Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Türkiye’nin en büyük şelâlesi

MÜSİAD’ın Erzurum’da düzenlediği “Genel İdare Kurulu Toplantısı” dâvetine icabet ederek bir hafta sonunu bu güzel ilimizde geçirdik. Erzurum denince akla ‘soğuk/kar/kış’ gelse de, biz mevsim itibarıyla ‘sıcak’ günlerde Erzurum’da bulunduk.

Erzurum, belediye yönetimi olarak “büyükşehir” ama, İstanbul gibi ‘büyükşehir’lerle kıyaslandığında ‘yayla’ gibi. ‘Yayla’ ifadesini, ‘mahrumiyet bölgesi’ olarak anlamamak lâzım. Erzurum gerçekten yayla, çünkü şehir merkezi neredeyse 2000 metre yükseklikte. Karadeniz’deki yaylaların deniz seviyesinden yüksekliği de zaten bu kadar...

TARIM TARIM TARIM

Kış mevsiminde yaşanan buzlu havalarla adını çokça duyduğumuz Erzurum, aslında geniş ovalara sahip bir ilimiz. Ancak bu ovalarda çoğunlukla ‘ot’ yetişiyor. Bu bakımdan, bölgenin gelişmesi için tarım ve hayvancılık en kârlı yatırım şekli olarak görülüyor. Ne yazık ki, tarım ve hayvancılık, belki de gereken şartlar yerine getirilmediğinden Türkiye genelinde olduğu gibi Erzurum’da da gelişmemiş. Katma değeri yüksek olan hayvancılık var, ama bunun yeterli olduğunu söylemek hayli zor.

MÜSİAD’DAN YATIRIM

MÜSİAD Erzurum Şubesi üyeleri bir araya gelerek, bölgedeki hayvancılığı ayağa kaldırmak için örnek bir yatırıma imza atmışlar. Pasinler’de kurulan organik süt üretme çiftliği (EGES, Entegre Gıda Et Süt AŞ) bölge için örnek bir yatırım.

Yatırımın yapıldığı arazinin de ilginç bir macerası var: 1000 dönüm olan bu arazide, 1980 öncesi dönemin siyasî liderlerinden Necmeddin Erbakan tarafından ‘sigara fabrikası’ yapılmak üzere temel atılmış. Aradan geçen bunca yıla rağmen bu konuda bir arpa boyu yol alınamamış ve nihayetinde bu araziye MÜSİAD üyeleri talip olmuş ve devletten kiralamışlar.

Tabiî bunu yapmak da kolay olmamış. MÜSİAD araziye talip olunca, atıl duran bölge kıymete binmiş. Bin bir engel çıkmış ve Erzurum Valisinin de haklı şikâyetine göre bürokrasi bu yatırımı engellemek için çok uğraşmış. Ama valinin ve MÜSİAD üyelerinin gayretiyle bürokrasi engeli aşılmış. Neticede, ilk etapta 1.2 milyon YTL yatırımla örnek bir tesis kurulmuş. Bu tesisin bölgeye yetmeyeceği aşikâr. Ancak başarılı olunur ve benzer yatırımlar yapılırsa, tarım ve hayvancılık düştüğü yerde ayağa kalkabilir.

TARİHî ESERLER BAKIMSIZ

Erzurum’da da pek çok tarihî eser var, ancak bütün Türkiye’de olduğu gibi burada da tarihî eserlere ilgi gösterildiğini söylemek zor. Çifte Minareli Medrese’ye, neredeyse yıkılmak üzereyken el atılmış durumda. Şu an restorasyon yapılıyor, ancak bunun için çok geç kalındığı ortada.

Aynı şekilde ilde 21 tane ‘tabya’ olduğunu öğreniyoruz. Tabyalar, bir anlamda askerî kışla görevi yapmış. Mihmandarımızın anlattığına göre bu tabyalar, tünellerle birbirine bağlıymış. Ancak şu anda bu yolların kapalı olduğu tahmin ediliyor. Tabyalar da bakımsızlıktan dökülüyor. Belki , ‘Bu eserlerin bakımına para harcamaya ne gerek var? Yıkılsın gitsin!’ diyenler de olabilir. Ama ecdadımızın yaptığı eserleri korumamız gerekmiyor mu?

TORTUM ŞELALESİ GÖRENLERİ BÜYÜLÜYOR

Tortum Gölü’nün son kısmında, Tortum Çayı’nın 48 m yüksekten düşmesiyle meydana gelen çağlayan vadideki bir dağın heyelan sonucu çayın önünü kapatmasıyla oluşmuş. Erzurum-Artvin yolu üzerinde, Erzurum’a 120 km mesafededir. Baharda suyun bol olduğu mevsimde tabiî manzarası ve heybetiyle seyrine doyum olmaz. Ziyaretçiler, 22 metre genişlik ve 48 metreden dökülen suların zaman zaman oluşturduğu gökkuşağını izliyor. Türkiye’nin en büyük, Afrika’daki Zambezi Nehri üzerindeki 120 metreden düşen Vietorio Şelâlesi ve ABD’deki Erie Gölü ile Ontario Gölü arasındaki 51 metrelik Niagara Şelâlesi’nin ardından dünyanın 3. büyük şelâlesi olan Tortum Şelâlesi, güzelliğiyle görenleri büyülüyor.

