Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

BM’ye güvenmiyorum

Bu yazıyı yazmadan önce Beyrut’ta bulunan bir dostumla görüştüm. Durumu tek kelimeyle “felaket” diye özetliyordu.

34 gün süreyle aralıksız bombalanan Lübnan’ın fiziki görüntüsünü felaket olarak niteliyordu. Tam bir belirsizlik yaşandığını ve ateşkesin İsrail tarafından zaten ihlal edildiğini ve her an ihlal edilebileceği şartlar yaşandığını anlatıyordu.

Telefonun öteki ucundaki dostum, Lübnan’a gönderilecek herhangi bir askeri gücün çatışmaların ortasında ve beklenmedik gelişmelerle karşı karşıya kalabileceği endişesini dile getiriyordu.

Ben yazılarımda BM’nin yetersizliğini defaetle yazmış hatta Irak’taki hak ihlallerinde sessiz ve yetersiz kalan genel sekreteri, TBMM kürsüsünden istifaya çağırmıştım.

Lübnan’da daha kötü daha çirkin ve daha karmaşık bir oyun oynanıyor. Silahsız görevlisi İsrail tarafından katledildiğinde kınama bile yayınlamaktan aciz bir BM şimdi tutmuş illa barış gücü olsun ve illa Türk askeri de bu gücün içinde bulunsun istiyor.

Sadece o değil İsrail saldırılarında ve içinde meclis başkanının ve başbakan yardımcısının da bulunduğu 18 milletvekilinin zorla kaçırılmasına sessiz kalanların neredeyse hemen hepsi Türk askerini Lübnan’a çağırıyor.

Ben bu ısrarlı çağrılardan doğrusu ciddi şekilde şüpheleniyorum. Bir taraftan dünya liderleri bir taraftan Türk basınının kimi güzide mensupları Türk askerini Lübnan’a göndermeye çok hevesli görünüyorlar.

Oysa ben BM’nin ateşkes kararında bile İsrail yanlısı bir tavır görmekteyim. BM Lübnan’ı değil adeta İsrail’i koruyor görüntüsü içinde. Talep edilen barış gücü de barıştan ziyade İsrail’i korumaya yönelik bir misyon üstlenecekmiş gibi duruyor.

Dünya istihbarat örgütlerinin cirit attığı Lübnan’da, olayları geliştirip yönlendirip BM Barış Gücü’nü İsrail’in amaçları doğrultusunda kullanmalarından endişe etmekteyim.

Yani İsrail’in başaramadığını BM Barış Gücü’ne ihale edeceklerinden şüpheleniyorum.

BM Barış Gücü’nün Lübnan çıkmazında hangi saldırının nereden geldiğini ve ne amaç taşıdığını bile fark edemeden kendisini içinden çıkılmaz bir karmaşa içinde bulacağından endişeleniyorum.

Bölgede hak sahibi olduğunu iddia eden Fransa bile bunu gördüğü içindir ki 200 kişilik sembolik bir asker gönderebileceğini söylüyor.

Fransa için karmaşık olan Lübnan Türk askeri için daha da risklidir.

Ateşkesi tanımayan, BM görevlisi tanımayan İsrail’in yarın Türk askerine yönelik bir saldırı düzenlemeyeceğini kim garanti edebilir?

Sonra Lübnan ASALA yanlısı Ermenilerin, PKK’nın ve kimi radikal örgütlerin rahatlıkla icray-ı faaliyet ettikleri bir ülkedir. Türkiye’den ve Türk askerinden nefret eden bu grupların bizzat askerimize karşı beklenmedik saldırılar gerçekleştirmeyeceğini kim garanti edebilir?

34 günlük katliam süresince seyirci kalan Batı devletlerinin kumandasında bir barış gücü bence barışı değil yine İsrail’i koruyacaktır. İçlerinde meclis başkanı ve başbakan yardımcısı da bulunan 18 seçilmiş Filistin milletvekilini kaçıran İsrail’e karşı sesini çıkarmayan Batı ülkelerinin kumanda ettiği bir Barış Gücü Lübnan halkının hukukunu da çıkarını da düşünmeyecektir.

Peki, Türkiye bölgesinde gelişen bu olaylara sessiz mi kalmalıdır? Hayır kalmamalıdır. Ama madem Türkiye’nin ehemmiyetine inanıyorlar ve ısrarla Türkiye’nin barış gücünde yer almasını istiyorlar öyleyse, politikalarını Türk hükümetinin belirleyeceği, kumandası Türk askerinde olan bir Barış Gücü kurulmasını kabul etsinler bakalım!

Bence kumandası benim askerimde olmayan ve hele İsrail yanlısı politikalarıyla temayüz etmiş olan bir Batı ülkesinin kumandasındaki bir askeri güçte benim askerim görev yapmamalıdır. 4 asır boyunca bölgeyi canı pahasına korumuş olan bu milletin evlatlarını bölgeye saldıranlara destek verenlerin kumandasına vermek benim şahsen içime sinmemektedir.

34 günlük saldırı İsrail’in içinde bulunduğu konularda batılı devlet adamlarına ve kumandanlarına güvenmememiz gerektiğini anlatmaya yetmiştir diye düşünüyorum.

(...)

Benim şahsi kanaatim (Bunların hepsi benim şahsi düşüncelerimdir, başkasını bağlamaz) Türk askeri Lübnan’da -başka coğrafyalarda olabilir- başında bulunmadığı askeri gücün içinde yer almamalıdır.

Madem ki ABD Türkiye’ye güveniyor, madem ki batılı ülkeler Türkiye’ye güveniyor madem ki İsrail Türkiye’ye güveniyor öyleyse buyursunlar BM Barış Gücü’nün kumandasını Türkiye’ye teklif etsinler. Etsinler de ne kadar samimiler görelim!

Yeni Şafak, 23.8.2006

Resul TOSUN

24.08.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Lübnan bizi istiyor mu?

  Lübnanlar var Lübnan içinde...

  BM’ye güvenmiyorum

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004