Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

BBC: Türkiye’de kadınlar siyasî simge taşımıyor

Türkiye’deki başörtüsü yasağıyla ilgili değerlendirmede bulunan İngiliz BBC kanalı, Türkiye’de bayanların yaklaşık yüzde 63’ünün başörtülü olduğunu ancak bunların çoğunluğunun siyasi simge olarak görülen ve yasaklanan şekilde başlarını örtmediklerini yazdı.

BBC muhabirinin İstanbul sokaklarından görüntüler vererek aktardığı haberinde, İstanbul’da kol kola yürüyen iki bayandan birinin başörtülü diğerinin ise dar pantolon ve başı açık bir şekilde gezdiklerine dikkat çekti. Sokakta bu şekilde vatandaşların istediği şekilde giyindiklerini vurgulayan BBC, ancak üniversitelerde başörtülü hiçbir öğrencinin olmadığı belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’na da başörtülü eşlerin davet edilmediğine işaret eden İngiliz kanalı, önümüzdeki aylarda Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterilmesi beklenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşinin de başörtülü olduğu ve bunun gerçekleşmesi halinde, tarihte ilk kez devletin en üst makamında yer alan birinin eşinin başörtülü olacağına dikkat çekiyor. Başörtüsünün ülkede çok şiddetli tartışmalara neden olduğunu yazan BBC, bu tartışmanın AKP’nin başa geldiği yıllardan sonra iyice alevlendiğini söylüyor.

Başörtülü kadınlarla röportaj yapan BBC kanalı, başörtüsünü çıkarmadığı için okuldan atılan Leyla Şahin adlı bir öğrencinin, “Ben bu başörtüsünü 14 yaşımdan bu yana giyiyorum. Kendimi bu şekilde anlatıyorum. Ben başkalarına bazı şeyleri empoze etmek için giymiyorum. Hiç kimsenin benim bu hakkımı sorgulama hakkı olduğunu zannetmiyorum. Problem ben değilim öteki taraf”sözlerini aktardı.

Başörtüsü konusunda anlam karmaşası var

Türkiye’de başörtüsü ile ilgili anlam karmaşası yaşandığını duyuran İngiliz kanalı, ülkede başörtülü kadınların sayısının her yıl arttığını ve bu başörtülü insanların AKP’nin başa gelmesinden sonra kendilerini toplum içinde daha rahat hissettiklerini iddia etti. Yapılan bir ankete de yer veren İngiliz kanalı, Türkiye’de başörtülü bayanların yüzde 63’ünün başörtülü olduğunu ve bunların birçoğunun ise, ülkede yasaklanmış olan siyasi simge şeklinde başlarını örtmediklerini vurguluyor. Bunların yüzde 11 gibi çok azının çarşaf giydiği de aktarılıyor. Tüm bu anket bilgilerine rağmen 6 yıl önce yapılan anketlere göre Türkiye’de örtülü bayanların sayılarının azaldığını yazan BBC kanalı, yine de Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın yaptığı konuşmada, “Devletin üst kademelerinde laikliği tekrar tanımlamaya çalışan insanlar yok mu? Eğer gerçekten de böyleyse, o zaman irtica tehlikesi var demektir ve her türlü önlemin alınması gerekir” sözlerini aktardı.

/ LONDRA

09.11.2006


 

Rapor sert değil, dengeli

AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, müzakerelerin askıya alınmasının ve dondurulmasının söz konusu olmadığını ifade ederken, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, ilerleme raporundaki en önemli unsurların ifade özgürlüğü ve sivil-asker ilişkileri olduğunu belirterek, raporun sert değil, dengeli olduğunu, Avrupa Parlamentosunda kabul edilen raporun aksine, ilerleme raporunda yeni beklentilerin yer almadığını söyledi.

Türkiye İlerleme Raporu’nu yayımlayan AB Komisyonu, imzalanan Ek Protokol’e (Ankara Anlaşması) karşın limanların ve havaalanlarının Kıbrıs Rum kesiminin kullanımına açılmadığı tespitinde bulunarak, AB’nin gelişmeleri yakından izlemeyi sürdüreceğini ve 2006 yılı bitmeden değerlendirme yapılacağını bildirdi.