TORTUM’A VALİ

Erzurum gezimizin son gününde Tortum ilçesinden geçerek ‘Tortum Şelâlesi’ne gittik. Tortum da Erzurum’un şirin ilçelerinden biri. Bu vesile ile, çocukluğumuzda duyduğumuz bir ‘bölgesel atasözü’nü hatırladım. Köyümüzde, başarısız olanlara biraz da kızgınlıkla; “Tortum’a vali oldu!” denilirdi. Bu ifadenin tam olarak niçin söylendiğini çözememekle birlikte, çok sık kullanıldığını hatırlıyorum. Bu ‘bilgi’yi Tortumlulara hatırlatınca, şaşırdılar ve böyle bir sözü hiç duymadıklarını beyan ettiler.

BAK ÇEŞMELERE, ÇAYLARA

Tortum Şelâlesi, Erzurum-Artvin arasında Uzundere ilçesi sınırları içinde çağlayan bir şelâle. Bu şelâlenin, dünyanın üçüncü büyük şelâlesi olduğunu duyunca önce şaşırdım. Nasıl olur da şimdiye kadar gidip görmemişim diye hayıflandım. Şelâlenin çevresinde yeterli sayıda—daha doğrusu ‘hiç’ demek lâzım— tesis yok. Oysa, turizm açısından değerlendirilebilecek bir bölge. Ama her yerde olduğu gibi burada da sahip olduğumuz değerlerimizin kıymetini bilemediğimizin bir örneği sergileniyor...

SILA-İ RAHİM

Eh, Erzurum’a kadar gelip de Çayeli’ne uğramadan, sıla-i rahim yapmadan İstanbul’a dönülür mü? Arkadaşlardan müsaade isteyip Erzurum’dan Artvin yolu üzerinden Çayeli’ne geçtik. Bu arada, Erzurum-Artvin arasında yolcu taşıyan ‘midibüs’ şoförlerinin bir şikâyetini de dile getirmek gerekecek. Şoförler, yolların bakımsızlığından şikâyetçi. Artvin’de baraj çalışması olduğu için yollar gerçekten tahrip olmuş durumda. Ayrıca, baraj sebebiyle yeni yollar yapılıyor. ‘Yeni’ yollar hizmete girince kendilerinin dışlanacağı korkusunu yaşıyorlar. “Bu kötü yolların kahrını biz çekiyoruz, ekmeğini başkası mı yiyecek?” şeklinde endişeleri var... Her halde ‘yetkili’ler bu endişeleri izale edecekler...

Palandöken Kayak Merkezi

3185 m. zirveye sahip Palandöken dağları, Erzurum’u kuşbakışı seyretmek için ideal bir yer. Kış turizmine uygun şekilde pistler ve ‘gondol/teleferik’ hizmet veriyor.

*Palandöken Kayak Merkezindeki pistler dünyanın en uzun ve dik kayak pistleri arasında yer almaktadır. En uzun pisti 12 km olan kayak pistlerinin toplam uzunluğu 28 kilometreyi bulmaktadır.

Faruk ÇAKIR

23.06.2006


Minik kardelenler açtı

Can Kardeş Çocuk Kulübü’nün yaktığı meşale ile açılan çocuk eğitim kurumlarından biri de Denizli’de Özel Kardelen Çocuk Bakımevi olarak hayat buldu. 2005-2006 eğitim yılını başarı ile tamamlayan Kardelen bir takım faaliyetlerle bunu kutladı.

Faaliyetler Denizli Halk Eğitim Merkez Müdürlüğü’nün bahçesinde açılan kermes ile başladı. Özel Köprü Eğitim ve Kültür Kurumları Genel Koordinatörü ve Kurucu Müdürü Halil Elitok, açılış konuşmasında, “Bugünün çocukları yarının hayat dinamiklerini meydana getirecektir. O itibarla; ilmi verilere göre 4-5 yaş, çocukta kimlik gelişim yaşı olarak belirlenmiştir. Bu nedenle 4-5 yaş çok önemli bir yaştır. Bu yaşta verilecek olan bilgiler onun hayatının çizgilerinin ana hatlarını oluşturacaktır” dedi.

Elitok, konuşmasının devamında anlattıklarına örnek olarak Fatih Sultan Mehmed örneğini verdi ve şunları söyledi; “Fetih ruhu Fatih’de bir kimlik oluşturmuştur. Fatih Sultan Mehmed henüz çocuk iken babası II. Murad kolundan tutup Hacı Bayram-ı Veli’ye götürür. O tarihte Hacı Bayram Medresesinde öğrenim gören Akşemseddin’de misafirlere hizmet etmektedir. Sultan Murad, Hacı Bayram-ı Veli’ye İstanbul’u alma planlarından bahseder. Bu arada kendisine nasip olması için duâ etmesini ister. Fakat Hacı Bayram-ı Veli, küçük şehzade Mehmed’i gösterip, “Padişahım” der, “İstanbul’u şehzadeniz Mehmed’le benim köse alacaktır.”

Hacı Bayram-ı Veli’nin “Kösem” dediği Akşemseddin’dir. İşte bu hadise Fatih’te Fetih ruhunun uyanmasına vesile olmuştur.”

Terbiyede en önemli unsurun sevgi olduğunu dile getiren Elitok, Mevlânâ’nın “Sevgi ile bakır altınlaşır” sözlerini de hatırlattı.

GIDA KERMESİYLE AĞIZLAR TATLANDI

Öğrenci velilerinin ve Kardelen’in gönül dostlarının büyük bir özveri ile hazırladığı gıda kermesi Halk Eğitim Merkezi bahçesinde gerçekleştirildi. Yardımlaşmanın en güzel örneğini oluşturan kermes, gelen misafirlerin hafızalarına tatlı bir anı olarak yazıldı. Sıcak gözlemeler ve dökülen sıcak taze lokmaların yanı sıra, veliler ve gönül dostları tarafından evde yapılan pasta, börek, içli köfte, çiğ köfte gelen konuklar tarafından alınarak afiyetle tüketildi. Panayır havasında geçen ve sıcak bir ortamın oluşturulduğu gıda kermesinde, tüm velilerin birer görev alarak dayanışma ve yardımlaşma içerisinde çalışması görülmeye değerdi.

GÖSTERİLER

Programda Nasreddin Hoca’nın Sarığının Kerameti isimli skeç ve 3 yaş grubunun oynadığı rontlar seyirciler tarafından ilgiyle izlendi. Gecenin en çok ilgi çeken kısımlarından bir diğeri de bütün yaş gruplarının rol aldığı 7’den 77’ye gösterisi oldu. İnsanın bebeklik ve okul çağından evlilik ve yaşlılığa kadarki yolculuğunun şarkılar eşliğinde canlandırıldığı bu bölümde, küçük minikleri izlerken seyirciler kâh geçmişe gidip kendilerini kâh geleceğe gidip yavrularını gözlemlediler. Denizli Erbakır Lisesi öğrencisi Elif Doğan ve Denizli’nin ünlü neyzeni Tevfik Usmak’ın sundukları ney dinletisinin ardından sahneye çıkan küçük semazenlerin yaptıkları şeb-i aruz töreni programın ilgi odağı oldu. Beyaz kıyafetleri ile minikler mevleviler gibi ilâhî eşliğinde mevlâya doğru dönerken, duygulanan seyirciler gözyaşlarını tutamadılar.

San’at musikisinin klasik parçalarından “Üsküdar’a Gider İken” isimli eser eşliğinde yapılan oyunda; Kardelen çocukları Osmanlı beyefendi ve hanımefendilerini canlandırdılar. Gerek çocukların tek tek tanıtıldığı gerekse bir yıllık faaliyetlerin sırayla fotoğraf ve yazılarla tanıtıldığı profesyonelce hazırlanan iki ayrı sinevizyon gösterileri de ilgiyle izlendi. Geceye misafir olarak katılan Isparta Altınbaşak Lisesi öğrencisi Burak Özpolat başarı ile okuduğu “Kırmızı Araba” ve “Buz Kesti Ellerim Sarıkamış’ta” isimli şiirleriyle izleyicilere duygulu anlar yaşattı. Şiirlerin ardından sahne alan mehteran takımı ise gösteriye son damgasını vurdu. Babalar günü özel ödülü ve fedakâr anne ödüllerinin de dağıtıldığı program gecenin geç saatlerine kadar devam etti.

SERGİ

Kardelen Çocukevi’nin yıl sonu faaliyetler zinciri, gıda kermesi ile paralel olarak gösteri salonu önündeki çocuk sergisi ile devam etti. Sergi minik öğrencilerin bir yıl içinde yapmış oldukları el becerilerinden oluştu. Yumurta kaplarından yapılan tırtıllar, el yapımı mumlar, resimler, maket oyuncaklar ve bir dizi faaliyetlerden oluşan sergi, sergiyi gezenler tarafından çok beğenildi. Programa katılanlar, geleceğin mimarları, ressamları ve bilim adamlarının ilk eserlerini böylece gözlemlemiş oldular.

Feyza TOLA / DENİZLİ

23.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004