Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kariyer

İç arayışın teessürü ve sessiz ısrarı

Bir “gün”lükten -1

Mübarek Ramazan’ın gufran dolu son on gününe girmişti... İftara yakın dâvetli olduğu yere hazırlanırken, iradesini zorlayan bir sıkıntı halinin maruz bıraktığı iç eziyetiyle baş başa idi. İftara yetişmesi gerekiyordu. Onu bekleyen dost meclisine biraz gecikmeli de olsa yetişti. Gönül sofraları ile birlikte ilâhî nimetlerin şükür isteyen rızık masasına kuruldular. Yakınları olan gelin hanım ve yeni damatları ile ailece feyizli bir sohbetin içinde buldular kendilerini.

Kendini toparlamaya çalıştı. İçindeki sıkıntı kendisinde kaldı. Sohbetin nezaketi içinde halleşti. Tatlı bir aile sohbetinde büyüklerle gençler bir aradaydı. Herkes mutluydu. Hediye getirdiği kitaplar, ayrı bir sohbet kapısını açmıştı.

Tatlılar, çaylar, meyveler yemek masasından sonra fasıllar halinde sehpalarda ikram edildi. Konuşma seyri içinde nimetlenmenin hoşnut edici misafirliğinde gençlik, ailelerin sorumlulukları, büyüklerin şefkat ettiği aile yapıları ile ahlâkî hassasiyetlerle sevgi ve saygı içinde yaşamanın önemi üzerinde karşılıklı müzakerelerde bulunuldu.

Dünür, emekli bir eğitimciydi. Beyefendi ve sükûnetin hazmedilmiş olgunluğuna sahip bir insandı. Yüzüne yansıyan bir huzur dalgası vardı. Dinlerken rahattı. Katılırken destekçiydi.

Ailelerin dostane ve muhabbet dolu yakınlaşmalarının yansımalarını gösteren samimiyeti içinde müsaade isteyip evinin yolunu tuttu.

İç sıkıntısı devam ediyordu. Bir şeyler yapması gerekiyordu. Kendini rahatlatıcı bir sığınak bulmalıydı. Onu uyaracak bir mesaj almalıydı. Onu konuşturacak bir ruh haline girmeliydi. İç âlemini kendine ait tutacak bir okuma yapmalıydı. Televizyonda şu anına uygun bir programdan kendisine dersler çıkarmalıydı. Bir dosta gidip nasihat almalıydı. Biri arayıp şevk vermeliydi. Biri selam ile duâsını göndermeliydi.

Tamda şuurla kendisine bağlanıp talepte bulunamadığı hayli yorgun bir haldeydi. Yukarıdaki isteklerinin bile ucu açıktı. Zihninde netleşmemişlerdi. Daha fazla rahmet tecellisi isteyen ve iradesini sabırla itaatte kullanıp, sükunetin şevkle beraber kalbi ve ruhi inkişafına daha köklü yeni bir boyut kazandırmak isteyen tanımsızlık içindeydi.

Boşluğun arayışını sessizleştiren ve kendine ait varlıkların hakkını verememekten müştekiydi. Şikâyeti kendindendi. İsteği Allah’tandı. Talebi sadece daha iradeli davranmak, daha planlı olmak, şefkatle kendine ve çevresine doğru zaman ayırmaktı. Kendini ihmal edip, sepeti boşaltmamaktı.

Değerlendirme yaptığında bile üzerinden bir akşam geçmiş ve o anın sıcaklığının soğumaya yüz tuttuğunu fark etmişti. Belki de bunların da dahil olduğu daha kuvvetli bir inşirah arzusuydu. İnşirah kavramını çok seviyordu. Edebî san'atın icrasına muvaffak olabilseydi, bu ifadenin asliyetine hürmeten mânâ imbiğinden süzülecek güzel bir çalışma yapma arzusundaydı.

Uzayıp giden uzay boşluğundaydı adeta. Her şeye bakıp durdu evin içinde. Bir şey yapamadı. Televizyonda bir konu bağlantısı bulamadı. Odasına gitti. Kitaplarını süzdü. Uzunca baktı... Bir iki yoklama yaptı. Bir satır, bir kelime, bir işaret yakalayamadı.

Oturma odasında ailenin devam eden canlı muhabbetine ve sohbetine de katılamadı. Onlar da kendisinden habersizdiler. Çünkü yüzüne yansıyan bir gerginlik yoktu. Kabına sığmayan bir taşkınlıkta yaşamıyordu. Bir iç sessizliğin ısrarlı talebiyle yoğruluyordu. Kendini çerçevelemeyle meşguldü...

(Devamı haftaya...)

İsmail BEREKET

28.10.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Başlıklar

  İç arayışın teessürü ve sessiz ısrarı

  San'atta takva derecesi

  Sertifika, beyan veya referans

  Meraklı veya mütecessis olmak

  Her ay 8 program


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004