Geçen yıl 140 sayfalık rapor yayımlayan, bu yılki raporunu 75 sayfada tutan AB Komisyonu, Türkiye’nin AB’ye üyelik hazırlığını hem siyasi ve ekonomik açıdan, hem de fasıllar itibariyle inceleyerek son 1 yılda bu doğrultuda kaydedilen gelişmelere değindi. Türkiye’de reform sürecinin yavaşladığından bahsedilen ve halen çalışmaları süren 9’uncu reform paketinin bu rapor dönemine yetiştirilemediği anlatılan İlerleme Raporu’nda, Ombudsmanlık müessesesinin getirilmesinden övgüyle söz edildi. Sivil-asker ilişkileri kapsamında Türkiye’nin AB standartlarını yakalama yolunda bazı ilerlemeler sağladığı, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önüne geçildiği belirtilen raporda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyaseti önemli oranda etkilemeyi sürdürdüğüne vurgu yapıldı. Raporda buna örnek olarak bazı üst düzey askerlerin Kıbrıs, laiklik, Kürt sorunu ve Şemdinli olaylarıyla ilgili yaptıkları açıklamalar verildi. Yargı alanında Türkiye’nin yaptığı düzenlemelere ve yargı mensuplarının eğitilmesine rağmen, özellikle Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesinin şiddet içermeyen fikirlerin ifadesini kısıtlamaya yönelik kullanılmasından şikayet edilen raporda, Şemdinli olayları örnek gösterilerek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun işleyişinin şüphe uyandırdığı ifade edildi. İlerleme Raporu’nda yolsuzlukla mücadelede Türkiye’nin son 1 yılda özellikle kamu yönetiminde şeffaflık açısından sınırlı ilerleme sağladığından bahsedilirken, “Buna karşın yolsuzluk yaygınken yolsuzlukla mücadele kurumları ve politikaları zayıf kalıyor” denildi. İlerleme Raporu’nda, Türkiye’nin imzaladığı Ek Protokol (Ankara Anlaşması) uyarınca Kıbrıs Rum kesimi dahil 10 yeni AB üyesi için ulaşım üzerindeki kısıtlamalar dahil, malların serbest dolaşımını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilerek, “AB bunu yakından izlemeyi sürdürecek ve 2006 yılı içinde tam uygulama yapılıp yapılmadığını değerlendirecek” ifadesine yer verildi. Türkiye’nin pek çok fırsatta Kıbrıs’ta BM önderliğinde kapsamlı bir çözüme bağlı kaldığını ifade ettiği hatırlatılan raporda, teknik komitelerin oluşturulması konusunda da Türkiye’nin Ada’daki her iki topluma desteğini yinelediği ifade edildi. Raporda, Türkiye’nin Ek Protokol’ü tam olarak uygulamadığı ve limanlarını Kıbrıs Rum kesimi bayraklı gemilere açmamayı sürdürdüğü tespitleri yapılarak, bunun malların serbest dolaşımını kısıtladığı ve Gümrük Birliği anlaşmasının ihlali anlamına geldiği iddia edildi. Benzer kısıtlamaların hava ulaşımında da söz konusu olduğu kaydedilen raporda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül başta olmak üzere Türk yetkililerinin, KKTC üzerindeki izolasyonlar kaldırılmadan Ek Protokol’ün uygulanmayacağını birçok kez dile getirdikleri hatırlatıldı. Buna karşın AB’li yetkililerin, “KKTC’nin durumunun limanların açılması konusuyla irtibatlandırılmaması” gerektiğini söyledikleri belirtilen raporda, Ek Protokol’ün uygulanmasının Türkiye’nin yasal yükümlülüğü olduğu ileri sürüldü. AB Komisyonu İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin Kıbrıs için “Eylem Planından” da bahsedildi. Raporda, Türkiye’nin Kıbrıs Rum kesiminin OECD gibi uluslararası örgütlere katılımını veto etmeyi sürdürdüğü de dile getirildi. Raporda Türkiye’deki azınlıklar konusuyla ilgili olarak, Türk yetkililere göre 1923 tarihli Lozan Anlaşması uyarınca Türkiye’deki azınlıkların Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar oldukları, ancak ilgili uluslararası ve Avrupa standartlarına göre Türkiye’de azınlık olarak tanımlanabilecek başka toplumların da bulunduğu görüşü savunuldu.

Lagendijk: Rapor sert değil, dengeli

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, AB Komisyonunun Türkiye’ye yönelik ilerleme raporunun sert değil, dengeli olduğunu belirterek, raporda yeni beklentilerin yer almadığını söyledi.

Lagendijk ve Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Camiel Eurlings, NTV’ye İlerleme Raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Rapordaki en önemli unsurların ifade özgürlüğü ve sivil-asker ilişkileri olduğunu söyleyen Lagendijk, raporunun sert değil, dengeli olduğunu, Avrupa Parlamentosunda kabul edilen, Eurlings’in hazırladığı raporun aksine, İlerleme Raporunda yeni beklentilerin yer almadığını belirtti. İfade özgürlüğü, TCK’nın 301. maddesi ve sivil-asker ilişkileri konularında acilen adımlar atılması gerektiğini ifade eden Lagendijk, hükümetin reformları gerçekleştirerek de seçim kazanabileceğini söyledi. Türkiye’nin limanlarını tüm AB üyelerinin kullanımına açması için 3-4 hafta daha süre tanınmak istendiğini belirten Lagendijk, bir ilerleme kaydedilmemesi halinde, müzakerelerle ilgili Türkiye aleyhine bir tavsiyede bulunulabileceğini kaydetti.

Eurlings: Umarım reformlar hızlanır

Eurlings de, İlerleme raporunda Türkiye’ye reformların hızlandırılması konusunda teşvikler olduğunu belirterek, “Umarım 2002 ve 2004 yıllarında gerçekleştirilen reformların hızına gelecek yıl yeniden ulaşılır” diye konuştu. Birlikte hareket edilmesinin önemine işaret eden Eurlings, “Kriz yaşanması ya da müzakerelerin tamamen ya da kısmen askıya alınması doğru olmaz” dedi.

Eurlings, müzakerelerin kısmen ya da tamamen kesilmesi durumunda, Türkiye’ye karşı olumsuz duyguların olduğu bir ortamda durumun nasıl normale döneceğinin belirsiz olduğunu belirtti.

Kıbrıs sorununun çözümü için AB dönem başkanı Finlandiya tarafından ortaya atılan Fin formülünün gece-gündüz tartışılması gerektiğini belirten Eurlings, “Bir çözüm bulunmalı ve tren kazası önlenmeli. “ dedi.

AB’nin Türkiye’ye çok ihtiyacı var

AB Komisyonu’nun insani yardımlardan sorumlu üyesi, eski Belçika dışişleri bakanlarından Louis Michel, Komisyonun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’e yazdığı mektupta, “AB’nin Türkiye’ye çok ihtiyacı var” ifadesini kullandı.

AB Komisyonu’nun, AB’nin genişlemesi konusunda dünkü toplantısına katılamadığı için görüşlerini sabah yazılı olarak Rehn’e ileten Michel, Türkiye’nin AB’ye katılımından yana net tavır koydu. Komisyonun, genişleme stratejisi konulu son derece önemli toplantısına katılamadığı için üzüntülerini dile getiren Michel, “AB’de bazı kesimlerin, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu zorlukların bilincinde olmamasından, engeller çıkarmasından ve katılım müzakerelerini kösteklemesinden” duyduğu endişeyi dile getirdi.

“Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı var. Hemen hemen tüm güncel konular, bunun ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. İran, Irak, Orta Doğu, petrol krizi ve İslam dünyası ile diyalog örnekleri ortadadır” ifadesini kullanan Michel, “Önümüzde, dünyanın en istikrarsız bölgesinde, laik ve istikrarlı bir ülke var” açıklamasında bulundu.

AB’nin genişleme sürecine değinen ve “net ve güçlü” olunması gereği üzerinde duran Michel, AB’nin coğrafi sınırları tartışmalarına son verilmesini de isterken, “Biz coğrafya uzmanı değil politikacıyız” ifadesine yer verdi.

/ BRÜKSEL- ANKARA

09.11.2006


 

İlerleme Raporuna Strateji Belgesi yön verdi

İlerleme Raporuyla birlikte genişleme sürecine yön veren Strateji Belgesini de yayımlayan AB Komisyonu, limanların bu yıl açılmaması halinde Türkiye ile müzakere sürecinin olumsuz etkileneceği uyarısında bulundu.

Toplam 13 maddeden oluşan Sonuç ve Öneriler bölümünde en fazla Türkiye’ye yer verilerek, şöyle denildi:

‘’Türkiye, Kopenhag siyasi kriterlerini başarıyla karşılamayı ve siyasi reformlara devam etmeyi sürdürüyor. Buna karşın (reformların) hızı geçen yıl yavaşladı. Özellikle ifade özgürlüğü alanında önemli çabaların ortaya konulması gerekiyor.’’ Müslüman olmayan dini toplulukların haklarının, kadın haklarının, sendikal hakların ve ordu üzerindeki sivil kontrolün güçlendirilmesi istenilen belgede, Türkiye’nin işleyen piyasa ekonomisine sahip olduğu tekrarlandı. Belgede, ‘’İyi komşuluk ilişkilerine sahip olmak, Türkiye açısından hayati önemini sürdürüyor’’ denildi. AB’nin 21 Eylül 2005 tarihli karşı deklarasyonuna da atıf yapılan belgede, şunlara yer verildi:

‘’AB Türkiye’nin, Ankara Anlaşmasını genişleten Ek Protokolü, ayrım yapmadan ve eksiksiz uygulayarak, malların serbest dolaşımı üzerindeki tüm engelleri, bütün nakliye araçlarını da kapsayacak şekilde kaldırmasını bekliyor. Bu yükümlülüğün eksik yerine getirilmesi, tüm müzakere sürecinin ilerlemesini (olumsuz) etkileyecektir.’’ Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde AB Komisyonunun aralık ayındaki AB devlet ve hükümet başkanları zirvesi öncesinde gereken tavsiyelerde bulunacağı kaydedilen belgede, Türkiye’nin AB üyesi ülkelerle ikili ilişkilerini normalleştirmek için somut adımlar atmasının önemine dikkat çekildi.

/ BRÜKSEL

09.11.2006


 

Arınç: AB’yi çatışmaları engellemek için isiyoruz

TBMM Başkanı Bülent Arınç, ‘’AB’ye, medeniyetler arası çatışmaları engellemek için girmek istiyoruz’’ dedi.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, Cezayir’e yaptığı gezinin ikinci gününde Başbakanlık Sarayında Cezayir Başbakanı Abdelaziz Belkhadem ile görüştü. Belkhadem, görüşmede, Türkiye’nin Osmanlı döneminde olduğu gibi bölgede aktif ve güçlü bir politika izlemesi gerektiğini belirterek, ‘’Bölgenin Türkiye’ye ihtiyacı var. Biz Cezayir olarak Türkiye’nin ve bu politikanın yanında olacağız’’ dedi. Cezayir olarak Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı olduğunu düşünmediklerini ifade eden Belkhadem, ‘’Türkiye, tek başına güçlü bir ülkedir. Zaten AB de sizin üyeliğiniz konusunda samimi değildir’’ diye konuştu.

TBMM Başkanı Arınç da ‘’Fransa’nın Ermeni soykırımı ve sonrasında söylediklerinin ne kadar büyük bir çelişki olduğunu, özgürlük, adalet ve eşitlik söylemlerinin ne kadar altının boş olduğunu Cezayir’e yaptığı ziyaretinde bir kez daha gördüğünü’’ ifade etti. Bülent Arınç, şöyle devam etti:

‘’Cezayirli kardeşlerimizin yaşadığı katliamı ve acıyı bizzat yerinde gördüm. Bu nedenle bir kez daha Fransa’nın çifte standart uyguladığını ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin bölgede daha aktif olması gerektiği düşüncenize katılıyorum. Amacımız Osmanlı döneminde olduğu gibi barışı tesis etmek, buna katkı sağlamaktır. Biz, AB’ye medeniyetler arası çatışmaları engellemek için girmek istiyoruz. Bu yüzden bütün kriterleri başarıyla tamamladık. Ancak Avrupa, sürekli engel çıkartıyor ve yeni şartlar öne sürüyor.’’

/ CEZAYİR

09.11.2006


 

Kıbrıs sadece Türkiye'nin işi değil

Avrupa Parlamentosu Milletvekili Cem Özdemir, “Kıbrıs konusunda sadece Ankara değil, tüm taraflar harekete geçmeli. Sonuçta 2004 yılında yapılan referandumda birleşmeyi isteyen taraf Kuzey Kıbrıslı Türkler oldu. AB, Kuzey Kıbrıslı Türklere doğrudan ticaret yapılacağı sözünü verdi ve bu söz Rum kesiminin bloke etmesi nedeniyle bugüne kadar yerine getirilemedi” dedi.

Avrupa Parlamentosu Milletvekili Cem Özdemir, “Kıbrıs konusunda sadece Ankara değil, tüm taraflar harekete geçmeli” dedi.

Birlik partilerinin Federal Meclis Grubu bünyesinde AB işleri konusunda oluşturduğu çalışma grubunun Başkanı Michael Stübgen ve Federal Meclis AB İşleri Komisyonu Türkiye Raportörü Thomas Bareiss, yaptıkları ortak açıklamada, AB Komisyonu İlerleme Raporu’nun birçok gözlemcinin son aylarda yaptıkları tespitleri doğruladığını belirterek, şu görüşlere yer verdiler:

“Türkiye’de artık hemen hemen hiçbir şey ilerlemiyor. Özellikle Türkiye’nin Ankara protokolünün uygulanması konusunda kendi üstlendiği sorumlulukları yerine getirmemekte ısrar etmesi kabul edilemez. Ülkedeki reform süreci durma aşamasına geldi. Bu konuda Başbakan (Recep Tayyip) Erdoğan’ın, Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinin çıkartılacağını açıklaması da bir şey değiştirmez.”

“İlerleme Raporu’nun bazı sonuçları da beraberinde getirmesi gerektiğini” savunan politikacılar, “müzakerelerin aynı şekilde sürdürülmesinin yanlış bir mesaj olacağını, Türkiye’nin, hukuk alanında ve düşünce özgürlüğü konusunda yapılması istenilen değişikliklerin müzakere konusu olamayacağını anlaması gerektiğini” ifade ettiler.

“Türkiye’nin AB üyelik süreciyle ilgili kuralları yerine getirebileceği konusunda endişelere sahip olduklarını” kaydeden politikacılar, “bunun aksini ispatlamanın Türkiye’nin elinde olduğunu” belirttiler.

Avrupa Parlamentosu Milletvekili Cem Özdemir de İlerleme Raporu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin, kendisine yöneltilen eleştirileri kabul etmek zorunda olduğunu, 301. maddeyi Türk Ceza Kanunu’ndan çıkartarak, işleri kolaylaştırabileceğini” söyledi. “Türkiye’deki dini azınlıkların haklarının da iyileştirilmesi gerektiğini” ifade eden Özdemir, Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak da “Kıbrıs konusunda sadece

Ankara değil, tüm taraflar harekete geçmeli. Sonuçta 2004 yılında yapılan referandumda birleşmeyi isteyen taraf Kuzey Kıbrıslı Türkler oldu. AB, Kuzey Kıbrıslı Türklere doğrudan ticaret yapılacağı sözünü verdi ve bu söz Kıbrıs’ın (Rum kesimi) bloke etmesi nedeniyle bugüne kadar yerine getirilemedi” şeklinde görüş belirtti.

“Kıbrıs Rum kesimi lideri Tasos Papadopulos’un, AB üyeliğinin aynı zamanda Avrupai sorumluluk üstlenmek anlamına geldiğini bilmesi gerektiğini ve diğer AB üyelerinin de kendisine bunu hatırlatmaları gerektiğini” ifade eden Özdemir, “AB’nin genişlemesiyle ilgili tartışmanın bazı üye ülkelerde iç siyasi hesaplarla ve dar görüşlülükle sürdürüldüğünü” kaydetti.

Özdemir, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, önceki sözleşmelerin kendilerini bağladığını söylediğini hatırlatarak, “AB’nin doğru nedenlerden dolayı Türkiye ile müzakereleri sürdürme kararı aldığını, bu nedenle tüm tarafların sorumluluk bilinci içinde çabalarını sürdürmeleri gerektiğini” sözlerine ekledi.

Alman “N24” adlı özel televizyon kanalının haberinde de AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun Türkiye ile müzakerelerin sürdürülmesinden yana olduğu ve Kıbrıs konusunda diplomatik çözüm bulunmasını istediği belirtildi.

Türkiye’nin Ankara protokolünden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmediği takdirde Komisyonun, Aralık ayı sonunda AB Konseyi’ne Türkiye ile ilgili yeni kararlar almasını tavsiye edeceği kaydedildi.

/ BERLİN

09.11.2006


 

Finlandiya’nın şansı yok

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı Finlandiya tekliflerinin baştan itibaren dengesiz doğduğunu belirterek, önerilerin ileriye götürülme şansı olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Talat, Bayrak Televizyonunda (BRT) yaptığı açıklamada, AB’nin Kıbrıs Rum tarafının kaygılarını dikkate alarak hareket ettiğini, bunun da Rumların BM değil AB sürecini öne çıkarmasına sebep olduğunu belirterek, kendilerinin bunu kabul edemeyeceğini vurguladı. Talat, AB’ye, Rum tarafını BM sürecine dönmesini zorlayacak adım atması çağrısı yaptı. Finlandiya önerilerinin heba edilmesinin sebenin Kıbrıs Rum tarafının tutumu olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Talat, şöyle dedi:

‘’Finlandiya, önerileriyle ilgili daha ‘bitmedi’ diyor, ancak bana sorarsanız bu önerilerin ne yöntemsel ne de planın içeriği olarak yürüme şansı var. Çünkü öneriler baştan itibaren dengesiz doğdu, daha da önemlisi usul olarak çok yanlış bir şekilde geliştirildi. Usul doğru olsaydı bir şans olabilirdi ama olmadı.’’ Kıbrıs sorunu devam ettikçe, AB-Türkiye ilişkilerinde sorunlar olacağını söyleyen Talat, bunun için Kıbrıs sorununun çözümlenmesi gerektiğini belirtti.

Bu arada Kıbrıs Rum kesiminde yayımlanan Fileleftheros gazetesi, AB Dönem Başkanı Finlandiya’nın KKTC, Türkiye ve Güney Kıbrıs’ın katılımıyla geçen hafta sonu için planladığı toplantının yapılamamasının ardından, Helsinki’de Finlandiya Dönem Başkanlığı, Avrupa Komisyonu ve BM’nin katılımıyla gizli bir toplantı yapıldığını duyurdu.

/ LEFKOŞA

09.11.2006


 

AB Kıbrıs’ta objektif değil

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Portekiz’in Diario de Noticias gazetesinde yayımlanan demecinde, Kıbrıs sorununu çözmek için en iyi kurumunun Birleşmiş Milletler (BM) olduğunu söyledi.

Kıbrıs meselesinde AB’yi “objektif davranmamakla” suçlayan Babacan, “Üyelerinden birinin yanında tavır alması önlenemez. Bu yüzden Kıbrıs sorununu çözmek için en iyi kurumun BM olduğunu düşünüyoruz. Kıbrıslı Rumlar AB’de olduğundan, Türkiye’ye baskı yapmak için AB’yi kullanmak istiyorlar” dedi.

Kıbrıs sorununu çözüme kavuşturmak için Türkiye ve Yunanistan’ın da masaya oturmasının çok doğal olduğunu vurgulayan Babacan, AB dönem başkanlığını yapan Finlandiya’nın tarafları bir araya getirmeyi başaramadığını bu yüzden de yeni bir yöntem bulması gerektiğini söyledi.

