iletişim kazaları, kavgalar ve hatta savaşlar bile bu ilmi bilmemekten ya da menfî bir tarzda kullanmaktan kaynaklanmaktadır. 

İlm-i siyasetin formülüze edilmiş hali, “Her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğru her yerde söylenmez” hakikatidir.

İlm-i siyasetin içerisinde belâgat vardır. İlm-i siyaset, muhatabın kapasitesini bilerek konuşmaktır. Mevlânâ’nın dediği gibi , “Sen ne söylersen söyle söylediğin karşındakinin anladığı kadardır.”

İlm-i siyaset, gizlenme, farklı görünme, sinsilik, hile, birilerini tutma, ötekileştirme, etiketleme, sınıflandırma, gruplaşma, fişleme, tecessüs, kayırma, karalama, unutturma, parlatma, geçiştirme, oyalama, imaja odaklanma gibi stratejik davranışlar temelinde gerçekleştirilen bir ilim değildir.

İlm-i siyaset, temelinde dürüstlük ve samimiyet olan bir ilimdir. Hızla değişen dünyada, hızla değişen algı ve yaşantıları bilerek bu değişime göre, geçmişe takılı kalmadan, sabit fikirli olmadan manevralar yaparak, fakat dürüstlük ve iyi niyet ve hakikatten ödün vermeden sonuca ulaşmak demektir.

Bir hikâye anlatılır. Hapishanedeki bir adamın yaşlı babasına son iyiliğidir. Yaşlı baba hapishanedeki oğluna bir mektup yazar “Oğlum tarlanın sürülüp ekim yapma zamanı geldi, fakat ben artık çok yaşlıyım ne yapacağımı bilemiyorum” der mektubunda.

Oğlu babasının bu çaresizliğini, hapishane şartları içerisinde nasıl gidereceğini düşünür kara kara. Sonra aklına bir fikir gelir. O da babasına mektup yazar. Hapishane mektupları hapishane yönetimi tarafından didik didik okunmaktadır. Bunu bilen oğul mektubunda şöyle der, “Aman baba sakın tarlayı sürdürme ben oraya silâhlar gömdüm“ der. Bunun üzerine bir grup asker yaşlı adamın evine gider ve tarlayı aramak için tek tek çapa yaparlar. Sonra oğul bu şartlar da babasına yardım etmenin verdiği sevinçle bir mektup daha yazar “Artık tarlayı ekebilirsin”.

İlm-i siyaset zahirde belki değişken, ama batında hakikatten, prensipten, kırmızı çizgilerden, ödün vermemek demektir. Bu yüzden, ilm-i siyaset, herkesin yapabileceği bir şey değildir. İlm-i siyaseti müsbet anlamda uygulayacak kimsenin önce hakikate sadâkatli olması şarttır. Bu yüzden, insanlara karşı sorumluluk mevkiinde olanların, kitleleri yönetenlerin belki de en çok kullanması ve bilmesi gereken bir ilimdir.

Hasılı; ilm-i siyaset çok hassas bir mesele olup müsbette de, menfîde de kullanılabilir. Müsbet ilm-i siyaset, dürüstlük samimiyet ve hakikat temelinde gerçekleştirilirken, menfî ilm-i siyaset bugünün argo tabiriyle “üç kâğıtçılık”, tamamen hile, hurda ve yalan üzerine kurgulanır. Yani stratejiktir.

Okunma Sayısı: 35103
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Fehmi Yıldırım

    17.4.2020 10:27:11

    Sayın yazarin ilmi siyaset başlıklı yazısında verdiği örmek yazısı ile çelişkilidir. Hem diyeceksiniz ki: İlmi siyaser için; " “Her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğru her yerde söylenmez” Hem de hikayede mahkum oğul yalan söyleyip tarlaya silah sakladım diyecek. Yapmayın Allah aşkına, İlmi siayasetin ne olduğunu bilmeyenler üzerine yazı yazmasın.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı