Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Aile

Rabbimiz fakirin ve acizin kollanmasını emretmiştir

İslâm ahlâkının hakim olduğu dönemler dışında, tarihin hemen her kesitinde insanlar, fakirlik ve fakirliğin getirdiği endişe, hastalık, korku, güvensizlik, hırsızlık, yolsuzluk, kavga ya da zulüm gibi çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır. Oysa her konuda olduğu gibi bu konuda da en doğru ve en güzel çözüm Rabbimiz tarafından Kur’ân’da bildirilmiştir.

Dünyanın pek çok yerinde yaşanan sosyal adaletsizlikler; bencillik, kendi çıkarlarını düşünme ve yardımlaşma ile dayanışma duygularının yok olması gibi ahlâkî dejenerasyonların sonuçlarıdır. İnsanların bir bölümü sefaletle mücadele ederken, diğerleri zenginliklerinin verdiği ayrıcalıkları kullanmaktadır. Kur’ânda bu insanların gösterdiği kötü ahlâk şöyle bildirilmektedir:

“Hayır; aksine, siz yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Mirası, sınır tanımaz (helâl, haram aldırmaz) bir tarzda yiyorsunuz. Malı bir yığma tutkusu ve hırsıyla seviyorsunuz.” (Fecr Suresi, 17-20)

Oysa Allah Kur’ân’da fakirlerin korunup kollanmalarını emretmiş, onların haklarının verilmesini, doyurulup gözetilmelerini ve onlara güzellikle davranılmasını bildirmiştir. Tüm samîmî iman sahiplerinin yapması gereken, Rabbimizin bu emirlerine uyarak ihtiyaç sahiplerine güzel davranmak ve imkânları dahilinde yardımcı olmaktır.

Toplumsal yardımlaşma Allah’ın emridir

Kur’ân ahlâkının yaşanmadığı toplumlarda bu konuda da son derece çarpık bir ahlâk anlayışı vardır. Fakirler, düşkünler ve kimsesizler, haberlerde izlemedikçe ya da gazetede ilgili haberleri okumadıkça bu tip kimselerin akıllarına dahi gelmezler.

Oysa Allah, her konuda olduğu gibi bu konuda da bizlere en güzel, en adil çözümleri Kur’ânda bildirmiştir. Yüce Rabbimiz bu soruna bir çözüm olarak insanlara toplumsal yardımlaşmayı yani durumu iyi olanların düşkünlere ve yoksullara yardım etmelerini emretmiştir. Konuyla ilgili bir âyet şöyledir: “(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.” (Bakara Suresi, 273)

Allah varlıklı kimselerin infak ederek (ihtiyaçtan arta kalanı verme) fakirlere yardımcı olmalarını da Kur’an’da şu şekilde emretmiştir:

“Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah’ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nur Suresi, 22)

Allah ihtiyaç sahiplerinin

doyurulmasını emretmiştir

“Kendileri için birtakım yararlara şahid olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Allah’ın adını ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun.” (Hac Sûresi, 28) Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.” (İnsan Sûresi, 8)

Allah ihtiyaç sahiplerine hakkını

vermeyi emretmiştir

Allah fakirlerin haklarını korumuş ve bu konuda Kur’ân’da şöyle buyurmuştur:

“Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.” (Zariyat Sûresi, 19) “Ve onların mallarında belirli bir hak vardır: Yoksul ve yoksun olan(lar) için.” (Mearic Sûresi, 24-25)

Allah yoksullara güzellikle

davranılmasını emretmiştir

“Hani İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin” diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hâlâ) yüz çeviriyorsunuz.” (Bakara Sûresi, 83)

Gerçek iyilik, ihtiyaç sahiplerine

yardım etmeyi gerektirir

“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.” (Bakara Sûresi, 177)

Zeynep TURGUTLU

07.06.2006


Vücudumuz için vazgeçilmez minerali biliyor musunuz?

Vücudumuz için vazgeçilmez olan minerallerin başında “magnezyum” gelir. Günlük hayatımızda şikâyet ettiğimiz birçok rahatsızlığın, magnezyum eksikliğinden kaynaklandığını ve hatta yüksek seviyede magnezyum eksikliğinin, ölüme bile sebebiyet verebileceği yapılan araştırmalarla ıspatlamış bir gerçek. Bu nedenle magnezyum vücudumuz için vazgeçilmez mineraldir. Magnezyum, insan vücudu için hayatî önem taşıyan 11 mineralden biri olup, enerji gerektiren tüm metabolik olayların yürütülmesinde başrolü oynamaktadır.

Magnezyum neden gerekli?

Magnezyum olmadan vücutta enerji dönüşümü olmaz, insanlarda metabolik aktiviteler meydana gelmez. Magnezyum vücudumuzda bir ön faktör gibi rol oynayarak 300’den fazla reaksiyona girer. Kemiklerin güçlenmesini sağlar. Karbonhidrat metabolizmasında en temel görevleri alır. Canlıların hayatında temel olan proteinlerin yapımından sorumludur.

Yeterli seviyede magnezyum

alınmazsa ne olur?

Kaslarda gerilmeler ve kramplar, sersemleme, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, yorgunluk hissi, kadınlarda ağrılı adet, ellerde iğnelenme hissi, uyuşukluk, migren, gerilim tipi baş ağrısı , bulantı, kusma ve çarpıntı gibi ortaya çıkan belirtiler vücudumuzda magnezyum eksikliğinin habercisi olabilir.

Kimin daha fazla

magnezyuma ihtiyacı var?

Yaşlılarda: Yaş ilerledikçe magnezyum alımında azalma ve atılımda artış görülebilir. Yaş ilerledikçe ortaya çıkan kemik erimesi (osteoporoz) riski dışarıdan magnezyum takviyesi ihtiyacını doğurur. Günlük magnezyum ihtiyacı, 65 yaş üstündekiler için 350 mg.’a kadar çıkmaktadır.

Kadınlarda: Adet dönemi başlangıcında ve devamında alınan magnezyum takviyesi adet sancılarını azaltır. Ayrıca hamileler ve emziren kadınların çoğunlukla beslenme yoluyla kapatılamayan bir magnezyum ihtiyacı vardır. Hamileliğin sorunsuz geçmesi ve çocuğun sağlıklı gelişmesi için annenin yeterli miktarda magnezyum alması çok önemlidir.

Sporcularda: Spor faaliyetleri sırasında kas etkinliğinin artışına bağlı olarak magnezyum tüketimi artar. Bu yüzden sporcuların magnezyum kaybını dengelemesi gerekmektedir.

Şeker hastalarında: Diyabetikler sık idrara çıktıklarından magnezyum kaybı da fazladır. Çarpıntı, titreme ve halsizliği önlemek üzere magnezyum takviyesi gerekmektedir.

Kalp ve özellikle hipertansiyon hastalarında: Magnezyumun eksikliği kalp şikâyetlerinin ve kalp ritim bozukluklarının artmasına sebep olabilir. Bunun yanı sıra klinik çalışmalar, magnezyumun hipertansiyonu düşürdüğünü göstermektedir.

Ali Osman SELÇUK

07.06.2006


OKS’ye 5 kala sınav kaygısı

11 Haziran Pazar günü yapılacak olan OKS (Ortaöğretim Kurumları Sınavı) ye sayılı günler kala adaylarda sınav kaygısı şimdiden tırmanmaya başladı bile. Aileler bu yüzden onlarla sınavla ilgili bir diyalog kurarken son derece dikkatli olmalıdır. Sınav kaygısı dediğimiz şey öğrencilerin sınav esnasında potansiyellerini tam olarak kullanamamasıdır. Kaygı insan davranışlarını yönlendiren, motive eden bir özelliğe sahiptir. Aynı zaman da aşırı düzeyde olması da bizi olumsuz etkileyebilir. Öğrenciler sınav anında kaygının etkisiyle olumsuz iç konuşmalarla kendilerini etkilerler. Bunun sonucu da çalışmalarının karşılığını tam alamazlar. Bu sınav esnasında ortaya çıkan iç konuşmaların % 50’si çevre kaynaklıdır. Bunun içinde öncelikle sınava girecek kişinin çevresindekilere iş düşmektedir.

Çocuğa olumsuz telkinler verilmediği gibi “Sen çok iyi çalıştın, bu işi kesin başaracaksın” gibi şartlandıracak telkinler de verilmemelidir. Bu tür ifadeler çocuğun üzerinde gerginliğe sebep olur. Bu yüzden çocuk kazanmaya ya da kazanamamaya ikna olarak sınava girer ve performansını tam sergileyemez. Öğrenci sınava şartlanmadan sadece bilgisini ölçeceğini bilerek girmelidir. Sınavlar sonucunda her zaman hedeflenen neticeye ulaşılamayabilir. Bunu önce aile kabullenmeli ve çocuğuna da bu yönde telkinler vererek rahatlatmalı ve sınavı bir özgüven meselesi haline getirilmemelidir.

Feyza Keleş GİZLİGİDER

07.06.2006


0-3 yaş çocuklarının yaz aylarında beslenmesi

Yaz aylarındaki sıcaklardan sadece yetişkinler değil küçükler de etkileniyor. Onları sıcaklara karşın doğru beslemek görevi de anne ve babalara düşüyor. Yaz aylarında 0 -3 yaş çocuklarının beslenmesinde dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir? 1-3 yaş dönemi çocuklar için gelişme, büyüme ve sosyal davranışlar açısından önemli bir dönemdir. Bu yaş çocukların düzenli yemek yeme alışkanlığını kazanmaları için en önemli süreçtir. Bu süreç doğru şekilde değerlendirilmez ise aile için yemek yeme problemlerinin artacağı anlamına gelmektedir. Bu yüzden ailenin bu yaştaki çocukları neyi, nasıl ve ne kadar yedirecekleri konusunda ellerinde kılavuz olabilecek besin rehberine ihtiyaçları vardır.

1-3 yaş çocuklarının günlük tüketmesi gereken porsiyon miktarı şöyledir: 6 porsiyon tahıl grubu, 5 porsiyon sebze meyve, 3 porsiyon süt ve süt ürünleri, 2 porsiyon et, tavuk, balık grubu, 4 porsiyon yağ.

Çocukların günde ne kadar su içmesi gerekmektedir?

Sıcak havalarda su kaybı artmaktadır. Düzenli bir metabolik aktivite için mutlaka kaybolan sıvıyı yeniden yerine koymanız gerekir. Her 1 kcal enerji için 1 ml sıvı tavsiye edilmektedir. Bu yüzden çocukların ortalama alacakları tüm sıvı toplamı 1000-1500 cc olmalıdır.

Çocukların dondurma

yemesi sakıncalı mıdır?

Çocuklar için dondurma vazgeçilmez bir tatlıdır. 100 gr. dondurmada 193 kalori, 4,5 gr. protein, 148 mg kalsiyum, 0,1 mg demir bulunmaktadır. 1-3 yaş çocuk beslenmesinde en önemli besin ögeleri protein, kalsiyum, enerji ve demirdir. 1 su bardağı süt yerine 100 gr dondurma tüketilebilir. Dondurmanın glisemik indeksi (kan şekerini yükseltme oranı) düşük bir besin olduğu düşünülecek olursa yaz kış tüketilebilecek bir besindir.

Çocukların sık olarak tükettiği kola, gazoz,

meyve suyu gibi içecekler zararlı mıdır?

Hazır meyve suyu, normal kola, gazoz besleyici değeri olmadığı için çocuklara tavsiye edilmemektedir. Mümkün olduğunca çocuklara bu içecekler verilmemelidir. Bunu yerine taze sıkılmış meyve suyu, süt, ayran içilmesini teşvik etmek tavsiye edilmelidir.

Şenay ÖZER

07.06.2006


Sınav öncesi beslenmenize dikkat edin

Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, son günlerde çeşitli kaynaklarda, sınav öncesi algılamayı ve konsantrasyonu arttırmaya yönelik diyet tekliflerinin yer aldığı, bu tekliflerin bir çoğunun sağlıksız ve bilimsel temelden yoksun olduğu belirtildi.

Öğrencilerin sınav öncesi ve sınav sabahı bilinçli beslenmeleri gerektiği vurgulanan açıklamada, şöyle denildi: “Sınavlarda hiçbir besin başarıyı tek başına, mucizevi bir şekilde etkilemez. Tüm öğrencilerimizin, özellikle bu günlerde beslenme kurallarına uymaları oldukça önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenme; dört besin grubunda bulunan besinlerin yeterli miktarda tüketilmesiyle sağlanır. Bu besinler, süt grubu, et grubu, meyve grubu ile tahıl grubudur.”

Strese karşı düzenli beslenme

Açıklamada, öğrencilerin sınav öncesi ve sınav sabahı yoğun stresin yol açtığı fizyolojik etkilere maruz kalacağı, bu etkilerin “düzenli ve uygun beslenme” ile kontrol edilebileceğine işaret edildi. Yapılan araştırmalar, iyi kahvaltı yapan öğrencilerin daha başarılı olduklarını ortaya çıkarmıştır. Yeterli enerji ve besin ögelerini sağlayan bir sabah kahvaltısında, peynir ve yumurta, birkaç dilim ekmek, pekmez-tahin, zeytin, domates, yeşil biber, salatalık, maydanoz veya meyve bulunmalıdır.

Şekerle ilgili inanışlar yanlış

Halk arasında şeker ve şekerli besinlerin dikkati ve algılamayı arttırdığına yönelik yanlış inanışlar bulunduğu belirtilen açıklamada, karbonhidrattan zengin bu besinlerin tam tersi gevşemeye sebep olduğu, bu sebeple sınav öncesi ve sınav sırasında şeker, şekerleme gibi basit şekerler yerine, kuru üzüm, erik veya A ve C vitaminlerince zengin taze meyve ve sebzelerin tercih edilmesi teklif edildi.

Kafeine dikkat

Sınav sırasında susamaya sebep olacak yağlı ve tuzlu besinlerden uzak durulması gerektiği belirtilen açıklamada, sınavda su tüketiminin yanı sıra, sıkılmış meyve suyu tüketmenin, hem sıvı ihtiyacını karşılayacağı, hem de konsantrasyonu arttıracağı kaydedildi. Kafein ihtiva eden yiyecek ve içeceklerin adrenalinin serbest kalmasına, böylece stres düzeyinin artmasına sebep olabildiği vurgulanan açıklamada, sınav öncesinde çay, kahve kolalı içecekler gibi kafein ihtiva eden besinler yerine süt, meyve suyu, ıhlamur, kuşburnu gibi bitki çaylarının tercih edilmesi istendi.

07.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004