Babacan, KKTC’ye uygulanan ambargonun kalkması halinde, Türkiye’nin vaatlerini yerine getireceğini belirterek,”Kıbrıs sorunu, Türkiye’ye AB ile müzakerelerinde zarar verebilir. Ancak Türkiye’nin AB’ye katılım süreci, AB’nin istikrarı ve güvenliği açısından stratejik olarak çok kritik” diye konuştu.

Babacan ayrıca, Türkiye’nin AB’ye üyelik süreciyle ilgili başta Almanya olmak üzere bazı AB ülkelerinde çıkan olumsuz seslerin “tamamen iç siyasetten” kaynaklandığını vurgulayarak, “Ama biz asla cesaretimizi ve ümidimizi kırmayacağız” değerlendirmesinde bulundu.

/ LİZBON

09.11.2006


 

Papadopulos yine tehdit etti

Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, “Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirmezse AB sürecini kesintisiz sürdüremez” dedi.

Rum radyosunun haberine göre, Hırvatistan’da bulunan Papadopulos, Türkiye ile ilgili ilerleme raporunun açıklanmasından önce AB Komisyonu’na seslenerek, “Türkiye AB’ye karşı üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmeden üyelik sürecine kesintisiz şekilde devam etmemelidir” ifadesini kullandı. Hırvatistan Devlet Başkanı Stipe Mesiç’in onuruna verdiği yemekte konuşan Papadopulos, “Türkiye ile üye ülkeler arasındaki gümrük birliği anlaşmasının hayata geçirilmesi ve ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ (Rum kesimi) ile ikili ilişkilerin normalleştirilmesi üyelik sürecinin önemli referansıdır” dedi. Papadopulos, hükümetinin başlıca hedefinin Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi olduğunu iddia etti. Papadopulos; “Bir çözümün yaşayabilir olması için, bütün Kıbrıslıların yasal endişelerine kafi derecede yanıt vermesi ve uluslararası hukuk ile AB ilkelerini dikkate alması gerekir” diye konuştu.

/ LEFKOŞA

09.11.2006


 

4 bakan selzedelerin yanında

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, selin etkilediği Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde incelemelerde bulundu.

Şemdinli Cumhuriyet Meydanı’nda halka seslenen Milli Eğitim Bakanı Çelik, halkın acısının kendi acıları, kederlerinin kendi kederleri olduğunu belirtti. Çelik, hükümetin Şemdinli’yi ve Şemdinlileri yüzüstü bırakmayağını, gereken her şeyin yapılacağını belirterek, hükümete güvenilmesini istedi. İlçe merkezinde Toplu Konut İdaresi tarafından konut yapılacağını söyleyen Çelik, köylerdekilerin de kendi evlerini yapmak istemeleri durumunda ayni ve nakdi yardımlar yapılacağını belirterek, “Para yardımı da yapılabilir. Malzeme yardımı da yapılabilir. Köylerdeki evlerin yapımını da Bayındırlık ve İskan Bakanlığı üstlenecek” dedi. Çelik, halkın acil meselesinin su problemi olduğunu belirterek, Başbakanın bu yükümlülüğü Devlet Su İşlerine (DSİ) yüklediğini söyledi. Çelik, ilçede okulların 9 Kasımdan itibaren normal şekilde eğitime devam edeceğini de kaydetti.

/ HAKKARİ

09.11.2006


 

Ermenilere ret

Paris İstinaf Mahkemesi, Fransa’daki Ermenilerin,Türkiye’nin Paris Başkonsolosu Aydın Sezgin aleyhine açtığı davayı reddetti.

İstinaf mahkemesi dün aldığı kararda, daha önce 17. Asliye ve Hukuk Mahkemesi’nin söz konusu davayla ilgili aldığı kararı teyit etti. Duruşma sonrası açıklama yapan Aydın Sezgin’in Fransız Avukatı Michel Jeol, kararı memnuniyetle karşıladığını belirterek, istinaf mahkemesinin 11. Dairesi’nin daha önce 17. asliye hukuk mahkemesi tarafından davanın reddedilmesi yolunda aldığı kararı teyit ettiğini söyledi.

/ PARİS

09.11.2006


 

Katır sırtında yardım köprüsü

Sel nedeniyle araçla ulaşımın yapılamadığı Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı köylere Kızılay, katırlarla yardım ulaştırıyor.

Şırnak’ın Uludere ilçesinde sel felaketi sonrası zarar gören vatandaşların ihtiyaçları güç koşullara rağmen karşılanmaya çalışılıyor. Kızılay tarafından katırlarla ulaşılan köylere çadırlar kurularak gıda, giyim ve battaniye yardımı yapılıyor.

Kızılay tarafından temin edilen 30’u aşkın katıra, Uludere ilçe merkezinde sabahın erken saatlerinde yükleme yapıldı. Çadır, kuru gıda, battaniye ve giyim eşyalarının yüklendiği katırlar 3-4 saat arasında değişen yolculuk sonrası araçla ulaşımın yapılamadığı Bulakbaşı, Dağdibi, Arslanlı köylerine ulaştı.

