Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Ekonomide “dönülmez akşamın ufku”na mı yelken açılıyor?

Manşet haberde, “Liranın dolar karşısında yüzde 17 değer kaybettiği”ne dikkat çekildikten sonra, “Bunun baş tetikleyicisi yükselen pazarlarda küresel ölçekteki sıcak para çıkışı, ama Türkiye’nin durumu bozulan enflasyon oranı ve yakın geçmişte bir yüksek yargı mensubunun öldürülmesi nedeniyle artan siyasi gerilim” deniliyor.

Benzeri gözlemleri geçen hafta aktarmış, hatta, daha da ötesine geçerek, yabancı mali analistlerin Türkiye’deki son ekonomik çalkantılarda “dış faktörün payının yüzde 60,

Türkiye’nin iç siyasi ortamının payının ise yüzde 40 olduğu”nu ifade ettiklerini eklemiştik.

Türkiye’nin yanı sıra Brezilya, Güney Afrika gibi “gelişmekte olan ekonomiler” veya “yükselen pazarlar”dan “sıcak para çıkışı” söz konusu. Ayrıca Amerikan Merkez Bankası’nın (Federal Reserve) başındaki Bernanke’nin selefi Greenspan’a oranla “daha agresif bir faiz politikası” izleyeceği gözlemini yapan uluslararası aktörlerin, “yükselen pazarlar”da “risk indirimi”ne gitmesiyle ilgili. Financial Times’ın söylediği bu ve benim iki hafta önce dünyanın en güçlü mali kuruluşlarının birinin yabancı analistlerinden “yüzde 60-yüzde 40” oranlamasıyla işittiğim de ve bu köşede yazmış olduğum da bu.

Nitekim, Financial Times, rakam belirtmeden, herhangi bir oranlama yapmadan “yüzde 40’a” da gönderme yapıyor... Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon hedefi, yüzde 5 iken, son enflasyon rakamları bunun büyük ihtimalle 9.9 olacağını gösteriyor. Yani, çift rakamlı enflasyon oranına yeniden dönüş ihtimali mevcut. Faiz artırımı, enflasyonun artışını önlemek bakımından gerekli olsa da, 2001 yılından bu yana 29 kez faiz indirimi yapıldığı göz önüne alınırsa ters yöndeki bir gelişme olarak ilk kez oluyor. Yüzde 80 enflasyon oranından, yüzde 59’luk gecelik faizlerden sonra geldiğimiz heyecan verici noktadan sonra, ilk kez, “eski günler istikameti”ne bir dönüş mü var sorusu akıllara geldi. İşin en önemli noktası herhalde burası.

Yani, bütün bu gelişmeler, AK Parti veya Tayyip Erdoğan hükümeti açısından “psikolojik dönemeç”e işaret ediyor. Bunu “geri dönülmez” bir dönemeç gibi görmek gerekmez. Ne var ki, Tayyip Erdoğan ve AK Parti lider kadrosu, her geçen gün, “ders alma yetenekleri” konusunda kuşku yarattıkları için, son günlerin ekonomideki gelişmeleri, hükümete dönük bir “güven erozyonu”nun da başlangıcı sayılabilir.

“Sıcak para” hızla girdiği gibi, bir gün hızla Türkiye’yi terk edecekti. Bunun bilinmesi gerekirdi. Bize gelen bilgilere göre, Ağustos’a dek 20 milyar dolar sıcak para “kaçışı” ihtimali söz konusu. Bu rakamlar, Türk ekonomisini “tuşa getirecek” cesamette değil. Ve, evet, “küresel sıcak para kaçışları”nın Türkiye’ye izdüşümü. Yani, Türkiye’de son günlerdeki gelişmelerin yüzde 60’lık gerekçesi.

Yüzde 40’lık fasıl, bizim iç politika cibilliyetsizliğimiz, “kendi ayağımıza ateş etme” yeteneğimizden kaynaklanıyor. AK Parti hükümeti, maalesef, tam da bu noktada güven vermiyor. “Kriz yönetimi”nde başarılı olmadıklarını yeterince kanıtladılar. Artık, “amatörlük”leri daha da sırıtıyor.

AK Parti’nin AB hedeflerine doğru “demokratik reformlar”da hız kaybettiği, bunların tavsadığı konusunda hemen herkes arasında “konsensüs” var; ama AK Parti hiç tınmıyor. “Hayır, bu doğru değil” demekten başka, bu konuda ciddi bir şey yapmıyorlar.

Financial Times’a sızan AB Komisyonu’nun Türkiye ilerleme raporunda, şu haliyle AK Parti’nin altından kalkamayacağı, yapamayacağı “reform talepleri” bulunuyor. Örneğin, “AB üyesi ülkelerdeki uygulamaya paralel biçimde askerler üzerinde tam sivil denetim kurulması için daha fazla gayret gösterilmesi” gibi. Bu hükümet bunu yapabilecek halde mi? Değil.

Ama, rapordaki, “dini özgürlükler alanında hiçbir ilerlemenin sağlanmamış olduğu” ibaresi ve Heybeliada Ruhban Okulu konusunda üç buçuk yıldır hiçbir şey yapmamış ve yapamamış olması, hükümetin kocaman bir ayıbıdır.

Rapor, “reformların hızı bir yıl içinde (yani bu yıl, 2006) zayıfladı” diye bir hükme varıyor. Abdullah Gül, itiraz ediyor. AB çevrelerini bir yana bırakalım; bunun ölçüsü Türkiye’de biziz. 3 Ekim (2005) öncesi ve sonrası kimlerin neler yazdığına, bir de son aylarda aynı imzaların neler yazdığına bir baksınlar, görecekler.

Merkez Bankası Para Kurulu kararı, kim ne derse desin, AK Parti için “dönülmez akşamın ufku”na “yelken açıldığı”nı haber veriyor. Bizi yanıltmak onların elinde.

Laf dinlesinler. O zaman yanılma şansımız yüksek olur.

Bugün, 8.6.2006

Cengiz ÇANDAR

09.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Türbanlı da meydanlara dökülürse?

  Genç subaylar ve emekli askerler

  Hedefe kilitlenmek gerekiyor

  Ekonomide “dönülmez akşamın ufku”na mı yelken açılıyor?

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004