Yolculuğa katılan Kızılay Uludere Bölge Başkanı Yusuf Kemaloğlu, yaptığı açıklamada, araçlarla ulaşım sağlayamadıkları Uludere’nin Bulakbaşı ve Dağdibi köylerine katırlarla ulaştıklarını söyledi. Selden zarar görenlere bin yatak ve 200 çadır dağıtımının yapıldığını belirten Kemaloğlu, çadırların köylerde Mehmetçik tarafından kurularak vatandaşlara teslim edildiğini belirtti.

/ ULUDERE

09.11.2006


 

Genelkurmay'dan belgeli cevap

Genelkurmay Başkanlığı, 1915 yılında çıkarılan Tehcir Kanunu ile ilgili orijinal dokümanlar ve fotoğrafları, İstanbul’daki Harbiye Askeri Müzesi’nde oluşturulan “Belgelerle Ermeni Sorunu Salonu”nda sergiliyor.

Asılsız Ermeni iddialarının ardındaki gerçekleri su yüzüne çıkarmak için hazırlanan salonda, Tehcir Kanunu’nun uygulanması ile ilgili Bakanlar Kurulu kararı, tehcire tabi tutulan Ermeni vatandaşların illere göre dağılımlarını gösteren liste, katledilen masum Türk halkın fotoğrafları, Osmanlı İmparatorluğu ordusunda görev yapmış Ermeni vatandaşlarla ilgili resmi yazışmalar ve 1921 yılında Berlin’de bir Ermeni tarafından öldürülen Sadrazam Talat Paşa’nın üzerinden çıkarılan kanlı gömleği sergileniyor. Salonda sergilenen orijinal Osmanlıca dokümanların Türkçe ve İngilizce çevirileri de yer alıyor.

/ ANKARA

09.11.2006


 

Soğuk sınıflarda ders

Aksaray’da doğal gaza geçişte yaşanan sorunlar nedeniyle 13 okulda eğitim ve öğretim soğukta devam ediyor. Öğrenciler ve öğretmenler soğuk sınıflarda palto ve kabanlarla ders işliyor.

Aksaray’da doğal gaz kullanımına geçmesi için çalışma başlatılan 5 ana okulu, 12 ilköğretim okulu ve 5 liseden, yalnızca 4 ilköğretim ile 5 anaokuluna doğal gaz verilebiliyor. Geçen hafta sonu kar yağışıyla birlikte etkili olan soğuk hava doğal gaz verilmeyen okullarda öğrenci ve öğretmenleri zor durumda bıraktı. ERS Aksaray Doğalgaz Dağıtım AŞ Genel Müdürü İbrahim Koray Akın, yaptığı açıklamada, Aksaray İl Milli Eğitim Müdürlüğünün talebi üzerine hangi okullara doğal gaz verebilecekleri konusunda bir liste hazırladıklarını söyledi. Milli Eğitim Müdürlüğünün açtığı ihalelere de kendilerinin sertifika yetkisi verdiği firmaların katıldığını dile getiren Akın, ‘’Aksaray’da doğal gaz çalışmalarında EPDK kriterlerini uyguladık ve 22 okuldan sadece 1 okulda bizden kaynaklanan gecikme yaşandı’’ dedi.

/ AKSARAY

09.11.2006


 

‘Petrol üretimi neden düştü?’

DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Adıyaman’daki günlük petrol üretiminin 10 yıl öncesine göre düşüş göstermesinin sebeplerini sordu.

Kandoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in cevaplaması talebiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, Adıyaman’da 10 yıl önce 150 kuyudan günlük 50-60 bin varil petrol çıkarılırken, bugün 350 kuyudan günlük 10 bin varil petrol üretimi yapılabildiği yönündeki haberlerin medyada yer aldığını belirtti. Adıyaman’da petrol üretiminin düşüş nedenlerinin açıklanmasını isteyen Kandoğan, TPAO tarafından son 10 yılda kaç kuyuda, günlük ne kadar petrol üretimi yapıldığını öğrenmek istedi. Özel şirketlerin Adıyaman’da açtıkları petrol kuyularındaki üretimin son 10 yılda nasıl bir gelişme gösterdiği konusunda bilgi isteyen DYP’li Kandoğan, önergesinde şu sorulara yer verdi:

‘’Adıyaman’da TPAO tarafından yapılan incelemeler sonucunda petrol olmadığı sonucuna varılan kuyulardan kaç tanesinde özel şirket tarafından petrol çıkarılmaya başlanmıştır? TPAO tarafından açılan bir petrol kuyusunun maliyeti ne kadardır?’’

/ ANKARA

09.11.2006


 

Kıyıklık: İdeolojik ayırımcılık bizde hiçbir zaman olmaz

Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık, açılışı yapılmadan tartışma konusu olan Kadınlar Parkı hakkında, “Bağcılar Belediyesi pozitif ayırımcılığı her zaman yapmıştır ve yapacaktır. Ama ideolojik ve negatif ayırımcılık bizde hiçbir zaman olmaz” dedi

“Parkla ilgili açıklamaları parkın açılışında çok net ve kesin olarak anlatacağız” diyen Kıyıklık, “Bu arada tabii bizim dışımızda yeldeğirmenleriyle epey kavga edenler oldu. Bu olacak tabii. Her dönemin bir Don Kişot'u olacak. Bu devirde Don Kişot daha fazla, ne yapalım. Bunlara engel olamayız” diye konuştu. Kıyıklık, 4 bin 500 metrekare alana sahip parkın açılışını Kasım ayı sonuna kadar yapacaklarını söyledi.

Önceki gün Bağcılar ilçesi sınırlarında kalan Yavuz Selim İlköğretim Okulu’nu ziyaret eden Feyzullah Kıyıklık, bu okulda öğrenim gören 150 çocuğun, kendisine yazdıkları mektuplarla sorunlarını ve taleplerini ilettiğini belirterek, öğrencilerin isteklerini dinledi. Kıyıklık, istek ve şikayetlerini güzel bir şekilde dile getirebildikleri için çocukları tebrik etti. Kıyıklık, çocukların isteklerinden hizmet alanları kapsamına girenleri mümkün olduğunca gerçekleştireceklerini belirtti.

Bağcılar halkının eğitimine verdikleri önemi vurgulayan Kıyıklık, Belediye olarak 34’e yakın arsayı Milli Eğitim Bakanlığı’na verdiklerini, 44 arsayı da okul yapmak isteyen hibeciler için ayırdıklarını belirtti. Kıyıklık, İlçe Milli Eğitim Müdürü Kadir Kuş’un da katıldığı toplantı sonrasında çocuklara çikolata, meyve suyu ve masal kitabı hediye etti.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

09.11.2006


 

Mehmet Âkif için yarışacaklar

İstiklal Marşı’nın kabulünün 85. yılı ve Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 70. yılı dolayısıyla planlanan faaliyetler sürüyor. Türk Yazarlar Birliğinden (TYB) yapılan yazılı açıklamaya göre, Aralık ayında bazı dergiler Mehmet Akif Ersoy ile ilgili özel sayılar yayınlayacaklar.

TYB’nin müracaatı üzerine Milli Eğitim Bakanlığı da ilköğretim ve lise öğrencileri arasında ‘’Mehmet Akif Ersoy’’ konulu üç dalda yarışma düzenlenmesine karar verdi. İlköğretim ve lise öğrencileri arasında, ‘’Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerini güzel okuma yarışması’’ ile ‘’Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerinden tablolar’’ konulu resim yarışması, lise öğrencileri arasında da ‘’Mehmet Akif Ersoy neyi anlatır?’’ konulu kompozisyon yarışması düzenlenecek.

/ ANKARA

09.11.2006


 

Beypazarı’nda hacı adaylarına seminer

Ankara’nın Beypazarı İlçe Müftülüğü, hacı adaylarına seminer vermeye başladı. Beypazarı Müftüsü İhsan Caner, Beypazarı’ndan bu yıl kutsal topraklara 164 kişinin gideceğini belirterek, hacı adaylarının başlatılan seminerlerle bilgilendirilmeye çalışıldığını kaydetti.

Merkez Camisi’nde uygulamalı olarak verilen seminerde, hac ibadetiyle ilgili önemli konuları anlattıklarını ifade eden Caner, seminere katılanlara daha sonra sağlık ocağında aşı yapıldığını vurguladı. Caner, eğitim seminerinin son derece faydalı olduğunu ve hacı adaylarının da memnun kaldığını sözlerine ekledi.

/ BEYPAZARI

09.11.2006


 

Yılan görünümlü biber şaşırttı

Ağzında yavrusunu taşıyan yılan görünümlü yeşil biber görenleri şaşırtıyor.

Balıkesir’in Sındırgı İlçesi’ne bağlı Pürsünler Köyü’nde, sebze üreticisi Mehmet Yağcıoğlu, ürününü toplarken diğerlerinden farklı olan yeşil biberi gördü. Bir anda yılan gördüğünü zanneden çiftçi, gözlerine inanamazken, biberi dalından koparamadı. Tıpkı bir yılanbaşı görünümünde olan ve ağzında daha küçük bir yılan taşıyormuş gibi görünen biberi alan Mehmet Yağcıoğlu, “Tarladaki biberleri toplarken gördüm. Gözlerime inanamadım. Bir an yılan zannettim, ürktüm. Fakat bildiğimiz yeşil biber. Çok şaşırdım, hemen fotoğrafını çektirdim. Bunu hayatım boyunca unutamam” dedi.

/ BALIKESİR

09.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004